Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Allah-u Teàlâ’nın Hakkına Riâyet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 19496" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong>4. Yaratılışımızın Gâyesi</strong></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong></strong><em>Estaîzu biliah:</em> (<em>Ve mâ halaktül-cinne vel-inse illâ liya’büdûn</em>) “Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım) (Zâriyat: 56) buyuran Allah Teàlâ’dır. Hilkatin gayesi mülkün sahibini tanımak ve peygamberler vasıtasıyla emir ve nehiy olundukları şeyleri yapıp kâmil ve olgun bir insan olarak Hakk’ın huzuruna gidebilmektir. İnsan kendisini yetiştirmekle mükellef olduğu gibi kendi etrafındaki evlatlarının, akrabalarının hatta kavm u kabilesinin de ıslâhına çalışması vazifesidir. Bahusus evlâtlarını öyle başı boş bırakıp, hemen dünyalarını kazanmağa çalışmaları çok tehlikeli bir iştir. Onları zararlı yerlerden ve yollardan koruması ve erkân-ı İslâm’ın 54 emrini güzelce öğretip ve o yolda çalışmasını temine çalışmak babanın ilk ve mühim vazifelerinden biridir. Kendinin Cennete, oğlunun cehenneme gitmesini kim ister? Bu olsa olsa inançsız ve iman u İslâm’dan nasibi olmayan kimselere mahsustur. O zaman iş değişir. Vapurdaki yolculardan bazıları gemiyi delmeğe çalıştıklarını görünce bütün gemi halkı ayağa kalkar. O adamı men ederler. Eğer seyirci kalırlarsa hep beraber batıp giderler. Buna hepimizin aklı erer de dinimizi yıkmağa yeltenen dinsizlere kimse ses çıkarmadığı zaman da aynı felâket hepimizin başına gelir. Gemi battığı zaman herkes boğulur. Fakat dinliler cennete gider, dinsizler de cehennemi boylarlar. Bu da, malûm. Dinimizi beğenmeyip dinsizlik yolunu tutunca artık memleket kendiliğinden komünist olup gider. Ondan sonrası ma’lûm. Öyle ise herkese evlatlarının ve etrafındakilerin dindar olarak yetişmesine çalışmak hem de tam bir gayretle çalışmak şarttır. Bu husustaki ecri de ona göre olacaktır. Bak sana bir vak’a anlatayım:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Meşhur bir Süleyman Aleyhisselâm var ya, kuşların dilinden anlar, ordusu ile havada uçar. İşte bu peygamberimizin hanımı nasılsa aldanıp, ölmüş olan babasının evvelâ resmini sonra da heykelini yaptırıp, gizlice ona tapınır olmuş. İşte o büyük peygamber bundan gafil olup hanımını tedip etmediği için mühr-ü Süleyman elinden alınmış ve kendisi de artık hükümdarlık yapamaz hâle gelmiş. Bir rivayette kırk gün süren bu halden sonra Süleyman Aleyhisselâm hâdiseye vâkıf olmuş hanımının putu olan heykeli kırmış. Bunun üzerine mühr-ü Süleyman yine eline geçmiş ve hükümdarlığını sürdürmeye devam etmiş. Şu hâdise bize anlatıyor ki, insan evinin de hâkimi ola. Bahusus maiyyetindekilerin İslâmî hayatlarıyla çok sıkı bir şekilde ilgilenmelidir ki, kurtuluş mümkün olsun.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Onun için memlekette yaşayan insanların bu hususta sağlam imâna ve itikada ve bilgiye ihtiyaçları vardır. Malûmdur ki, insan pek büyük ve mümtaz mahluktur. Dünyâda ve âhirette saadet onun hakkı iken yetiştirme tarzı bozuk olunca o zaman bu mümtaz insan dünyâda da perişan âhirette de. Cenâb-ı Hak cümlemizi uyanık ve dünyâsını âhiretini bilen ve her halde Hakk’ın rızâsını kazanmayı başlıca hedef edinen sevgili kullarından eylesin, âmin!