- Katılım
- 17 Mart 2011
- Mesajlar
- 152
- Tepkime puanı
- 1
KIZLAR KENDİ İSTEKLERİYLE EVLENMELİDİR
24/33 :...Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli (namuslu) kalmak isteyen genç kızları fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilmelidir ki zorlanmalarından dolayı Allah onlar için çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Kızlar, özgür iradeleriyle hayat arkadaşını seçmelidir. Ömür boyu birlikte arkadaşlık edeceği, aile kurarak çoluk çocuğa karışacağı eşini kendi isteği ile seçmek, onun en doğal hakkıdır. Aksi takdirde o yuvada birlik ve beraberlik olmayacağı gibi, çocuklarında yetişmesinde önemli sakıncalar olabilecektir. Anne-baba kızlarını; onun isteği dışında geçici dünya menfaatleri için zengin veya yaşlı kimseler ile zor ve baskı kullanarak evlendirmeleri, ancak mutsuzluğu getirir. Allah katında bunun günahı da pek tabii ki ebeveynin olur. Evliliklerde gerek kız ve gerekse erkek tarafı olan ailelerin evlenmelerde yalnızca zenginlik aramaları, çok hatalı bir düşünce tarzıdır. Bir kadının veya erkeğin malına göz dikerek yapılan evlilikler, pek çok olumsuzlukları getirir. Nûr 24/32 : «Sizden bekâr olan kimseleri ...evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah lütfu ile onları zengin eder...» Evlenecek adaylarda; temiz soy, iyi terbiye ve güzel ahlâk aile saadeti için yeterli özelliklerdir.
Maalesef Ülkemizde bilhassa Doğu Bölgeler'imizde, kızların rızaları alınmadan görücü usulü ile evlilikler yaptırılmakta; bunun neticesi olarak sağlıksız bir yuva, mutsuz bir aile ve iyi yetişmemiş çocukların meydana gelmeleri de kaçınılmaz olmaktadır.
EŞLERİNİZE MEHİRLERİNİ VERİN
4/4 : Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin...
4/24 : ...Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara verin. Bir borçtur bu...
Mehir, Arap-İslâm toplumlarının örf ve adetlerine göre evlenirken erkeğin eşine verdiği veya borçlandığı para veya maldır. Mehrin miktarı, her ailenin ekonomik durumlarına ve çevrenin kabullerine göre tayin edilir. Bu uygulama, kadına verilen değerin ve saygının ifadesidir.
Musevilerde, İslâmiyet'teki bu geleneğin aksine kızlarına iyi damat adayı bulabilmeleri için, erkeğe drahoma adı verilen para veya mal verme adeti bulunmaktadır. Oysa Kur'ân; servetleri için değil, bizzat kadınların değer ve hakları için onlara mehir verilmesi yükümlülüğünü getirmiştir.
Nimet; iyilik, lûtuf, rızık, ihsân, yiyecek-içecek gibi manalara gelir. Ayette Kendilerinden nimetlendiğimiz kadınlar ın anlamı ise; kadınların erkeklere verdiği maddî ve manevî destek, hayat arkadaşlığı, cinsel ihtiyaçların giderilmesi ve en önemlisi de çoluk çocuk yapma gibi nimetlendirmeleridir. İşte bu özelliklerinden dolayı erkek karısına borçlanır ki, bu da nazik ve cömert bir biçimde ödenmesi gerekli olan mehir verme yükümlülüğüdür.
Bugün Ülkemizin bir çok bölgelerindeki evlenmelerde kadınlara mehir verme adeti uygulanmamakla beraber, Doğu ve Orta Anadolu Bölgelerimizde mehir verme geleneği halen devam etmektedir.
Kur'ân'da geçici (müt'a) nikâhı var mıdır? Geçici (müt' a) nikâhı, bir erkeğin bir ücret karşılığında belli bir süre için evlenmesidir. Kararlaştırılmış zaman (örneğin bir gün, beş gün, bir ay v.s.) bitince evlilik de sona erer. Halk dilinde Acem Nikâhı da denilen bu tip evlilikler, eski Arap ve İran toplumlarında yaygındı.
Kur'ân; İslâmiyetten evvel ikinci sınıf insan durumuna getirilen kadının bütün haklarını vermiştir. O bir ücret karşılığında geçici olarak faydalanılacak bir varlık değil; ailenin hanımefendisi, gelecek neslin emanet edildiği, çocuğuna karşılık beklemeden sonsuz sevgisiyle bağlı olan fedakâr bir annedir. Evlilik, İlâhî Yasalar ile sağlam temeller üzerine kurulmuş, iffet ve namus kavramı yuva kurmanın ilk şartı olarak belirlenmiştir.
Eski ilkel örf ve adetlerin, İslâmiyet'ten sonra da devam etmesini isteyenler, Nisa 4/24 ayetinin manasını kaydırıp değiştirmek suretiyle müt'a nikâhını, Kur'ân'a fatura etmeye çalışmışlardır. Hz. Peygamber de geçici evliliği uygulamıştı, Hz. Ömer'in halifelik zamanında da kaldırılmıştı. gibi rivayetler, hiçbir zaman müt'a nikâhını yasallaştıramaz. Eğer Yüce Allah geçici nikâhı uygun görse idi, Kur'ân'a açık bir hüküm kordu. Kur'ân'da müt'a nikâhı yoktur ve İslâmiyet'in ruhuna ve hükümlerine de tamamiyle aykırıdır.
