- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
ÖZET
Bir hadisin, güvenilir bir râvi kanaliyla nakledilmis olmasi, muteber kabul edilen kaynaklarda yer almasi ve belli bir dönemde ve bölgede kendisiyle amel edilmis olmasi, o rivâyetin dinen baglayici ve her zaman amel edilmeye elverisli olmasini gerektirmez. Hadisler içerisinde bütün sahihlik sartlarini tasisa dahi, zamâna dayanikli olmayan yani tarihsel, bölgesel ve durumsal olanlar oldukça fazladir. O halde günümüzde bir hadisin degerlendirilmesi yapilirken, sadece hadisin ravisinin güvenilirligi ve muteber kabul edilen kaynaklarda yer almasi açisindan degil, Hz. Peygamber’in maksadini, hadislerin vürud sebeplerini, hadislerdeki “mecâz”, “tesbih” ve “kinâye” gibi edebî sanatlari göz önünde bulundurmak, ayni konuda gelen hadislerin tamamini bir arada incelemek ve en önemlisi hadisleri Kur’ân perspektifinden ele almak gibi bir takim yöntemlere basvurma geregi vardir. Bütün bu faaliyetlerin ardindan elde edilen sonucun günümüze uyarlanmasi konusunda da çaba sarfedilmelidir.
ÖZET Mehdi RE-ANLAYIŞI
Hadislerde 'güvenilir bir anlatıcı tarafından rivayet edilen, saygın kaynaklarda yer alan ve farklı yerlerde ve zamanlarda Müslümanlar tarafından uygulanması ve yapılmaktadır biz din bugün onları izlemeniz gerekir anlamına gelmez. Vardır doğruluğu koşullara sahip birçok hadisler, ancak bunlar geçmiş vardır. Böylece, sosyo-tarihsel bağlamlarda hadisleri değerlendirmek ve anlamak gerekir. Dedi ya uygulandığı zaman ek olarak, biz Peygamber'in amacı araştırmak gerekir. Ve biz mecaz, benzetme ve benzeri gibi onları edebî sanatlar dikkat etmelidir.Hadisler ile başa çıkmak için en önemli yolu Kur'an ışığında bunları eleştirmektir. Bu metodolojik çözümler sonra, özellikle gerçeklik ve günümüz ihtiyaçlarına onlara uydurmaya çalışmaktadırlar.
* * *
GIRIS
Bugün içinde yasadigimiz dünya sartlari ile Allah Resûlünün yasadigi dönem arasinda hiç süphesiz çok büyük farklar vardir. Insanlarin beslenmeleri, yiyecek ve içecekleri, giysileri, kullandiklari araç ve gereçleri, kisaca yasamlari, on dört asir öncesi söyle dursun, on dört yil öncesinden bile çok farkli bir konumdadir. Bilgi ve iletisim çagi olarak tanimlanan yirmi birinci yüzyil, hayal edilemeyecek gelismelere sahne olmaktadir. Bilim ve teknigin bas döndürücü ilerleyisi, hayat tarzinda çok büyük degisiklikleri de beraberinde getirmektedir. Küresellesme süreci içerisinde dünya artik neredeyse tek bir köy olma yolundadir. Bütün bu gelismeler, bilim ve teknolojinin etki alanini genisletmekte ve yogunlastirmaktadir.
Ancak hemen belirtelim ki, çagimizin insani, bilim, teknoloji ve saglik alanindaki gelismelere ragmen mutlu degildir. Uzmanlarin ifadesine göre bu çagin hastaliklari arasinda strese dayali hastaliklar, artik ikinci sirayi isgal etmektedir. Hatta gelecekte ilk siraya geçeceginden endise dahi edilmektedir. Bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelismelerin sosyo-kültürel hayat ile din ve ahlâk üzerindeki etkileriyle birlikte, dinî ve ahlâkî degerler üzerindeki tartismalarin yogunlasmasi, Hz. Peygamber’in yeniden anlasilmasi ve anlatilmasinin geregine, onun, insanin mutlulugu için getirdigi degerlere ve ortaya koydugu ilkelere olan ihtiyacin çok daha fazla arttigina taniklik etmektedir. Zira asil olan insanin mutlulugu ve insanligin huzurudur. Fakat Müslümanlar bugün kendilerini bekleyen bu önemli görev karsisinda hazirlikli midir? Bu soruya “evet” diyebilmek oldukça zor görünmektedir.