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Kasas sûresinin sonunda iki üç âyet-i kerîme var ki, bugünkü dersimde onları okuyordum. Nazar-ı <img src="https://www.rasulehasret.com/images/smilies/dikkat.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />imi çekti. Ben de sizlere o âyetleri hatırlatmak üzere yazmayı münâsib gördüm:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Açık manâsı; “Zinhar, kafirlere yardımcı olmayınız.” (Kasas: 86) İkincisi:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">“Rabbine çağır. Sakın müşriklerden olma”. (Kasas: 87)) Te’kiden tenbih buyrulan bu iki âyet-i kerîmenin arkasından:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">“Allahdan başka bir ilaha ibâdet etme. Ondan başka ilâh yoktur. Ondan başka her şey helak olacakıır. Hüküm ancak onundur. ve hep ona döndürüleceksiniz.” (Kasas:88)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Sûre-i Ankebûtda Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurur: Onlar gemilere binip (tehlikeyi gördükleri vakit) dinde hâlis oldukları halde Allah Teàlâ’ya dua ve ibâdet ederler. Vakta ki, Allah Teàlâ onları kurtarıp karaya indikleri zaman yine müşriktirler. Allah’a ortak koşarlar; eski küfür hallerine dönerler. (Ankebut: 65, 66)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Lokman Aleyhisselâm da oğluna şöyle nasihat etmişti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">“Oğlum, Allah’a şirk koşma. Allah’a ortak koşmak çok büyük bir zulümdür.” (Lokman: 13)</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Sûre-i Rûm’un 31. âyetinde ise şöyle denmektedir:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">“Hep Alah’a dönüp itaat edin. ve ondan korkun. ve namaza devam edin. Müşriklerden olmayın.”</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Yine aynı sûrenin 40. âyeti şöyledir: “Allah Odur kî, sizi yarattı. Sonra size rızık verdi. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Ey müşrikler, Allah’a ortak koşanlar, sizin putlarınızdan bunlardan bir şey yapacak var mı? Allah onların işledikleri şirkten münezzehtir. ve çok âlîdir.” Kur’an-ı Azîm’in hemen birçok yerlerinde bu şirkin aleyhinde pek ma’kûl ve güzel nasihatler vardır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">Namaz kılmamak da insanları şirke sürükleyen bir âfettir. Namaz dolayısıyla Allah Teàlâ’nın emirlerine itaat insanın içini dışını nurlandırır da, şirke, küfre düşmekten son derece korkup kaçar. Bu da kulda nûr-ı ilâhînin tecellisinden neş’et eder. Hak Sübhânehû ve Teàlâ da âbid ve sâlih kullarım korur da şirkten uzak kalırlar. ve Allah’a şirk koşanları da sevmezler. Mülkün sahibi yalnız Allah’tır. Ortağa, yardımcıya, oğlana, kıza ihtiyacı yoktur. Bütün mahlûkat onun kullandır. Kulunu kendisine hiçbir zaman ortak yapmaz. Ortaklık aczden ileri gelir. Allah âciz değil ki, ortak edinsin. Bütün peygamberler Onun kulu ve resulüdür. ve İsa Aleyhisselâm da böylece Allah’ın kulu ve resulüdür. Ona Allah’ın oğludur demek, Allah onda tecelli etti, kullarını kurtarmak için oğlunu feda etti, ve sâir buna benzer sözleri söylemek hiç bir akl-ı selim sahibine yakışmaz. Allah, Allah’tır. Her noksan sıfattan münezzehtir. ve her kemâl sıfatıyla muttasıftır. Cenâb-ı Hak, cümlemizi bu gibi hatâlara düşmekten korusun âmin! Şu duayı her gün oku; Yâ Rab! bilerek ve bilmeyerek yaptığım şirklerden sana sığınırım ve bunlardan sana tevbe ve istiğfar eylerim. alıntı</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 19496, member: 1208"] [SIZE=4][COLOR=darkred][B]4. Yaratılışımızın Gâyesi [/B][I]Estaîzu biliah:[/I] ([I]Ve mâ halaktül-cinne vel-inse illâ liya’büdûn[/I]) “Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım) (Zâriyat: 56) buyuran Allah Teàlâ’dır. Hilkatin gayesi mülkün sahibini tanımak ve peygamberler vasıtasıyla emir ve nehiy olundukları şeyleri yapıp kâmil ve olgun bir insan olarak Hakk’ın huzuruna gidebilmektir. İnsan kendisini yetiştirmekle mükellef olduğu gibi kendi etrafındaki evlatlarının, akrabalarının hatta kavm u kabilesinin de ıslâhına çalışması vazifesidir. Bahusus evlâtlarını öyle başı boş bırakıp, hemen dünyalarını kazanmağa çalışmaları çok tehlikeli bir iştir. Onları zararlı yerlerden ve yollardan koruması ve erkân-ı İslâm’ın 54 emrini güzelce öğretip ve o yolda çalışmasını temine çalışmak babanın ilk ve mühim vazifelerinden biridir. Kendinin Cennete, oğlunun cehenneme gitmesini kim ister? Bu olsa olsa inançsız ve iman u İslâm’dan nasibi olmayan kimselere mahsustur. O zaman iş değişir. Vapurdaki yolculardan bazıları gemiyi delmeğe çalıştıklarını görünce bütün gemi halkı ayağa kalkar. O adamı men ederler. Eğer seyirci kalırlarsa hep beraber batıp giderler. Buna hepimizin aklı erer de dinimizi yıkmağa yeltenen dinsizlere kimse ses çıkarmadığı zaman da aynı felâket hepimizin başına gelir. Gemi battığı zaman herkes boğulur. Fakat dinliler cennete gider, dinsizler de cehennemi boylarlar. Bu da, malûm. Dinimizi beğenmeyip dinsizlik yolunu tutunca artık memleket kendiliğinden komünist olup gider. Ondan sonrası ma’lûm. Öyle ise herkese evlatlarının ve etrafındakilerin dindar olarak yetişmesine çalışmak hem de tam bir gayretle çalışmak şarttır. Bu husustaki ecri de ona göre olacaktır. Bak sana bir vak’a anlatayım: Meşhur bir Süleyman Aleyhisselâm var ya, kuşların dilinden anlar, ordusu ile havada uçar. İşte bu peygamberimizin hanımı nasılsa aldanıp, ölmüş olan babasının evvelâ resmini sonra da heykelini yaptırıp, gizlice ona tapınır olmuş. İşte o büyük peygamber bundan gafil olup hanımını tedip etmediği için mühr-ü Süleyman elinden alınmış ve kendisi de artık hükümdarlık yapamaz hâle gelmiş. Bir rivayette kırk gün süren bu halden sonra Süleyman Aleyhisselâm hâdiseye vâkıf olmuş hanımının putu olan heykeli kırmış. Bunun üzerine mühr-ü Süleyman yine eline geçmiş ve hükümdarlığını sürdürmeye devam etmiş. Şu hâdise bize anlatıyor ki, insan evinin de hâkimi ola. Bahusus maiyyetindekilerin İslâmî hayatlarıyla çok sıkı bir şekilde ilgilenmelidir ki, kurtuluş mümkün olsun. Onun için memlekette yaşayan insanların bu hususta sağlam imâna ve itikada ve bilgiye ihtiyaçları vardır. Malûmdur ki, insan pek büyük ve mümtaz mahluktur. Dünyâda ve âhirette saadet onun hakkı iken yetiştirme tarzı bozuk olunca o zaman bu mümtaz insan dünyâda da perişan âhirette de. Cenâb-ı Hak cümlemizi uyanık ve dünyâsını âhiretini bilen ve her halde Hakk’ın rızâsını kazanmayı başlıca hedef edinen sevgili kullarından eylesin, âmin! Kasas sûresinin sonunda iki üç âyet-i kerîme var ki, bugünkü dersimde onları okuyordum. Nazar-ı [IMG]https://www.rasulehasret.com/images/smilies/dikkat.gif[/IMG]imi çekti. Ben de sizlere o âyetleri hatırlatmak üzere yazmayı münâsib gördüm: Açık manâsı; “Zinhar, kafirlere yardımcı olmayınız.” (Kasas: 86) İkincisi: “Rabbine çağır. Sakın müşriklerden olma”. (Kasas: 87)) Te’kiden tenbih buyrulan bu iki âyet-i kerîmenin arkasından: “Allahdan başka bir ilaha ibâdet etme. Ondan başka ilâh yoktur. Ondan başka her şey helak olacakıır. Hüküm ancak onundur. ve hep ona döndürüleceksiniz.” (Kasas:88) Sûre-i Ankebûtda Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurur: Onlar gemilere binip (tehlikeyi gördükleri vakit) dinde hâlis oldukları halde Allah Teàlâ’ya dua ve ibâdet ederler. Vakta ki, Allah Teàlâ onları kurtarıp karaya indikleri zaman yine müşriktirler. Allah’a ortak koşarlar; eski küfür hallerine dönerler. (Ankebut: 65, 66) Lokman Aleyhisselâm da oğluna şöyle nasihat etmişti: “Oğlum, Allah’a şirk koşma. Allah’a ortak koşmak çok büyük bir zulümdür.” (Lokman: 13) Sûre-i Rûm’un 31. âyetinde ise şöyle denmektedir: “Hep Alah’a dönüp itaat edin. ve ondan korkun. ve namaza devam edin. Müşriklerden olmayın.” Yine aynı sûrenin 40. âyeti şöyledir: “Allah Odur kî, sizi yarattı. Sonra size rızık verdi. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Ey müşrikler, Allah’a ortak koşanlar, sizin putlarınızdan bunlardan bir şey yapacak var mı? Allah onların işledikleri şirkten münezzehtir. ve çok âlîdir.” Kur’an-ı Azîm’in hemen birçok yerlerinde bu şirkin aleyhinde pek ma’kûl ve güzel nasihatler vardır. Namaz kılmamak da insanları şirke sürükleyen bir âfettir. Namaz dolayısıyla Allah Teàlâ’nın emirlerine itaat insanın içini dışını nurlandırır da, şirke, küfre düşmekten son derece korkup kaçar. Bu da kulda nûr-ı ilâhînin tecellisinden neş’et eder. Hak Sübhânehû ve Teàlâ da âbid ve sâlih kullarım korur da şirkten uzak kalırlar. ve Allah’a şirk koşanları da sevmezler. Mülkün sahibi yalnız Allah’tır. Ortağa, yardımcıya, oğlana, kıza ihtiyacı yoktur. Bütün mahlûkat onun kullandır. Kulunu kendisine hiçbir zaman ortak yapmaz. Ortaklık aczden ileri gelir. Allah âciz değil ki, ortak edinsin. Bütün peygamberler Onun kulu ve resulüdür. ve İsa Aleyhisselâm da böylece Allah’ın kulu ve resulüdür. Ona Allah’ın oğludur demek, Allah onda tecelli etti, kullarını kurtarmak için oğlunu feda etti, ve sâir buna benzer sözleri söylemek hiç bir akl-ı selim sahibine yakışmaz. Allah, Allah’tır. Her noksan sıfattan münezzehtir. ve her kemâl sıfatıyla muttasıftır. Cenâb-ı Hak, cümlemizi bu gibi hatâlara düşmekten korusun âmin! Şu duayı her gün oku; Yâ Rab! bilerek ve bilmeyerek yaptığım şirklerden sana sığınırım ve bunlardan sana tevbe ve istiğfar eylerim. alıntı[/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Allah (c.c)
Allah-u Teàlâ’nın Hakkına Riâyet
Üst
Alt