İslam, genel manada, Hz. Allah 'ın tüm kulları için razı olduğu Din 'in adıdır. Hz. Allah, Maide suresi 3. ayette ;
Bugün artık inkar edenler, sizin dininizden umudu kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun.! Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'a razı oldum. Buyuruyor..
Dolayısı ile, Adem a.s ile başlayan Din, İslam 'dır. Evvelki bütün peygamberlere indirilen, Hz. Muhammed Mustafa s.a.v efendimize indirilen semavi kitaplar, Allah Kelamı 'dır. Gönderilen bütün peygamberler, Allah 'ın kulu ve elçisidir. Hiç bir peygamber din getirmemiş, hepsi de İslam Dini üzere, Allah 'ın varlığını ve birliğini tebliğ için gönderilmişlerdir.
Hz. Allah Al-i İmran suresi 85. ayette buyuruyor ki;
''Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır''.
Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul noktasından baktığımız zaman, İslam Dini 'nde şart yoktur. Şart, olmaz ise olmaz demektir. Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden kişi Müslüman 'dır.. Hz. Allah 'ın evvelki Kitaplarındaki emri de bu veçhiledir.
Fussilet suresi 43. ayette;
Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değil. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sahibi, hem de acı azap sahibidir.
Bütün Kitap ehlinin amentüsü birdir. kelime-i şehadeti;
Lailahe illallah Adem safiullah,
Lailahe illallah, Nuh şekirullah,
Lailahe illallah, İbrahim Halilullah,
Lailahe illallah, Musa Kelimullah,
Lailahe illallah, İsa Ruhullah,
Lailahe illallah, Muhammeden Resulullah..! Farklı bakan, farklı gören yine insan. Farklı anlayan, farklı anlatan yine insan. Allah 'ın emrinde farklılık yok, çünkü Hz. Allah Kuran 'da böyle buyuruyor.
Ahkaf suresi 13. ayette;
''Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir''. Buyrulmakta..
İslam 'da beş şart olmuş olsa idi, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden bir kişiye, Müslüman denilemezdi. Şart olarak ifade edilen, oruç, namaz, hac, zekat ve kelime-i şehadet, Hz. Allah 'ın Muhammedi şeriatına emri ilahisi, temel ibadet ve taatlarıdır.
Hz. Allah evvelki şeriatlar için, yani, Musevi ve İsevi şeriatlarını da kapsayan Hac suresi 67. ayette;;
Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin. Buyurmaktadır.
Ehli Kitap, evvelki şeriat ifadeleri, bugün bize ayetin gerçek manasını veremiyor. Neden.? Çünkü, Musevi 'liği, Yahudilik, İsevi 'liği ise Hıristiyanlık, yani farklı bir din, farklı bir inanışmış gibi algıladığımızdan, bu zamana kadar bize böyle öğretildiğinden..
Ankebut suresi 46. ayette ;
Kitap ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de inandık. Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz de O'na teslim olanlarız."
Hz. Allah Al'i İmran 85. ayette;
De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık; onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz O'na teslim olanlarız."
Bakara suresi 136. ayette ise ;
Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve esbata indirilene, Musa ve İsa'ya verilene ve peygamberlere Rabbleri tarafından verilene inandık, onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz Allah'a teslim olanlarız. deyin.
Şûra suresi 13. ayette ise;
Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye, Din olarak, Nuh'a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve Îsa'ya tavsiye ettiğimizi sizin için şeriat yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve dilediğini de doğru yola iletir. Buyurmakta..
Dinde ayrılık yok. Tüm insanlık, Adem a.s ile Havva validemizden meydana gelmiş, bütün kitap ve peygamberler bu devamlılık içerisinde gönderilmiştir. Kardeşlik anlamında, Hz. Resullulah, bir hadisinde şöyle buyurmuştur;
''Mü'min olmadan cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de Mü'min olmazsınız''. ''Ey Allah 'ın Kulları kardeş'' olunuz.!