Diger taraftan düne kadar gerek dini literatürde gerekse daha baska alanlarda Müslüman dünyasinda ortaya konan anlayislardan bazilarinin bugün için gözden geçirilmesi ve bu konularda yeni arayislara gidilmesi gerektigini belirtmek durumundayiz. Zira evrensel olan bir dinin, her çag ve her mekanda uygulanabilen, farkli alanlarin problemlerine isik tutabilen ögretilerinin bulunmasi kaçinilmazdir. Sadece eskilerin dediklerini okuyup okutmak, bugünün problemlerine çözüm üretmek için yeterli degildir. Bu olsa olsa tarihte yolculuk yapmak demektir. Ne var ki, hayatin gerçekleri, yalniz tarihi bilgilerle yasanmiyor. Bugünü, düne yolculuk yaparak degil, bugünde yasamak gerekiyor. Içinde bulundugumuz ortamda Müslümanlarin hali göz önüne getirildiginde bu sözlerin önemi çok daha iyi anlasilacaktir.
Müslüman toplumlarin hayatlarinin her safhasina yönelik genel ve evrensel kaideler içeren Kur’ân’in yanisira, hadislerin de önemli bir yer isgal ettigi inkâr edilemez. Dolayisiyla Müslümanlarin yasam tarzini, anlayislarini etkileyen ve sekillendiren hadislerin, anlam ve yorum bakimindan yeniden gözden geçirilmesi, bugün için daha bir önem arz etmektedir. Bu sebeple son dinin elçisini iyi tanimak ve onun sözlerini gâyet iyi anlamak gerekmektedir. Müslüman için Hz. Peygamber’i anlama ihtiyaci, dini dogru anlama ihtiyaciyla yakindan alâkalidir. Dinin dogru anlasilmasi için, Kur’ân’la birlikte Hz. Peygamber’in de iyi ve dogru anlasilmasi zorunludur. Çünkü onun sîreti ve sünneti bir mânada Kur’ân’in tefsiridir. Bir baska deyisle ilahî âlemden dünyevî âleme geçistir.
Peygamberler, hem dünya hem de âhirette insanligin mutluluga ulasmalarini saglamak amaciyla yüce Allah tarafindan görevlendirilmis elçilerdir. Onlarin asil görevleri, Allah’tan aldiklari ilâhî mesajlari insanlara teblig etmek, onlara hakikat yollarini göstermek, önderlik ve örneklik yapmaktir. Son peygamber olan Muhammed (a.s.)’de ayni misyonu icra etmistir. O, kendisine inanan insanlara rehberlik etmis, onlara örnek olacak bir hayat sergilemistir. Hz. Peygamber, insanlar için ideal bir sahsiyettir. Onun söz ve davranislarinda inanan kimseler için güzel bir örnek vardir. Onu tanimak ve örnek alabilmek için Kur’ân’in yanisira süphesiz hadislerin de iyi bilinmesi gerekmektedir. Ancak hadisleri ve Resûlullah’in sünnetini dogru anlamak, dün oldugu gibi bugün de Müslümanlarin önünde önemli bir problem olarak durmaktadir.
Öte yandan Resûlullah’in sünnetinin ne oldugu, sünnetin kapsami ve geçmiste tespit edilen sünnetlerin, günümüze tatbiki de ayri bir sorun olarak karsimiza çikmaktadir. Dolayisiyla üzerinde duracagimiz bu konu genel olarak; “Hadislerin Anlasilmasi” ve “Günümüzde Sünnetin Tatbiki” çerçevesinde iki ana baslik altinda ele alinmaya çalisilacaktir.
