Cennette huriler - Kadin ve erkek esit mi?

aslicoskun

Yeni Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
11 Mart 2013
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Neden Islam'da erkeklere huriler müjdeleniyor? Konus esitlik oldugu icin merak ettim, neden kadinlar bu konuda "ihmal" ediliyor? Dünyanin bazi yerlerinde insanlari bu müjdeyle kandirip güya "Allah yolunda" ölmeye tesvik ediyorlar. Bu huri meselesini bir türlü anlamadim, aciklik getirirseniz sevinirim.

Örnek olarak su hadisi vereyim.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Cennete girdim, orada esmer fakat oldukca güzel bir kizla karsilastim. Cebrail (a.s.)'a bu kiz kim? diye sordum. (Bunun üzerine Cebrail (a.s.)) dedi ki: - Yüce Allah, sehid düsen Hz. Cafer'in esmer kizlari sevdigini bildiginden bu kizi onun icin ayirdi."
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Kur’an’da geçen huri sadece erkeklere değil,kadınlara da verilecek olan cennet hizmetçileridir tıpkı vildan ve gılman gibi…
Zıddına lafzî bir karîne ve yönlendirme olmadıkça Kur’ân’ın bütün âyetleri erkekler gibi kadınları da içine alır.
Hûrilerin Müttakîlere tezvîcini konu alan iki âyette (Duhan 54. Tur 20) de aksine lafzî bir karine olmadığından Hurilerin erkekler gibi kadınlara da tezvîc edilecekleri anlaşılır.
Kadınlara tezvîc edilecek Hûrilerin cinsel partner değil, özel hizmetçi olacakları açıktır.
cehennemde nasıl azap melekleri varsa;cennette de hizmet melekleri vardır ayrıca CENNET NİMETLERİ AÇISINDAN KADIN ERKEK ARASI FARK YOKTUR

evet Siz diyorsunuz ki
NEDEN...madem erkeklere huri verileceği söyleniyor neden kadınlara da bu şekilde güzel erkekler verileceği söylenmiyor?
Bu haksızlık değil mi?
Bu konuda aklıma gelen iki önemli noktayı vurgulamak istiyorum. Birincisi, bir kadın olarak şunu söyleyebilirim ki,
genele bakıldığında güzel bir karşı cins, kadınlardan ziyade erkekler için motive edici bir güçtür.
Ve bizi yaratan Allah da kuşkusuz hangimizin ne ile daha kolay motive olacağını biliyordur.
Dahası Kuran’ın indiği toplumu düşünürsek o dönemde o toplumda erkeklerin daha etkin rol oynadığını, dolayısıyla başı çeken kişiler olarak
onların bu şekilde motive edilmesinin önemli olduğunu düşünebiliriz.
Bunlar sadece benim fikirlerim. Ama Allah Kuran’ında başka bir ayette tüm bu eleştirilere cevap olacak çok daha önemli bir bilgi veriyor bizlere.

"Kazandıkları, tepelerine inerken o zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarsa cennetlerin bahçelerindedir.
Rableri katında kendileri için, diledikleri her şey vardır. İşte budur o büyük lütuf."
(42 Şura Suresi -22)

Yukarıdaki ayette Allah cc. buyurmaktadir ki: ki cennete giren kullara orada diledikleri her şey verilecektir.
Yani cennette giren bir kadın eğer kendisine güzel eş(ler) isterse, bu Kuran’ın başka bir ayetinde bahsedilmemiş olsa da, kendisine verilecektir.
İşte bu ayet cennet tasvirlerinde aranıp bulunacak her türlü eşitsizliği ortadan kaldıran bir ayettir.
Unutmayalım ki Kuran Cennet’in sadece bir kesitini sunmaktadır. Bu ayet ise aklımıza gelebilecek her isteğin Allah tarafından karşılanacağını vaat eder.
Lütfen kulaktan dolma bilgilerle eleştirmek yerine Kuran’ı okuyup anlamaya çalışalım.
 

BEDİR MUHAMMED ALİ

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Şubat 2012
Mesajlar
677
Tepkime puanı
3
Yaş
67
ALLAHIN RAHMETİ ÜZERİMİZE OLSUN. İNSAN ALLAHIN AŞK ATEŞİNE DÜŞER VE CANI YANAR. BU YANGIN ONU DÜŞÜNMEĞE GÖTÜRÜR.

DÜŞÜNEN İNSAN AKLI HAYALÜN DENİZİ VEYA BU GÜNKİ DİLLE DÜŞLERE YADA GÖK VEYA ARZDAN ARŞA YOLCULUĞA ÇIKAR İLİM İLE.

