Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Kaza ve Kader
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 43809" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px">1- Varlık nizamının doğrudan gerektirdiği fiiller, bu nizamlara boyun eğerek mecburi olarak bu kanunlara göre gerçekleşir. Çünkü insan, kâinat ve hayatla birlikte konulmuş olan özel kanuna uygun olarak yürür. Kanuna aykırı davranamaz. Bu nedenle insana egemen olan dairede meydana gelen filler insanın iradesi dışında meydana gelir. İnsan bu daire içinde zorunlu olarak hareket eder. Bu dünyaya iradesi olmadan geldiği gibi yine iradesi olmadan gidecektir. Yalnızca cismiyle/fiziki yapısıyla, havada uçamaz, su üzerinde yürüyemez. Gözlerinin rengini, kafasının şeklini, vücudunun büyüklüğünü yaratamaz. Bunların tamamında, yaratılmış olan kulun herhangi bir tesiri ve ilgisi bulunmaksızın bunları yaratan yalnızca Allahu Teâla'dır. Çünkü varlık kanunlarını yaratan ve bu kanunları varlık dünyası için bir düzenleyici haline getiren Allahu Teâla'dır. Varlık âlemi bu kanunlara göre yürümeye mecburdur, onlara muhalefet etme hakkına sahip değildir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Varlık kanunlarının gerektirmediği, insanın da defetme ve kendinden uzaklaştırma gücüne sahip olmadığı ikinci kısım fiillere gelince: Bu fiiller ya doğrudan insandan çıkar ya da kendi isteği dışında insan üzerinde gerçekleşir. İnsan kesinlikle bunları kendinden uzaklaştırma imkânına sahip değildir. Duvarın üzerinde bulunan bir şahsın düşerek bir başka kişiyi öldürmesi, kuşa ateş eden kimsenin açtığı ateşin varlığından haberdar olmadığı bir insana isabet ettirip onu öldürmesi, telafisi mümkün olmayan bir arızadan dolayı bir uçağın düşmesi, bir otomobilin veya trenin devrilmesi ve bu nedenle de yolcuların ölmesi ve buna benzer birçok olay bu kapsama giren olaylardandır. İşte insanın üzerinde gerçekleşen veya insandan çıkan bu tür fiillerin olmasını her ne kadar varlık kanunları gerektirmese de, bunların hepsi insanın iradesi olmadan, ya insandan çıkmıştır ya da insanın üzerinde gerçekleşmiştir. Bu tür fiiller insanın gücü altında olan fiillerden değildir. Bunlar insana egemen olan dairede gerçekleşen fiillerdendir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşte, insana egemen olan bu dairede gerçekleşen fiillerin tamamı “Kaza” diye isimlendirilir. Çünkü fiile hükmeden Allah'tır. Fiilin meydana gelmesinde kulun iradesi hür değildir. Kulun herhangi bir serbestiyeti de yoktur. Bu nedenle bu fiillerin sonucunda insanın değerlendirmesine göre sevgi veya hoşnutsuzluk, fayda veya zarar olsa da, ortaya çıkan sonuçlardan Allahu Teâla kulu sorgulamaz, cezalandırmaz. Yani insan her ne kadar hayır ve şer olarak değerlendirse de bu fiillerdeki hayrı ve şerri bilen yalnızca Allahu Teâla'dır. Çünkü bu türden fiillerin oluşumunda insanın etkisi yoktur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p> <span style="font-size: 12px">İnsan bu tür fiillerin niteliği ve fiil hakkında bir şey bilemeyeceği gibi fiili kendinden uzaklaştırma veya kendine doğru çekme imkânına da sahip değildir. Bu nedenle de bu tür bir fiilden dolayı ne sevap kazanır ne de cezalandırılır. İşte "Kaza" budur. Bu durumdaki bir fiilden dolayı da "Kaza" oldu denilir. Sonuç olarak da insanın kazanın Allah Sübhanehu ve Teâla’dan olduğuna inanması, iman etmesi lazımdır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">B- İnsanın hâkim olduğu dairedeki fiillere gelince: Bu daire, insanın serbestçe seçtiği nizama göre, yani Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatına veya bir başka nizama göre yaşayabildiği dairedir. Bu daire insanın kendisinden kaynaklanan veya kendi iradesiyle insan üzerinde vuku bulan amellerin görüldüğü dairedir. İnsan dilediği gibi yer, içer, yürür, istediği zaman yolculuk yapar. Dilediği zamanda da bunları yapmaz. İnsan ateşle yakar, dilediği gibi bıçakla keser, dilediği gibi cinsi ihtiyacını veya mülk edinme ihtiyacını veya midevi açlığını doyurabilir. Bir fiili serbestçe yapabildiği gibi yine serbestçe de ondan vazgeçebilir. Bu nedenle de insan bu daire içerisinde yaptığı fiillerden sorumludur. Sevabı hak edecek bir fiili yaptığı zaman sevapla mükâfatlandırılır, cezalandırılmayı gerektiren bir fiili yaptığında da azap ile cezalandırılır. Bu tür fiillerin "Kaza" ile ilgisi olmadığı gibi "Kaza"nın da bu tür fiillerle ilgisi yoktur. Çünkü insan, serbest iradesi ile fiili yapmaktadır. Bu nedenle de ihtiyari/serbest irade ile yapılan fiiller "Kaza" kapsamına girmez.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">“Kadere” gelince: İster insana egemen olan dairede meydana gelen olaylar olsun, ister insanın egemen olduğu dairede meydana gelen olaylar olsun, eşyadan, insan hayat ve kâinat maddesinden oluşan ve eşya üzerinde meydana gelen fiillerdir. Bu fiiller bir sonuç olarak ortaya çıkar. Yani bu tür fiilin varlığından bir işin ortaya çıkması gerekir. İşte burada şöyle bir soru gündeme gelmektedir: İnsanın eşyalarda ortaya çıkardığı özellikleri insanın kendisi mi yaratıyor yoksa eşyaları yarattığı gibi eşyalardaki özellikleri de Allah Sübhanehu ve Teâla mı yaratıyor?</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İnsanın eşyada ortaya çıkardığı özellikleri dikkatlice inceleyen kimse bunların insanın fiili olmayıp eşyanın özelliklerinden olduğunu fark eder. Eşyanın kendisine ait özelliklerinden bir özellik olmadıkça insanın bir özelliği yaratamaması, eşyalardaki özellikleri insanın yaratmadığının delilidir. Eşyaların kendisine ait olmayan veya kendisinde bulunmayan bir özelliğin insanın isteği ile ortaya çıkması mümkün değildir. Bu nedenle bu işler insanın fiilleri olmayıp eşyanın özellikleridir. Hem eşyaları hem de eşyalardaki özellikleri, takdir ettiği bu özelliklerin dışına çıkamayacağı şekilde yaratan Allahu Teâla'dır. Hurma çekirdeğinde elma değil, hurma bitme özelliği vardır. İnsan menisinde hayvan değil insanın meydana gelmesi özelliği vardır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Allah Subhenehû ve Teala eşyalarda da belirli özellikler yarattı. Ateşte yakma, odunda yanma, bıçakta kesme özelliğini yaratan ve her şey için aksi yönde hareket edemeyeceği, varlık nizamına göre hareket etmesini sağlayan kanunları koyan Allahu Teâla'dır. Allah Subhenehû ve Teala’nın eşyalar için takdir etmiş olduğu bu özelliklere ters düşen olayların eşyalarda görülmesi harikulade / olağanüstü bir olay sayılır. Böyle bir olay da ancak peygamberlerde görülür ki bu da onlara verilmiş mucizelerdir. Allah Subhenehû ve Teala, eşyalarda belirli özellikleri yarattığı gibi insanda da içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları yaratmış, eşyalarda bulunan özellikler gibi içgüdü ve uzvi ihtiyaçlara da muayyen özellikler vermiştir. Nevi içgüdüsünde meselâ cinsî meyil özelliğini, beka içgüdüsünde meselâ mülk edinme özelliğini, uzvi ihtiyaçlarda meselâ açlık özelliğini yaratmış ve bu özellikleri varlık kanununa göre insan için gerekli kılmıştır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">İşte, Allah Sübhanehu ve Teâla'nın hem eşyalarda yaratmış olduğu belirli özellikler hem de insanda yarattığı içgüdülere ve uzvi ihtiyaçlara "Kader" ismi verilir. Çünkü eşyaları, içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları yaratan ve onlara belirli özellikler veren Allahu Teâla'dır. İnsandaki şehvet duygularının kabarması, gözünü açtığında görmesi, yukarıya atıldığında taşın yukarıya doğru gitmesi, aşağıya doğru atıldığında inmesi gibi fiillerin hiçbiri insanın fiili değildir. Bunların hepsi ancak Allahu Teâla'nın eşyaları bu halde yaratmasının yani eşyayı ve eşyalardaki belirli özellikleri yaratmasının bir sonucudur. Bu nedenle özellikler insandan değil Allahu Teâla'dandır. Bunların meydana gelmesinde kulun kesinlikle herhangi bir rolü yoktur. İşte, "Kader" budur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu açıklamalara göre, "Kaza ve Kader" konusunda "Kader" diye insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklere denir. Bu nedenle insanın, eşyalarda takdir edilen özellikleri Allah Sübhanehu ve Teâla'nın yarattığına iman etmesi gerekir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Buna göre; "Kaza ve Kader", insana egemen olan dairede meydana gelen kulun fiilleri ve eşyalarda insanların ortaya çıkardıkları özelliklerdir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Kaza ve Kader"in hayrının ve şerrinin Allahu Teâla'dan olduğuna inanmak demek, insanda zorla meydana gelen ve def edemediği fiillerin ve insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerin Allahu Teâla'dan olduğuna, bunların meydana gelmelerinde kulun hiçbir rolünün olmadığına inanmak demektir.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bu nedenle ihtiyari fiiller yani insanın serbest iradesi ile yapabildiği fiiller "Kaza ve Kader" konusunun dışında kalmaktadır. Çünkü insanın serbest iradesi ile yapabildiği bu fiiller ya insandan kaynaklanır veya serbest iradesi ile insan üzerinde cereyan eder. Allahu Teâla insanı, insandaki içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları, eşyalardaki özellikleri yarattığında insanda temyiz kabiliyetine sahip aklı da yaratarak insana, bir fiili yapma veya yapmama serbestisini vermiştir. İnsanı bir fiili yapmaya veya yapmamaya mecbur bırakmamıştır. Eşyadaki özellikleri, içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları da bir fiili yapmaya veya yapmamaya mecbur kılmamıştır. Böylece insan, Allah Subhenehû ve Teala’nın kendisine vermiş olduğu mümeyyiz akıl iyiyi kötüden ayırt edebilen akıl ile bir fiili yapıp yapmama konusunda serbest bırakılmıştır. Allah, aklı, Şer’î tekliflerin temeli kılmıştır. Bu nedenle insan, hayır olan bir fiili yaptığı zaman ona sevap vardır. Çünkü aklı, Allah Subhenehû ve Teala’nın emirlerini yerine getirmeyi ve yasaklarından da sakınmayı seçmiştir. Şer bir fiili yaptığında ise insana ceza vardır. Çünkü insan aklı ile Allah Subhenehû ve Teala’nın emirlerine muhalefet ederek yapılmasını yasakladığı bir işi yapmıştır. Bu fiillerden dolayı da onun cezası haktır ve adildir. Çünkü o, herhangi bir zorlama olmadan bir fiili yapmada tamamen serbesttir. "Kaza ve kader"in bununla asla alakası yoktur. Buradaki mesele kulun kendi fiilini serbestçe yapmasıdır. Bu nedenle de insan yaptıklarından sorumludur. Zira Allahu Teâlâ şöyle buyurdu:</span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"><strong>كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ "Herkes kazancına bağlıdır."<span style="color: Blue">[12]</span></strong></span></p><p> </p><p> </p><p> <span style="color: Blue">[1] Tirmizi, Salâh, 426; Nesei, Kıyâm el-Leyl, 1725, 1726; Ebu Davud, Salâh, 1214; İbni Maceh, İkâmetu’s-Salâh, 1168; Ahmed b. Hanbel, Müs. Ehli Beyt, 1625, 1637</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[2] Müslim, İman, 9; Ebu Davud, Seneh, 4075</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[3] Müslim, Kader, 4816; İbni Mace, Mukaddime, 76</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[4] En'am: 101</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[5] En'am: 59</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[6] Hadid: 22</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[7] Tevbe: 51</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[8] Sebe': 3</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[9] En'am: 60</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[10] Nisa: 78</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[11] Nisa: 77-80</span></p><p><span style="color: Blue"></span></p><p><span style="color: Blue">[12] Müddessir: 38</span></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: center"><img src="https://i.imgur.com/V562Z.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"><a href="https://www.islamiforumlar.net/kuran-i-kerim/21838-kader.html#post43801" target="_blank"><strong><span style="font-size: 12px">Kader</span></strong></a></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><a href="https://www.islamiforumlar.net/kuran-i-kerim/21840-kaza.html#post43803" target="_blank"><span style="font-size: 12px"><strong>Kaza</strong></span></a></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 43809, member: 3"] [SIZE=3]1- Varlık nizamının doğrudan gerektirdiği fiiller, bu nizamlara boyun eğerek mecburi olarak bu kanunlara göre gerçekleşir. Çünkü insan, kâinat ve hayatla birlikte konulmuş olan özel kanuna uygun olarak yürür. Kanuna aykırı davranamaz. Bu nedenle insana egemen olan dairede meydana gelen filler insanın iradesi dışında meydana gelir. İnsan bu daire içinde zorunlu olarak hareket eder. Bu dünyaya iradesi olmadan geldiği gibi yine iradesi olmadan gidecektir. Yalnızca cismiyle/fiziki yapısıyla, havada uçamaz, su üzerinde yürüyemez. Gözlerinin rengini, kafasının şeklini, vücudunun büyüklüğünü yaratamaz. Bunların tamamında, yaratılmış olan kulun herhangi bir tesiri ve ilgisi bulunmaksızın bunları yaratan yalnızca Allahu Teâla'dır. Çünkü varlık kanunlarını yaratan ve bu kanunları varlık dünyası için bir düzenleyici haline getiren Allahu Teâla'dır. Varlık âlemi bu kanunlara göre yürümeye mecburdur, onlara muhalefet etme hakkına sahip değildir. 2- Varlık kanunlarının gerektirmediği, insanın da defetme ve kendinden uzaklaştırma gücüne sahip olmadığı ikinci kısım fiillere gelince: Bu fiiller ya doğrudan insandan çıkar ya da kendi isteği dışında insan üzerinde gerçekleşir. İnsan kesinlikle bunları kendinden uzaklaştırma imkânına sahip değildir. Duvarın üzerinde bulunan bir şahsın düşerek bir başka kişiyi öldürmesi, kuşa ateş eden kimsenin açtığı ateşin varlığından haberdar olmadığı bir insana isabet ettirip onu öldürmesi, telafisi mümkün olmayan bir arızadan dolayı bir uçağın düşmesi, bir otomobilin veya trenin devrilmesi ve bu nedenle de yolcuların ölmesi ve buna benzer birçok olay bu kapsama giren olaylardandır. İşte insanın üzerinde gerçekleşen veya insandan çıkan bu tür fiillerin olmasını her ne kadar varlık kanunları gerektirmese de, bunların hepsi insanın iradesi olmadan, ya insandan çıkmıştır ya da insanın üzerinde gerçekleşmiştir. Bu tür fiiller insanın gücü altında olan fiillerden değildir. Bunlar insana egemen olan dairede gerçekleşen fiillerdendir. İşte, insana egemen olan bu dairede gerçekleşen fiillerin tamamı “Kaza” diye isimlendirilir. Çünkü fiile hükmeden Allah'tır. Fiilin meydana gelmesinde kulun iradesi hür değildir. Kulun herhangi bir serbestiyeti de yoktur. Bu nedenle bu fiillerin sonucunda insanın değerlendirmesine göre sevgi veya hoşnutsuzluk, fayda veya zarar olsa da, ortaya çıkan sonuçlardan Allahu Teâla kulu sorgulamaz, cezalandırmaz. Yani insan her ne kadar hayır ve şer olarak değerlendirse de bu fiillerdeki hayrı ve şerri bilen yalnızca Allahu Teâla'dır. Çünkü bu türden fiillerin oluşumunda insanın etkisi yoktur. İnsan bu tür fiillerin niteliği ve fiil hakkında bir şey bilemeyeceği gibi fiili kendinden uzaklaştırma veya kendine doğru çekme imkânına da sahip değildir. Bu nedenle de bu tür bir fiilden dolayı ne sevap kazanır ne de cezalandırılır. İşte "Kaza" budur. Bu durumdaki bir fiilden dolayı da "Kaza" oldu denilir. Sonuç olarak da insanın kazanın Allah Sübhanehu ve Teâla’dan olduğuna inanması, iman etmesi lazımdır. B- İnsanın hâkim olduğu dairedeki fiillere gelince: Bu daire, insanın serbestçe seçtiği nizama göre, yani Allah Subhenehû ve Teala’nın Şeriatına veya bir başka nizama göre yaşayabildiği dairedir. Bu daire insanın kendisinden kaynaklanan veya kendi iradesiyle insan üzerinde vuku bulan amellerin görüldüğü dairedir. İnsan dilediği gibi yer, içer, yürür, istediği zaman yolculuk yapar. Dilediği zamanda da bunları yapmaz. İnsan ateşle yakar, dilediği gibi bıçakla keser, dilediği gibi cinsi ihtiyacını veya mülk edinme ihtiyacını veya midevi açlığını doyurabilir. Bir fiili serbestçe yapabildiği gibi yine serbestçe de ondan vazgeçebilir. Bu nedenle de insan bu daire içerisinde yaptığı fiillerden sorumludur. Sevabı hak edecek bir fiili yaptığı zaman sevapla mükâfatlandırılır, cezalandırılmayı gerektiren bir fiili yaptığında da azap ile cezalandırılır. Bu tür fiillerin "Kaza" ile ilgisi olmadığı gibi "Kaza"nın da bu tür fiillerle ilgisi yoktur. Çünkü insan, serbest iradesi ile fiili yapmaktadır. Bu nedenle de ihtiyari/serbest irade ile yapılan fiiller "Kaza" kapsamına girmez. “Kadere” gelince: İster insana egemen olan dairede meydana gelen olaylar olsun, ister insanın egemen olduğu dairede meydana gelen olaylar olsun, eşyadan, insan hayat ve kâinat maddesinden oluşan ve eşya üzerinde meydana gelen fiillerdir. Bu fiiller bir sonuç olarak ortaya çıkar. Yani bu tür fiilin varlığından bir işin ortaya çıkması gerekir. İşte burada şöyle bir soru gündeme gelmektedir: İnsanın eşyalarda ortaya çıkardığı özellikleri insanın kendisi mi yaratıyor yoksa eşyaları yarattığı gibi eşyalardaki özellikleri de Allah Sübhanehu ve Teâla mı yaratıyor? İnsanın eşyada ortaya çıkardığı özellikleri dikkatlice inceleyen kimse bunların insanın fiili olmayıp eşyanın özelliklerinden olduğunu fark eder. Eşyanın kendisine ait özelliklerinden bir özellik olmadıkça insanın bir özelliği yaratamaması, eşyalardaki özellikleri insanın yaratmadığının delilidir. Eşyaların kendisine ait olmayan veya kendisinde bulunmayan bir özelliğin insanın isteği ile ortaya çıkması mümkün değildir. Bu nedenle bu işler insanın fiilleri olmayıp eşyanın özellikleridir. Hem eşyaları hem de eşyalardaki özellikleri, takdir ettiği bu özelliklerin dışına çıkamayacağı şekilde yaratan Allahu Teâla'dır. Hurma çekirdeğinde elma değil, hurma bitme özelliği vardır. İnsan menisinde hayvan değil insanın meydana gelmesi özelliği vardır. Allah Subhenehû ve Teala eşyalarda da belirli özellikler yarattı. Ateşte yakma, odunda yanma, bıçakta kesme özelliğini yaratan ve her şey için aksi yönde hareket edemeyeceği, varlık nizamına göre hareket etmesini sağlayan kanunları koyan Allahu Teâla'dır. Allah Subhenehû ve Teala’nın eşyalar için takdir etmiş olduğu bu özelliklere ters düşen olayların eşyalarda görülmesi harikulade / olağanüstü bir olay sayılır. Böyle bir olay da ancak peygamberlerde görülür ki bu da onlara verilmiş mucizelerdir. Allah Subhenehû ve Teala, eşyalarda belirli özellikleri yarattığı gibi insanda da içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları yaratmış, eşyalarda bulunan özellikler gibi içgüdü ve uzvi ihtiyaçlara da muayyen özellikler vermiştir. Nevi içgüdüsünde meselâ cinsî meyil özelliğini, beka içgüdüsünde meselâ mülk edinme özelliğini, uzvi ihtiyaçlarda meselâ açlık özelliğini yaratmış ve bu özellikleri varlık kanununa göre insan için gerekli kılmıştır. İşte, Allah Sübhanehu ve Teâla'nın hem eşyalarda yaratmış olduğu belirli özellikler hem de insanda yarattığı içgüdülere ve uzvi ihtiyaçlara "Kader" ismi verilir. Çünkü