Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İman ile küfür arasında insan
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 26436" data-attributes="member: 3"><p style="margin-left: 20px"><a href="https://www.islamiforumlar.net/" target="_blank"><img src="https://www.islamradyo.net/images/stories/lofthumbs/327x270/images/stories/haber/kursuhafa.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></a></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px">"Birbirine en uzak şeyler nelerdir?" denilirse "Küfür ve iman" diyebilirsiniz; neticeleri itibarıyla böyledir. Fakat hayat içinde yaşadığınız şeyler itibarıyla; hisleriniz, hevesleriniz veya vicdanınız, şuurunuz ve lâtife-i Rabbâniyeniz açısından bakınca birbirine en yakın şeyler de küfür ve imandır. Aralarında incecik bir perde vardır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Onun için perdenin öte tarafına yuvarlanıp düşenlerin dedikodusunu edip, "Nasıl oldu da düştüler?" falan deme yerine "Allah bizi düşürmesin" diye Cenâb-ı Hakk'a teveccüh edip yalvarmak lâzımdır. Devamlı surette, <span style="color: DarkGreen"><em><strong>"Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ. Allah'ım hidayet buyurduktan sonra kalblerimizi kaydırma."</strong></em></span> (Âl-i İmran, 3/8) demek gerekir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Bütün kardeşlerimiz için de aynı duayı yapmalıyız. Çünkü hiç umulmadık kimseler kaybedebilir. Vahye kâtiplik yapan insan vardır ki, kaybetmiştir. İster tahribatın kolay olmasına, ister şeytanî meselelerin insana daha cazip, daha hoş gelmesine, isterseniz de her zaman tetikte yaşayamamaya veriniz, hiç beklenmedik anda kayabilir ve kaybedebilirsiniz.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Bundan dolayı, insan kendine hiç güvenmemeli, ona tutunmalı ve bu şekilde ayakta durmaya çalışmalı. Kendini çok küçük görmeli. Her gece bin rekat namaz kılsa, başını yerden kaldırmasa da kulluğunu yapamadığı inancında olmalı. Senenin her gününü ibadetle dopdolu yaşayan bir kul "Rabb'ime şu kadar ibadet ettim, şu meselede şöyle bir mazhariyete erdim" şeklinde bir düşünceyi aklının köşesinden geçirse, kendisini bir paye ve makam sahibi zannetse, onun bu mülâhazayla tükettiği o anlar, hayatının en karanlık dilimleri olur.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Oysa dikkatli bir kul, "Ben bir köleyim. Kölenin hiç sermayesi olmaz, o ne kazanırsa kazansın kâr efendiye aittir" şuurunda olmalı, ibadet ve hizmetleri karşılığında bir mükâfat ve bedel beklememelidir. Kaldı ki Yirmi Dördüncü Söz'de ifade edildiği gibi; "Ubudiyyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, netice-i nimet-i sâbıkadır. Evet biz, mükâfatımızı almışız. Ona göre hizmetle ve ubudiyyetle muvazzafız." Öyleyse mesele, makam elde etmek, bir pâyeyle bilinmek değildir; verilmiş bir pâyenin hakkını eda etmek, nimetlere şükürle mukabelede bulunmaktır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> <strong>Beni Benimle Bırakma!</strong></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah akşam "Allahümme eûzü bike mine'l-küfri" diye dua ediyor. Bunu, Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) talim (öğretme) makamında söylediği bir dua olarak değerlendirmek lâzımdır. Zira, peygamberler hem mâsum hem de masûndurlar; günaha kapalıdırlar ve aynı zamanda Cenâb-ı Hak onları günaha karşı korur. Onlar, başkalarını kurtarmak için gönderilen kimselerdir; kendilerini kurtarmak için gönderilmemişlerdir. Ancak Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), o engin kulluk şuuru ve tevazuuyla kendi nefsinden de endişe duyup