BU KONUDA KURANDA YAZILANLARI ÇOK İYİ İDRAK ETMEK GEREKİR.

1- CENNET 2- HURİ . CENNET ALLAHIN İNSANLARA CEMALİNİ GÖSTERECEĞİ BİR MEKAN . YADA ALLAHIN CEMALİNİN ÜSTÜNE ÖRTÜĞÜ BİR SIR PERDESİ.

CENNET KELİMESİNİ İDRAK ETMEK KONUYA DİNEN ANLAMA NOKTASINDA KİŞİYE KOLAYLIK SAĞLAYACAKTIR.

ŞİMDİ HURİ KELİMESİNDE ALLAHIN CEMALİNİ İDRAK EDECEK.

O CENNETE VARDIRILDIĞINDA İDRAK NOKTASINDA MELEKLERİN YARDIMI SÖZ KONUSUDUR. HAKKIN CEMALİNİ GÖRMEK İÇİN.

ŞİMDİ BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA KİŞİ OLAYA NEVSİNDEN BAKIYORSA O HURİLERİ NEVSE EŞ .

KALBİNDEN BAKIYORSA YARADILIŞINDAKİ HAKİKATI ÖĞRENEP HAKKIN HUZURUNA DÖNDÜRÜLDÜĞÜNÜ.

AKILDAN BAKIYORSA İLK AKIL HZ MUHAMMEDE BİAT ETTİĞİNDE. ADEM OLAN BEDENİNİN TOPRAK İLE SUYUN ARASINDA YAŞARKEN KURAN İLE ZATININ HUZURUNDA OLDUĞUNU VE O MELEKLERİN YARDIMI İLE ZATINI CEMALİNİ CENNETDE SEYREDER.

ASLINDA BU KONU ÇOK DAHA GENİŞTİR . ANCAK YÜZEYSEL OLARAK BU KADAR KALEME ALA BİLDİM.

İNSAN DÜNYADADA AHİRETTEDE ALLAHIN CEMALİNİ GÖREBİLMEYİ DİLEMİŞTİR . VE ALLAHIN MAKSUDUDA CEMALİNİ HAK EDEN KULLARINA GÖSTERMEKTİR . GERİSİDE FİLULLAHTIR.EN İYİ ALLAH BİLİR .ALLAH ALİMDİR

RUHUL EMİN.
 

aorskaya

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
13 Mart 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
evet Siz diyorsunuz ki
NEDEN...madem erkeklere huri verileceği söyleniyor neden kadınlara da bu şekilde güzel erkekler verileceği söylenmiyor?
Bu haksızlık değil mi?
Bu konuda aklıma gelen iki önemli noktayı vurgulamak istiyorum. Birincisi, bir kadın olarak şunu söyleyebilirim ki,
genele bakıldığında güzel bir karşı cins, kadınlardan ziyade erkekler için motive edici bir güçtür.
Ve bizi yaratan Allah da kuşkusuz hangimizin ne ile daha kolay motive olacağını biliyordur.
Dahası Kuran’ın indiği toplumu düşünürsek o dönemde o toplumda erkeklerin daha etkin rol oynadığını, dolayısıyla başı çeken kişiler olarak
onların bu şekilde motive edilmesinin önemli olduğunu düşünebiliriz.

Bunlar sadece benim fikirlerim.
Selamun aleyküm,

Bu görüşe katılmak mümkün değildir. Çünkü;

1- Erkeklere kadınlar düşündürülerek yada vaad edilerek daha iyi motive edileceğini söyleyebilmek sadece bir zandan ibarettir, kişisel görüştür. Bu her erkek yada çoğu erkek için bile böyledir demek, hiç bir delil olmadan iddia da bulunmak demektir. Bunun aksini, kadınlar da iddia edebilir ve bu iddia edilirse, kadınlara verilecek cevap ne olacaktır?

2- Kur'an belli bir zamana (döneme) yada mekana (topluma/kişiye) indirilmemiştir. Kur'an bütün insanlara indirilmiştir. Dolayısıyla kur'an evrenseldir.

Bu nedenle,
Dahası Kuran’ın indiği toplumu düşünürsek o dönemde o toplumda erkeklerin daha etkin rol oynadığını, dolayısıyla başı çeken kişiler olarak
onların bu şekilde motive edilmesinin önemli olduğunu düşünebiliriz.
düşüncenizde yanlış olmakta olup, kur'anın ilk indiği dönemde erkeklerin dinde lokomotif görevi görse dahi, böyle özel imtiyazlar sunulmamıştır.

