Fetva vermek

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Şimdi artık fetva verilirken delilin kuvvetine bakılmıyor. Kimse söylediklerinin Kur'an'a, Sünnet'e, İcma'a ve Kıyas'a, dolayısıyla Allah Tealâ'nın rızasına uygun olup olmadığını dikkate almıyor, araştırmıyor. Dikkate alınan tek bir husus var: Çağdaş değer yargılarıyla çelişmemek...

Fetva vermek, fetva soran kişiye, sorduğu meselenin dinî hükmünü bildirmek demektir. Hüküm doğrudan doğruya dine mal edildiği için fetva verme işi son derece hassas ve risklidir.

Bu itibarla fetva ile hükme bağlanan, daha doğrusu hükmü karşı tarafa bildirilen mesele sağlam delillere dayalı olmalıdır. Zira fetva veren kişi, “Bu konuda Allah Tealâ'nın razı olduğu hüküm budur.” demiş olmaktadır.

İslâm'ın ilk mübelliğ ve mübeyyini (tebliğ edicisi ve açıklayıcısı) sıfatıyla Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz de peygamberlik görevinin ayrılmaz bir parçası olmak üzere fetva verme işini hem bizzat üstlenmiş, hem de Sahabe'nin ileri gelenlerini bu konuda eğitmiştir. Sahabe arasından 6 kişinin, daha Efendimiz s.a.v. hayattayken fetva verdiğini biliyoruz. (Muhammed Zâhid el-Kevserî, Makâlât, s.161-162

bu kritik ve hassas görev Sahabe döneminden sonra da kesintisiz olarak sürmüş, dinî ilimlerin hoca-talebe ilişkisi içinde öğrenilip aktarılması suretiyle fetva vermeye ehil kimseler Rabbimiz'in inayet ve keremiyle hiçbir zaman eksik olmamıştır.

Fetva ve sorumluluk
Fetva vermek, din ve Allah adına konuşmak olduğu için Selef-i Salihin'den pek çok kimsenin, yanlış bir fetva vererek hem kendilerini hem de fetva soran kimseyi vebal altında bırakmamaya azami dikkat gösterdiğini ve sırf bu sebeple fetva vermekten sakındığını görmek şaşırtıcı değildir.

İmam Mâlik'in hocası Rebia'ya , hocasının tavsiyesi şöyledir: “Ey Rebia ! İnsanlara fetva vermekten uzak dur! Eğer birisi sana fetva sormak üzere gelirse, onu içine düştüğü durumdan kurtaracak fetvayı bulmak için değil, sana sorduğu meseleden kurtulmak için gayret göster.” (el- Hatîbu'l - Bağdâdî, el-Fakîh ve'l - Müteffakkih, 2/169)

Hocasının bu tavsiyesinden ömrü boyunca ayrılmayan Rebia'ya, ölüm döşeğinde iken talebeleri şöyle sordular: “Bizler senden çok şey öğrendik. Sen aramızdan ayrılıp gittikten sonra bize fetva sormaya gelenler olacak. Hükmü sorulan mesele hakkında senden ve daha öncekilerden herhangi bir şey işitip öğrenmemişsek ve bizim vereceğimiz hükmün, o kişinin kendisi için vereceği hükümden daha hayırlı olacağını da biliyorsak, kendi hükmümüzü söyleyelim mi?”

Rebia bu soruya üç kere üst üste “Hayır!” dedikten sonra şöyle devam etti: “Cahil olarak ölmeniz, herhangi bir meselede ilminiz olmadan konuşmanızdan daha hayırlıdır.” ( İbn Hacer, Tehzîbu't - Tehzîb , 3/224)

Şu halde iyi bilmek durumundayız ki, “Ben alim değilim. Ancak fetva sorar ve aldığım fetvayla amel ederim.” demek insanı kurtarmaya yetmez. Kime fetva sorduğumuza, yani dinimizi kimden aldığımıza da dikkat etmekle mükellefiz.

Günümüzde din adına dolaşıma sürülen fitne-fesadın ve bilgi kirliliğinin bu derece revaç bulmuş olmasında, layık ve ehil olmayan insanları “alim” mevkiine yükselterek kendilerinden din öğrenen, fetva soran insanların payı inkâr edilemez.

Fetva sormanın mantığı şudur: Bir kimse, başına gelen herhangi bir olayda Allah ve Rasülü’nün hoşnut olduğu hükmün ne olduğunu öğrenmek maksadıyla işin ehli, ilmiyle amel eden bir alime danışır. Sonra da aldığı fetvayla amel eder ve böylece Allah Tealâ’yı ve Rasulü’nü hoşnut kılmış olmanın itminanını yaşar.

Ahiretini önemseyen insanlar için bu son derece normal, hatta “olması gereken” davranış biçimidir. Zira fetva, dinin emri ve hükmü ne olursa olsun, yapmaya çoktan karar verdiğimiz bir işi “kitabına uydurma” işlemi değildir!

Aksine hareket etmek, yarım hocaların, yani sahte alimlerin bizi dinimizden etmesine yol aramak demektir. Yarım hoca dinden eder, evet, ama fetva sormak durumundaki kişi de, dininden olmamak için fetvayı kimden alması gerektiğine dikkat etmek gibi bir sorumluluğun muhatabıdır.

Unutmayalım ki “Bir millet kendinde olanı değiştirmedikçe, Allah o milleti değiştirmez.” (Ra’d, 11)
Alinti..
 
Üst Alt