Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Allah-u Teàlâ’nın Hakkına Riâyet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 19495" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong>3. Şirk Rahmeti İnkârdır</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong></strong>Kullarına çok rahim olan Allahû Celle ve Âlâ Hazretleri Kitâb-ı Kerîm’inde (Ey müşrikler, Allah’dan gayriye ibâdet eden zavallılar, gelin sizlere Allah Teàlâ’nın haram kıldığı şeyleri anlatayım” (En’âm:151) buyurmuştur.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">(Ellâ tüşrikû...) O, bu âyette Allah Teàlâ’ya hiçbir şeyi şerik koşmamanızı vasiyet eder. Bu da sizlere güzel bir vasiyettir. Sizler de, sakın, Allah baba, demeyesiniz. Allah’ın oğlu da yoktur, kızı da. Âdem Aleyhisselâm’ı nasıl, anasız ve babasız yarattı ise, İsâ Aleyhisselâm’ı da öylece babasız yaratmıştır. Zinhar, putlara inanma ve onların önünde eğilip tapınma. Nefsi hevâna da, sakın uyma. Paralara, zînetlere, atlas ve kıymetli kumaşlara aldanma. Evini barkını israfa boğup süsleme, iyi bil ki, sen de, aldandığın her şey de, ölüme ve yokluğa mahkûmdur. Üç günlük bir hayatın için dünyanın süs ve saltanatına aldanma. Nefsinin kölesi olma. O senin bineğindir. Sen onu kendine bindirme! Riyakârlığın gizli şirk olduğunu unutma ve riyakarlıktan son derece sakın. Gösteriş olarak yapılan ibâdetler hep şirkin içindedir. Mülk Allah Teàlâ’nındır. Tasarrufun da mülkün sahibinin olacağı aşikârdır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Rezzâk Odur. Herkese ezelde taksim olunmuştur. Kullar vâsıtasıyla herkese ayrı ayrı yollardan gelir. Yaratmak ve öldürmek Onun elindedir. Yaratan ve öldüren yalnız Allah’tır. Diğerleri hep vâsıtadır. Mahsûlü de, yiyeceklerimizi de halk eden Odur. Bizim ekip dikmemiz birer vâsıtadır. Gökten yağmurunu vermezse, kuraklık devam ederse, yerlerden de su çekilir; o zaman ne ektiğimiz ve ne de diktiğimizin hiç birisinin olamayacağını hepimiz idrâk ederiz. Hatta bizim de hayatımız sona erer. Çünkü su hayatın başıdır. Arabistan bile bugün içeceği suyu Avrupa’dan şişelerle getirtmektedir. Halbuki kuraklık umûmi olunca her memlekette yiyecek ve içecek bir şey bulmak mümkün olamayacaktır. Binâenaleyh, Rezzâk, Allah Teàlâ’dır. Kusurlarımıza, günahlarımıza bakmadan nimetlerini üzerlerimize yağdırmaktadır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Hak Teàlâ’nın 99 esması vardır. Bunları her müslümanm bellemesi kendi saadeti icâbıdır. Cenâb-ı Hakkın altıncı ismi de Selâm’dır. Yani Hak Teàlâ her türlü afat ve beliyyelerden ve noksanlıklardan uzak, sıhhat ve âfetlerden eminlik, her türlü selâmet, afiyet rahatlık, huzur, hep selâm ismi şerifinin tecellisi tahtındadır. Sen de selâmet istiyorsan, Allah Teàlâ’nın hıfzu himayesine girmeğe çalış. Emirlerine sımsıkı yapış, yasaklarından da öylece kaç ve kurtulup saadet ve selâmete mazhar olursun.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Bak, Vakıa sûresinde Cenâb-ı Hak bize soruyor. (<em>Entüm tahlukùnehû em nahnül-hàlikùn</em>) “Halk eden siz misiniz yoksa biz miyiz?” (Vakıa:59) Sonra da: (<em>E entüm tezraùnehû em nahnüz-zariùn</em>) “Ekini ziraat yapan siz misiniz yoksa o mahsûlü meydana getiren biz miyiz?” (Vakıa: 64). İnsanın aklına hemen, benim diyeceği gelmektedir. Çünkü tarlayı biz sürüyor ekini biz ekiyoruz. Bugün gözlerimizin önünde bir elektrik icadı var. Bize ışık veren lambalarımız: “Sizleri ben aydınlatıyorum;” Buzdolabı da der ki; yemeklerinizi ben saklıyorum; suyunuzu da yine ben soğutuyorum, “Lâkin elektrik merkezlerinden cereyan gelmediği vakit ne lamba, ne dolap ne de başka makineler hep birden stop etmekte olduğu hepimizin malûmudur. Binâenaleyh, iş lambada ve sâir makinelerde değil, asıl iş, hüner, kuvvet, elektrik merkezlerindedir. Şimdi haddi zâtında eken biçen biz gibi görünüyoruz. Lâkin hakikâtte bizlere o kuvvet ve idrâki ve çalışma kabiliyetini veren Allah Teàlâ Hazretleridir. Deliler, âcizler, âmâlar, sakatlar ve hastaların ne için çalışamadıklarını hiç düşündün mü? Sonra, sen diyeceksin ki, ekini ben ektim. Ya o ektiğini yerden çıkaran sen misin? O yerin yarılıp mahsûlün başını dışarıya çıkarmasını sonra büyüyüp bire on, yirmi, otuz ve daha ziyâde mahsûlün olması acaba senin elinde mi? Yoksa Hâlık-ı Zül-Celâl’in elinde mi? Onun için çıkan mahsûlün onda birinin öşür olarak fukaraya verilmesini emreden Allah Teàlâ Hazretleridir. Sebebi, mahsûlü veren Odur. Yağmurunu vermezse, yere de yetiştirmez ise susuz ne olur? Arabistan’daki saatlerce gittiğimiz ucu bucağı bulunmayan arazi bomboş acaba neden?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Hiç şüphesiz, kumlu arazi güneşi görünce, su da olmayınca, tabiî, bir şey olmaz. Değirmen de öyle değil mi? Buğdayları öğüten taşlar derler ki, bu unu biz yaptık. Bilmez ki değirmenin çarkını döndüren ya sudur, ya rüzgâr veya elektriktir. Elektrik gelmezse değirmen dönmez. Rüzgâr olmazsa yine değirmen dönmez. Sular olmazsa yine değirmen dönmez değil mi? Bilmem anlatabiliyor muyum? Bütün kuvvet, kudret ve tasarruf Hâlık-ı Zü’l-Celâl Hazretlerinindir. Onun yardımı, lütfü, ihsanı olmayınca hiçbir şey olmaz. Şimdi sen, gökte uçan tayyare, denizlerde gezen kocaman gemiler, bilumum fabrikalar, tabiatın eseridir diyecek bir akıllı veya bir deli bile bulabilir misin? Herkesindiyeceği, işte filan fabrikanın eseridir. Öyle ise bu koskoca kâinat, bu kadar intizamı ile nasıl sahipsiz olur. Halbuki, fabrikayı bırak, tayyare ve gemileri de bırak, şu başımızdakilerle ayağımızda giydiklerimiz kendi kendine olmuyor da —ki, çok basit— dünyâ ve etrafındaki sayısız ecrâmı ufak büyük, insan, insaf edip biraz düşünse kendi kendine utanır. Çünkü insanın kendi bile başlı başına bir âlem! Bunlar tabiatın eseridir demek, delilikten başka ne olabilir. veya hayvanlar gibi şuursuz bir mahluktur. Zira Kur’an-ı Kerim, bu Allah tanımayan