Rabbimizin, herkesi dini seçmede yada imansızlığı seçmede serbest bırakmasını, sadece imanlı olması halinde cennetle ödüllendirilirken, imansızlığı seçmesi halinde de cehennem azabıyla cezalandıracağını söylerek, kendi akıllarına göre seçimlerini yapmalarını belirtmesini iyi anlamaya çalışalım.

Ama Allah Kuran’ında başka bir ayette tüm bu eleştirilere cevap olacak çok daha önemli bir bilgi veriyor bizlere.

"Kazandıkları, tepelerine inerken o zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarsa cennetlerin bahçelerindedir.
Rableri katında kendileri için, diledikleri her şey vardır. İşte budur o büyük lütuf."
(42 Şura Suresi -22)

Yukarıdaki ayette Allah cc. buyurmaktadir ki: ki cennete giren kullara orada diledikleri her şey verilecektir.
Yani cennette giren bir kadın eğer kendisine güzel eş(ler) isterse, bu Kuran’ın başka bir ayetinde bahsedilmemiş olsa da, kendisine verilecektir.
İşte bu ayet cennet tasvirlerinde aranıp bulunacak her türlü eşitsizliği ortadan kaldıran bir ayettir.

Lütfen kulaktan dolma bilgilerle eleştirmek yerine Kuran’ı okuyup anlamaya çalışalım.[/COLOR]

Bu kısımda yazdıklarınızı ise yeterli buluyor ve gerçektende kulaktan duyma yada kur'an dışı kaynaklara dayanarak dini yaşamak ve beklentilere girmek yerine, kur'anı anlamaya ve ona göre yaşamaya çalışalım.

saygılarımla...
aorskaya
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
aorskaya kardesim Selamun Aleykum..
Ben de Kur`an daki aciklamalari yeterli goruyorum Hamd olsun..
ama Soruyu soran kisinin seviye,ilmi, idraki ve konuyu daha iyi kavriyabilmesi icin yukarida yazdigim kulaktan dolma degil benim insan ruh ve psikolojisi uzmani olarak kendi sahsi fikir ve dusuncem ve tecrubelerim dir...

Kur'an-i Kerim belli bir zamana (döneme) yada mekana (topluma/kişiye) indirilmemiştir..amenna ve sadakna
her zaman ve tüm insanlar için geçerli olacagini biliyoruz Hamd olsun.. ama Kur'an'ı; indiği dönem şartlarını [nüzul ortamı] göz
önüne almakta gereklidir..
Kur'an'ın indirildiği döneminin sosyo-ekonomik yapısının, kültürünün, tarihinin bilinmesi de bize Kur'an'ı daha iyi anlamamizi da yardımcı olacaktir..

Bize Kur'an'ı anlamada söz konusu yardımcı imkanları sunan ortama ise "nüzul ortamı" diyoruz.

Nüzul ortamı, en başta Kur'an bütünlüğü içinde meseleleri kuşatmak yanında, içinde sebeb-i nüzulün de bulunduğu, fakat bahsi geçen ortamın tanınmasında bize yardımcı olacak, siyer, tefsir, sünnet, hadis, tarih, cahiliyye şiiri ve hatta arkeoloji gibi diğer faktörlerin malzemelerinden de yararlanıldığı daha kapsamlı ve kuşatıcı bir alanın adı olarak düşünülmelidir...
Burada Universitede Dunya Dinler tarihi dersinde bunlari da ogretmelerinin bir sebebi hikmetti olmalidir!!!

Nazil olmuş bir kitap olarak Kur'an'ın, kendisine indirildiği kimseyle (Rasulullah'la) ve onun toplumuyla ilgili yakın bağlarının olmaması düşünülemez.
Kur'an'ı; indiği dönem şartlarını [nüzul ortamı] göz önüne almadan değerlendiren her yaklaşım, onun vakıayı göz ardı eden, soyut teoriler kitabı olduğunu iddia ediyor demektir ki, bunun böyle olmadığı ortadadır.

Kur'an'ın inzal olduğu tarihin ve dönemin, nüzul ortamı faktörleriyle olan ilişkisi, onun evrenselliğine halel getirmez.

"Kur'an'ın hiç bir bölümü saf bir tarihsel bakış açısıyla ele alınmamalıdır. Yani Kur'an'ın tarihsel şartlara ve olaylara yaptığı bütün atıflar -hem peygamber zamanındaki, hem de önceki olaylar- bizzat bir amaç olarak görülmeyip, beşeri şartların bir açıklaması olarak değerlendirilmelidir."
Aksi düşünüş; Kur'an'ı, asırlar önce gelip işlevini yerine getirmiş bir tarih kitabı konumuna indirger.

