Garip bir musalla taşıyım ben

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
musallatasi.jpg


Garip bir musalla taşıyım ben…
Üzerimden ne insanlar, ne hayatlar geldi geçti sayısını bile bilmiyorum.
Üzerime her konan soğukluğumdan şikâyet etti. Bilmiyordu ki bu benim değil, ölümün soğukluğuydu.

Benden korkuyorlardı. Ama az sonra kabirde karşılaşacakları çetin hesabı bilecek olsaydılar, eminim kıyamete kadar üzerimde kalmayı tercih ederlerdi.

Garip bir musalla taşıyım ben…
Kimi insanlar olur ki sabırsızlanırım “Bir an önce üzerimden alıp da götürsünler” diye.
İnanın, bazılarının günahlarını ben bile taşıyamıyorum!
Şu ayaklarım da mermer olmasa çökeceğim olduğum yere. Ama öyleleri de var ki onların sıcaklığında, kendi soğukluğumu unutuyorum. “Cenaze namazını biraz daha uzatsalar, biraz daha beraber kalsak” diyorum.

Garip bir musalla taşıyım ben...
Bilmiyorum, mimarisi benim kadar basit ama benim kadar ürkütücü olan başka bir yapı var mıdır yeryüzünde…

Garip bir musalla taşıyım işte ben…
İnsanlar bana bakınca düşünsün tefekkür etsin, artık bir şeylerin farkına varsın istiyorum. Ama her seferinde şöyle bir ürperip, yüz çeviriyorlar benden.

Onların bu haline ben, bazen acıyarak, bazense hüzünle bakıyorum.
Sonra alaycı bir tebessümle haykırıyorum onların tarafına; “Çevir bakalım kafayı, elbet bir gün buluşacağız. O zaman da böyle yüz çevirebilecek misin benden?” diyorum ama sesimi duyuramıyorum, duymuyor insanlar beni.

Garip bir musalla taşıyım ben…
En hafif yüküm, kışın üzerime biriken kar taneleridir. O soğuk günlerde, bana inat yükselen ve bana küçümsermiş gibi tepeden bakan binalara bakarım, bütün ürkütücülüğümle. “Acaba?” derim kendi kendime ve pencereleri gözlerim, “Şu pencerelerden bana bakıp da ölümü düşünen var mıdır?” diye.

İnanır mısınız, daha hiç görmedim bugüne kadar böyle bir kimseyi...

Garip bir musalla taşıyım ben...
Camiye girip çıkanlara bakarım ibretle, “Acaba sıra hangisinde?” diye...

Bazen cemaatten seçtiğim birisinin gelmesini isterim, “Şu gelir bugünlerde herhalde” derim, kendi kendime.
Hatta geçen gün beni yapan ustayı getirdiler üstüme. İşi zor gibiydi, Allah yardım etsin. “Vay be usta! Sen de geldin demek!” dedim ama ne fayda; o kendi derdindeydi, duymadı bile beni…

Garip bir musalla taşıyım ben…
Bazen çocuklar gelip oynar üzerimde, şakalaşırlar.
En çok sevdiğim de bu işte. Ölü taşımaktan başka bir işe yaramadığımı düşündüğüm anlarda, onlar gelir, unutturur hüznümü ve kötü hatıraları.
“Keşke hiç gitmeseler yanımdan” derim. Bir de o güzelim ezanlar, salalar ve kandil geceleri… Bunlar da olmasa vallahi çekilecek iş değil benimkisi...

Garip bir musalla taşıyım ben...
“Acaba” diyorum kendi kendime, “Bir günlük tutsaydım ne olurdu?” Herhalde dünyanın en yoğun ve en sıkıcı günlüğünü yazmış olurdum ben!

Şu cenaze namazlarında konuşulanları, fısıldananları yazsam belki ilgi çekerdi? Düşünsenize, millet cenazede bile dünya muhabbeti yapıyor. Rahmetlinin varislerine neler bıraktığını soruyorlar birbirlerine!...

Bir de üzerime gelenlerin ağır yükünü, hazırlıksızlıklarının ızdırabını, karşılaşacak oldukları kabir hayatından nasıl korktuklarını yazsam, hiç bitmeyecek ama çoğu insanın da okumaya korkacağı kitap olurdu herhalde.

