- Katılım
- 26 Şubat 2011
- Mesajlar
- 503
- Tepkime puanı
- 10
Helal kazancın bereketi
Kişinin kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi ve çoluk çocuğunun nafakasını temin edebilmesi için meşru yoldan çalışıp helâlinden kazanması dinî görevidir. Bu, aynı
zamanda bir ibadettir. Kazancın helâl yollardan elde edilmesi gerektiği gibi, onun israf edilmeden temiz ve helâl kılınan yerlere harcanması da gerekir.
Nitekim Kur’an’da, “Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 2/172) buyrulmaktadır. Hz. Ali (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.s.), Müslümanlara şu duayı öğretti: “Allah’ım! Bana helâl rızık nasib ederek haramlardan koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizi, “Deavât”, 110).
Nice ömürler vardır ki zamanı uzun, değeri kısa. Nice ömürler de vardır ki zamanı kısa, değeri uzundur. (Ataullah İskenderi)
Ümitli olmak (Ümitvar olmak)
Hayatta keder ve mutluluk, üzüntü ve sevinç hep vardır ve bu böyle devam edip gidecektir. Bugün katlanamadığımız birçok sıkıntının yarın sona ermesi ve mutlu günlerin gelmesi mümkündür. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her zorluğun da bir kolaylığı vardır. İnsanın çaresiz kaldığı anlarda ona ümit kapılarını açan, beklenmeyen şekilde kolaylıklar ihsan eden Yüce Allah’tır. Çünkü O’nun her şeye gücü yeter. O’na dayanan da güç kazanır. Öyleyse Müslüman; her türlü sıkıntılı anında sabretmeli, Yüce Allah’ın engin lütûf ve keremine sığınmalı, şartlar ne kadar kötü olursa olsun Allah’a olan güvenini yitirmemelidir. Çünkü sıkıntılara çare, dertlere deva, hastalıklara şifa veren ancak O’dur.
Anladım ki işi, sanat Allah’ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. (Necip Fazıl Kısakürek)
Kişinin kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi ve çoluk çocuğunun nafakasını temin edebilmesi için meşru yoldan çalışıp helâlinden kazanması dinî görevidir. Bu, aynı
zamanda bir ibadettir. Kazancın helâl yollardan elde edilmesi gerektiği gibi, onun israf edilmeden temiz ve helâl kılınan yerlere harcanması da gerekir.
Nitekim Kur’an’da, “Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin.” (Bakara, 2/172) buyrulmaktadır. Hz. Ali (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.s.), Müslümanlara şu duayı öğretti: “Allah’ım! Bana helâl rızık nasib ederek haramlardan koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizi, “Deavât”, 110).
Nice ömürler vardır ki zamanı uzun, değeri kısa. Nice ömürler de vardır ki zamanı kısa, değeri uzundur. (Ataullah İskenderi)
Ümitli olmak (Ümitvar olmak)
Hayatta keder ve mutluluk, üzüntü ve sevinç hep vardır ve bu böyle devam edip gidecektir. Bugün katlanamadığımız birçok sıkıntının yarın sona ermesi ve mutlu günlerin gelmesi mümkündür. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her zorluğun da bir kolaylığı vardır. İnsanın çaresiz kaldığı anlarda ona ümit kapılarını açan, beklenmeyen şekilde kolaylıklar ihsan eden Yüce Allah’tır. Çünkü O’nun her şeye gücü yeter. O’na dayanan da güç kazanır. Öyleyse Müslüman; her türlü sıkıntılı anında sabretmeli, Yüce Allah’ın engin lütûf ve keremine sığınmalı, şartlar ne kadar kötü olursa olsun Allah’a olan güvenini yitirmemelidir. Çünkü sıkıntılara çare, dertlere deva, hastalıklara şifa veren ancak O’dur.
Anladım ki işi, sanat Allah’ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. (Necip Fazıl Kısakürek)