Kur'an'ın 1400 küsur yıl önce Arap toplumuna indirilmiş olması ve indirildiği toplumun, Mevdudi'nin deyimiyle "yerel unsurlarım" kullanmış olması, onun bugün de anlaşılabilir, yaşanabilir olduğu gerçeği ile çelişmez.

Kur'an'la ilgili göz önünde bulundurulması gereken üç önemli husustan ilki;
Kur'an'ın son kitap olduğudur. Ki bu Kitapla Rabbimizin insanlığa ilettiği tüm haber ve emirlerden, insanlık sorumludur.

İkincisi; bütün insanlığa gönderilen Kitab'ın insanlar arasından peygamber seçilen birine indirilmesidir.

Üçüncüsü de; seçilen peygamberin mesajı götürdüğü toplum ve onun özellikleridir.

İlk indirildiği günden bugüne kadar hiç bir değişim ve tahrifata uğramayıp, kıyamete kadar da baki kalacak olan kitap elimizdedir. Kitab'ın kolay anlaşılır, açık ve dinde esas oluşu onun bildirimini kavramamızı kolaylaştırmaktadır.

"nüzul ortamı" dediğimiz ve Kur'an'ın anlaşılmasında bir arka plan olarak da görülebilecek faktörlerin en önemlisidir.

bazı ayetlerin iyice anlaşılabilmeleri, (bu nihai anlamdaki Kur'an'ın anlaşılmasından farklıdır) dönemin söz konusu çerçevede ele alınmasıyla mümkün olmaktadır.

Nüzul ortamı, vahyin Rasulullah'a nazil olduğu zaman kesitindeki olay ve olgularla daha çok alakalıysa da sadece bunlarla sınırlı değildir. Onun için biz nüzul ortamı faktörlerini oluşum zamanlarına göre üçe ayırmak istiyoruz:

1. Kur'an nazil olmadan önceki ortam [cahiliyye çağı].

2. Kur'an'ın nazil olduğu ortam.

3. Kur'an nazil olduktan sonraki ortam.

Bu üç dönemin iyi değerlendirilmesiyle, Kur'an'ı anlamada gerekli olan yardımcı unsurların ağırlıklı bölümü olarak ifade ettiğimiz "nüzul ortamı" tanınmış, bilinmiş olacaktır. Bahsi geçen bu üç dönemle ilgili geniş değerlendirmeler yapmak bu yazının konusunu aşmakla beraber sırasıyla kısaca şunları söyleyebiliriz:

1. Kur'an nazil olmadan önceki ortam

Kur'an öncesi dönem İslami terminolojide "cahiliyye çağı" olarak adlandırılmıştır. (Bu sadece, o dönem hakkında konuşurken, yazarken kolaylık sağlayan bir tanımdır. Yoksa cahiliyye çağını o döneme hasretmek mümkün değildir.)

Cahiliyye çağının bizim tarafımızdan bilinmesini, anlaşılmasını sağlayan başlıca kaynaklar; önce Kur'an ayetlerinden çıkaracağımız bilgiler başta olmak üzere, o döneme ilişkin bilgiler sunan tarihi kitaptan (3) tarihi bulgular, mevsuk rivayetler ve cahiliyye şiiridir.

Kur'an'ı anlama noktasında, Kur'an'ın nüzulundan önceki çağı tanımanın, bilmenin mutlak gerekliliği hiç bir zaman için söz konusu edilemezse de, Kur'an'daki eski toplumların halini gezip görmemize yönelik göndermelere baktığımızda bu yöndeki bir çabanın yararsız olduğunu söylemek de mümkün değildir.

Genel olarak "nüzul ortamı" olarak adlandırdığımız ortamın, faktörlerinin oluşum zamanlarından ilki olan cahiliyye çağının (Kur'an'ın nüzulünden önceki ortam) tanınmasının, bilinmesinin çerçevesi -bizim için- Kur'an'ı anlamada, yorumlamada katkı sağlayacak bilgilerle sınırlıdır.

Hayirli gunler..
 

aorskaya

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
13 Mart 2013
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0

..............

Kur'an'ı anlama noktasında, Kur'an'ın nüzulundan önceki çağı tanımanın, bilmenin mutlak gerekliliği hiç bir zaman için söz konusu edilemezse de, Kur'an'daki eski toplumların halini gezip görmemize yönelik göndermelere baktığımızda bu yöndeki bir çabanın yararsız olduğunu söylemek de mümkün değildir.


Aleykümselam kardeşim.

