- Katılım
- 29 Nisan 2011
- Mesajlar
- 269
- Tepkime puanı
- 27
Müslümanlıkta Muaşeret Adabı
Birlikte dostça yaşama, güzel geçinme, birbirinin hakkına saygı gösterme demektir. Daha yaygın olarak Adabîmuâşeret şeklinde söylenir. Adâbımuaşeret, muaşeret adabı (ortak yaşama esasları) demektir. Müslümanlıkta muaşeret adabına riayet çok büyük önem taşır.
İnsanların toplu halde yaşadıkları, birbirleriyle binbir türlü ilişki ve alışveriş içinde bulundukları, buna da mecbur oldukları bilinen bir husustur, insanların böyle birlikte yaşamanın gerektirdiği bazı inceliklere dikkat etmeleri gereği de bu nedenle kendini hissettiriyor. Toplu yaşayışta gözönünde tutulması gereken bu inceliklere adabımuaşeret (görgü) deniyor. Kişiler görgü kurallarını kendileri koymazlar, önceden konmuş olan kuralları toplumda hazır olarak bulurlar ve kendilerini bunlara uydururlar.
İnsan adabımuaşerete uymazsa ne olur? Ceza mı görür? Hayır. Ama görgüsüzlükle, kabalıkla, incelikten nasipsizlikle suçlanmak tehlikesi söz konusudur. Her yerde, her toplumda bu böyledir. Her toplumun kendine göre muaşeret adabı vardır. Çeşitli toplumlarca bu alanda benimsenen kuralların çok farklı yanları bulunduğu gibi benzeyenleri de vardır.
İnsan ve toplum hayatını çeşitli yönlerden düzenlenmeyi hedef alan İslam dini, bu konuda da açık ve anlaşılır prensipler koymuştur. Biz burada bunların ancak bellibaşlılarına değineceğiz.
Selamlaşmak
Müslümanlıkta adabımuaşeretin en önemlilerinden biri selamlaşmaktır, iki veya daha fazla kişi karşılaştığında, bir araya geldiğinde ilk söz selam olmalıdır. Peygamberimiz, "Selam sözden önce gelir" [1] demiştir. Eskiler bunu "Evvel selam, sonra kelam" diye kafiyeleştirmiştir. Müslümanlıkta selamın sözleri kısaca "Selamünaleyküm"dür. "Barış ve esenlik üzerinize olsun" demektir. Bu selamın cevabı olan "Aleykümselam" da aynı anlamdadır. Fakat sözleri ne olursa olsun önemli olan selamlaşmaktır.
Selamı, yürüyenler oturanlara, gençler yaşlılara, süvariler yayalara verir.
Verilen selamı almak, vermekten daha da önemli bir görevdir. Verilen selamı alamayacak durumda olanlara selam verilmez. Namaz kılan, Kur'an okuyan, hutbe dinleyen, yemek yiyen kimseler bunlardandır.
Güler yüz
İki mümin karşılaştığında, selam gibi birbirinden esirgememeleri gereken bir incelik de güler yüzdür. Kişinin kişiyi güler yüzle karşılanmasına dinimiz çok değer vermiştir. Çünkü bir yerde asık bir suratla karşılaşmak insanın neşesini kaçırır, moralini bozar. Tersine karşınızdakinde güler yüz ve anlayış görürseniz cesaretiniz artar, kendinize güven gelir. Soracağınızı daha rahat sorar, öğrenmek istediğiniz bir şeyi daha rahat öğrenirsiniz. Bunun için islam karşılıklı ilişkilerimizde güler yüzü gözardı etmemiş, tersine ön plana çıkarmıştır. Peygamberimiz, "iyilikten hiçbir şeyi küçük görme, mümin kardeşini güler yüzle karşılamak bile olsa" [2] buyurmuştur.
Hasta ziyareti
En değerli İslami görgü kurallarından biri de hasta ziyaretidir. Hastayla ilgilenmek, hatırını sormak, ona moral vermek, bir ihtiyacı olup olmadığını sormak esastır. Peygamberimiz, "Sizden biri hasta ziyaretine gittimi, elini onun eli ve alnı üzerine koysun ve 'Nasılsın? diye hatırını sorsun" demiştir. Kendisi, gayri müslim komşusunu bile hastalığında ziyaret etmiştir.
Hasta ziyareti önemli olduğu kadar, hastanın yanında uzun uzun kalarak ona rahatsızlık vermemek, ziyareti kısa kesmek de o kadar önemlidir. Peygamber Efendimiz bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur; "İbadetin sevap bakımından en üstünü, hastanın hatırını sormaya gidince yanından çabuk kalkmaktır" [3].
İyilik ve yardım
Yeri ve zamanı geldiğinde iyilik ve yardımda bulunmak dinde bir görevdir. Burada bizim belirtmek istediğimiz iyilik ve yardımın kendisi değil, biçimidir. Bu, bazen iyiliğin kendisinden bile önem taşır.
