Aşk suya düşünce..

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
gulia3.jpg


  • Ateş denizi.
    Gül bahçesi.
    Renk fırtınası
    Aşk seması.
    Işık ve bakış,
    Su üzerinde buluşuyor.
    Renk ve ahenk,
    Suya koşuyor.
    Aşkın yüzü suyu hürmetine
    ateş suya konuk oluyor.
    Gül suda diriliyor yeniden
    Renk kalbin derûnuna damlıyor.
    Su coşuyor, aşk oluyor,
    ateş oluyor, alev alıyor.
    Su yakıyor ve yanıyor.
    Rahmet su yüzüne çıkıyor
    Celal ve Cemal dalga dalga nöbetleşiyor.
    Bir manevi yangın oluyor
    Ve bir uhrevi serinlik sunuyor ebru...
    Yerçizgisi ile gökçizgisi suya düşen renklerde birleşiyor.

    Öylesine belirsiz,, öylesine elden gelmez bir form oluyor ebru
  • Ve ebruzen


    Yer ile gök arasında..
    Göklerin ötesini yere indirmeye çalışıyor.
    Kalbinde beslediği sözsüz şiirleri su üzerine nakşetmeye çalışıyor.
    Hep güzel gören gözleri, güzel bakışlarla süslüyor.


  • Ebru, gören gözün ışığı ebru.

    Rengini gönülden alıyor.
    Ve gayba aşina gönlün,
    gördüğüne razı gelmeyen aklın ayinesi,
    Işıltılı, büyülü, ayartıcı.
    Aşkı ve tevhidi bir kor tereddüdüyle
    Avucunda tutmaya çalışıyor ebruzen.
    Gözleri güzelle süslemeye niyetli.
    Boyanın su üzerinde kaotik dansından
    nice gönüllere güzeller devşiriyor.
    Ebruzen aşkını suda arıyor.
    Ve buluyor da....


  • Güzellik bakanın gözündedir ezelden.

    Bakılanı güzel eyleyen bakıştır.
    Aynı zamanda, aşkın en yalın tarifi bu
    Mecnun Leyla’nın gözünde güzeldir.
    Yusuf Züleyha’nın bakışıyla güzeldir.
    Ve kevn Mevla nazar ettiği için güzeldir.
    Mecnun’un Leylası neyse, ebruzenin ebrusu o.
    Önce ebruzeninin gözünde güzel ebru
    Ebruzen güzel baktığı için güzel görüyor,
    güzelin yüzünü öylece su üzerine düşürüyor.
    Bu defa Leyla Mevla’ya yol oluyor.


  • Ebrunun verdiği huzur, toprağa yakın oluşundan gelir

    Sanatkar, semayı temsil eden herşeyi toprak renklerine yansıtır.
    Suya düşürür ve toprağa kazır ve çamura bular.
    Modern sanatın aksine, çığırtkan ve saldırgan renklerle değil,
    mutevazı toprak renkleriyle açar gönülleri.
    Ebru, su üzerindeki toprak renklerinden oluşur.
    O yüzden, ebru biraz dünya biraz insan...


  • Ebru, aslında bir nefis terbiyesi.

    Modern yaşamın herşeyi
    determinist kalıplara vuran anlayışının aksine,
    belirsizliğe razı olmayı belletiyor,
    beklemeyi ve tevekkülü öğretiyor.
    Ebruzen eserinin son halini başından belirleyemiyor.
    Suyun ve boyanın esrarlı dansı,
    renklerin ve biçimlerin salınışları arasında
    sadece bekliyor.
    Tek bir yaprağın kıpırtısına bile bigane kalmayan Külli İradenin
    niyetini gerçeğe döndürmesini bekliyor ebruzen.
    Ebru biraz da kaderi öğretiyor.
    En küçük ve sıradan eylemlerin
    Kainatın Sahibince nasıl da ciddiye alındığını farkediyor.
    Sonsuz gökyüzü altında ve yeryüzünde
    değersiz ve terkedilmiş olmadığını anlıyor insan.
    Rengarenk bir ayinede, ebruda, kendini yeniden keşfediyor..
    Ebruyu elinizle değil gönlünüzle yaparsınız diyor ebruzen.
    Sanatkarın yeni bir şey yapmadığını, zaten var olanı yansıttığını kaydediyor.
    Tasavvuf tabiriyle, batını zahire çıkarıyor Ebruzen.
    Kainat sayfalarında saklı güzellikleri gün yüzüne çıkarıyor.
    Ebru, su üzerine kurulu evreni yine su üzerinde tasvir ediyor.
    Ve aslında bu fonksiyonuyla aşkın, yine başladığı yere,
    yani bakışa, güzel bakışa dönüşünü temsil ediyor.
    Ebru, kainatla birebir örtüşüyor.
    Modern fiziğin teorik tasvirlerle yakalamaya çalıştığı gerçeği
    çoktan beri biliyor ebruzen: hiçbir olayın tekrarı yoktur.
    Hiçbirşey tekrar edilebilir olmadığı gibi,
    Göründüğü gibi de değil.
    Eşyanın rengi, biçimi ve hacmi,
    İnsanın eşyaya eklenmesi ile
    gerçeküstüne doğru kanatlanıyor.
    Ebru, suretin sirete dönüşünü,
    Gözün gördüğünün gönüle düşüşünü temsil ediyor.
    Ebruzenin su ile serüveni ebru..
    Herserüven gibi nerede başladığı bilinse de,
    Nereye vardığı kestirilemiyor.
    Ve hangi kalbi fethedeceği bilinmeyen bir akın.
    Hangi gönülde durulacağı bilinmez bir coşku..
    Ruhunu renge ve ahenge tekne yapıyor ebruzen.
    Boyayı kalbinden damlatıyor.
    Göze bir sürme gibi çekiyor gönlünün karasını.
    Rengi ve ahengi, aşk denizine salıyor
    Aşkı suya düşürüyor..
    Yakıyor suyu..
    Tevhid sırrının yüzüsuyu hürmetine kesret ateşine salıyor,
    Ve ahenkle ve renkle serinletiyor insan yüreğini.
    Yandıkça su, alev alıyor aşk.
    Ve yüreğimiz kanlı bir ebruya dönüşüyor.


  • SENAİ DEMİRCİ
 
Üst Alt