Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Hidayet ve Dalalet
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 43815" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px">Bu ayetlerin mantukunda yani doğrudan doğruya sözlerin gösterdiği manada hidayeti ve dalâleti yapanın insan değil Allahu Teâla olduğuna açıkça işaret vardır. Yani insan kendiliğinden hidayete eremez. Ancak Allah ona hidayet verdiğinde hidayete erer, saptırdığında da sapar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ancak başka karineler hidayet ve dalâleti doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad eden bu mantuku başka bir anlama, hidayeti ve dalâleti yaratanın Allah Subhenehû ve Teala olduğu anlamına yönlendirmektedir. Doğrudan doğruya hidayete eren ve dalâlete düşen ise kuldur. Bu karineler ise hem aklidir hem de Şer’îdir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Şer'i karinelere gelince: Birçok ayeti kerime hidayeti ve dalâleti, dalâlete düşmeyi kula nisbet etmektedir. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">مَنْ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا "Kim hidayete ererse kendi için hidayete ermiş olur. Kim de dalâlete düşerse kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur."<span style="color: Blue">[14]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">لا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ "Siz hidayette bulunduğunuzda dalâlete düşmüş olanlar size zarar veremez."<span style="color: Blue">[15]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَمَنْ اهْتَدَى فَلِنَفْسِهِ "Kim hidayete ererse bu kendi lehinedir."<span style="color: Blue">[16]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَأُوْلَئِكَ هُمْ الْمُهْتَدُونَ "Hidayete erenler işte onlardır."<span style="color: Blue">[17]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا رَبَّنَا أَرِنَا الَّذَيْنِ أَضَلانَا مِنْ الْجِنِّ وَالإنْسِ "Ve küfredenler derler ki; Rabbimiz cinlerden ve insanlardan bizi dalâlete düşürenleri bize göster."<span style="color: Blue">[18]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">قُلْ إِنْ ضَلَلْتُ فَإِنَّمَا أَضِلُّ عَلَى نَفْسِي "De ki Eğer ben dalâlete düşersem, ancak kendi aleyhime dalâlete düşmüş olurum."<span style="color: Blue">[19]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ "İnsanları bilgisizce dalâlete düşürmek için Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir?"<span style="color: Blue">[20]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَنْ سَبِيلِكَ "Rabbimiz; senin yolundan insanları dalâlete düşürsünler diye mi?"<span style="color: Blue">[21]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: Blue"> </span> </span></p><p><span style="font-size: 12px">وَمَا أَضَلَّنَا إِلا الْمُجْرِمُونَ "Ve bizi ancak suçlular dalâlete düşürmüştür."<span style="color: Blue">[22]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَأَضَلَّهُمْ السَّامِرِيُّ "Onları Samiri dalâlete düşürdü."[23]</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">رَبَّنَا هَؤُلاءِ أَضَلُّون "Rabbimiz, işte bizi bunlar dalâlete düşürdü."<span style="color: Blue">[24]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَدَّتْ طَائِفَةٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلا أَنْفُسَهُمْ "Ehl-i Kitaptan bir taife sizi dalâlete düşürmek istediler. Hâlbuki onlar kendilerinden başkasını dalâlete düşüremezler."<span style="color: Blue">[25]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">إِنَّكَ إِنْ تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ "Çünkü sen onları bırakırsan kullarını dalâlete düşürürler."<span style="color: Blue">[26]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">مَنْ تَوَلاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ "O, kendisini dost edinen kimseyi dalâlete düşürür ve alevli azabın ateşine götürür."<span style="color: Blue">[27]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ "Şeytan onları dalâlete düşürmek istiyor."