sû-i akıbetten korkabilir ve kovulacağından endişe edebilir. Fakat biz terbiyemizin gereği bu türlü mülâhazaları talime havale etmeli; bize herkesin akıbetinden endişe etmesi gerektiğini öğretiyor, şeklinde anlamalıyız. Ama o kendisini her zaman rahmet-i ilâhiyeye muhtaç görmektedir. Onunla sarılıp sarmalanmazsa, onunla tutulup bir noktaya konmazsa, o da cennete ulaşamayacağı kanaatini taşımaktadır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Küfrün sebepleri çok sinsi olduğundan, ibadetiyle göklerde uçan bir insan dahi küfre düşebilir. Öyle biri dahi çok endişe duymalı; inişlerde çıkışlarda, yaya yürüyüşlerde hep Cenâb-ı Hakk'tan sıyanet aramalı. Bu konuda bize talim buyrulan duaları dilinden düşürmemelidir. Bu dualardan bir tanesi şudur: <em><span style="color: DarkGreen"><strong>"Ya Hayy, ya Kayyum, birahmetike esteğîs, eslih lî şe'nî külleh, velâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ayn."</strong></span></em></span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Hayy ve Kayyum, Âye-tü'l-Kürsî'de lâfz-ı celâlden sonra zikredilen iki mübarek isimdir. Onun için bu iki isim, bazılarınca İsm-i A'zam olarak zikredilmiş; dualarda <strong><em><span style="color: DarkGreen">"Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddûs"</span></em></strong> sırasıyla söylenmiştir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: DarkGreen"><em><strong>"Birahmetike esteğîzu"</strong></em></span>, "Senin rahmetine sığınıyor, sana dehalet ediyorum" demektir. Baştaki "Be" harfini ister istiğâse (yardım dileme), ister istiâne (yardım isteme), isterseniz de musâhabe (yakınlık ve söyleşme) mânâsına hamledin; bu, "Beni rahmetinin arkadaşlığından uzak etme, yardımından mahrum bırakma, rahmetinle gelecek yardımdan nasipsiz kılma. Sana sığınıyor, senin merhametini diliyorum. Ve aynı zamanda bir maiyyet istiyorum" anlamına gelir. <span style="color: DarkGreen"><em><strong>"Eslih lî şe'nî küllehu"</strong></em></span> <em><span style="color: Blue">"Her hâlimi ıslah buyur, düzelt"</span></em> demektir. Bu sözde bir tevazu; bir mahviyet; meseleyi bir çökmüşlüğe, çatlamışlığa, bir kırılmışlığa hamletme ve buna inanma vardır.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Sonra <span style="color: DarkGreen"><em><strong>"Ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ayn''</strong></em></span>. <em><span style="color: Blue">''Göz açıp kapama ölçüsünde bile olsa beni nefsimle baş başa bırakma''.</span></em> sözü gelmektedir. Bazıları buna <em><span style="color: DarkGreen"><strong>"Ve lâ ekalle min zâlik''</strong></span></em>. <em><span style="color: Blue">'Göz kapamadan daha az bir süre için bile beni benimle baş başa bırakma.''</span></em> ifadesini eklemiş; bazıları da <em><strong><span style="color: DarkGreen">"ve lâ ilâ ehadin min ibâdike''</span></strong></em>. <em><span style="color: Blue">''Nefsimle baş başa bırakmadığın gibi, başka bir kimseyle de baş başa bırakma.'' </span></em>ilavesiyle dua etmişlerdir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> Demek ki insan bazen yürüdüğü düz bir zeminde bile hiç farkına varmadan ayağı bir yere takılıp kapaklanabilir. Düşmenin hiç farkına varılmaz. Şimdiye kadar devrilmez gibi görünen nice çınarlar yıkılıp gitmiştir. En güçlü insanlar dahi devrilmişlerdir. Allah (celle celâluhû) bizleri muhafaza buyursun.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 1 - Neticeleri itibarıyla birbirlerine en uzak; aralarında sadece incecik bir perde bulunması dolayısıyla da birbirlerine en yakın şey, iman ve küfürdür.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 2 - İnsan bazen yürüdüğü düz bir zeminde bile hiç farkına varmadan ayağı bir yere takılıp kapaklanabilir ve -Allah muhafaza- iman dairesinden çıkabilir.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"><span style="font-size: 12px"> 3 - Cenab-ı Hakk'ın bizi iman dairesi içerisinde muhafaza etmesi için, -amellerimize güvenmemenin yanında- daima O'na dua dua yalvarmalıyız.</span></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px"></p> <p style="margin-left: 20px">(Alıntı)</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 26436, member: 3"] [INDENT][URL="https://www.islamiforumlar.net/"][IMG]https://www.islamradyo.net/images/stories/lofthumbs/327x270/images/stories/haber/kursuhafa.jpg[/IMG][/URL] [SIZE=3]"Birbirine en uzak şeyler nelerdir?" denilirse "Küfür ve iman" diyebilirsiniz; neticeleri itibarıyla böyledir. Fakat hayat içinde yaşadığınız şeyler itibarıyla; hisleriniz, hevesleriniz veya vicdanınız, şuurunuz ve lâtife-i Rabbâniyeniz açısından bakınca birbirine en yakın şeyler de küfür ve imandır. Aralarında incecik bir perde vardır.[/SIZE] [SIZE=3] Onun için perdenin öte tarafına yuvarlanıp düşenlerin dedikodusunu edip, "Nasıl oldu da düştüler?" falan deme yerine "Allah bizi düşürmesin" diye Cenâb-ı Hakk'a teveccüh edip yalvarmak lâzımdır. Devamlı surette, [COLOR=DarkGreen][I][B]"Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ. Allah'ım hidayet buyurduktan sonra kalblerimizi kaydırma."[/B][/I][/COLOR] (Âl-i İmran, 3/8) demek gerekir.[/SIZE] [SIZE=3] Bütün kardeşlerimiz için de aynı duayı yapmalıyız. Çünkü hiç umulmadık kimseler kaybedebilir. Vahye kâtiplik yapan insan vardır ki, kaybetmiştir. İster tahribatın kolay olmasına, ister şeytanî meselelerin insana daha cazip, daha hoş gelmesine, isterseniz de her zaman tetikte yaşayamamaya veriniz, hiç beklenmedik anda kayabilir ve kaybedebilirsiniz.[/SIZE] [SIZE=3] Bundan dolayı, insan kendine hiç güvenmemeli, ona tutunmalı ve bu şekilde ayakta durmaya çalışmalı. Kendini çok küçük görmeli. Her gece bin rekat namaz kılsa, başını yerden kaldırmasa da kulluğunu yapamadığı inancında olmalı. Senenin her gününü ibadetle dopdolu yaşayan bir kul "Rabb'ime şu kadar ibadet ettim, şu meselede şöyle bir mazhariyete erdim" şeklinde bir düşünceyi aklının köşesinden geçirse, kendisini bir paye ve makam sahibi zannetse, onun bu mülâhazayla tükettiği o anlar, hayatının en karanlık dilimleri olur.[/SIZE] [SIZE=3] Oysa dikkatli bir kul, "Ben bir köleyim. Kölenin hiç sermayesi olmaz, o ne kazanırsa kazansın kâr efendiye aittir" şuurunda olmalı, ibadet ve hizmetleri karşılığında bir mükâfat ve bedel beklememelidir. Kaldı ki Yirmi Dördüncü Söz'de ifade edildiği gibi; "Ubudiyyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, netice-i nimet-i sâbıkadır. Evet biz, mükâfatımızı almışız. Ona göre hizmetle ve ubudiyyetle muvazzafız." Öyleyse mesele, makam elde etmek, bir pâyeyle bilinmek değildir; verilmiş bir pâyenin hakkını eda etmek, nimetlere şükürle mukabelede bulunmaktır.[/SIZE] [SIZE=3] [B]Beni Benimle Bırakma![/B][/SIZE] [SIZE=3] Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah akşam "Allahümme eûzü bike mine'l-küfri" diye dua ediyor. Bunu, Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) talim (öğretme) makamında söylediği bir dua olarak değerlendirmek lâzımdır. Zira, peygamberler hem mâsum hem de masûndurlar; günaha kapalıdırlar ve aynı zamanda Cenâb-ı Hak onları günaha karşı korur. Onlar, başkalarını kurtarmak için gönderilen kimselerdir; kendilerini kurtarmak için gönderilmemişlerdir. Ancak Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), o engin kulluk şuuru ve tevazuuyla kendi nefsinden de endişe duyup sû-i akıbetten korkabilir ve kovulacağından endişe edebilir. Fakat biz terbiyemizin gereği bu türlü mülâhazaları talime havale etmeli; bize herkesin akıbetinden endişe etmesi gerektiğini öğretiyor, şeklinde anlamalıyız. Ama o kendisini her zaman rahmet-i ilâhiyeye muhtaç görmektedir. Onunla sarılıp sarmalanmazsa, onunla tutulup bir noktaya konmazsa, o da cennete ulaşamayacağı kanaatini taşımaktadır.