imansızlara dinsizlere; (<em>Kel-en’âmi bel hüm edal</em>) (Araf: 179) demiştir. Yani hayvanlar gibi belki de onlardan daha edal, zira hayvanlardan umumiyetle insanlar </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Lâkin insanlarınki öyle mi? Âhiret var, sorgu var, mizan var, Cennet var, cehennem de var. Hayvanlar ölür giderler. Âhiret mesuliyetleri yoktur. Amma insan bu mesuliyeti taşımaktadır. Çünkü Allah Teàlâ onları boşuna yaratmamış. Onların ilk vazifeleri mülkün sahibini tanıyıp Ona lâyık olduğu ibâdeti yapmak, emirlerini tutup yasak ettiği her şeyden kaçmak. Fakat o, ne tevhide yanaşmış ne de kulluk vazifelerini yapmış. O zaman başıboş mahlûklara benzetilmiştir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Burada sana birkaç da hikâye edilen vak’alan anlatayım. Yalnız şu kadar var ki, sen hemen bunlara itiraz etmeğe kalkma. Bunlar Allah Teàlâ’nın kullarına birer ibret numunesidir. Bize düşen bunlardan ders almaktır. Kendi aklımıza gelince; o kafa tasının içindeki teçhizata senin hiç aklın eriyor mu? Ne dersen de, yalnız, Hâlık’ın işine karışma ve böyle şey olmaz deme. Bugün bile neler görüyoruz ki, dün bunlara hep olamaz diyorduk. Bak bugün hepsi gözümüzün önünde. Adam aylarca gök yüzünde binlerce kilometre uzaklıkta ve belki binlerce ton ağırlığındaki füzeleri içindeki adamlarla birlikte ve birçok aletlerle durduruyor ve onlardan birçok bilgiler elde edebilmekte olduğu hepimizin gözleri önünde cereyan etmektedir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Onun için sen her şeye itiraz etmeğe alışma. Elinden geliyorsa iyi dinle ve güzel bir ders al. Aleme numune olmağa bak. İyi bak ki, dün bir bebek idin, hiçbir şey biliniyordun. Hemen ağlar dururdun. Lâkin büyüdün-, bugün de kabına sığmıyorsun. Yarın da, toprak altına girip de nasıl çürüyeceğini hiç hesapladın mı? Sen bu varlığa boşuna mı geldin acaba? Ye, iç, yaşa, sonra da ölüp git! Eğer o mezar aleminde göreceklerini bir hatırlarsan o da hepimize yeter. Onun için evleri ocakları söndüren, çocukları yetim bırakan, kadınları da dul bırakan ölümü daima hatırlayınız ve gidişatınızı da ona göre ayarlayınız.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Binâenaleyh, senin şuna buna itiraz edip de görmedikçe inanmam, aklımın ermediğine hiç inanmam demen tam câhilin cahili olduğuna delildir. Öyle ise sen bu cahillikten kurtulmak için ihlâs ile İslâm dinini ve onun esaslarını öğrenmeğe çalış. ve seni yaratan ve mülkün sahibi olan Allah Teàlâ’ya îman eyle. ve onun buyruğunu tutmağa çalış. Bak O sana ne güzel bir vücut vermiş, aklın yerinde, azaların tam. Buna mukabil onun emirlerini tutmak borcumuz değil mi? Allah esirgesin, bunlardan birisi noksan olsa hâlimiz nice olur. Hangi akılsız ve deliye aklı veren var. Hangi köre göz veren var, hangi sağıra duyma veren var. İşte bunların hepsini Allah Teàlâ o karanlık ana rahminde ne güzel bir şekilde eksiksiz olarak bizlere ihsan buyurmakta olduğundan artık Onun emirlerine uymamak kadar saygısızlık olur mu dersiniz?