<span style="color: Blue">[28]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu ayetlerin mantuku, "hidayet" ve "dalâlet" fiilinin insana ait bir fiil olduğunu, hem kendini hem de başkasını dalâlete düşürdüğüne, şeytanın da dalâlete düşürdüğüne açıkça delalet etmektedir. Bu ayetler hidayet ve dalâleti, insana ve şeytana nisbet etmektedir. İnsan, kendisini hidayete ilettiği gibi kendini dalâlete düşüren da yine kendisidir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Hidayet” ve “dalâletin” Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet edilmesinin doğrudan doğruya bir nisbet değil, “hidayet” ve “dalâletin” yaratıcısı olması bakımından yapılan bir nisbet olduğunun karinesi işte budur. Birbirine zıt gibi görünen ayetleri yan yana koyup teşrî anlayışla anlaşıldığında bu ayetlerin bir kısmının delalet ettiği mananın diğer kısmının delalet ettiği manadan farklı olduğu görülür. Ayette Yüce Allah Subhenehû ve Teala şöyle diyor:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">قُلْ اللَّهُ يَهْدِي لِلْحَقِّ "De ki: Allah hakka hidayet ettirir/eriştirir."<span style="color: Blue">[29]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Başka bir ayette de:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَمَنْ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ "Kim hidayete ererse; yalnız kendisi için ermiş olur."<span style="color: Blue">[30]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Birinci ayet; hidayete eriştirenin Allahu Teâla olduğuna işaret ediyor. İkinci ayet ise; hidayete erenin insan olduğuna işaret etmektedir. Birinci ayetteki Allah "hidayet eder" ifadesi, insanın nefsinde hidayetin yaratılmasıdır. Yani "doğruyu bulma yeteneğinin yaratılması" demektir. İkinci ayette ise Allah Subhenehû ve Teala’nın insanda yaratmış olduğu hidayet kabiliyetini insanın doğrudan uygulamaya koyması ile hidayeti bulmasına işaret edilmektedir. Bu nedenle bir başka ayette;</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ "Biz ona iki yol hidayet ettik."<span style="color: Blue">[31] </span> "Hayır yolunu ve şer yolunu gösterdik. Yani Biz insanda hidayet kabiliyetini yaratarak kendi kendine doğruyu bulma işini ona bıraktık", demektir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşte, hidayet ve dalâleti insana nisbet eden, insanla bağlantılı hale getiren bu ayetler, hidayetin doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala 'dan kula yönlendirildiğine işaret eden Şer’î karinedir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu konudaki akli karineye gelince: Allahu Teâla insanları hesaba çekecek hidayeti bulana sevap verecek, dalalete düşeni de azap ile cezalandıracaktır. Ve her insan ameline göre sorgulanacaktır. Allahu Teâla ayetlerde şöyle buyurmaktadır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Kim salih amel işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Ve Rabbin kullarına zulmedici değildir."<span style="color: Blue">[32]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَه (7) وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَه "Kim zerre miktarı hayır işlerse; onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse onu görür."<span style="color: Blue">[33]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَمَنْ يَعْمَلْ مِنْ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلا يَخَافُ ظُلْمًا وَلا هَضْمًا "Kim de inanmış olarak, salih ameller işlerse o zulümden ve hakkının yenilmesinden korkmaz."<span style="color: Blue">[34]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ "Kim kötü bir iş yaparsa cezasını görür."<span style="color: Blue">[35]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا "Allah münafık erkeklerle, münafık kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini vaat etmiştir. Orada temelli kalıcıdırlar."