Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Kaleler
Gaziantep Kalesi (Merkez)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 24184" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000"><strong>Gaziantep Kalesi (Merkez)</strong> </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: #ff0000"><img src="https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054954.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span>Gaziantep Kalesi’nin ne zaman ve hangi topluluk tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber İçkale’nin bulunduğu yerde Hitit yerleşmesi olduğu da bilinmektedir. Burada Roma döneminde bir gözetleme kulesi yapılmış, daha sonra da yapılan eklerle kaleye dönüştürülmüştür. Gerçek anlamda bir kale ise Bizans İmparatoru Iustinianus zamanında, MS.VI.yüzyılda yapılmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Gaziantep Kalesi 1200 m. uzunluğunda, yuvarlak bir plan göstermektedir. Büyük taşlardan örülmüş olan sur duvarları yuvarlak 36 kule ve burçla takviye edilmiştir. Bu kulelerden dördü Osmanlılar zamanında, değişik dönemlerde yapılmıştır. XVII.yüzyılda Gaziantep’ten söz eden Evliya Çelebi de bu kalenin düşman saldırılarını önleyecek güçte olduğunu belirtmiştir. Kalenin burçlarından bir tanesinin Roma döneminde yapıldığı söylenirse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır. Kalenin çevresinde de 10 m. derinliğinde 30 m. eninde de bir hendek kaleyi çevrelemektedir. Kaleye giriş doğu yönündeki açılıp kapanabilen bir köprü ile sağlanmaktadır. Kalenin alt bölümlerinde aynı zamanda yukarıdaki surları ve kaleyi destekleyen büyük odalar, dehlizler ve galeriler de bulunmaktadır. Ayrıca kalenin ana yapısı altında da bir su kaynağı bulunmaktadır. </span></p><p></p><p><img src="https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/14/00055849.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><span style="font-size: 15px">Kale Memluklu ve Osmanlı döneminde de onarım görmüş, çeşitli eklerle genişletilerek güçlendirilmiştir. Nitekim kale duvarlarının batısındaki burçların memluklular döneminde yapıldığı bulunan bir kitabeden anlaşılmaktadır. Buna göre Memluk Sultanı Kayıtbay 1481’de bu kaleyi onarmıştır. Bunun yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1557 yılında surlar ve kale onarılmış, köprünün iki yanına iki de kule eklenmiştir. Kalenin giriş kapısı üzerinde 1557 tarihli mermer kitabe de bunu belirtmektedir. Bu dönemde kale içerisine hamam, ambar, sarnıç ve mescit yapılmıştır. Aynı zamanda kale içerisindeki meydanda etrafı demir parmaklıklarla çevrili Mehmet Gazi’nin türbesi ve 40’a yakın ev bulunmaktadır. Günümüze bunların kalıntıları gelebilmiştir. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Gaziantep Kalesi Fransızlara karşı 1921 yılında yapılan Gaziantep savunmasında büyük rol oynamıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Gaziantep Kalesi günümüze yakın tarihlerde yapılan restorasyonlar sonucunda iyi bir durumda gelmiş ve şehir ile bütünleşmiştir. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>Tilbaşar Kalesi (Oğuzeli)</strong> </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Gaziantep Oğuzeli ilçesinin 10 km. güneyinde Tilbaşar Köyü’nde (Gündoğan) bir höyük üzerinde bulunan kalenin Gaziantep Kalesi’nden daha eski olduğu sanılırsa da ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, Asur kaynaklarında ismi geçen bu kaleyi Selçuklular XII.yüzyılda ele geçirmişlerdir. Büyük olasılıkla bu kale Hitit döneminden kalmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Günümüzde Tilbaşar Kalesi yıkılmış, yalnızca sur ve burçlarına ait bazı izler görülebilmektedir. Bunlar da kalenin yeterince mimari yapısı hakkında yeterli bilgiyi vermemektedir. Kalenin girişi ile merdivenlerine ait bazı izler dikkati çekmektedir. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: red"><strong>Rumkale (Yavuzeli)</strong> </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><img src="https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054958.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><span style="font-size: 15px">Gaziantep Yavuzeli ilçesinin Kasaba Köyü yakınında bulunan Rumkale’nin çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Rumkale'nin stratejik konumundan ötürü Assur Kralı III.Salmanassar tarafından MÖ.855 yılında ele geçirildiği kitabelerden öğrenilmektedir. XI.yüzyılda da Urfa Haçlı Kontluğu döneminde önemli bir merkez olarak kullanılmıştır. Burası 1113-1292 tarihleri arasında da Ermeniler tarafından Katolikosluk makamı olarak kullanılmıştır. Nitekim Patrik Aziz Nerses 1173 yılında burada ölmüştür.</span></p><p><span style="font-size: 15px">Kale, tarihi çağlarda yöre ile birlikte günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin, Kale-i Zerrin (Altın Kale) ve Rumkale gibi isimlerle anılmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Rumkale, Fırat Nehri’ne hakim Merzimen kıyısında oldukça dik ve sarp kayalıklar üzerinde yapılmıştır. Rumkale’nin yapımında ana kayaların oyulması ve düzleştirilmesinin yanı sıra, özellikle sur ve burçlarda moloz taş ve büyük boyutlu düzgün kesme taşlar kullanılmıştır. Karmaşık bir plan ve yapısı vardır. Nitekim General Moltke 1838’de buraya geldiğinde “kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” demiştir. </span></p><p><span style="font-size: 15px">Kale üzerinde bulunduğu kayalıkla tam bir uyum içerisindedir. İki ayrı sur duvarları ile çevrelenmiştir. Bunlardan birinci sur kalenin doğu, kuzey ve batısındaki doğal kayaların yontulması ile elde edilmiştir. Böylece burada doğal bir sur oluşturulmuştur. İkinci sur ise, bunun üzerinde oldukça sert kalker ve kesme taşlardan yapılmıştır. Kalenin kuzey ve doğu surları dikdörtgen planlı olup, yedi burç ile takviye edilen duvarlara çok sayıda mazgallar açılmıştır. Kalenin güney yönündeki kayalıklar 30 m. derinliğinde ve 20 m. genişliğinde oyulmuş, burası oldukça sarp hendeklere dönüştürülmüştür. Bütün bunları kapsayan kale 200 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. </span></p><p></p><p><img src="https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054962.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><span style="font-size: 15px">Kalenin doğu ve batısında iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlardan doğu yönündeki giriş Fırat Nehri’ne, batısındaki giriş ise Merzimen Çayı’na açılmaktadır. Bugün yalnızca köprü ayaklarının görülebildiği bu girişlerle kalenin dışarı ile bağlantısı sağlanmaktadır. Aşağı şehirden kale giriş kapısına patika yollarla çıkılmaktadır. Bu yollardan batı cephesinin üzerinde 20 m. aralıklarla dört kule ile kontrol altına alınmıştır. Böylece kalenin savunması daha da güçlendirilmiştir. Batı surlarında bulunan kapılardan biri dikdörtgen planlıdır. XIX.yüzyılda buraya gelen General Moltke burada bir türbe ve bir de iskele olduğuna değinmiştir. İkinci kapı dikdörtgen planlı ve yarım daire şeklindedir. Üçüncü kapı bütünü ile tahrip olduğundan onunla ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Dördüncü kapı kare planlı olup, çapraz tonozludur. Kalenin Fırat’a yönelik doğu cephesinde bulunan beşinci kapısı dikdörtgen planlı olup, içten yuvarlak ve sivri kemerli iki nişin içerisine alınmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Rumkale içerisinde Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, su sarnıçları ve su kuyuları bulunmaktadır. Aynı zamanda kale içerisinden Fırat Nehri’ne kadar inen 8 m. genişliğinde, 75 m. derinliğinde su kuyuları ve girişleri bulunmaktadır. Bu dehlizler savunma sırasında Fırat Nehri’nden su sağlandığı gibi, gizli