- Katılım
- 13 Aralık 2012
- Mesajlar
- 171
- Tepkime puanı
- 1
Bir babanın veya annenin oğulları için bir gelin seçtiğinde veya kızları için bir damat seçtiğinde veya bir erkeğin kendisi için evleneceği bir kızı bizzat seçtiğinde veya bir kızın kendisi için evleneceği bir erkeği bizzat seçtiğinde bakılacak sağlıklı ve uygun ölçülerin ne gibi hususlar olduğuna dair hadis-i şeriften ve büyük zatların hayat tarzından misaller vermek isterim.
Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) bir hadis-i şerifte mealen şöyle buyurmuştur: “Kadın dört şey için evlenilir; Malı için, asaleti için, güzelliği için ve Dini için. Din sahibi olanla yani dindar olanla kazançlı çık.”, yani dindar olanı seçen kazançlı çıkar.
Raşit haliefelerden olan efendimiz Ömer bin Hattâb (radıyallâhu anhu) geceleyin ümmeti menfaati için yürürken bir annenin kızı ile konuşması dikkatini çekmiştir. Konuşma şu şekilde geçmiştir: Bir anne kızına der ki, “Süte su kat.”, yani satılacak süte su kat. Kız da annesine halife Ömer’in buna razı olmadığını hatırlatır. Bunun üzerine anne kızına şöyle der: “Ömer bizi görmüyor.” Kız da karşılık olarak annesine şöyle der: “Fakat Ömer’in Rabbi bizi görüyor.”, yani Ömer bizi görmese de Allâh bizleri görüyor ve Allâh’tan hiç bir şey saklı kalamaz.
İşte bu konuşmaya şahit olan Efendimiz Ömer bin Hattâb’ın (radıyallâhu anhu) gözünde o kız büyür, çünkü haramdan uzak kalmaya gayret eden bir kızdır. Bu sebeple oğluna der ki “Yarın falan yere git ve falan kızı iste.” İşte Efendimiz Ömer (radıyallâhu anhu) haramdan uzak kalmaya çalışan o kızı kendi oğlu için uygun görerek oğlunun o kızla evlenmesini sağlamıştır. O oğlunun soyundan da yine raşit/adaletli halifelerden olan Ömer bin Abdulaziz gelmiştir.
Büyük alimlerden olan Abdullâh bin Mübârak’e gelince onun babasının kıssası da dikkat çekicidir. Mübârak bir adamın yanında bahçıvan olarak çalışmaya başladığı sıralarda, işveren kendisine çalıştığı sıralarda bahçelerdeki meyveleri canı çektiğinde yiyebileceğine dair bir müsaade vermediği için, yani öyle bir müsaade sözkonusu olmadığı için o bahçedeki meyvelerden hiç birinin tadına bile bakmamıştı. Derken işverenin yanına bir misafir geldiğinde işveren Mübârak’e gidip nar getirmesini söylemiştir. Mübârak istenen narı getirdiğinde nar ekşi çıkar, beklendiği gibi tatlı çıkmaz. Bunun üzerine ona der ki: “Git bize tatlı olan nardan getir.” Yine nar almaya giderek ekşi nar getirir yanlarına. İşveren ona der ki: “Sen tatlı narı ekşi nardan ayırt edemiyor musun?!” Bunun üzerine Mübârak cevaben: “Bana onları yememe dair izin vermemiştiniz, ben de onun için tadlarına bakmamıştım.” İşte bu güzel tavrından dolayı Mübârak işvereninin gözünde büyür. İşverenin kızı evlenme çağına gelince de işveren eşine şöyle der: “Hanım! Bizim kızımıza Mübârak’ten başka birisini layık göremiyorum.” Böylece o adam kızını işcisiyle evlendirmiştir. Neden?! Haramdan uzak kalmaya çalışan dürüst ve güvenilir birisi olduğun için! İşte bu çiftin zürriyetinden Abdullâh adında bir alim çıkmıştır.
Bu zamanda çoğu insan, kızlarını evlendirme konusunda maalesef başka hususlara bakarak damadın Dindar olmasına bir önem göstermez. Önem gösterdikleri şey sadece maddi açısından iyi olsun bu kadarı yeter şeklindedir. Oysaki cahil insanlarla yapılan evlilikler çoğunlukla bozuluyor, mutsuz şekilde sonuçlanıyor. Ayrıca insanın kızını evlendirmesi konusunda damadın Ehl-i Sünnet’ten olması da çok önemlidir. Çünkü Ehl-i Sünnet’ten sapan sapık insanlara kız verilmez.