Hadis, genel manadadır. Musevi, İsevi, Muhammedi ayrımı yapılmadan, Allah 'ın yaratmış olduğu bütün kullaradır..
Hucurat suresi 14. ayette;
Bedeviler dediler ki, İman ettik.! De ki, Siz iman etmediniz amma, Müslüman olduk deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi. Şayet, Allah 'a ve Peygamberine itaat ederseniz, amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah. çok esirgeyen, çok bağışlayandır.
Ayette de görüldüğü üzere, Müslüman olmak, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul ile başlıyor. İman ise, Allah 'ın emir ve yasaklarına uymak, Peygamberine itaat etmek ile başlıyor. Bu manada, son nefesinde ''Lailahe illallah'' diyenin kurtuluşa ereceği bildirilmekte.
İman noktasında baktığımızda,
Nisa suresi 136. ayette;
Ey inananlar, Allah'a, Elçisine, Elçisine indirdiği Kitaba ve daha önce indirmiş bulunduğu Kitaba inanın. Kim Allah'ı, meleklerini, Kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse o, delalete uğrayanlardandır.
Müttakiy olanları ise;
Bakara suresi 2. ayette;
Kendisinde hiç bir şüphe olmayan O kitap, ''müttakiler'' için yol göstericidir. (Kimdir Ya Rabbi o müttakiyler)
Bakara suresi 3. ayette;
Onlar ki gayba inanır, namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Bakara suresi 4. ayette;
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; ahirete de kesinlikle iman ederler.
Bakara suresi 5. ayette ;
İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve umduklarına erenler, işte onlardır!
Bu noktaya kadar sunmaya çalıştığım bilginin özeti;
-- ''Lailahe illallah'' diyen kimse, Hz. Allah 'ın buyruğuna göre Müslüman 'dır.
-- Allah 'ın varlığı ve birliğine inanıştan sonra, Amentünün altı şartına acabasız inanan kimse, Mü'min 'dir.
(Allah 'ın varlığına ve birliğine, Meleklerine, Kitaplarına (ayırdetmeden), Resullerine (ayırdetmeden), ahiret hayatına, kader ve kazanın, hayrın ve şerrin ancak Allah 'tan olduğuna iman eden, öldükten sonra tekrar dirileceğine iman eden ve imanın zirvesi olan kelime-i şehadeti ifade eden) Mü'min..
-- Hz. Allah 'ın emir ve yasaklarına, peygamberinin getirmiş olduğu şeriatına uyan, İslam 'ın temel ibadet ve taatlarını yerine getirmeye çalışan kişi, (oruç, namaz, hac, zekat, kelimeyi şehadet) Müttakiy 'dir, İttika sahibidir.
Din denilince, İslam,
Müslüman denilince, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden,
Mü'min denilince, Amentünün altı şartını acabasız kabul eden,
Müttakiy denilince de, İmandan sonra, Allah 'ın emir ve yasaklarına uyan, Peygamberin getirdiği şeriata göre yaşayan ve ibadet ve taatına devam eden anlaşılmalıdır. Bu sebepledir ki, İslam 'da şart yoktur...
Günümüzde, İslam, Müslüman, Mü'min ifadeleri tek bir manada algılanıyor. Hele ki Müttakiy ifadesi nerdeyse hiç kullanılmıyor.
Hiç çalışanla, çalışmayan bir olur mu.? İbadet eden ve etmeyen, Amentüye inanan ile inanmayan bir olur mu.? Biraz tefekkür, biraz düşünceye sevk edebilmek adına, yanlışlarımızı doğruya iletebilmek adına inşaallah fayda sağlayabiliriz.
Bugün artık inkar edenler, sizin dininizden umudu kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun.! Bugün sizin için dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'a razı oldum. Buyuruyor..