Garip bir musalla taşıyım ben…
İşte, yine bir ezan ve ardından hoş bir sala…
Belli ki yine bir yolcu var.
Kimmiş, hiçte merak etmiyorum. İnanın çektikleri o azapları görmek, çok incitiyor beni. İnşaallah iyi birsidir de şu soğuğunun üstüne bir de onun ızdırabıyla kahrolmayayım.
Ey insan! Aklına başına al da ne sen benim üstümde yorul ne de beni yor…
OKTAY ÇAKMAK
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Musalla taşı en büyük hatip...
"Kabrin imarı nasıl olur? İbadetlerle... Kabir nasıl harap olur? Günahlarla...
O bakımdan insan, ömrü boyunca kabrini imar etmeye çalışacaktır." (M. Esad Coşan)

Bir başka âlemden yola çıkarıldık, orada ölüp annemizin vücudunda dirildik.
Annemizin vücudunda öldük, dünyada dirildik. Dünyada öleceğiz, ahiret sarayına çıkıp hayatımızın hesabını vereceğiz.

Kur'an-ı Kerim'de bu hususta şöyle buyuruluyor: "Siz ölüler idiniz, O sizi diriltti; yine öldürecek, yine diriltecek ve sonra O'na döndürüleceksiniz." (Bakara, 2/28)

Nasıl ki her sarayın bir giriş kapısı vardır, ahiret denilen o büyük sarayın da giriş kapısı kabirdir...

Dünyaya geldiğimiz andan şu güne kadar devamlı ölü gıdalar yedik.
Ölü gıdaları Allah, bizim vücudumuzda diriltti, biz de diri diri gezdik. Şimdi kış geldi. Tabiat beyaz kefenini giydi.
Ağaçlar yapraklarını döktü, dallar kuru odun gibi kaldı.
İşte kuru odun gibi kalan dalları ilkbahar gelince diriltecek olan Allah, ölüleri de diriltecek.

Sonların sonu mezar, ötelerin başlangıcı yine mezardır...
Hindistan'da cenazeler yakılıyor. Kül olan insanlar da dirilecek...

Yasin Sûresi'nde, "İnsan kendi yaratılışını unutarak bize misal verdi: 'Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?' dedi.
De ki: Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı bilir." (Yasin, 36/78-79) buyurularak Rabb'imizin bu yüce kudretine işaret edilmiştir.

Necip Fazıl diyor ki,

"Ölenler yeniden doğarmış, gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?"

İnsan kabrini cennet etmeye çalışmalı. Bunun yolu iman ve ibadettir.
Peygamber Efendimiz (sas) buyuruyor ki: "Ölüyü mezara kadar üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri baki kalır; ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır." (Buhari, Rikak 42; Müslim, Zühd 5, (2960); Tirmizî, Zühd 46, (2380)

İbadet, abd kökünden gelir. Abd, kul köle manasına gelir.
Bir köle efendisine nasıl hizmet ve itaat ederse kul da Allah'a öyle hizmet ve itaat etmelidir.
Gezegenlere yörünge veren Allah, o gezegenlerin doğumundan ölümüne kadar o yörüngeden çıkmamalarını emretmektedir. Allah bizleri atomlardan yaratmıştır.
Atomun çekirdeği var. Çekirdeğin etrafında elektronlar dönmektedir.
En küçük zerremizden, en büyük gezegenlere kadar her şey Allah'ın nizamına tâbi olurken, insanın İslamiyet nizamından çıkması, ibadet etmemesi olur mu?

Canımız istemediği halde ibadet etsek, sevabı iki kat olur. Sevabın birincisi, canımız istemediği halde ibadet etmişiz, yani şeytanı ve nefsimizi mağlup etmişiz; ikincisi Allah emrettiği için ibadet etmişiz.

Bir taraftan cehennem bütün şiddetiyle bizi kendine çekerken, diğer taraftan cennet daha büyük bir güçle bizi kendine çekmektedir.