geçit olarak da kullanılmıştır. Buradaki kuyunun iç yüzüne kayaların oyulması ile helezonik merdivenler oluşturulmuştur. Bunlardan başka kale içerisinde ne amaçla yapıldıkları anlaşılamayan çok sayıda yapı kalıntısı ile de karşılaşılmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Günümüzde üç yanı Birecik Baraj Gölü ile çevrilmiş olan kale ve üzerinde bulunduğu kayalık alan yarım ada görünümündedir. Kalenin eteklerinde ise bir kent yerleşimi vardır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong><span style="color: red">Araban (Raban, Kale-i Zerrin) Kalesi (Araban) </span></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 15px">Araban yöresinde yapılan kazılar ilk yerleşimin Tunç Çağı’na (MÖ.3000-1200) kadar indiğini göstermektedir. Araban’da bulunan kalenin de ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber XI. Ve XIII.yüzyıllarda kalenin önemini koruduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Özellikle Urfa Haçlı Kontluğu, Ermeni Krallığı, Memluklu ve Arap akınları sırasında bu kale stratejik öneminden ötürü sürekli işgal edilmiştir. Haçlı Seferleri sırasında da kaleden kaynaklarda söz edilmiştir. Urfa Haçlı Kontluğu ile Ermeniler arasında sık sık el değiştirmiş, daha sonra da Antakya Kralının eline geçmiş ve yeniden Ermenilere bırakılmıştır. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Araban Kalesi bu tarihi dönemler içerisinde kolay fethedilemeyen bir konumda olup, güçlü bir yapıya sahiptir. Anadolu Selçuklularından Mesut Kılıçarslan (1148-1150) Araban Kalesini ele geçirmiş, daha sonra 1155’te de Atabey Nurettin Mahmut Zengi kaleyi onlardan almıştır. Bundan sonra Halep Eyyubileri, Anadolu Selçukluları (1218), İlhanlılar (1259), Memluklar (1260), Dulkadiroğulları, tekrar Memlukluların ve 1258’de de Osmanlıların eline geçmiştir. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Osmanlı döneminde Birecik Sancağı’nın Rumkale kazasına bağlanan Araban ile birlikte kale önemini yitirmiş ve terk edilmiştir. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p><p><span style="font-size: 15px">Kalın blok taşlardan ve moloz taşlardan yapılmış olan kale 1940 yılına kadar ayakta iyi durumda kalmış, daha sonra çevre halkı tarafından taşları sökülerek yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Araban’ın ortasında 35 m. yüksekliğinde yığma bir tepe üzerinde bulunan bu kale 95.00x85.00 m2’lik bir alanı kaplıyordu. Sur duvarlarının içerisinde cami, su deposu ve erzak depoları bulunuyordu. </span></p><p><span style="font-size: 15px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 24184, member: 1208"] [SIZE=4][COLOR=#ff0000][B]Gaziantep Kalesi (Merkez)[/B] [IMG]https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054954.jpg[/IMG][/COLOR]Gaziantep Kalesi’nin ne zaman ve hangi topluluk tarafından yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber İçkale’nin bulunduğu yerde Hitit yerleşmesi olduğu da bilinmektedir. Burada Roma döneminde bir gözetleme kulesi yapılmış, daha sonra da yapılan eklerle kaleye dönüştürülmüştür. Gerçek anlamda bir kale ise Bizans İmparatoru Iustinianus zamanında, MS.VI.yüzyılda yapılmıştır. Gaziantep Kalesi 1200 m. uzunluğunda, yuvarlak bir plan göstermektedir. Büyük taşlardan örülmüş olan sur duvarları yuvarlak 36 kule ve burçla takviye edilmiştir. Bu kulelerden dördü Osmanlılar zamanında, değişik dönemlerde yapılmıştır. XVII.yüzyılda Gaziantep’ten söz eden Evliya Çelebi de bu kalenin düşman saldırılarını önleyecek güçte olduğunu belirtmiştir. Kalenin burçlarından bir tanesinin Roma döneminde yapıldığı söylenirse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır. Kalenin çevresinde de 10 m. derinliğinde 30 m. eninde de bir hendek kaleyi çevrelemektedir. Kaleye giriş doğu yönündeki açılıp kapanabilen bir köprü ile sağlanmaktadır. Kalenin