24/33 :...Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli (namuslu) kalmak isteyen genç kızları fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilmelidir ki zorlanmalarından dolayı Allah onlar için çok bağışlayıcı ve merhametlidir.
Kızlar, özgür iradeleriyle hayat arkadaşını seçmelidir. Ömür boyu birlikte arkadaşlık edeceği, aile kurarak çoluk çocuğa karışacağı eşini kendi isteği ile seçmek, onun en doğal hakkıdır. Aksi takdirde o yuvada birlik ve beraberlik olmayacağı gibi, çocuklarında yetişmesinde önemli sakıncalar olabilecektir. Anne-baba kızlarını; onun isteği dışında geçici dünya menfaatleri için zengin veya yaşlı kimseler ile zor ve baskı kullanarak evlendirmeleri, ancak mutsuzluğu getirir. Allah katında bunun günahı da pek tabii ki ebeveynin olur. Evliliklerde gerek kız ve gerekse erkek tarafı olan ailelerin evlenmelerde yalnızca zenginlik aramaları, çok hatalı bir düşünce tarzıdır. Bir kadının veya erkeğin malına göz dikerek yapılan evlilikler, pek çok olumsuzlukları getirir. Nûr 24/32 : «Sizden bekâr olan kimseleri ...evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah lütfu ile onları zengin eder...» Evlenecek adaylarda; temiz soy, iyi terbiye ve güzel ahlâk aile saadeti için yeterli özelliklerdir.
Maalesef Ülkemizde bilhassa Doğu Bölgeler'imizde, kızların rızaları alınmadan görücü usulü ile evlilikler yaptırılmakta; bunun neticesi olarak sağlıksız bir yuva, mutsuz bir aile ve iyi yetişmemiş çocukların meydana gelmeleri de kaçınılmaz olmaktadır.
EŞLERİNİZE MEHİRLERİNİ VERİN
4/4 : Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert bir şekilde örf ve çevrenin kabullerine uygun olarak verin...
4/24 : ...Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara verin. Bir borçtur bu...
Mehir, Arap-İslâm toplumlarının örf ve adetlerine göre evlenirken erkeğin eşine verdiği veya borçlandığı para veya maldır. Mehrin miktarı, her ailenin ekonomik durumlarına ve çevrenin kabullerine göre tayin edilir. Bu uygulama, kadına verilen değerin ve saygının ifadesidir.
Musevilerde, İslâmiyet'teki bu geleneğin aksine kızlarına iyi damat adayı bulabilmeleri için, erkeğe drahoma adı verilen para veya mal verme adeti bulunmaktadır. Oysa Kur'ân; servetleri için değil, bizzat kadınların değer ve hakları için onlara mehir verilmesi yükümlülüğünü getirmiştir.
Nimet; iyilik, lûtuf, rızık, ihsân, yiyecek-içecek gibi manalara gelir. Ayette Kendilerinden nimetlendiğimiz kadınlar ın anlamı ise; kadınların erkeklere verdiği maddî ve manevî destek, hayat arkadaşlığı, cinsel ihtiyaçların giderilmesi ve en önemlisi de çoluk çocuk yapma gibi nimetlendirmeleridir. İşte bu özelliklerinden dolayı erkek karısına borçlanır ki, bu da nazik ve cömert bir biçimde ödenmesi gerekli olan mehir verme yükümlülüğüdür.
Bugün Ülkemizin bir çok bölgelerindeki evlenmelerde kadınlara mehir verme adeti uygulanmamakla beraber, Doğu ve Orta Anadolu Bölgelerimizde mehir verme geleneği halen devam etmektedir.
Kur'ân'da geçici (müt'a) nikâhı var mıdır? Geçici (müt' a) nikâhı, bir erkeğin bir ücret karşılığında belli bir süre için evlenmesidir. Kararlaştırılmış zaman (örneğin bir gün, beş gün, bir ay v.s.) bitince evlilik de sona erer. Halk dilinde Acem Nikâhı da denilen bu tip evlilikler, eski Arap ve İran toplumlarında yaygındı.
Kur'ân; İslâmiyetten evvel ikinci sınıf insan durumuna getirilen kadının bütün haklarını vermiştir. O bir ücret karşılığında geçici olarak faydalanılacak bir varlık değil; ailenin hanımefendisi, gelecek neslin emanet edildiği, çocuğuna karşılık beklemeden sonsuz sevgisiyle bağlı olan fedakâr bir annedir. Evlilik, İlâhî Yasalar ile sağlam temeller üzerine kurulmuş, iffet ve namus kavramı yuva kurmanın ilk şartı olarak belirlenmiştir.
Eski ilkel örf ve adetlerin, İslâmiyet'ten sonra da devam etmesini isteyenler, Nisa 4/24 ayetinin manasını kaydırıp değiştirmek suretiyle müt'a nikâhını, Kur'ân'a fatura etmeye çalışmışlardır. Hz. Peygamber de geçici evliliği uygulamıştı, Hz. Ömer'in halifelik zamanında da kaldırılmıştı. gibi rivayetler, hiçbir zaman müt'a nikâhını yasallaştıramaz. Eğer Yüce Allah geçici nikâhı uygun görse idi, Kur'ân'a açık bir hüküm kordu. Kur'ân'da müt'a nikâhı yoktur ve İslâmiyet'in ruhuna ve hükümlerine de tamamiyle aykırıdır.