Dolayısı ile, Adem a.s ile başlayan Din, İslam 'dır. Evvelki bütün peygamberlere indirilen, Hz. Muhammed Mustafa s.a.v efendimize indirilen semavi kitaplar, Allah Kelamı 'dır. Gönderilen bütün peygamberler, Allah 'ın kulu ve elçisidir. Hiç bir peygamber din getirmemiş, hepsi de İslam Dini üzere, Allah 'ın varlığını ve birliğini tebliğ için gönderilmişlerdir.
Hz. Allah Al-i İmran suresi 85. ayette buyuruyor ki;
''Kim İslam'dan başka bir din ararsa, bilsin ki, ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır''.
Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul noktasından baktığımız zaman, İslam Dini 'nde şart yoktur. Şart, olmaz ise olmaz demektir. Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden kişi Müslüman 'dır.. Hz. Allah 'ın evvelki Kitaplarındaki emri de bu veçhiledir.
Fussilet suresi 43. ayette;
Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değil. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sahibi, hem de acı azap sahibidir.
Bütün Kitap ehlinin amentüsü birdir. kelime-i şehadeti;
Lailahe illallah Adem safiullah,
Lailahe illallah, Nuh şekirullah,
Lailahe illallah, İbrahim Halilullah,
Lailahe illallah, Musa Kelimullah,
Lailahe illallah, İsa Ruhullah,
Lailahe illallah, Muhammeden Resulullah..! Farklı bakan, farklı gören yine insan. Farklı anlayan, farklı anlatan yine insan. Allah 'ın emrinde farklılık yok, çünkü Hz. Allah Kuran 'da böyle buyuruyor.
Ahkaf suresi 13. ayette;
''Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru olanlar, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir''. Buyrulmakta..
İslam 'da beş şart olmuş olsa idi, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden bir kişiye, Müslüman denilemezdi. Şart olarak ifade edilen, oruç, namaz, hac, zekat ve kelime-i şehadet, Hz. Allah 'ın Muhammedi şeriatına emri ilahisi, temel ibadet ve taatlarıdır.
Hz. Allah evvelki şeriatlar için, yani, Musevi ve İsevi şeriatlarını da kapsayan Hac suresi 67. ayette;;
Biz, her ümmete, bir ibadet usulü gösterdik. Öyle ise onlar bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin. Buyurmaktadır.
Ehli Kitap, evvelki şeriat ifadeleri, bugün bize ayetin gerçek manasını veremiyor. Neden.? Çünkü, Musevi 'liği, Yahudilik, İsevi 'liği ise Hıristiyanlık, yani farklı bir din, farklı bir inanışmış gibi algıladığımızdan, bu zamana kadar bize böyle öğretildiğinden..
Ankebut suresi 46. ayette ;
Kitap ehliyle, haksızlık edenleri dışında en güzel tarzda tartışın ve deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de inandık. Tanrımız ve Tanrınız birdir, biz de O'na teslim olanlarız."
Hz. Allah Al'i İmran 85. ayette;
De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rableri tarafından verilene inandık; onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz O'na teslim olanlarız."
Bakara suresi 136. ayette ise ;
Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve esbata indirilene, Musa ve İsa'ya verilene ve peygamberlere Rabbleri tarafından verilene inandık, onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz Allah'a teslim olanlarız. deyin.
Şûra suresi 13. ayette ise;
Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin diye, Din olarak, Nuh'a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve Îsa'ya tavsiye ettiğimizi sizin için şeriat yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam, Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine seçer ve dilediğini de doğru yola iletir. Buyurmakta..
Dinde ayrılık yok. Tüm insanlık, Adem a.s ile Havva validemizden meydana gelmiş, bütün kitap ve peygamberler bu devamlılık içerisinde gönderilmiştir. Kardeşlik anlamında, Hz. Resullulah, bir hadisinde şöyle buyurmuştur;
''Mü'min olmadan cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de Mü'min olmazsınız''. ''Ey Allah 'ın Kulları kardeş'' olunuz.!