Bir hadisin, güvenilir bir râvi kanaliyla nakledilmis olmasi, muteber kabul edilen kaynaklarda yer almasi ve belli bir dönemde ve bölgede kendisiyle amel edilmis olmasi, o rivâyetin dinen baglayici ve her zaman amel edilmeye elverisli olmasini gerektirmez. Hadisler içerisinde bütün sahihlik sartlarini tasisa dahi, zamâna dayanikli olmayan yani tarihsel, bölgesel ve durumsal olanlar oldukça fazladir. O halde günümüzde bir hadisin degerlendirilmesi yapilirken, sadece hadisin ravisinin güvenilirligi ve muteber kabul edilen kaynaklarda yer almasi açisindan degil, Hz. Peygamber’in maksadini, hadislerin vürud sebeplerini, hadislerdeki “mecâz”, “tesbih” ve “kinâye” gibi edebî sanatlari göz önünde bulundurmak, ayni konuda gelen hadislerin tamamini bir arada incelemek ve en önemlisi hadisleri Kur’ân perspektifinden ele almak gibi bir takim yöntemlere basvurma geregi vardir. Bütün bu faaliyetlerin ardindan elde edilen sonucun günümüze uyarlanmasi konusunda da çaba sarfedilmelidir.
ÖZET Mehdi RE-ANLAYIŞI
Hadislerde 'güvenilir bir anlatıcı tarafından rivayet edilen, saygın kaynaklarda yer alan ve farklı yerlerde ve zamanlarda Müslümanlar tarafından uygulanması ve yapılmaktadır biz din bugün onları izlemeniz gerekir anlamına gelmez. Vardır doğruluğu koşullara sahip birçok hadisler, ancak bunlar geçmiş vardır. Böylece, sosyo-tarihsel bağlamlarda hadisleri değerlendirmek ve anlamak gerekir. Dedi ya uygulandığı zaman ek olarak, biz Peygamber'in amacı araştırmak gerekir. Ve biz mecaz, benzetme ve benzeri gibi onları edebî sanatlar dikkat etmelidir.Hadisler ile başa çıkmak için en önemli yolu Kur'an ışığında bunları eleştirmektir. Bu metodolojik çözümler sonra, özellikle gerçeklik ve günümüz ihtiyaçlarına onlara uydurmaya çalışmaktadırlar.
* * *
GIRIS
Bugün içinde yasadigimiz dünya sartlari ile Allah Resûlünün yasadigi dönem arasinda hiç süphesiz çok büyük farklar vardir. Insanlarin beslenmeleri, yiyecek ve içecekleri, giysileri, kullandiklari araç ve gereçleri, kisaca yasamlari, on dört asir öncesi söyle dursun, on dört yil öncesinden bile çok farkli bir konumdadir. Bilgi ve iletisim çagi olarak tanimlanan yirmi birinci yüzyil, hayal edilemeyecek gelismelere sahne olmaktadir. Bilim ve teknigin bas döndürücü ilerleyisi, hayat tarzinda çok büyük degisiklikleri de beraberinde getirmektedir. Küresellesme süreci içerisinde dünya artik neredeyse tek bir köy olma yolundadir. Bütün bu gelismeler, bilim ve teknolojinin etki alanini genisletmekte ve yogunlastirmaktadir.
Ancak hemen belirtelim ki, çagimizin insani, bilim, teknoloji ve saglik alanindaki gelismelere ragmen mutlu degildir. Uzmanlarin ifadesine göre bu çagin hastaliklari arasinda strese dayali hastaliklar, artik ikinci sirayi isgal etmektedir. Hatta gelecekte ilk siraya geçeceginden endise dahi edilmektedir. Bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelismelerin sosyo-kültürel hayat ile din ve ahlâk üzerindeki etkileriyle birlikte, dinî ve ahlâkî degerler üzerindeki tartismalarin yogunlasmasi, Hz. Peygamber’in yeniden anlasilmasi ve anlatilmasinin geregine, onun, insanin mutlulugu için getirdigi degerlere ve ortaya koydugu ilkelere olan ihtiyacin çok daha fazla arttigina taniklik etmektedir. Zira asil olan insanin mutlulugu ve insanligin huzurudur. Fakat Müslümanlar bugün kendilerini bekleyen bu önemli görev karsisinda hazirlikli midir? Bu soruya “evet” diyebilmek oldukça zor görünmektedir.