Yazınızı; yukarıdaki kısımı okuyana kadar kur'anı anlamak için sanki nüzul sebeplerinin ve ortamının bilinmesi için şart olduğu gibi bir düşünceyle bitireceğinizi sanmıştım.

Ancak, yukarıdaki kısım ile nüzul sebeplerinin kuranın anlaşılmasında zorunluluk olmayıp, yardımcı rol oynayabileceği görüşünüzü belirtmenizle rahatladıysam da yine okuyan kardeşlerimizin, bu kısmı gözden kaçırabilecekleri yada tam anlayamadıkları zaman nüzul sebeplerini zorunluluk gibi göreceklerinden ayrıca belirtmek istiyorum.

Rabbimiz, kur'anı, peygamberimizin arap oluşu nedeniyle arapça indirdiğini ve onu açıklamak bize düşer diyerekte, konuları akıllı kimselerin kolaylıkla anlayacağı şekilde ve örneklerle açıklamıştır.

Kur'anın anlaşılması için, başka kimseler tarafından iddia edildiği gibi nüzul sebepleri yada başka nedenler ileri sürerek başka kaynaklara ihtiyaç yoktur.

Rabbimizde kur'anda her konuyu yeteri kadar açıklayarak indirdiğini ve kur'anın bu şekliyle bize yeter gelmesi gerektiğini ikaz eder.

"Kendilerine okunmakta olan kur'anı indirmemiz onlara yetmiyormu?" şeklindeki rabbimizin sözü üzerine bir kere daha başka kaynağa ihtiyaç olmadığının iyi kavranılması ve ille de başka kaynaklara başvuranlara da kur'anın bu şekliyle yeterli olduğunu düşünüp, akıl edebilmeleri için, "denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem olsa, rabbin kelimleri tükenmez" demiştir.

Kısaca, bizleri, kur'anı yetersiz yada anlaşılmaz bulmamız halinde, hatalı olduğumuzu düşünmeye sevk etmiş ve "eğer size yetmeyecek olsaydı, başka kelimlerlele de gerekli açıklamalaı yapardım, kelime kıtlığı çekildiği için kitap bu kadar belirlenmiştir sanmayın, bunları düşünün, anlayın, öğüt alın ve "kur'andan sorulacağınızı" bilerek hayatınızı kur'ana göre düzenleyin demiştir.

Ancak, bizlerin anlama yetenekleri farklı olduğundan, hepimiz öncelikle konular hakkında kur'andan kendi görüşümüzü belirlemeli, sonrasında ise; kur'ana ters olmayacak şekilde, aynı konuda bizimkinden daha iyi bir görüş, rivayet vb. ile karşılaşırsak, yada zaman bulup araştırırarak bulursak, kendimiz için daha hayırlı sonuçlara, kazanımlara kavuşacağımızı da göz ardı etmemek gerekir.

Saygılarımla...
aorskaya
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
"nüzul sebeplerinin ve ortamının bilinmesi için şart olduğu gibi bir düşünceyle bitireceğinizi sanmıştım.

Ancak yukarıdaki kısım ile nüzul sebeplerinin kuranın anlaşılmasında zorunluluk olmayıp yardımcı rol oynayabileceği görüşünüzü belirtmenizle rahatladıysam da
yine okuyan kardeşlerimizin bu kısmı gözden kaçırabilecekleri yada tam anlayamadıkları zaman nüzul sebeplerini zorunluluk gibi göreceklerinden ayrıca belirtmek istiyorum."

desenize Siz de benim gibi ayrintilari ve satir aralarinda gercegi idrak edebilenlerdensiniz..
Farz ile müstehab karıştırırsak,isin icinden cikamayiz misali..
mesela İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.
ama hangi ilmi ?
İlim, Cennete giden bir yol, gurbette arkadaş, yalnızlıkta sırdaştır.
İlim, iki cihanda kurtuluş, düşmana karşı siperdir.
İnsan için haya, gözler için ziyadır...
eger ben dunya Dinler Tarihi dersini aldi isem zorunlu degildi secmeli ders idi..
bir tercih ve icinde bulundugum ortam ve sartlarin vecibesi idi..Velhasili kelam...
anliyacaginiz icinde bulundugumuz ahir zaman da Hak ve BATIL ic ice oldugu icin insanin gercegi, dogruyu kesin olarak bilmesi ilmi donatmasi gerekiyor
cunku artik;fikir ikna cihadı,kalem ideoloji savaslari var!!
İlim ve fikir yoluyla insanlara hizmet ve teblig ediliyor.. Bizim en büyük düşmanımız cehalettir..
 
Üst Alt