mardin tarihi ve resimleri

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
mardin tarihi ve resimleri
Mardin'i ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyorsa da kuruluşu Yakın Doğu tarihine göre Subariler zamanına kadar dayanmaktadır. Subariler, MÖ 4500-3500 arasında Mezopotamya'da yaşıyorlardı. Gırnavaz Örenyerindeki kazılar Gırnavaz'ın MÖ 4000'den MÖ 7. yüzyıla kadar sürekli olarak yerleşme alanı olduğu anlaşılmaktadır.

Sümer Kralı Lugarzergiz MÖ 2850 yılında Akdeniz'e kadar uzandığı seferinde Mardin'i hükmü altına almıştır. Sümerler, geniş fetihler sonucu güçlerini kaybedince 30 yıl sonra Akadlar'a bırakmışlardır. Mardin, MÖ 2230'lu yıllarda Elam şehri oldu. Amuri Ailesi'nin altıncı ferdi olan Hamurabi, Sümer topraklarını Babil'in idaresi altına alınca bu kez de Babil Devletini kurmuş, ardından Yukarı Mezopotamya'ya saldırınca Mardin'i de istila ederek topraklarına katmıştır. (MÖ 2200-1925) MÖ 1925 yıllarında Mardin'i işgal eden Hititler, bir yıl sonra şehri terk etmişlerdir. İran dolaylarından gelen Ari Irkından Midiller, Mardin ve çevresini ele geçirmiştir. MÖ 1367 yılında Midiller arasında iç savaş çıkınca bunu fırsat bilen Asur Kralı Asurobalit, Mardin ve çevresini topraklarına katmıştır. MÖ 1190'da Anadolu'ya gelen bazı Ari ırk kavimleri Mardin'i almışlardır. 60 yıl sonra 1.Tıplatpalasır; Sincar, Nusaybin ve Mardin'den geçerek 20 bin Maşiki kuvvetinin koruduğu Kemecin'e saldırıp onları yendikten sonra Mardin ve çevresini tekrar ele geçirmiştir. MÖ 1060'da 1.Asurnasırbal zamanında Hititler birleşerek Gılgamış yakınlarında Asurlular'ı yenmişlerdir. Asurluların tekrardan kuvvetlenmeleri üzerine, Mardin Asur hakimiyetine girmiştir. MÖ 800 yılına kadar Asurlular'ın elinde kalan Mardin, daha sonra Urartu Krallığı egemenliğine geçmiştir. Urartu Kralı Mimes zamanında Mardin 50 yıl Urartu idaresinde kalmıştır. MÖ 612 yılına kadar Sityaniler, MÖ 618 yılında ise İran'dan gelen Midiller buraları ele geçirmiştir. MÖ 335 yıllarında Büyük İskender, Mısır'ı aldıktan sonra Mezopotamya'ya gelerek İran'a gitmek için Mardin'den geçer. Buraları da istila eden İskender'in MÖ 323 yılının 28 Mayıs'ında Babil'de ölümünden sonra komutanları arasında devlet pay edilir ve Mardin doğu bölümünde kaldığı için Nikanır denilen General Slevkos'un payına düşer. (MÖ 311) MÖ 131'de Mardin ve çevresi Urfa Krallığı (Abgarlar) topraklarına katıldı. MS 249'da Roma Hükümdarı Filibos saltanatının 5. yılında bir isyan başlatıp 9. Abgar'ı memleketten kovmuştur. Şehrin Valiliğine de Hapsioğlu Uralyonos tayin edilmiştir. Bu arada Mardin de Urfa'ya bağlı olduğu için Roma egemenliğine girmiştir.