Bugün kabirleri mermerler ve çiçeklerle süslüyorlar. Kabrin içini de cennet bahçesi yapmak istiyorsak, bu, ibadetlerle mümkündür. Nasıl ki dikenin tohumu diken verir, gülün tohumu gül verir; insan cenazesi bir tohum gibi...
Mezara girince diken gibi de yeşerebilir, gül gibi de yeşerebilir.
Musalla taşındaki her cenaze, kürsüye çıkmış en büyük hatiptir...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185


Selamun Aleykum Dun gece ruyamda uzun zamandir gormedigim rah. annemi gormus..gece kalkip huzun ile OnUn aff ve magfiretti icin Dua etmistim..
Sabah Ufakligi Okulla biraktiktan sonra Formumuzdaki Ruyalara yorum yazip cevaplamak icin actigimda bir kardesimizin daha gecenlerde
yeni kaybedigi arkadasini ruyasinda gordugunu okudugumda irkildim..

https://www.islamiforumlar.net/ruya...a-yeni-vefat-etmis-bir-arkadasimi-gordum.html

Madem ki Kardeslerimiz Buraya yazip emek vakit harcamis
Allah-in Selami ile sorup Dua etmisler Ben de elimden, yuregimden,bilgimden geldigi kadar hepsini Allah RIZASI icin yorumlayip Sabah evden ciktim..
Buradaki Musliman mezarligina Sevdiklerimin yanina gittim..
Yeni bir mezarlik kaziniyordu..
herhal yine biri ahirette goc etmisti yine..
neyse oturdum..Duami okudum.. agladim.. Ruzgarin o tatli esintisini, kus seslerini dinledim..
Allahim her sey ne kadar da guzel.. Gunes isil, isil bedenimi isitiyordu..
VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,
TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A

Ya bir gun ne olacak ti Ben de Bu Topragin altina girecektim..
ustune bastigim bu kara Topragin altina..
Korktum,irkildim.. Haziirmi idim?
Mezarim beni ve her birimizi bekliyordu kacis yok tu? O zaman hazirlanmali idim..
Hayat geçiyor hayat iste!!Burda hic kimse kalmiyacak!!
neylersin ölüm herkesin başında uyudun uyanmadın olacak......
kim bilir nerde nasıl kaç yaşında bir namazlık saltanatın olacak taht misali o musalla taşında ..
Ve ordan cikip Camiye gittim ki bakayim kimin cenazesi vardi..
daha cok erkendi genellikle ogle namazina muteakip
cenaze namazi kilinirdi..
hic kimse yoktu Musalla taşına boylu boyunca uzandim..
Farzet ki ölmüstum..
sanki cenazem kiliniyordu.. ben ise Tabuttun icinde ki kendimi goruyordum..
imam efendi Helalik istiyordu..
aman Allahim!Ya bilmeden veya nefsime uyarak birinin HAKKINa girmis isem.. giybet, yalan,kiskanclik ile birilerini kirmis isem..
Ya Rahmet yerine bela okurlarsa benim hallim nice olurdu..
İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken
yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin...
Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin...
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...

Esirgeyen ve bagıslayan Allah'ın adıyla.
"Asra yemin ederimki insan gerçekten ziyan içindedir.Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler,birbirlerine
hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır ."

Birbirimize hep HAKKI, dogruyu, iyiligi, guzeligi insanligi ibadet etmeyi Tavsiye edelim ve ibadet, ahlak Ehli olalim ki
bizlerde husrana ugriyanlardan almiyalim...

İnsanoğlu taş olup baş yarar
Taşı üst üste kor bina yapar ve bir yandan durmadan yıkar.
Ve bir gün uzatırlar boylu boyunca şehrin musalla taşına,
Yine bir taş dikilir başına
İşte o taştır insanoğlundan bâkî,
Üstünde bir tarih, bir Fatiha ve bir Hüvel-Bâki...
 

alemra

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Ekim 2012
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Musalla taşına takıldı gözüm
Er geç geleceğim günü düşündüm
Nefsime sorunca çözüldü dizim
Aklımın çizdiği yönü düşündüm

Cami bahçesinde bekler geleni
Diğer kapısından geçmiş yalanı
Zamanda yaşanan koca talanı
İki kapısında hanı düşündüm

Konduysa göçebe bir gün göçecek
Amelin odunsa ateş içecek
Kalanlar üstüne kefen biçecek
Yatanda kendimde sonu düşündüm

Arkadaş dönüşü yoktur o yolun
Dünyada yaptığı azıktır kulun
Dört kişi omuzlar giderken salın
Aktım gözlerimden dünü düşündüm
 
Üst Alt