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Cenâb-ı Hak Zü’1-Celâl Hazretleri hepimizin muini olsun da iman ve İslâm dairesinde olgun ve kâmil bir kişi olarak yaşamak nasib ve müyesser eylesin; âmin! alıntı</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 19495, member: 1208"] [SIZE=4][COLOR=darkred][B]3. Şirk Rahmeti İnkârdır [/B]Kullarına çok rahim olan Allahû Celle ve Âlâ Hazretleri Kitâb-ı Kerîm’inde (Ey müşrikler, Allah’dan gayriye ibâdet eden zavallılar, gelin sizlere Allah Teàlâ’nın haram kıldığı şeyleri anlatayım” (En’âm:151) buyurmuştur. (Ellâ tüşrikû...) O, bu âyette Allah Teàlâ’ya hiçbir şeyi şerik koşmamanızı vasiyet eder. Bu da sizlere güzel bir vasiyettir. Sizler de, sakın, Allah baba, demeyesiniz. Allah’ın oğlu da yoktur, kızı da. Âdem Aleyhisselâm’ı nasıl, anasız ve babasız yarattı ise, İsâ Aleyhisselâm’ı da öylece babasız yaratmıştır. Zinhar, putlara inanma ve onların önünde eğilip tapınma. Nefsi hevâna da, sakın uyma. Paralara, zînetlere, atlas ve kıymetli kumaşlara aldanma. Evini barkını israfa boğup süsleme, iyi bil ki, sen de, aldandığın her şey de, ölüme ve yokluğa mahkûmdur. Üç günlük bir hayatın için dünyanın süs ve saltanatına aldanma. Nefsinin kölesi olma. O senin bineğindir. Sen onu kendine bindirme! Riyakârlığın gizli şirk olduğunu unutma ve riyakarlıktan son derece sakın. Gösteriş olarak yapılan ibâdetler hep şirkin içindedir. Mülk Allah Teàlâ’nındır. Tasarrufun da mülkün sahibinin olacağı aşikârdır. Rezzâk Odur. Herkese ezelde taksim olunmuştur. Kullar vâsıtasıyla herkese ayrı ayrı yollardan gelir. Yaratmak ve öldürmek Onun elindedir. Yaratan ve öldüren yalnız Allah’tır. Diğerleri hep vâsıtadır. Mahsûlü de, yiyeceklerimizi de halk eden Odur. Bizim ekip dikmemiz birer vâsıtadır. Gökten yağmurunu vermezse, kuraklık devam ederse, yerlerden de su çekilir; o zaman ne ektiğimiz ve ne de diktiğimizin hiç birisinin olamayacağını hepimiz idrâk ederiz. Hatta bizim de hayatımız sona erer. Çünkü su hayatın başıdır. Arabistan bile bugün içeceği suyu Avrupa’dan şişelerle getirtmektedir. Halbuki kuraklık umûmi olunca her memlekette yiyecek ve içecek bir şey bulmak mümkün olamayacaktır. Binâenaleyh, Rezzâk, Allah Teàlâ’dır. Kusurlarımıza, günahlarımıza bakmadan nimetlerini üzerlerimize yağdırmaktadır. Hak Teàlâ’nın 99 esması vardır. Bunları her müslümanm bellemesi kendi saadeti icâbıdır. Cenâb-ı Hakkın altıncı ismi de Selâm’dır. Yani Hak Teàlâ her türlü afat ve beliyyelerden ve noksanlıklardan uzak, sıhhat ve âfetlerden eminlik, her türlü selâmet, afiyet rahatlık, huzur, hep selâm ismi şerifinin tecellisi tahtındadır. Sen de selâmet istiyorsan, Allah Teàlâ’nın hıfzu himayesine girmeğe çalış. Emirlerine sımsıkı yapış, yasaklarından da öylece kaç ve kurtulup saadet ve selâmete mazhar olursun. Bak, Vakıa sûresinde Cenâb-ı Hak bize soruyor. ([I]Entüm