alt bölümlerinde aynı zamanda yukarıdaki surları ve kaleyi destekleyen büyük odalar, dehlizler ve galeriler de bulunmaktadır. Ayrıca kalenin ana yapısı altında da bir su kaynağı bulunmaktadır. [/SIZE] [IMG]https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/14/00055849.jpg[/IMG][SIZE=4]Kale Memluklu ve Osmanlı döneminde de onarım görmüş, çeşitli eklerle genişletilerek güçlendirilmiştir. Nitekim kale duvarlarının batısındaki burçların memluklular döneminde yapıldığı bulunan bir kitabeden anlaşılmaktadır. Buna göre Memluk Sultanı Kayıtbay 1481’de bu kaleyi onarmıştır. Bunun yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1557 yılında surlar ve kale onarılmış, köprünün iki yanına iki de kule eklenmiştir. Kalenin giriş kapısı üzerinde 1557 tarihli mermer kitabe de bunu belirtmektedir. Bu dönemde kale içerisine hamam, ambar, sarnıç ve mescit yapılmıştır. Aynı zamanda kale içerisindeki meydanda etrafı demir parmaklıklarla çevrili Mehmet Gazi’nin türbesi ve 40’a yakın ev bulunmaktadır. Günümüze bunların kalıntıları gelebilmiştir. Gaziantep Kalesi Fransızlara karşı 1921 yılında yapılan Gaziantep savunmasında büyük rol oynamıştır. Gaziantep Kalesi günümüze yakın tarihlerde yapılan restorasyonlar sonucunda iyi bir durumda gelmiş ve şehir ile bütünleşmiştir. [COLOR=red][B]Tilbaşar Kalesi (Oğuzeli)[/B] [/COLOR] Gaziantep Oğuzeli ilçesinin 10 km. güneyinde Tilbaşar Köyü’nde (Gündoğan) bir höyük üzerinde bulunan kalenin Gaziantep Kalesi’nden daha eski olduğu sanılırsa da ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber, Asur kaynaklarında ismi geçen bu kaleyi Selçuklular XII.yüzyılda ele geçirmişlerdir. Büyük olasılıkla bu kale Hitit döneminden kalmıştır. Günümüzde Tilbaşar Kalesi yıkılmış, yalnızca sur ve burçlarına ait bazı izler görülebilmektedir. Bunlar da kalenin yeterince mimari yapısı hakkında yeterli bilgiyi vermemektedir. Kalenin girişi ile merdivenlerine ait bazı izler dikkati çekmektedir. [COLOR=red][B]Rumkale (Yavuzeli)[/B] [/COLOR] [/SIZE] [IMG]https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054958.jpg[/IMG][SIZE=4]Gaziantep Yavuzeli ilçesinin Kasaba Köyü yakınında bulunan Rumkale’nin çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Rumkale'nin stratejik konumundan ötürü Assur Kralı III.Salmanassar tarafından MÖ.855 yılında ele geçirildiği kitabelerden öğrenilmektedir. XI.yüzyılda da Urfa Haçlı Kontluğu döneminde önemli bir merkez olarak kullanılmıştır. Burası 1113-1292 tarihleri arasında da Ermeniler tarafından Katolikosluk makamı olarak kullanılmıştır. Nitekim Patrik Aziz Nerses 1173 yılında burada ölmüştür.[/SIZE] [SIZE=4]Kale, tarihi çağlarda yöre ile birlikte günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin, Kale-i Zerrin (Altın Kale) ve Rumkale gibi isimlerle anılmıştır. Rumkale, Fırat Nehri’ne hakim Merzimen kıyısında oldukça dik ve sarp kayalıklar üzerinde yapılmıştır. Rumkale’nin yapımında ana kayaların oyulması ve düzleştirilmesinin yanı sıra, özellikle sur ve burçlarda moloz taş ve büyük boyutlu düzgün kesme taşlar kullanılmıştır. Karmaşık bir plan ve yapısı vardır. Nitekim General Moltke 1838’de buraya geldiğinde “kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” demiştir. [/SIZE] [SIZE=4]Kale üzerinde bulunduğu kayalıkla tam bir uyum içerisindedir. İki ayrı sur duvarları ile çevrelenmiştir. Bunlardan birinci sur kalenin doğu, kuzey ve batısındaki doğal kayaların yontulması ile elde edilmiştir. Böylece burada doğal bir sur oluşturulmuştur. İkinci sur ise, bunun üzerinde oldukça sert kalker ve kesme taşlardan yapılmıştır. Kalenin kuzey ve doğu surları dikdörtgen planlı olup, yedi burç ile takviye edilen duvarlara çok sayıda mazgallar açılmıştır. Kalenin güney yönündeki kayalıklar 30 m. derinliğinde ve 20 m. genişliğinde oyulmuş, burası oldukça sarp hendeklere