İyilikte görgü, iyiliğin, gizli, gösterişten kaçınarak ve gurur kırmayacak şekilde yapılmasıdır. Bir iyiliğe karışacak en küçük gösteriş, onun değerini, Allah katındaki sevabını siler süpürür. Peygamberimiz, "iyilik üç şeyle tamamlanır: Acele etmek, küçük göstermek ve gizli tutmak'' buyurmuştur.
İyilik görmenin iyilik edene teşekkür etmesi de görgüdendir. Birine bir iyilik yapanın bunu konuşması doğru değildir. Ama, iyilik yapılanın bunu konuşması, anması teşekkür yerine geçer. İnsanın gördüğü iyiliği gizlemesi ise nankörlük sayılmıştır.
Yemekte görgü
Dinimizin sofra için, yemek için koyduğu görgü kurallarının bir bölümünün çizgisine modern dünya ancak yakın zamanda gelebilmiştir. Bunlardan biri, yeme içmede ölçülü olmak, hiçbir zaman mideyi tıka basa doldurmamak, sofradan daha iştahı varken kalkmak, biçimindeki kuraldır. Günümüzde tıp ve bilim de aynı anlayışa sahiptir ve gerekliliğini savunmaktadır, "mide derdin, perhiz devanın başıdır" hadisi bu anlayışın kaynağıdır.
Yemeğe "besmele" ile başlamak, yemekten sonra "elhamdülillah" demek; yemekten önce ve sonra elleri muhakkak yıkamak; yemek yerken başkalarını tiksindirecek davranışlardan kaçınmak da İslami görgüdendir.
Suyu bir nefeste içmemek, içilecek suyun içine doğru solumamak da içmenin görgüsündendir.
Görgü kuralı niteliğinde bazı hadisler
"Mektuba cevap vermek, selama karşılık vermek gibi bir görevdir". [4]
"İki kişi gizli konuşurken sen aralarına girme". [5]
"Sohbet edenler üç kişi olursa ikisi üçüncünün önünde gizli konuşmasın. Çünkü bu davranış üçüncüyü tedirgin eder". [6]
"Güzel elbiseler giyiniz, güzel bineklere bininiz, insanların nazarlarına hoşa gidecek şekilde çıkınız."
[1]CamiuVSagir c. 2. s. 32.
[2]Riyazü VSalihin c. 1, s. 159.
[3]CamiuVSagir c. 1, s. 42.
[4]A. Himmet Berki 250 Hadis, s. 101.
[5]Age. s. 28.
[6]Age s. 29.
Birlikte dostça yaşama, güzel geçinme, birbirinin hakkına saygı gösterme demektir. Daha yaygın olarak Adabîmuâşeret şeklinde söylenir. Adâbımuaşeret, muaşeret adabı (ortak yaşama esasları) demektir. Müslümanlıkta muaşeret adabına riayet çok büyük önem taşır.
İnsanların toplu halde yaşadıkları, birbirleriyle binbir türlü ilişki ve alışveriş içinde bulundukları, buna da mecbur oldukları bilinen bir husustur, insanların böyle birlikte yaşamanın gerektirdiği bazı inceliklere dikkat etmeleri gereği de bu nedenle kendini hissettiriyor. Toplu yaşayışta gözönünde tutulması gereken bu inceliklere adabımuaşeret (görgü) deniyor. Kişiler görgü kurallarını kendileri koymazlar, önceden konmuş olan kuralları toplumda hazır olarak bulurlar ve kendilerini bunlara uydururlar.
İnsan adabımuaşerete uymazsa ne olur? Ceza mı görür? Hayır. Ama görgüsüzlükle, kabalıkla, incelikten nasipsizlikle suçlanmak tehlikesi söz konusudur. Her yerde, her toplumda bu böyledir. Her toplumun kendine göre muaşeret adabı vardır. Çeşitli toplumlarca bu alanda benimsenen kuralların çok farklı yanları bulunduğu gibi benzeyenleri de vardır.
İnsan ve toplum hayatını çeşitli yönlerden düzenlenmeyi hedef alan İslam dini, bu konuda da açık ve anlaşılır prensipler koymuştur. Biz burada bunların ancak bellibaşlılarına değineceğiz.
Selamlaşmak
Müslümanlıkta adabımuaşeretin en önemlilerinden biri selamlaşmaktır, iki veya daha fazla kişi karşılaştığında, bir araya geldiğinde ilk söz selam olmalıdır. Peygamberimiz, "Selam sözden önce gelir" [1] demiştir. Eskiler bunu "Evvel selam, sonra kelam" diye kafiyeleştirmiştir. Müslümanlıkta selamın sözleri kısaca "Selamünaleyküm"dür. "Barış ve esenlik üzerinize olsun" demektir. Bu selamın cevabı olan "Aleykümselam" da aynı anlamdadır. Fakat sözleri ne olursa olsun önemli olan selamlaşmaktır.