eşyaları, içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları yaratan ve onlara belirli özellikler veren Allahu Teâla'dır. İnsandaki şehvet duygularının kabarması, gözünü açtığında görmesi, yukarıya atıldığında taşın yukarıya doğru gitmesi, aşağıya doğru atıldığında inmesi gibi fiillerin hiçbiri insanın fiili değildir. Bunların hepsi ancak Allahu Teâla'nın eşyaları bu halde yaratmasının yani eşyayı ve eşyalardaki belirli özellikleri yaratmasının bir sonucudur. Bu nedenle özellikler insandan değil Allahu Teâla'dandır. Bunların meydana gelmesinde kulun kesinlikle herhangi bir rolü yoktur. İşte, "Kader" budur. Bu açıklamalara göre, "Kaza ve Kader" konusunda "Kader" diye insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklere denir. Bu nedenle insanın, eşyalarda takdir edilen özellikleri Allah Sübhanehu ve Teâla'nın yarattığına iman etmesi gerekir. Buna göre; "Kaza ve Kader", insana egemen olan dairede meydana gelen kulun fiilleri ve eşyalarda insanların ortaya çıkardıkları özelliklerdir. "Kaza ve Kader"in hayrının ve şerrinin Allahu Teâla'dan olduğuna inanmak demek, insanda zorla meydana gelen ve def edemediği fiillerin ve insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerin Allahu Teâla'dan olduğuna, bunların meydana gelmelerinde kulun hiçbir rolünün olmadığına inanmak demektir. Bu nedenle ihtiyari fiiller yani insanın serbest iradesi ile yapabildiği fiiller "Kaza ve Kader" konusunun dışında kalmaktadır. Çünkü insanın serbest iradesi ile yapabildiği bu fiiller ya insandan kaynaklanır veya serbest iradesi ile insan üzerinde cereyan eder. Allahu Teâla insanı, insandaki içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları, eşyalardaki özellikleri yarattığında insanda temyiz kabiliyetine sahip aklı da yaratarak insana, bir fiili yapma veya yapmama serbestisini vermiştir. İnsanı bir fiili yapmaya veya yapmamaya mecbur bırakmamıştır. Eşyadaki özellikleri, içgüdüleri ve uzvi ihtiyaçları da bir fiili yapmaya veya yapmamaya mecbur kılmamıştır. Böylece insan, Allah Subhenehû ve Teala’nın kendisine vermiş olduğu mümeyyiz akıl iyiyi kötüden ayırt edebilen akıl ile bir fiili yapıp yapmama konusunda serbest bırakılmıştır. Allah, aklı, Şer’î tekliflerin temeli kılmıştır. Bu nedenle insan, hayır olan bir fiili yaptığı zaman ona sevap vardır. Çünkü aklı, Allah Subhenehû ve Teala’nın emirlerini yerine getirmeyi ve yasaklarından da sakınmayı seçmiştir. Şer bir fiili yaptığında ise insana ceza vardır. Çünkü insan aklı ile Allah Subhenehû ve Teala’nın emirlerine muhalefet ederek yapılmasını yasakladığı bir işi yapmıştır. Bu fiillerden dolayı da onun cezası haktır ve adildir. Çünkü o, herhangi bir zorlama olmadan bir fiili yapmada tamamen serbesttir. "Kaza ve kader"in bununla asla alakası yoktur. Buradaki mesele kulun kendi fiilini serbestçe yapmasıdır. Bu nedenle de insan yaptıklarından sorumludur. Zira Allahu Teâlâ şöyle buyurdu: [B] كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ "Herkes kazancına bağlıdır."[COLOR=Blue][12][/COLOR][/B][/SIZE] [COLOR=Blue][1] Tirmizi, Salâh, 426; Nesei, Kıyâm el-Leyl, 1725, 1726; Ebu Davud, Salâh, 1214; İbni Maceh, İkâmetu’s-Salâh, 1168; Ahmed b. Hanbel, Müs. Ehli Beyt, 1625, 1637 [2] Müslim, İman, 9; Ebu Davud, Seneh, 4075 [3] Müslim, Kader, 4816; İbni Mace, Mukaddime, 76 [4] En'am: 101 [5] En'am: 59 [6] Hadid: 22 [7] Tevbe: 51 [8] Sebe': 3 [9] En'am: 60 [10] Nisa: 78 [11] Nisa: 77-80 [12] Müddessir: 38[/COLOR] [CENTER][IMG]https://i.imgur.com/V562Z.gif[/IMG] [URL="https://www.islamiforumlar.net/kuran-i-kerim/21838-kader.html#post43801"][B][SIZE=3]Kader[/SIZE][/B][/URL] [URL="https://www.islamiforumlar.net/kuran-i-kerim/21840-kaza.html#post43803"][SIZE=3][B]Kaza[/B][/SIZE][/URL][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Kaza ve Kader
Üst
Alt