Diger taraftan düne kadar gerek dini literatürde gerekse daha baska alanlarda Müslüman dünyasinda ortaya konan anlayislardan bazilarinin bugün için gözden geçirilmesi ve bu konularda yeni arayislara gidilmesi gerektigini belirtmek durumundayiz. Zira evrensel olan bir dinin, her çag ve her mekanda uygulanabilen, farkli alanlarin problemlerine isik tutabilen ögretilerinin bulunmasi kaçinilmazdir. Sadece eskilerin dediklerini okuyup okutmak, bugünün problemlerine çözüm üretmek için yeterli degildir. Bu olsa olsa tarihte yolculuk yapmak demektir. Ne var ki, hayatin gerçekleri, yalniz tarihi bilgilerle yasanmiyor. Bugünü, düne yolculuk yaparak degil, bugünde yasamak gerekiyor. Içinde bulundugumuz ortamda Müslümanlarin hali göz önüne getirildiginde bu sözlerin önemi çok daha iyi anlasilacaktir.
Müslüman toplumlarin hayatlarinin her safhasina yönelik genel ve evrensel kaideler içeren Kur’ân’in yanisira, hadislerin de önemli bir yer isgal ettigi inkâr edilemez. Dolayisiyla Müslümanlarin yasam tarzini, anlayislarini etkileyen ve sekillendiren hadislerin, anlam ve yorum bakimindan yeniden gözden geçirilmesi, bugün için daha bir önem arz etmektedir. Bu sebeple son dinin elçisini iyi tanimak ve onun sözlerini gâyet iyi anlamak gerekmektedir. Müslüman için Hz. Peygamber’i anlama ihtiyaci, dini dogru anlama ihtiyaciyla yakindan alâkalidir. Dinin dogru anlasilmasi için, Kur’ân’la birlikte Hz. Peygamber’in de iyi ve dogru anlasilmasi zorunludur. Çünkü onun sîreti ve sünneti bir mânada Kur’ân’in tefsiridir. Bir baska deyisle ilahî âlemden dünyevî âleme geçistir.
Peygamberler, hem dünya hem de âhirette insanligin mutluluga ulasmalarini saglamak amaciyla yüce Allah tarafindan görevlendirilmis elçilerdir. Onlarin asil görevleri, Allah’tan aldiklari ilâhî mesajlari insanlara teblig etmek, onlara hakikat yollarini göstermek, önderlik ve örneklik yapmaktir. Son peygamber olan Muhammed (a.s.)’de ayni misyonu icra etmistir. O, kendisine inanan insanlara rehberlik etmis, onlara örnek olacak bir hayat sergilemistir. Hz. Peygamber, insanlar için ideal bir sahsiyettir. Onun söz ve davranislarinda inanan kimseler için güzel bir örnek vardir. Onu tanimak ve örnek alabilmek için Kur’ân’in yanisira süphesiz hadislerin de iyi bilinmesi gerekmektedir. Ancak hadisleri ve Resûlullah’in sünnetini dogru anlamak, dün oldugu gibi bugün de Müslümanlarin önünde önemli bir problem olarak durmaktadir.
Öte yandan Resûlullah’in sünnetinin ne oldugu, sünnetin kapsami ve geçmiste tespit edilen sünnetlerin, günümüze tatbiki de ayri bir sorun olarak karsimiza çikmaktadir. Dolayisiyla üzerinde duracagimiz bu konu genel olarak; “Hadislerin Anlasilmasi” ve “Günümüzde Sünnetin Tatbiki” çerçevesinde iki ana baslik altinda ele alinmaya çalisilacaktir.