<span style="color: Blue">[36]</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hidayet ve dalâleti doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad edersek o takdirde Allah Subhenehû ve Teala’nın, kâfir, münafık ve asilere azap etmesi zulüm olur. Oysa Allahu Teâla zulümden münezzehtir ve yücedir. Bu nedenle hidayet ve dalâlet fiilinin doğrudan Allah Subhenehû ve Teala’ya isnattan, Allah Subhenehû ve Teala’nın hidayeti yoktan yaratması ve hidayete muvaffak kılması manasına çevirmek gerekir. Bu durumda ise anlam; hidayeti bulan ve dalâlete sapan insandır şeklinde anlaşılır. Bu nedenle insanın yaptıklarına göre muhasebe edilmesi doğru olur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><img src="https://www.islamiforumlar.net/resim/images/okisareti.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p> <p style="text-align: center"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 43815, member: 3"] [SIZE=3]Bu ayetlerin mantukunda yani doğrudan doğruya sözlerin gösterdiği manada hidayeti ve dalâleti yapanın insan değil Allahu Teâla olduğuna açıkça işaret vardır. Yani insan kendiliğinden hidayete eremez. Ancak Allah ona hidayet verdiğinde hidayete erer, saptırdığında da sapar. Ancak başka karineler hidayet ve dalâleti doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad eden bu mantuku başka bir anlama, hidayeti ve dalâleti yaratanın Allah Subhenehû ve Teala olduğu anlamına yönlendirmektedir. Doğrudan doğruya hidayete eren ve dalâlete düşen ise kuldur. Bu karineler ise hem aklidir hem de Şer’îdir. Şer'i karinelere gelince: Birçok ayeti kerime hidayeti ve dalâleti, dalâlete düşmeyi kula nisbet etmektedir. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: مَنْ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا "Kim hidayete ererse kendi için hidayete ermiş olur. Kim de dalâlete düşerse kendi aleyhine dalâlete düşmüş olur."[COLOR=Blue][14][/COLOR] لا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ "Siz hidayette bulunduğunuzda dalâlete düşmüş olanlar size zarar veremez."[COLOR=Blue][15][/COLOR] فَمَنْ اهْتَدَى فَلِنَفْسِهِ "Kim hidayete ererse bu kendi lehinedir."[COLOR=Blue][16][/COLOR] وَأُوْلَئِكَ هُمْ الْمُهْتَدُونَ "Hidayete erenler işte onlardır."[COLOR=Blue][17][/COLOR] وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا رَبَّنَا أَرِنَا الَّذَيْنِ أَضَلانَا مِنْ الْجِنِّ وَالإنْسِ "Ve küfredenler derler ki; Rabbimiz cinlerden ve insanlardan bizi dalâlete düşürenleri bize göster."[COLOR=Blue][18][/COLOR] قُلْ إِنْ ضَلَلْتُ فَإِنَّمَا أَضِلُّ عَلَى نَفْسِي "De ki Eğer ben dalâlete düşersem, ancak kendi aleyhime dalâlete düşmüş olurum."[COLOR=Blue][19][/COLOR] فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا لِيُضِلَّ النَّاسَ بِغَيْرِ عِلْمٍ "İnsanları bilgisizce dalâlete düşürmek için Allah’a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir?"[COLOR=Blue][20][/COLOR] رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَنْ سَبِيلِكَ "Rabbimiz; senin yolundan insanları dalâlete düşürsünler diye mi?"[COLOR=Blue][21] [/COLOR] وَمَا أَضَلَّنَا إِلا الْمُجْرِمُونَ "Ve bizi ancak suçlular dalâlete düşürmüştür."[COLOR=Blue][22][/COLOR] وَأَضَلَّهُمْ السَّامِرِيُّ "Onları Samiri dalâlete düşürdü."[23] رَبَّنَا هَؤُلاءِ أَضَلُّون "Rabbimiz, işte bizi bunlar dalâlete düşürdü."[COLOR=Blue][24][/COLOR] وَدَّتْ طَائِفَةٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلا أَنْفُسَهُمْ "Ehl-i Kitaptan bir taife sizi dalâlete düşürmek istediler. Hâlbuki onlar kendilerinden başkasını dalâlete düşüremezler."[COLOR=Blue][25][/COLOR] إِنَّكَ إِنْ تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ "Çünkü sen onları bırakırsan kullarını dalâlete düşürürler."[COLOR=Blue][26][/COLOR] مَنْ تَوَلاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ "O, kendisini dost edinen kimseyi dalâlete düşürür ve alevli azabın ateşine götürür."[COLOR=Blue][27][/COLOR] وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَنْ يُضِلَّهُمْ "Şeytan onları dalâlete düşürmek istiyor."