Hadis, genel manadadır. Musevi, İsevi, Muhammedi ayrımı yapılmadan, Allah 'ın yaratmış olduğu bütün kullaradır..
Hucurat suresi 14. ayette;
Bedeviler dediler ki, İman ettik.! De ki, Siz iman etmediniz amma, Müslüman olduk deyin. İman henüz kalplerinize yerleşmedi. Şayet, Allah 'a ve Peygamberine itaat ederseniz, amellerinizden bir şey eksiltmez. Muhakkak ki Allah. çok esirgeyen, çok bağışlayandır.
Ayette de görüldüğü üzere, Müslüman olmak, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul ile başlıyor. İman ise, Allah 'ın emir ve yasaklarına uymak, Peygamberine itaat etmek ile başlıyor. Bu manada, son nefesinde ''Lailahe illallah'' diyenin kurtuluşa ereceği bildirilmekte.
İman noktasında baktığımızda,
Nisa suresi 136. ayette;
Ey inananlar, Allah'a, Elçisine, Elçisine indirdiği Kitaba ve daha önce indirmiş bulunduğu Kitaba inanın. Kim Allah'ı, meleklerini, Kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse o, delalete uğrayanlardandır.
Müttakiy olanları ise;
Bakara suresi 2. ayette;
Kendisinde hiç bir şüphe olmayan O kitap, ''müttakiler'' için yol göstericidir. (Kimdir Ya Rabbi o müttakiyler)
Bakara suresi 3. ayette;
Onlar ki gayba inanır, namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan harcarlar.
Bakara suresi 4. ayette;
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; ahirete de kesinlikle iman ederler.
Bakara suresi 5. ayette ;
İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve umduklarına erenler, işte onlardır!
Bu noktaya kadar sunmaya çalıştığım bilginin özeti;
-- ''Lailahe illallah'' diyen kimse, Hz. Allah 'ın buyruğuna göre Müslüman 'dır.
-- Allah 'ın varlığı ve birliğine inanıştan sonra, Amentünün altı şartına acabasız inanan kimse, Mü'min 'dir.
(Allah 'ın varlığına ve birliğine, Meleklerine, Kitaplarına (ayırdetmeden), Resullerine (ayırdetmeden), ahiret hayatına, kader ve kazanın, hayrın ve şerrin ancak Allah 'tan olduğuna iman eden, öldükten sonra tekrar dirileceğine iman eden ve imanın zirvesi olan kelime-i şehadeti ifade eden) Mü'min..
-- Hz. Allah 'ın emir ve yasaklarına, peygamberinin getirmiş olduğu şeriatına uyan, İslam 'ın temel ibadet ve taatlarını yerine getirmeye çalışan kişi, (oruç, namaz, hac, zekat, kelimeyi şehadet) Müttakiy 'dir, İttika sahibidir.
Din denilince, İslam,
Müslüman denilince, Allah 'ın varlığını ve birliğini kabul eden,
Mü'min denilince, Amentünün altı şartını acabasız kabul eden,
Müttakiy denilince de, İmandan sonra, Allah 'ın emir ve yasaklarına uyan, Peygamberin getirdiği şeriata göre yaşayan ve ibadet ve taatına devam eden anlaşılmalıdır. Bu sebepledir ki, İslam 'da şart yoktur...
Günümüzde, İslam, Müslüman, Mü'min ifadeleri tek bir manada algılanıyor. Hele ki Müttakiy ifadesi nerdeyse hiç kullanılmıyor.
Hiç çalışanla, çalışmayan bir olur mu.? İbadet eden ve etmeyen, Amentüye inanan ile inanmayan bir olur mu.? Biraz tefekkür, biraz düşünceye sevk edebilmek adına, yanlışlarımızı doğruya iletebilmek adına inşaallah fayda sağlayabiliriz.