- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
Allah'ın güzel adlarından (Esmâu'l Hüsna) birisi, kelime olarak latif, ince hoş, saydam, güzel, yumuşak, gizli, derin, lütufkâr gibi anlamları dile getirir.
Müfessirlere göre Kur'an'da geçen latif kelimesi birçok anlamları ihtiva eder. Kelime lütuftan gelen abartmalı bir isim olabileceği gibi, letâfetten gelen bir benzetme sıfatı olarak da anlaşılabilir. Birinci durumda lâtif, son derecede lütufkâr demektir. Lütûf, büyük bir incelik, hoşluk ve uygunlukla amaca ulaştırma, istenileni vermedir. İkinci durumda lâtif, cisimlere özgü kesafetten uzak olmayı belirtir.
İkinci anlamında letâfetin, karşıtı olan kesâfetin derecesine göre değişen çeşitli mertebeleri vardır. Hava ya da ışık gibi bazı cisimlerde letâfet niteliğinden sözedilmesi, onlardaki nisbî letâfet nedeniyledir. Onun bunlarda az veya çok maddi yada cismanî bir kesâfet vardır. Kesâfetin hiç bulunmadığı bir letâfetten ancak ruh-melek gibi anlaşılır varlıklarda sözedilebilir. Böyle lâtif varlıklara maddeden bütünüyle soyutlanmış varlıklar anlamında mücerredatın ise en üstünüdür.
Kelimenin tüm anlam ve çağrışımları Allah'ın adı Lâtif in kapsamı için de yer alabilir. Bununla birlikte müfessirler, Lâtif adına başlıca iki yorum getirmişlerdir. Birinci yoruma göre Lâtif, en ince en gizli işleri bütün incelikleri ile ve kolaylıkla bilen demektir. Bu anlamıyla lâtif, Allah'ın ilminin kuşatıcılığını belirtir. İkinci yoruma göre lâtif, nasıl yapıldığı gizli olan en lâtif şeyleri yapan ve varlıkların ihtiyaç duyduklarını lütfuyla veren anlamını dile getirir. Bu anlam da Allah'ın tekvin (yaratma) sıfatıyla ilgilidir.
Kur'an'da birçok kez geçen lâtif, tüm anlamlarını çağrıştıracak biçimde kullanıldığı gibi zaman zaman belli bir anlamı öne çıkaracak biçimde de kullanılır. Sözgelimi: "Yaratan bilmez olur mu? O Lâtif'tir, Habir'dir" (el-Mülk, 67/14) ayetinde lâtif kelimesinin herşeyi bütün inceliği ile bilen anlamı öne çıkar. "Gözler O'nu göremez, O bütün gözleri görür. O Lâtif'dir, Habir'dir" (el-En'âm, 6/103) ayetinde Lâtif, Allah'ın kesifin karşıtı anlamında duyularla algılanamayan varlık oluşunu belirtir. Allah kullarına Lâtif'tir. Dilediğini rızıklandırır" (eş-Şura, 42/19) ayetinde ise Allah'ın kullarına insanın düşünemeyeceği kadar lütuflarda bulunduğunu, son derece lütufkâr olduğunu ifade eder.
Çağrıştırdığı anlamları ve Allah'ın sıfatlan ile ilgisi bakımından Lâtif adı bazı olguların aydınlanmasına da imkan vermektedir. Herşeyden önce yaratma, kesif olan maddenin bir fiili, niteliği olamaz; ancak lâtif olan bir güç yaratma niteliğine sahip olabilir.
Yaratma, ilimsiz kör bir gücün de işi olamaz; bu tam anlamıyla bilen Lâtif bir kudretin fiilidir. Bu nedenle yaratıcı, yarattıkları ya da yaratacakları ile ilgili herşeyi bilir; yükümlülerin gizli-açık, iyi-kötü her türlü söz, durum ve davranışlarından haberdardır ve bu bilgisine göre lütuf ya da ceza biçiminde karşılığını verir.
Şâmil İA
Müfessirlere göre Kur'an'da geçen latif kelimesi birçok anlamları ihtiva eder. Kelime lütuftan gelen abartmalı bir isim olabileceği gibi, letâfetten gelen bir benzetme sıfatı olarak da anlaşılabilir. Birinci durumda lâtif, son derecede lütufkâr demektir. Lütûf, büyük bir incelik, hoşluk ve uygunlukla amaca ulaştırma, istenileni vermedir. İkinci durumda lâtif, cisimlere özgü kesafetten uzak olmayı belirtir.
İkinci anlamında letâfetin, karşıtı olan kesâfetin derecesine göre değişen çeşitli mertebeleri vardır. Hava ya da ışık gibi bazı cisimlerde letâfet niteliğinden sözedilmesi, onlardaki nisbî letâfet nedeniyledir. Onun bunlarda az veya çok maddi yada cismanî bir kesâfet vardır. Kesâfetin hiç bulunmadığı bir letâfetten ancak ruh-melek gibi anlaşılır varlıklarda sözedilebilir. Böyle lâtif varlıklara maddeden bütünüyle soyutlanmış varlıklar anlamında mücerredatın ise en üstünüdür.
Kelimenin tüm anlam ve çağrışımları Allah'ın adı Lâtif in kapsamı için de yer alabilir. Bununla birlikte müfessirler, Lâtif adına başlıca iki yorum getirmişlerdir. Birinci yoruma göre Lâtif, en ince en gizli işleri bütün incelikleri ile ve kolaylıkla bilen demektir. Bu anlamıyla lâtif, Allah'ın ilminin kuşatıcılığını belirtir. İkinci yoruma göre lâtif, nasıl yapıldığı gizli olan en lâtif şeyleri yapan ve varlıkların ihtiyaç duyduklarını lütfuyla veren anlamını dile getirir. Bu anlam da Allah'ın tekvin (yaratma) sıfatıyla ilgilidir.
Kur'an'da birçok kez geçen lâtif, tüm anlamlarını çağrıştıracak biçimde kullanıldığı gibi zaman zaman belli bir anlamı öne çıkaracak biçimde de kullanılır. Sözgelimi: "Yaratan bilmez olur mu? O Lâtif'tir, Habir'dir" (el-Mülk, 67/14) ayetinde lâtif kelimesinin herşeyi bütün inceliği ile bilen anlamı öne çıkar. "Gözler O'nu göremez, O bütün gözleri görür. O Lâtif'dir, Habir'dir" (el-En'âm, 6/103) ayetinde Lâtif, Allah'ın kesifin karşıtı anlamında duyularla algılanamayan varlık oluşunu belirtir. Allah kullarına Lâtif'tir. Dilediğini rızıklandırır" (eş-Şura, 42/19) ayetinde ise Allah'ın kullarına insanın düşünemeyeceği kadar lütuflarda bulunduğunu, son derece lütufkâr olduğunu ifade eder.
Çağrıştırdığı anlamları ve Allah'ın sıfatlan ile ilgisi bakımından Lâtif adı bazı olguların aydınlanmasına da imkan vermektedir. Herşeyden önce yaratma, kesif olan maddenin bir fiili, niteliği olamaz; ancak lâtif olan bir güç yaratma niteliğine sahip olabilir.
Yaratma, ilimsiz kör bir gücün de işi olamaz; bu tam anlamıyla bilen Lâtif bir kudretin fiilidir. Bu nedenle yaratıcı, yarattıkları ya da yaratacakları ile ilgili herşeyi bilir; yükümlülerin gizli-açık, iyi-kötü her türlü söz, durum ve davranışlarından haberdardır ve bu bilgisine göre lütuf ya da ceza biçiminde karşılığını verir.
Şâmil İA