- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185

Görmeyeli üstü başı tozlanmıştı. Baktım gözlerine uzun uzun, yaklaşmak istedim. Çekindim önce. Eski günleri hatırladım. Uzattım elimi geri çevrilme korkusu ile tozlu ellerine…
Tuttu ellerimden, yine geri çevirmedi beni…
Üzerindeki tozları temizledim önce. Duruşu, siması, kokusu hiç değişmemişti…
Sonra baktı bana; derin ve sisliydi gözleri… Bir şeyler söylemek istedim, diyemedim. Boğazıma ilmik ilmik düğümlendi her şey… Yüreğim söylemek isterken dilim sustu öylece… Boynumu büktüm, bakamadım gözlerine… Nasıl da bırakıp gittim… İnanamadım kendime. Sustum öylece, sustum bir arpa boyu ve kayboldum sessizliğimde…
Sonra “affetmek” diye mırıldandı… “Affetmek, zor olduğu kadar güzel olan haslet… Hatırlar mısın, ben öğretmiştim sana…” Başımı salladım, evet diyemedim hıçkırıklarımın arasında. “Hoş geldin dostum…” dedi… “Hoş geldin tekrar bana…”
Ne kadar da özlemişim onu, kokusunu, her şeyini… Üstünü başını temizlemekle başladım, tozu toprağı arındırdım üzerinden… Sımsıkı sarıldım ona. Gözümden akan yaş üzerine düştü. Doya doya öptüm onu…
Uzun zaman sonra ilk defa beraber zaman geçirmiştik. Bu hissi, bu duyguyu tatmayalı ne kadar zaman geçmişti, hatırlayamadım. Dört saati devirdik birlikte. Sonra usulca kalktım, yarın yine görüşmek üzere sözleşerek öptüm onu ve koydum rafına…