tahlukùnehû em nahnül-hàlikùn[/I]) “Halk eden siz misiniz yoksa biz miyiz?” (Vakıa:59) Sonra da: ([I]E entüm tezraùnehû em nahnüz-zariùn[/I]) “Ekini ziraat yapan siz misiniz yoksa o mahsûlü meydana getiren biz miyiz?” (Vakıa: 64). İnsanın aklına hemen, benim diyeceği gelmektedir. Çünkü tarlayı biz sürüyor ekini biz ekiyoruz. Bugün gözlerimizin önünde bir elektrik icadı var. Bize ışık veren lambalarımız: “Sizleri ben aydınlatıyorum;” Buzdolabı da der ki; yemeklerinizi ben saklıyorum; suyunuzu da yine ben soğutuyorum, “Lâkin elektrik merkezlerinden cereyan gelmediği vakit ne lamba, ne dolap ne de başka makineler hep birden stop etmekte olduğu hepimizin malûmudur. Binâenaleyh, iş lambada ve sâir makinelerde değil, asıl iş, hüner, kuvvet, elektrik merkezlerindedir. Şimdi haddi zâtında eken biçen biz gibi görünüyoruz. Lâkin hakikâtte bizlere o kuvvet ve idrâki ve çalışma kabiliyetini veren Allah Teàlâ Hazretleridir. Deliler, âcizler, âmâlar, sakatlar ve hastaların ne için çalışamadıklarını hiç düşündün mü? Sonra, sen diyeceksin ki, ekini ben ektim. Ya o ektiğini yerden çıkaran sen misin? O yerin yarılıp mahsûlün başını dışarıya çıkarmasını sonra büyüyüp bire on, yirmi, otuz ve daha ziyâde mahsûlün olması acaba senin elinde mi? Yoksa Hâlık-ı Zül-Celâl’in elinde mi? Onun için çıkan mahsûlün onda birinin öşür olarak fukaraya verilmesini emreden Allah Teàlâ Hazretleridir. Sebebi, mahsûlü veren Odur. Yağmurunu vermezse, yere de yetiştirmez ise susuz ne olur? Arabistan’daki saatlerce gittiğimiz ucu bucağı bulunmayan arazi bomboş acaba neden? Hiç şüphesiz, kumlu arazi güneşi görünce, su da olmayınca, tabiî, bir şey olmaz. Değirmen de öyle değil mi? Buğdayları öğüten taşlar derler ki, bu unu biz yaptık. Bilmez ki değirmenin çarkını döndüren ya sudur, ya rüzgâr veya elektriktir. Elektrik gelmezse değirmen dönmez. Rüzgâr olmazsa yine değirmen dönmez. Sular olmazsa yine değirmen dönmez değil mi? Bilmem anlatabiliyor muyum? Bütün kuvvet, kudret ve tasarruf Hâlık-ı Zü’l-Celâl Hazretlerinindir. Onun yardımı, lütfü, ihsanı olmayınca hiçbir şey olmaz. Şimdi sen, gökte uçan tayyare, denizlerde gezen kocaman gemiler, bilumum fabrikalar, tabiatın eseridir diyecek bir akıllı veya bir deli bile bulabilir misin? Herkesindiyeceği, işte filan fabrikanın eseridir. Öyle ise bu koskoca kâinat, bu kadar intizamı ile nasıl sahipsiz olur. Halbuki, fabrikayı bırak, tayyare ve gemileri de bırak, şu başımızdakilerle ayağımızda giydiklerimiz kendi kendine olmuyor da —ki, çok basit— dünyâ ve etrafındaki sayısız ecrâmı ufak büyük, insan, insaf edip biraz düşünse kendi kendine utanır. Çünkü insanın kendi bile başlı başına bir âlem! Bunlar tabiatın eseridir demek, delilikten başka ne olabilir. veya hayvanlar gibi şuursuz bir mahluktur. Zira Kur’an-ı Kerim, bu Allah tanımayan imansızlara dinsizlere; ([I]Kel-en’âmi bel hüm edal[/I]) (Araf: 179) demiştir. Yani hayvanlar gibi belki de onlardan daha edal, zira