dönüştürülmüştür. Bütün bunları kapsayan kale 200 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. [/SIZE] [IMG]https://www.kenthaber.com/Resimler/2005/11/13/00054962.jpg[/IMG][SIZE=4]Kalenin doğu ve batısında iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlardan doğu yönündeki giriş Fırat Nehri’ne, batısındaki giriş ise Merzimen Çayı’na açılmaktadır. Bugün yalnızca köprü ayaklarının görülebildiği bu girişlerle kalenin dışarı ile bağlantısı sağlanmaktadır. Aşağı şehirden kale giriş kapısına patika yollarla çıkılmaktadır. Bu yollardan batı cephesinin üzerinde 20 m. aralıklarla dört kule ile kontrol altına alınmıştır. Böylece kalenin savunması daha da güçlendirilmiştir. Batı surlarında bulunan kapılardan biri dikdörtgen planlıdır. XIX.yüzyılda buraya gelen General Moltke burada bir türbe ve bir de iskele olduğuna değinmiştir. İkinci kapı dikdörtgen planlı ve yarım daire şeklindedir. Üçüncü kapı bütünü ile tahrip olduğundan onunla ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Dördüncü kapı kare planlı olup, çapraz tonozludur. Kalenin Fırat’a yönelik doğu cephesinde bulunan beşinci kapısı dikdörtgen planlı olup, içten yuvarlak ve sivri kemerli iki nişin içerisine alınmıştır. Rumkale içerisinde Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, su sarnıçları ve su kuyuları bulunmaktadır. Aynı zamanda kale içerisinden Fırat Nehri’ne kadar inen 8 m. genişliğinde, 75 m. derinliğinde su kuyuları ve girişleri bulunmaktadır. Bu dehlizler savunma sırasında Fırat Nehri’nden su sağlandığı gibi, gizli geçit olarak da kullanılmıştır. Buradaki kuyunun iç yüzüne kayaların oyulması ile helezonik merdivenler oluşturulmuştur. Bunlardan başka kale içerisinde ne amaçla yapıldıkları anlaşılamayan çok sayıda yapı kalıntısı ile de karşılaşılmıştır. Günümüzde üç yanı Birecik Baraj Gölü ile çevrilmiş olan kale ve üzerinde bulunduğu kayalık alan yarım ada görünümündedir. Kalenin eteklerinde ise bir kent yerleşimi vardır. [B][COLOR=red]Araban (Raban, Kale-i Zerrin) Kalesi (Araban) [/COLOR] [/B] Araban yöresinde yapılan kazılar ilk yerleşimin Tunç Çağı’na (MÖ.3000-1200) kadar indiğini göstermektedir. Araban’da bulunan kalenin de ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber XI. Ve XIII.yüzyıllarda kalenin önemini koruduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Özellikle Urfa Haçlı Kontluğu, Ermeni Krallığı, Memluklu ve Arap akınları sırasında bu kale stratejik öneminden ötürü sürekli işgal edilmiştir. Haçlı Seferleri sırasında da kaleden kaynaklarda söz edilmiştir. Urfa Haçlı Kontluğu ile Ermeniler arasında sık sık el değiştirmiş, daha sonra da Antakya Kralının eline geçmiş ve yeniden Ermenilere bırakılmıştır. Araban Kalesi bu tarihi dönemler içerisinde kolay fethedilemeyen bir konumda olup, güçlü bir yapıya sahiptir. Anadolu Selçuklularından Mesut Kılıçarslan (1148-1150) Araban Kalesini ele geçirmiş, daha sonra 1155’te de Atabey Nurettin Mahmut Zengi kaleyi onlardan almıştır. Bundan sonra Halep Eyyubileri, Anadolu Selçukluları (1218), İlhanlılar (1259), Memluklar (1260), Dulkadiroğulları, tekrar Memlukluların ve 1258’de de Osmanlıların eline geçmiştir. Osmanlı döneminde Birecik Sancağı’nın Rumkale kazasına bağlanan Araban ile birlikte kale önemini yitirmiş ve terk edilmiştir. Kalın blok taşlardan ve moloz taşlardan yapılmış olan kale 1940 yılına kadar ayakta iyi durumda kalmış, daha sonra çevre halkı tarafından taşları sökülerek yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Araban’ın ortasında 35 m. yüksekliğinde yığma bir tepe üzerinde bulunan bu kale 95.00x85.00 m2’lik bir alanı kaplıyordu. Sur duvarlarının içerisinde cami, su deposu ve erzak depoları bulunuyordu. [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
KÜLTÜR,EDEBİYAT MİZAH
Tarihi Mekanlarımız
Kaleler
Gaziantep Kalesi (Merkez)
Üst
Alt