Selamı, yürüyenler oturanlara, gençler yaşlılara, süvariler yayalara verir.
Verilen selamı almak, vermekten daha da önemli bir görevdir. Verilen selamı alamayacak durumda olanlara selam verilmez. Namaz kılan, Kur'an okuyan, hutbe dinleyen, yemek yiyen kimseler bunlardandır.
Güler yüz
İki mümin karşılaştığında, selam gibi birbirinden esirgememeleri gereken bir incelik de güler yüzdür. Kişinin kişiyi güler yüzle karşılanmasına dinimiz çok değer vermiştir. Çünkü bir yerde asık bir suratla karşılaşmak insanın neşesini kaçırır, moralini bozar. Tersine karşınızdakinde güler yüz ve anlayış görürseniz cesaretiniz artar, kendinize güven gelir. Soracağınızı daha rahat sorar, öğrenmek istediğiniz bir şeyi daha rahat öğrenirsiniz. Bunun için islam karşılıklı ilişkilerimizde güler yüzü gözardı etmemiş, tersine ön plana çıkarmıştır. Peygamberimiz, "iyilikten hiçbir şeyi küçük görme, mümin kardeşini güler yüzle karşılamak bile olsa" [2] buyurmuştur.
Hasta ziyareti
En değerli İslami görgü kurallarından biri de hasta ziyaretidir. Hastayla ilgilenmek, hatırını sormak, ona moral vermek, bir ihtiyacı olup olmadığını sormak esastır. Peygamberimiz, "Sizden biri hasta ziyaretine gittimi, elini onun eli ve alnı üzerine koysun ve 'Nasılsın? diye hatırını sorsun" demiştir. Kendisi, gayri müslim komşusunu bile hastalığında ziyaret etmiştir.
Hasta ziyareti önemli olduğu kadar, hastanın yanında uzun uzun kalarak ona rahatsızlık vermemek, ziyareti kısa kesmek de o kadar önemlidir. Peygamber Efendimiz bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur; "İbadetin sevap bakımından en üstünü, hastanın hatırını sormaya gidince yanından çabuk kalkmaktır" [3].
İyilik ve yardım
Yeri ve zamanı geldiğinde iyilik ve yardımda bulunmak dinde bir görevdir. Burada bizim belirtmek istediğimiz iyilik ve yardımın kendisi değil, biçimidir. Bu, bazen iyiliğin kendisinden bile önem taşır.
İyilikte görgü, iyiliğin, gizli, gösterişten kaçınarak ve gurur kırmayacak şekilde yapılmasıdır. Bir iyiliğe karışacak en küçük gösteriş, onun değerini, Allah katındaki sevabını siler süpürür. Peygamberimiz, "iyilik üç şeyle tamamlanır: Acele etmek, küçük göstermek ve gizli tutmak'' buyurmuştur.
İyilik görmenin iyilik edene teşekkür etmesi de görgüdendir. Birine bir iyilik yapanın bunu konuşması doğru değildir. Ama, iyilik yapılanın bunu konuşması, anması teşekkür yerine geçer. İnsanın gördüğü iyiliği gizlemesi ise nankörlük sayılmıştır.
Yemekte görgü
Dinimizin sofra için, yemek için koyduğu görgü kurallarının bir bölümünün çizgisine modern dünya ancak yakın zamanda gelebilmiştir. Bunlardan biri, yeme içmede ölçülü olmak, hiçbir zaman mideyi tıka basa doldurmamak, sofradan daha iştahı varken kalkmak, biçimindeki kuraldır. Günümüzde tıp ve bilim de aynı anlayışa sahiptir ve gerekliliğini savunmaktadır, "mide derdin, perhiz devanın başıdır" hadisi bu anlayışın kaynağıdır.
Yemeğe "besmele" ile başlamak, yemekten sonra "elhamdülillah" demek; yemekten önce ve sonra elleri muhakkak yıkamak; yemek yerken başkalarını tiksindirecek davranışlardan kaçınmak da İslami görgüdendir.
Suyu bir nefeste içmemek, içilecek suyun içine doğru solumamak da içmenin görgüsündendir.
Görgü kuralı niteliğinde bazı hadisler
"Mektuba cevap vermek, selama karşılık vermek gibi bir görevdir". [4]
"İki kişi gizli konuşurken sen aralarına girme". [5]
"Sohbet edenler üç kişi olursa ikisi üçüncünün önünde gizli konuşmasın. Çünkü bu davranış üçüncüyü tedirgin eder". [6]
"Güzel elbiseler giyiniz, güzel bineklere bininiz, insanların nazarlarına hoşa gidecek şekilde çıkınız."
[1]CamiuVSagir c. 2. s. 32.
[2]Riyazü VSalihin c. 1, s. 159.
[3]CamiuVSagir c. 1, s. 42.
[4]A. Himmet Berki 250 Hadis, s. 101.
[5]Age. s. 28.
[6]Age s. 29.
İslam Ansiklopedisi
Moderatör tarafında düzenlendi: