Allah Yolunda Hizmetin Fazileti

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
Sevgili Peygamberimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz'in mihmendârı, İstanbul’umuzun mânevî sultânı Ebû Eyyûbi’l-Ensârî (r.a.) hazretleri anlatıyor:

“Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyurdu: ‘Allah yolunda bir sabah ya da bir akşam yürüyüşü, Güneş’in, üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.”

Buhârî, Sahîh, Cihad, 7, 73.

****
Ka‘b bin Ucre radıyallâhü anh anlatıyor:

“Bir adam Nebiyy-i Muhterem sallallâhü aleyhi vesellem’e uğramıştı. Resûlüllah’ın (SallAllahu Aleyhi Vesellem) ashâbı, bu adamın kuvvet ve kabiliyetini görünce,

− Yâ Resûlellah, bu adam Allah yolunda cihad etseydi ne güzel olurdu, dediler.

Resûlüllah (SallAllahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyurdu:

− “Bu adam, küçük çocuklarının geçimini temin etmek için çıktı ise, Allah yolundadır.

“Yaşlı anne ve babasına hizmet için evinden çıkmışsa, Allah yolundadır.

“Çalışıp nefsini dilencilikten korumak için çıkmışsa, Allah yolundadır.

“Âilesinin geçimini temin etmek için çıkmışsa, Allah yolundadır.

(Çalışıp kazandığının) çokluğuyla övünmek, (zenginliğiyle gururlanmak) için çıkmışsa, tâğutun (şeytanın ve nefs-i emmârenin) yolundadır.”

Taberânî, Mu‘cemü’s-Sağîr, (Terc.) 2, H. no: 650.

Allah-ü Zül-Celal, insanoğlunu eşref-i mahlukat olarak yaratmış, ona akıl nimetini bahşetmiş ve Peygamberleri vasıtası ile hak yolu göstermiştir. Bütün peygamberler insanoğluna hakkı öğretmek ve onu dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşturmak vazifesi ile gönderilmişler ve bu uğurda pek çetin meşakkatlere sabır göstererek bu vazifelerini yerine getirmişlerdir. Hatemü’l-Enbiyâ olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah yolunda hiç kimsenin karşılaşmadığı sıkıntılarla karşılaşmış, pek çok eziyetler çekmiştir. Sahabe-i Kiram Hazeratı, gerek Hz. Peygamber zamanında gerek Hulefâ-i Râşidîn döneminde Allah yolunda pek büyük hizmetler yapmışlardır.
Daha sonra gelen İslam büyükleri ve müslümanlar da insanlığın İslamiyet’le şereflenmesi ve kurtuluşu için çok büyük gayretler göstermişler; bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuşlardır.

Allah yolunda yapılan bu hizmetlerin Allah ve Resulü indindeki kıymeti çok büyüktür. Cenab-ı Hak bir çok ayet-i kerimede Allah yolunda gayret edilmesini ve bu uğurda sebat gösterilmesini tavsiye buyurmuş; bunun karşılığında da hem dünyada hem de ahirette bir çok nimetler va’detmiştir. Nisa Suresi’nin 95. ve 96. ayet-i kerimelerinde mealen şöyle buyuruluyor: “Mü’minlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla, Allah yolunda malları ve canlarıyla hizmet edenler bir olmaz. Allah, malları ve canlarıyla hizmet edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik vaat etmiştir; ama hizmet edenleri çok büyük bir ecirle oturanlardan üstün kılmıştır. O’nun tarafından dereceler, bağışlama ve rahmet vermiştir. Allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir.”
Yine Saf Sûresi’nin 10 ila 13. ayeti kerimelerinde “Ey iman edenler! Sizi elim bir azaptan kurtaracak olan ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasülüne iman eder, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hizmet edersiniz. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde Allah, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere yerleştirir. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan büyük bir yardım ve yakın bir fetih. Mü’minleri bunlarla müjdele” buyurulmaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir çok hadis-i şerifleriyle Allah yolunda hizmetin faziletlerini ve bu hizmeti yapanların kazanacakları dereceleri ifade buyurmuşlardır. Bu hadis-i şeriflerinden birinde şöyle buyuruyorlar:
“Sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret sarf etmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah’ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz?
O halde Allah yolunda hizmet ediniz. Kim devenin sağılacağı bir vakit kadar Allah yolunda hizmet ederse, cennet ona vacip olur.”


Ebû Hureyre (r.a.) Hazretlerinin rivayet ettiği başka bir hadis-i şerifte ise: “Allah yolunda isabet eden toz ve cehennem ateşi, bir mü’minin üzerinde, bir araya gelmez.” buyurulmaktadır.

Yine “Allah katında hiçbir şey, şu iki damla ve iki izden daha sevimli değildir. O iki damla, Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda akıtılan kan damlasıdır. İki iz ise, Allah yolunda alınan yara izi ile Allah’ın (emrettiği farzlardan birini yerine getirmekten kalan) kulluk izidir.” mealindeki hadis-i şerif de bu hususu ifade etmektedir.

Allah yolunda çok büyük hizmetler ederek, yüz binlerin irşad ve hidayetine; milyonlarca insanın da dinini-kitabını öğrenmesine vesile olan Hz. Üstazımız, din-i celil-i İslam’a hizmet hususunda muazzam gayretler göstermiştir. Evlatlarına da hep bu yönde nasihat ederek onları daima teşvik etmişlerdir. Bu hususla alakalı olarak şöyle buyuruyorlar: “Evlatlarım, benim yüküm ağırdır. Sabahtan akşama kadar burada sizinleyim. Geceleri de yalnız iki saat uyuyabiliyorum. Bu işin nasıl yürüdüğünü bilin de ona göre çalışın. Dualarımda “Yâ Râb, bu dinin ihyası için beklenen hizmeti işte bunlar yapacak.” diye sizleri rabbime arz ediyorum; beni mahcup etmeyin.”
Sünen-i Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 1650
Sünen-i Nesâî, Cihad, 3056-3064 ; İbn-i Mâce, Cihad, 2764
Sünen-i Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 26
Ziyâ Sunguroğlu’nun Notları, Sayfa 146
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
***(Ey Mü'minler) Sizler gerek hafif gerek ağırlıklı olarak elbirlik (savaşa) çıkın.Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla cihat edin.Eğer bilirseniz bu sizin için hayırlıdır. (Sûre-i Tevbe 41)

*** Resulullah (s.a.v.)'a "İnsanların en hayırlısı kimdi? denildi. Efendimiz şu cevabı verdi.
"Allah yolunda malıyla ve canı ile cihat eden mü'min". (Müsned-i Ahmet bin Hanbel, c 3 s. 16)

*** Kimin ayakları Allah yolunda tozlanırsa,Allah da onu ateşe haram kılar. (Feyzu'l-kadir, c.6, s.276)

*** Allah yolunda ( havaya kalkan ) bir toz ile cehennem dumanı, müslüman bir kulun içinde toplanmaz. (İbn-i Mâce c.2 s. 927)

*** Ebu Said el-hudrî (r.a.) den rivayet olunmuştur: Bir adam Peygamber (s.a.v.) e gelerek " halkın faziletce hangisi daha üstündür" dedi.Resul-i Ekrem:
"Allah yolunda, malı ve canı ile cihad eden adamdır" buyurdu. O :
"Sonra kimdir?" dedi.Resulullah (s.a.v.)
İki dağ aralığından birinde (oturmayı ihtiyar eden) bir mü'mindir ki,Rabbi olan Allah'a kulluğunu yapar ve insanları şerrinden (uzak) bırakır" buyurdu. (Müslim, c.6, s.39)

***Kim Allah'ın tek olduğunu ifade eden tevhid) kelimesi en üstün olsun diye savaşırsa, işte o kimse Aziz ve Celil olan Allah yolunda (Savaşmış)dır. (Ebu Dâvud c.3 s. 14)

*** İslamın en yüce (vazife) si,Allah yolundacihattır.Ona müslümanların faziletçe en üstünü ulaşır. (Feyzu'l-Kadir, c.3 s. 561)

***Kim Allah yolunda,Deve sağacak kadar ( bir zaman), dövüşürse, ona cennet vacip olur.Kim can (-u gönül)den,doğru olarak, (din uğrunda) ölmeyi Allah'tan istese sonra da ölse veya öldürülse ona şehit sevabı vardır (Ebu Dâvud, c.3 s. 21)

Buraka kadar olan Ayeti kerime ve Hadis-i Şerifler Mehmet Emre Sohbet ve Nasihatler kitabı 199-207 saifeleri arasından alıntı yapılmıştır...

***Bizim yolumuzda mucahede (cihad) edenleri,doğru yolumuza hidayet ederiz.Allah ihsan edenlerle bereberdir. (Ankebut-69)

Tefsir: Allah'u Teala buyuruyor ki :
"Bizim yolumuzda mucahede edenleri" Burada mucahede mutlak olarak zikredildi hi hem zahiri hem de batınî düşmanlarla yapılan her çeşit cihadı kapsar."Doğru yolumuza hidayet ederiz" yani bize giden ve tarafımıza ulaşan yola iletiriz veya onların hayır yoluna olan hidayetlerini artırırız ve onları o yolda yürümeye muvafık kılarız.Tıpkı " O, hidayete erenlerin hidayetini artırır" (Meryem-76) ayet-ikerimesinde buyurulduğu gibi Hadis-i şerifde de " Her kim, Bildiğiyle amel ederse,Allah ona, bilmediği şeylerin ilmini verir. buyuruldu Allah yardım ve desteğiyle " ihsan edenlerle beraberdir. ( Kadı beydavî tefsiri)

bu bölüm Mev'iza-i Hasene 349. sayfadan alınmıştır.

***Resulullah (s.a.v.)'a sordular:
İyilerin hangisi daha faziletlidir?
Şöyle buyurdu: Vaktinde kılınan namaz.Anne babaya iyilik ve itaat.Allah yolunda cihat.

*** İbni Abbas (r.a ) şöyle anlatır:
-Bir kimse, Allah yolunda cihat için bir at bağışlasa,malıyla,canıyla Allah yolunda cihat eden gibi ona sevap verilir.
-Bir kimse, Allah yolunda cihad için bir kılıç verse,Kıyamet günü o,konuşarak gelir ve şöyle der:
Ben falanın kılıcıyım.Bugüne kadar hep cihat ettim.
-Bir kimse, Allah yolunda cihat için bir ok verse Allahu teal onu saklar, büyütür.Halkın önüne,sevap olarak,Uhud dağı büyüklüğünde gelir.
-Bir kimse, bir mücahidi bineğe kavuşturursa, kıyamet günü bu iyiliği kendisi için bir bayrak olur.
-Bir kimse, Allah yolunda cihad için bir kalkan verse Allahü teala onunla kendisini cehennemden korur.
-Bir kimse, Allah yolunda cihatta düşmana bir şey vurmuş olsa vuruşunu Allahu Teala kıyamet günü öününü gösteren bir nur eyler.misk gibi kokarak kıyamet günü gelir.Onun bu güzel kokusunu orada bulunan bütün halk alır.
-Bir kimse, Allah yolunda cihad eden kardeşine su verirse Allahu Teala ona ağzı miskle mühürlü kaplardan içirir.
-Bir kimse, Allah yolunda cihad eden bir kardeşini ziyaret ederse Allahu Teala onun her adımına sadaka sevabı yaar.Bir derecesini yükseltir.Bir hatasını bağışlar.
-Bir kimse, Allah yolunda cihad için bir at beslerse her kılı için Allah ona sevap yazar.bir derecesini artırır.Birhatasını bağışlar.
-Bir kimse, Allah yolunda bir gece nöbet tutarsa Allahu Teala onu kıyamet günü'nün dehşetinden emin kılar.

Bu bölüm ise Tenbihü'l Gafilin 577-578. saifelerden iktibastır...
 

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,123
Tepkime puanı
26
Hizmet, Yüce Allah’ın emridir. “Allah yolunda mallarınız ve canlarınız ile cihad edin…” (Tövbe;41) ayeti, hizmet ehline Yüce Allah’ın bir selamıdır. Bunun manası; ‘Ey dostlarım! Benim için yaşayın, bana gelin, benim için can verin!’ demektir.

Tasavvuf ehli cihadı; insanlara hayır yolunda hizmet etmek, zulmete/karanlığa karşı nurla mücadele etmek ve kötü ahlaka karşı güzel ahlakla karşılık vermek anlamında anlamış ve uygulamıştır. Daha açık bir ifadeyle, onlar cihadın manevi yönünü yerine getirmektedirler.

Evet, hizmet Allah’ın emanetidir. Allah için hizmet eden kimse, Yüce Allah’ın himayesindedir. Bu himaye ihlasa bağlıdır. Niyeti güzel olanın feyzi kesilmez, ameli zayi olmaz. Dost olan, dünya ve ahirette yalnız bırakılmaz. Canını ve malını sevip onu özel himaye altına almak isteyen kimse, onları Allah için Allah yolunda harcamalıdır. Büyük arif İmam Şaranî (ks) anlatır:

Mürşidim Ali b.Vefa (ks) derdi ki: Müritlerden kim Alemlerin Rabbinin özel himayesinde olmak istiyorsa, mürşidine sadakatle hizmet etsin, onun emirlerine canla başla koşsun. Yapılmasını işaret ettiği işlerde mürşidine muhalefet etmesin. Hizmette olan müritler, daima Yüce Allah’ın şu ayetini düşünsünler:
“Süleyman’ın emrine de kasırga gibi esen rüzgarı verdik. Rüzgar onun emriyle hareket eder, içinde bereket yarattığımız yere doğru eserdi. Biz her şeyi biliriz. Ayrıca şeytanlardan bir grubu da Süleyman’ın emrine vermiştik. Onun için dalgıçlık yaparlar (denize dalıp inciler çıkarırlar) ve bunun dışında başka işler de görürlerdi. Biz onları özel gözetim ve muhafaza altında tutuyorduk.” (Enbiya;81-82)

Bakınız, Yüce Allah, sadık dostlarının hizmetinde bulunan ve emri altında çalışan kimseleri nasıl muhafaza ediyor.

Müfessirler, cinlerin neden ve nasıl muhafaza edildiği konusunda şu açıklamalarda bulunmuşlardır; Allah-u Teala Hz.Süleyman’ın emrinde çalışan cinleri, diğer kötü cinlerin şerrinden koruyordu. Onları bu hayırlı işten alıkoymak isteyen cinlere fırsat vermiyordu.

Allah-u Zülcelal, işini bozmak isteyen cine fırsat vermiyor, hem elindeki işi koruyor hem de onu yapan cini muhafaza ediyordu. Allah-u Zülcelal hizmette olan cinleri diğer cinlere ve insanlara zarar vermekten alıkoyuyordu.

İnsanı bütün hayırlı ibadet, iş ve hizmetlerden geri koyan, önce nefsi, sonra kötü arkadaşlarıdır. Bir de boş kalmaktan, işsiz, ibadetsiz, hedefsiz yaşamaktan şiddetle sakınmalıdır.

Tek başına kalan kimseye şeytan yakın olur. Onun hem niyetini hem amelini bozar. Boş kalan kimse, boş işlere bulaşır. Onun için her insana, salih insanların nezareti altında, Allah yolunda bir çeşit hizmet etmeyi ve onların nazarları altında, kalmayı cana minnet bilmelidir.

Kamil mürşitlerin, Rabbani alimlerin nezaretinde görülen hizmetler ve o hizmetleri yürütenler, Hz. Süleyman’ın (as) nezaretinde görülen hizmetler ve hizmetçiler gibi, Yüce Allah’ın himayesi altındadır. Bu kıyamete kadar böyledir. Yeter ki, hizmet edenin ihlası zedelenmesin, hizmetteki edepler zayi edilmesin.
Hizmet ehlinin değerini ve şerefini anlatan şu menkıbe çok çarpıcıdır; Bir gün Hasan-ı Basri (ra) Basra çarşısında bir dükkanın önünde otururken, ellerini arkasına atmış kibirli bir şekilde yürüyen birini görünce, bu kimdir diye merak eder sorar, yanındakiler; “Padişah’ın hizmetçisidir.” Dediklerinde. Kendisi de ellerini arkaya atarak vakarlı bir şekilde yürümeye başlayınca, etrafındakiler şaşırarak, niçin böyle yürüdüğünü sorarlar.

Hasan-ı Basri (ra) da onlara şu çarpıcı cevabı verir. “O havalı bir şekilde yürüyen, padişah’ın hizmetçisiyim diye öyle yürüyorsa, ben de Allah-ı Zülcelal’in hizmetçisiyim, ben niye öyle yürümeyim.” diyor.
Mümin hem bu dünyada hem de ahirette değerinin, şerefinin olmasını istiyor; bizzat Allah-u Zülcelal’in koruması ve himayesi altına girmek istiyorsa, Allah yolundaki hizmetlere bir şekilde katılmalıdır. Çeşitli sebeplerle katılamıyorsa, hiç olamazsa, hizmete zarar vermemeli, kalbi, niyeti, duası, sevgi ve rızası ile hizmetlere destek verip; hizmetin manevi himayesinden, şerefinden, himmet ve bereketinden mahrum olmayıp pay sahibi olmalıdır.

Çünkü hayra rıza gösteren, teşvik eden ve sebep olan kimse, o hayrı yapmış gibidir.

Gülistan Mecmuasından alıntılanmıştır.
 
Üst Alt