Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
ALLAH C.C'nün ZATİ SIFATLARI
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="VOYAGER" data-source="post: 111216" data-attributes="member: 15285"><p><span style="font-family: 'georgia'">Bu, zaten basit mantıkla anlaşılabilir bir durumdur. İnsan, sizin belirttiğiniz şekilde "buna muktedir yaratılmadığı için" değil, bu âlem yaratılmış olduğu için her nereye baş gözü ile bakılırsa bakılsın sadece bu âlemden bir bölüm görülebileceği için veya Hz. Allah, zaten yaratılmamış olduğu için -hâşâ- bu âlemde Onun bir mekân tutmuş olmasından söz etmek abes olacağı için, görülemez. "Gözler Onu ihâta edemez, O, gözleri ihâta eder." (En'am Suresi-103 Âyeti) buna bir delil değil midir? </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Yazılarınızda hadis-i kutsî olarak naklettiğiniz ''<strong>Bilinmekliğimi murad ettim</strong>'' ifadesinin yâni meşhur, Arapça kısaltılmamış şekli ile "Küntü kenzen mahfiyyen fe-ahbebtu en urafe fe halaktül halka li urafe” cümlesinin ki, Türkçesi “Ben gizli bir hazine İdim, Bilinmekliği (Bilinmeyi) Sevdim, Bilineyim diye mahlukatı Yarattım.”dır ve hadis-i şerif olarak naklettiğiniz <strong>"Nefsini bilen, Rabbini bilir."</strong> cümlesinin yâni Arapça "Men 'arefe nefsehu fe kad 'arefe Rabbehu." cümlesininin hadis ilmiyle uğraşan kişiler tarafından aslında sahih hadis olarak kabul edilmediği hakkında bir açıklamanız var mıdır acaba? Araştırmalarda bu cümlelerin aslında hadis olmadıkları ama, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) tarafından sarf edilmemiş olsalar da hikmetli sözler olduğu ifade ediliyor. Siz de bu sözlerin sahih hadis olup olmadıklarını araştırırsanız bu sonucu görürsünüz. Aslında hadis olmadıkları çok uzun süredir belirtilmelerine rağmen onları hadis olarak nakletmek bu durumda doğru olmaz. O halde açıklamalarınızda bu sözleri hadis olarak değil ama hikmetli sözler olarak belirtip kullanmak daha doğru olmaz mı? Öyle yapacak olursanız açıklamalarınızın değeri ve doğruluğu azalacak veya kaybolacak değildir. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">Secde Suresi-9. Âyetini hatırlattığınız için teşekkürler. Elbette tefekkür etmeye gayret etmekteyiz idrâkimiz ölçüsünde. İnsanın aslının yâni Hz. Allah'ın muhatap aldığı varlığın, insanın ruhu olduğunu anlamaktayız. İnsan ruhu ile insan vücudunun aynı varlık olmadığını da anlamaktayız. Ama insan ruhunun, kendi varlığının nasıl yaratıldığını ve yaratılmış olduğu ilahî cevherin ne olduğunu ise idrâk edemeyeceğini çünkü bunları sadece Hz. Allah'ın bilebileceğini de anlamaktayız. Bidiğimiz kesin olan tek şey, ilahî bir Emr-i vâki ile bu âlemde bizlere geçici bir hayat verildiğidir.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="VOYAGER, post: 111216, member: 15285"] [FONT=georgia]Bu, zaten basit mantıkla anlaşılabilir bir durumdur. İnsan, sizin belirttiğiniz şekilde "buna muktedir yaratılmadığı için" değil, bu âlem yaratılmış olduğu için her nereye baş gözü ile bakılırsa bakılsın sadece bu âlemden bir bölüm görülebileceği için veya Hz. Allah, zaten yaratılmamış olduğu için -hâşâ- bu âlemde Onun bir mekân tutmuş olmasından söz etmek abes olacağı için, görülemez. "Gözler Onu ihâta edemez, O, gözleri ihâta eder." (En'am Suresi-103 Âyeti) buna bir delil değil midir? Yazılarınızda hadis-i kutsî olarak naklettiğiniz ''[B]Bilinmekliğimi murad ettim[/B]'' ifadesinin yâni meşhur, Arapça kısaltılmamış şekli ile "Küntü kenzen mahfiyyen fe-ahbebtu en urafe fe halaktül halka li urafe” cümlesinin ki, Türkçesi “Ben gizli bir hazine İdim, Bilinmekliği (Bilinmeyi) Sevdim, Bilineyim diye mahlukatı Yarattım.”dır ve hadis-i şerif olarak naklettiğiniz [B]"Nefsini bilen, Rabbini bilir."[/B] cümlesinin yâni Arapça "Men 'arefe nefsehu fe kad 'arefe Rabbehu." cümlesininin hadis ilmiyle uğraşan kişiler tarafından aslında sahih hadis olarak kabul edilmediği hakkında bir açıklamanız var mıdır acaba? Araştırmalarda bu cümlelerin aslında hadis olmadıkları ama, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) tarafından sarf edilmemiş olsalar da hikmetli sözler olduğu ifade ediliyor. Siz de bu sözlerin sahih hadis olup olmadıklarını araştırırsanız bu sonucu görürsünüz. Aslında hadis olmadıkları çok uzun süredir belirtilmelerine rağmen onları hadis olarak nakletmek bu durumda doğru olmaz. O halde açıklamalarınızda bu sözleri hadis olarak değil ama hikmetli sözler olarak belirtip kullanmak daha doğru olmaz mı? Öyle yapacak olursanız açıklamalarınızın değeri ve doğruluğu azalacak veya kaybolacak değildir. Secde Suresi-9. Âyetini hatırlattığınız için teşekkürler. Elbette tefekkür etmeye gayret etmekteyiz idrâkimiz ölçüsünde. İnsanın aslının yâni Hz. Allah'ın muhatap aldığı varlığın, insanın ruhu olduğunu anlamaktayız. İnsan ruhu ile insan vücudunun aynı varlık olmadığını da anlamaktayız. Ama insan ruhunun, kendi varlığının nasıl yaratıldığını ve yaratılmış olduğu ilahî cevherin ne olduğunu ise idrâk edemeyeceğini çünkü bunları sadece Hz. Allah'ın bilebileceğini de anlamaktayız. Bidiğimiz kesin olan tek şey, ilahî bir Emr-i vâki ile bu âlemde bizlere geçici bir hayat verildiğidir.[/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün 3 rekat olan son namazı nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
ALLAH C.C'nün ZATİ SIFATLARI
Üst
Alt