Bir Yolcu Kırlangıcı.

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
krlangic.jpg


Ey benim dertli ve akıllı Dostum! Dinle yalvarıyorum dinle.
Bütün ruhunu, bütün varlığını bir ağız yap ve aç ki, bu semavi lokmayı ağzına koyayım..
Onu yut ki, için ilahi ve sonsuz marifetlerle dolsun, alemin nuruyla aydınlansın..
Böylece dertlerin şifa bulsun, çok sesli tatlı dertler, ruhuna dökülsün..
Hani Cebrail (a.s.), Hazret-i Peygamber'e "Oku!" demişti ya, tıpkı öyle.
Sakın "Okuyamıyorum" deme! Oku.. Okuyamazsan boğazını öyle sıkarım ki gözlerinde ölümü görürsün, hissedersin..
Sonra seni bırakırım, ardından söyle derim: "Oku!.. "O zaman artık okuyabilirsin, hem de oldukça güzel okursun..
Ardından mavi göklerden,denizler dolusu mesaj taşıyan güzel marifet ayetlerini indiririm KALBINE..
Ve sen bilinç, kudret, vefakarlık, iman ve liyâkat ile hepsini alırsın..
Ta ki o esrar ve azametle dolu gece gelip çatar. (Kadir Gecesi)...
Gece yolculuğu! Ah...Bir bilsen ne büyük ve ilginç bir yolculuktur!..
Hemde de gece göklere yolculuk!... Seni kuru ve garip çölden alıp, göklere götürürler ve nihayet onun ötesinde, ne göreceğini söyleyemem...
Ama sunu söyleyebilirim: Artık seni kimse göremez..
Dünyayı gören dar gözler; leşlerden, kirli amellerinden, kötü arzularından baş kaldırıp seni görmezler artik...
Allah bunca rengi niye yaratmış? Alem bir boya dükkanı mıdır? Hayat bir tuhafiye dükkanı mıdır?..
Evet bu cahil bakışlar ve kör gözler, renkler olmasaydı, hiç bir şeyi göremezlerdi.. Eşyaları birbirinden ayırmak için farklı renklerin olması lazım..
Neden gölgeyi tanıyorlar? Çünkü kenarında aydınlık var.. Ama neden geceyi tanımıyorlar? Neden bu gözler karanlıkta bir şey görmüyorlar?
Çünkü renkler gitmiş..
Bunlar renk olmazsa, hiç bir şeyi tanıyamazlar, göremezler.
İnsanın kanı, derisinden daha gerçektir. Çünkü kanı kırmızıdır...
Neden bedeni herkes tanıyor, görüyor ve inanıyor da Ruhu görmüyor, tanımıyor hissetmiyor ve hatta inkâr ediyor..?
İnsanin bedeni mi daha gerçektir, yoksa ruhu mu..?
Hangisinin daha ağır olduğunu hissetmiyor musun?..
Acaba o elli kiloluk yük sana hiç ağırlık yaptı mı?..
Ama onun baskısı altında feryat ediyor boğuluyorsun!...
Hangisi daha çok ağırlık yapıyor?..Hangisinin baskısı seni daha incitiyor.
O elli kiloyu sıradan insanlar bile hissediyor..
Ama ruhun en korkunç, tufan ve isyanlarını, kimse anlamıyor ağırlığını.
Göremiyor...
Hatta güzel bakışlı insanlar için bin bir delille ruhu ispat etsen de yine şüphe ediyorlar...
Neden? Çünkü ruhun rengi yok...
Eğer onu kırmızıya boyasaydık, hemen inanırlardı. O zaman elli kilodan çok çok ağır olduğuna da inanırlardı...
Acaba bir yerlerde yanlış mı yapıyoruz?..
Acaba terazimiz doğrumu tartıyor?..
Yoksa bu teraziler,ambar,kasap,pancar tartan terazilerden mi?..
Ne diyeyim, bizi uyaracak kimsede mi yok?..
Hiç sıcaklığı bakkal terazisiyle tartarlar mı?..
Yoksa bir resim tablosunun değerini metreyle mi ölçüyorlar?..
O yasak meyveden yeme dediler yedik.
O sarhoş edici afyonu içme dediler, içtik.
Şimdi kötülüklere tiryaki olduk.
İş işten geçti, gözlerimizi açtık.
Hangi şeytanın hilesi ve kimin ayartmasıyla?..
Nihayet huzurlu cennetten de kovulduk?.. Bu kimsesiz garip ve korkunç diyara düştük...
Bu gece ne kadar yorgunum, her yanım dökülüyor, gücüm kalmadı, ama yine yazmalıyım, konuşmalıyım ki uykum kaçsın..
Gerçi yazacak, konuşacak bir şeyim de kalmadı...
Dünden beri bir şey yemedim, evvelki günden beri uyumadım. Dün gece ay yanımdan gidince, yalnız kaldım..
Geri dönüp görmek istedim, Hava aydınlanmıştı.. Geri döndüm, Uçmuşlardı.. nereye gittiler bilmiyorum..
Benim de bir yuvam yok, Bende onlar gibi kaybolmuş iklimlerin kuşu olmayı ne kadar arzulamıştım...
Ama ben bir yolcu kırlangıcıyım.. Şu diyarda Avare...
Cafer Yalnızyaşar. 23.12.2010
 
Üst Alt