[COLOR=Blue][28][/COLOR] Bu ayetlerin mantuku, "hidayet" ve "dalâlet" fiilinin insana ait bir fiil olduğunu, hem kendini hem de başkasını dalâlete düşürdüğüne, şeytanın da dalâlete düşürdüğüne açıkça delalet etmektedir. Bu ayetler hidayet ve dalâleti, insana ve şeytana nisbet etmektedir. İnsan, kendisini hidayete ilettiği gibi kendini dalâlete düşüren da yine kendisidir. “Hidayet” ve “dalâletin” Allah Subhenehû ve Teala’ya nisbet edilmesinin doğrudan doğruya bir nisbet değil, “hidayet” ve “dalâletin” yaratıcısı olması bakımından yapılan bir nisbet olduğunun karinesi işte budur. Birbirine zıt gibi görünen ayetleri yan yana koyup teşrî anlayışla anlaşıldığında bu ayetlerin bir kısmının delalet ettiği mananın diğer kısmının delalet ettiği manadan farklı olduğu görülür. Ayette Yüce Allah Subhenehû ve Teala şöyle diyor: قُلْ اللَّهُ يَهْدِي لِلْحَقِّ "De ki: Allah hakka hidayet ettirir/eriştirir."[COLOR=Blue][29][/COLOR] Başka bir ayette de: فَمَنْ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ "Kim hidayete ererse; yalnız kendisi için ermiş olur."[COLOR=Blue][30][/COLOR] Birinci ayet; hidayete eriştirenin Allahu Teâla olduğuna işaret ediyor. İkinci ayet ise; hidayete erenin insan olduğuna işaret etmektedir. Birinci ayetteki Allah "hidayet eder" ifadesi, insanın nefsinde hidayetin yaratılmasıdır. Yani "doğruyu bulma yeteneğinin yaratılması" demektir. İkinci ayette ise Allah Subhenehû ve Teala’nın insanda yaratmış olduğu hidayet kabiliyetini insanın doğrudan uygulamaya koyması ile hidayeti bulmasına işaret edilmektedir. Bu nedenle bir başka ayette; وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ "Biz ona iki yol hidayet ettik."[COLOR=Blue][31] [/COLOR] "Hayır yolunu ve şer yolunu gösterdik. Yani Biz insanda hidayet kabiliyetini yaratarak kendi kendine doğruyu bulma işini ona bıraktık", demektir. İşte, hidayet ve dalâleti insana nisbet eden, insanla bağlantılı hale getiren bu ayetler, hidayetin doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala 'dan kula yönlendirildiğine işaret eden Şer’î karinedir. Bu konudaki akli karineye gelince: Allahu Teâla insanları hesaba çekecek hidayeti bulana sevap verecek, dalalete düşeni de azap ile cezalandıracaktır. Ve her insan ameline göre sorgulanacaktır. Allahu Teâla ayetlerde şöyle buyurmaktadır: مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلامٍ لِلْعَبِيدِ "Kim salih amel işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Ve Rabbin kullarına zulmedici değildir."[COLOR=Blue][32][/COLOR] فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَه (7) وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَه "Kim zerre miktarı hayır işlerse; onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse onu görür."[COLOR=Blue][33][/COLOR] وَمَنْ يَعْمَلْ مِنْ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلا يَخَافُ ظُلْمًا وَلا هَضْمًا "Kim de inanmış olarak, salih ameller işlerse o zulümden ve hakkının yenilmesinden korkmaz."[COLOR=Blue][34][/COLOR] مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ "Kim kötü bir iş yaparsa cezasını görür."[COLOR=Blue][35][/COLOR] وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا "Allah münafık erkeklerle, münafık kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini vaat etmiştir. Orada temelli kalıcıdırlar."[COLOR=Blue][36][/COLOR] Hidayet ve dalâleti doğrudan doğruya Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad edersek o takdirde Allah Subhenehû ve Teala’nın, kâfir, münafık ve asilere azap etmesi zulüm olur. Oysa Allahu Teâla zulümden münezzehtir ve yücedir. Bu nedenle hidayet ve dalâlet fiilinin doğrudan Allah Subhenehû ve Teala’ya isnattan, Allah Subhenehû ve Teala’nın hidayeti yoktan yaratması ve hidayete muvaffak kılması manasına çevirmek gerekir. Bu durumda ise anlam; hidayeti bulan ve dalâlete sapan insandır şeklinde anlaşılır. Bu nedenle insanın yaptıklarına göre muhasebe edilmesi doğru olur. [/SIZE] [CENTER][SIZE=3][IMG]https://www.islamiforumlar.net/resim/images/okisareti.gif[/IMG][/SIZE] [/CENTER] [SIZE=3] [/SIZE][COLOR=Blue][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Hidayet ve Dalalet
Üst
Alt