hayvanlardan umumiyetle insanlar Lâkin insanlarınki öyle mi? Âhiret var, sorgu var, mizan var, Cennet var, cehennem de var. Hayvanlar ölür giderler. Âhiret mesuliyetleri yoktur. Amma insan bu mesuliyeti taşımaktadır. Çünkü Allah Teàlâ onları boşuna yaratmamış. Onların ilk vazifeleri mülkün sahibini tanıyıp Ona lâyık olduğu ibâdeti yapmak, emirlerini tutup yasak ettiği her şeyden kaçmak. Fakat o, ne tevhide yanaşmış ne de kulluk vazifelerini yapmış. O zaman başıboş mahlûklara benzetilmiştir. Burada sana birkaç da hikâye edilen vak’alan anlatayım. Yalnız şu kadar var ki, sen hemen bunlara itiraz etmeğe kalkma. Bunlar Allah Teàlâ’nın kullarına birer ibret numunesidir. Bize düşen bunlardan ders almaktır. Kendi aklımıza gelince; o kafa tasının içindeki teçhizata senin hiç aklın eriyor mu? Ne dersen de, yalnız, Hâlık’ın işine karışma ve böyle şey olmaz deme. Bugün bile neler görüyoruz ki, dün bunlara hep olamaz diyorduk. Bak bugün hepsi gözümüzün önünde. Adam aylarca gök yüzünde binlerce kilometre uzaklıkta ve belki binlerce ton ağırlığındaki füzeleri içindeki adamlarla birlikte ve birçok aletlerle durduruyor ve onlardan birçok bilgiler elde edebilmekte olduğu hepimizin gözleri önünde cereyan etmektedir. Onun için sen her şeye itiraz etmeğe alışma. Elinden geliyorsa iyi dinle ve güzel bir ders al. Aleme numune olmağa bak. İyi bak ki, dün bir bebek idin, hiçbir şey biliniyordun. Hemen ağlar dururdun. Lâkin büyüdün-, bugün de kabına sığmıyorsun. Yarın da, toprak altına girip de nasıl çürüyeceğini hiç hesapladın mı? Sen bu varlığa boşuna mı geldin acaba? Ye, iç, yaşa, sonra da ölüp git! Eğer o mezar aleminde göreceklerini bir hatırlarsan o da hepimize yeter. Onun için evleri ocakları söndüren, çocukları yetim bırakan, kadınları da dul bırakan ölümü daima hatırlayınız ve gidişatınızı da ona göre ayarlayınız. Binâenaleyh, senin şuna buna itiraz edip de görmedikçe inanmam, aklımın ermediğine hiç inanmam demen tam câhilin cahili olduğuna delildir. Öyle ise sen bu cahillikten kurtulmak için ihlâs ile İslâm dinini ve onun esaslarını öğrenmeğe çalış. ve seni yaratan ve mülkün sahibi olan Allah Teàlâ’ya îman eyle. ve onun buyruğunu tutmağa çalış. Bak O sana ne güzel bir vücut vermiş, aklın yerinde, azaların tam. Buna mukabil onun emirlerini tutmak borcumuz değil mi? Allah esirgesin, bunlardan birisi noksan olsa hâlimiz nice olur. Hangi akılsız ve deliye aklı veren var. Hangi köre göz veren var, hangi sağıra duyma veren var. İşte bunların hepsini Allah Teàlâ o karanlık ana rahminde ne güzel bir şekilde eksiksiz olarak bizlere ihsan buyurmakta olduğundan artık Onun emirlerine uymamak kadar saygısızlık olur mu dersiniz? Cenâb-ı Hak Zü’1-Celâl Hazretleri hepimizin muini olsun da iman ve İslâm dairesinde olgun ve kâmil bir kişi olarak yaşamak nasib ve müyesser eylesin; âmin! alıntı[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Allah-u Teàlâ’nın Hakkına Riâyet
Üst
Alt