*alıntı*
Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) bir hadis-i şerifte mealen şöyle buyurmuştur: “Kadın dört şey için evlenilir; Malı için, asaleti için, güzelliği için ve Dini için. Din sahibi olanla yani dindar olanla kazançlı çık.”, yani dindar olanı seçen kazançlı çıkar.
Raşit haliefelerden olan efendimiz Ömer bin Hattâb (radıyallâhu anhu) geceleyin ümmeti menfaati için yürürken bir annenin kızı ile konuşması dikkatini çekmiştir. Konuşma şu şekilde geçmiştir: Bir anne kızına der ki, “Süte su kat.”, yani satılacak süte su kat. Kız da annesine halife Ömer’in buna razı olmadığını hatırlatır. Bunun üzerine anne kızına şöyle der: “Ömer bizi görmüyor.” Kız da karşılık olarak annesine şöyle der: “Fakat Ömer’in Rabbi bizi görüyor.”, yani Ömer bizi görmese de Allâh bizleri görüyor ve Allâh’tan hiç bir şey saklı kalamaz.
İşte bu konuşmaya şahit olan Efendimiz Ömer bin Hattâb’ın (radıyallâhu anhu) gözünde o kız büyür, çünkü haramdan uzak kalmaya gayret eden bir kızdır. Bu sebeple oğluna der ki “Yarın falan yere git ve falan kızı iste.” İşte Efendimiz Ömer (radıyallâhu anhu) haramdan uzak kalmaya çalışan o kızı kendi oğlu için uygun görerek oğlunun o kızla evlenmesini sağlamıştır. O oğlunun soyundan da yine raşit/adaletli halifelerden olan Ömer bin Abdulaziz gelmiştir.
Büyük alimlerden olan Abdullâh bin Mübârak’e gelince onun babasının kıssası da dikkat çekicidir. Mübârak bir adamın yanında bahçıvan olarak çalışmaya başladığı sıralarda, işveren kendisine çalıştığı sıralarda bahçelerdeki meyveleri canı çektiğinde yiyebileceğine dair bir müsaade vermediği için, yani öyle bir müsaade sözkonusu olmadığı için o bahçedeki meyvelerden hiç birinin tadına bile bakmamıştı. Derken işverenin yanına bir misafir geldiğinde işveren Mübârak’e gidip nar getirmesini söylemiştir. Mübârak istenen narı getirdiğinde nar ekşi çıkar, beklendiği gibi tatlı çıkmaz. Bunun üzerine ona der ki: “Git bize tatlı olan nardan getir.” Yine nar almaya giderek ekşi nar getirir yanlarına. İşveren ona der ki: “Sen tatlı narı ekşi nardan ayırt edemiyor musun?!” Bunun üzerine Mübârak cevaben: “Bana onları yememe dair izin vermemiştiniz, ben de onun için tadlarına bakmamıştım.” İşte bu güzel tavrından dolayı Mübârak işvereninin gözünde büyür. İşverenin kızı evlenme çağına gelince de işveren eşine şöyle der: “Hanım! Bizim kızımıza Mübârak’ten başka birisini layık göremiyorum.” Böylece o adam kızını işcisiyle evlendirmiştir. Neden?! Haramdan uzak kalmaya çalışan dürüst ve güvenilir birisi olduğun için! İşte bu çiftin zürriyetinden Abdullâh adında bir alim çıkmıştır.
Bu zamanda çoğu insan, kızlarını evlendirme konusunda maalesef başka hususlara bakarak damadın Dindar olmasına bir önem göstermez. Önem gösterdikleri şey sadece maddi açısından iyi olsun bu kadarı yeter şeklindedir. Oysaki cahil insanlarla yapılan evlilikler çoğunlukla bozuluyor, mutsuz şekilde sonuçlanıyor. Ayrıca insanın kızını evlendirmesi konusunda damadın Ehl-i Sünnet’ten olması da çok önemlidir. Çünkü Ehl-i Sünnet’ten sapan sapık insanlara kız verilmez.
*alıntı*