[/SIZE] [SIZE=3] Küfrün sebepleri çok sinsi olduğundan, ibadetiyle göklerde uçan bir insan dahi küfre düşebilir. Öyle biri dahi çok endişe duymalı; inişlerde çıkışlarda, yaya yürüyüşlerde hep Cenâb-ı Hakk'tan sıyanet aramalı. Bu konuda bize talim buyrulan duaları dilinden düşürmemelidir. Bu dualardan bir tanesi şudur: [I][COLOR=DarkGreen][B]"Ya Hayy, ya Kayyum, birahmetike esteğîs, eslih lî şe'nî külleh, velâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ayn."[/B][/COLOR][/I][/SIZE] [SIZE=3] Hayy ve Kayyum, Âye-tü'l-Kürsî'de lâfz-ı celâlden sonra zikredilen iki mübarek isimdir. Onun için bu iki isim, bazılarınca İsm-i A'zam olarak zikredilmiş; dualarda [B][I][COLOR=DarkGreen]"Ferd, Hayy, Kayyum, Hakem, Adl, Kuddûs"[/COLOR][/I][/B] sırasıyla söylenmiştir.[/SIZE] [SIZE=3] [COLOR=DarkGreen][I][B]"Birahmetike esteğîzu"[/B][/I][/COLOR], "Senin rahmetine sığınıyor, sana dehalet ediyorum" demektir. Baştaki "Be" harfini ister istiğâse (yardım dileme), ister istiâne (yardım isteme), isterseniz de musâhabe (yakınlık ve söyleşme) mânâsına hamledin; bu, "Beni rahmetinin arkadaşlığından uzak etme, yardımından mahrum bırakma, rahmetinle gelecek yardımdan nasipsiz kılma. Sana sığınıyor, senin merhametini diliyorum. Ve aynı zamanda bir maiyyet istiyorum" anlamına gelir. [COLOR=DarkGreen][I][B]"Eslih lî şe'nî küllehu"[/B][/I][/COLOR] [I][COLOR=Blue]"Her hâlimi ıslah buyur, düzelt"[/COLOR][/I] demektir. Bu sözde bir tevazu; bir mahviyet; meseleyi bir çökmüşlüğe, çatlamışlığa, bir kırılmışlığa hamletme ve buna inanma vardır.[/SIZE] [SIZE=3] Sonra [COLOR=DarkGreen][I][B]"Ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete ayn''[/B][/I][/COLOR]. [I][COLOR=Blue]''Göz açıp kapama ölçüsünde bile olsa beni nefsimle baş başa bırakma''.[/COLOR][/I] sözü gelmektedir. Bazıları buna [I][COLOR=DarkGreen][B]"Ve lâ ekalle min zâlik''[/B][/COLOR][/I]. [I][COLOR=Blue]'Göz kapamadan daha az bir süre için bile beni benimle baş başa bırakma.''[/COLOR][/I] ifadesini eklemiş; bazıları da [I][B][COLOR=DarkGreen]"ve lâ ilâ ehadin min ibâdike''[/COLOR][/B][/I]. [I][COLOR=Blue]''Nefsimle baş başa bırakmadığın gibi, başka bir kimseyle de baş başa bırakma.'' [/COLOR][/I]ilavesiyle dua etmişlerdir.[/SIZE] [SIZE=3] Demek ki insan bazen yürüdüğü düz bir zeminde bile hiç farkına varmadan ayağı bir yere takılıp kapaklanabilir. Düşmenin hiç farkına varılmaz. Şimdiye kadar devrilmez gibi görünen nice çınarlar yıkılıp gitmiştir. En güçlü insanlar dahi devrilmişlerdir. Allah (celle celâluhû) bizleri muhafaza buyursun.[/SIZE] [SIZE=3] 1 - Neticeleri itibarıyla birbirlerine en uzak; aralarında sadece incecik bir perde bulunması dolayısıyla da birbirlerine en yakın şey, iman ve küfürdür.[/SIZE] [SIZE=3] 2 - İnsan bazen yürüdüğü düz bir zeminde bile hiç farkına varmadan ayağı bir yere takılıp kapaklanabilir ve -Allah muhafaza- iman dairesinden çıkabilir.[/SIZE] [SIZE=3] 3 - Cenab-ı Hakk'ın bizi iman dairesi içerisinde muhafaza etmesi için, -amellerimize güvenmemenin yanında- daima O'na dua dua yalvarmalıyız.[/SIZE] (Alıntı)[/INDENT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İman ile küfür arasında insan
Üst
Alt