..MS 250 yılında Dakinos, Pers ülkesini zaptetmiştir. Bu sırada tahribat gören Nusaybin'i de onarmıştır. 330 yılında ateşe ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral, Mardin Kalesi'nde rahatsızlığı sebebiyle kalır. Kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca kendine kasır yaptırıp 12 yıl boyunca burada yaşar. Daha sonra kral, memleketi Pers'ten birçok asker ve sivil getirtip, onları Mardin'e yerleştirir. 442 yılına kadar getirilen insanların vasıtasıyla şehirde birçok gelişme olur. 442 yılında halkı kasıp kavuran amansız bir veba salgını şehri yaşanmaz hale getirir. Yaklaşık 100 sene sonra Ursiyanos adlı Romalı bir kumandan büyük bir ekiple Mardin'i 47 yılda inşa etmeyi başarır ve halkın tekrar buraya gelmesini sağlar. Bu süreç içerisinde Persler'in ünlü merkezleri olan Dara yeniden inşa edilmiştir. Mardin'de Bizanslar 640 yılında Hz. Ömer'in kumandanlarından İlyas Bin Ganem'in işgaline kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Mardin ve çevresi 692'de Emeviler'in, 824'te Halife Memnun zamanında Abbasiler'in hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde İslamiyet hızla yayılmıştır. 990 yılında ancak Musul'da tutunabilen Hamdaniler'in topraklarını birer birer ele geçiren Mervaniler, Mardin'i de zaptederler. Mardin ve çevresinde çarşılar, camiler yaparak onarımlarla İpek Yolu üzerinde bulunan bu önemli şehri ticari açıdan canlandırırlar. Alparslan'ın Malazgirt zaferinden sonra Türkler'in Anadolu'ya ulaşan akınları neticesinde gittikçe zayıflayan Mervaniler Devleti, Nusaybin'de 1089'da Selçuklular'a yenilerek onların hakimiyeti altına girer. Artuklular'dan İlgazi Bey Mardin'i 1105'te ele geçirerek devletin başkenti yapar. Artuklular bölgede büyük devlet kurarken, bölgedeki 304 yıllık egemenlikleri sürecinde çok sayıda tarihi cami, medrese, hamam ve kervansaray yapılmış birçok cami, medrese ve manastır onarılmıştır. 15. yüzyılda güçlenen Karakoyunlular şehri kuşattılar ve 1409'da şehri ele geçirdiler. Karakoyunları 1462 yılında yenen Akkoyunlular kalenin egemenliğini de ele geçirirler. 16. yüzyılın başında Akkoyunlular'ı egemenliğine alan Şah İsmail güçlü bir Şii devleti kurmayı başarır. Mardin hakimi, şehri zulme ve yağmalamaya karşı korumak için kalenin anahtarını kan dökmeden Şah İsmail'e teslim eder. Mardin kesin olarak Osmanlılar'ın eline geçmesi Mısır seferini düzenleyen Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleşmiştir. 1517 yılında Mardin ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmış, bir sancak durumunda Diyarbakır Beylerbeyliği'ne bağlanmıştır. Mardin uzun müddet Diyarbakır - Bağdat ve Musul'un sancağı durumunda kalmıştır. Mardin sancağında halk; göçebe ve yerleşik olarak 2 bölüme ayrılmaktaydı.

Yerleşik halk inançları açısından; Yezidiler, Yahudiler, Hrisitiyanlar, (Ermeniler, Süryaniler ve Keldaniler) Müslümanlar ve bir kısım Şemsiler'den (Güneşe tapanlar) oluşuyordu.

Kültür

"Kültürlerin Buluşma Noktası"
Binlerce yıldır farklı uygarlıkların yaşadığı ve İpek Yoplu güzergahı üzerinde farklı dil, din, ırktan insanların buluştuğu Mardin, farklı din, renkli bir kültürel yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır. 16. yüzyılda Mardin'de Şemsiler, Yahudiler ve Yezidiler de yaşamaktaydı. Mardin, yüzyıllar boyunca Türk, Kürt ve Araplar'ın Müslüman, Süryani, Hıristiyan ve Yezidiler'in bir arada yaşadıkları bir merkez olageldi. Bugün de bir kültürler ve dinler mozayiği özelliğini koruyan Mardin, Süryaniler'in dini merkezi durumundadır; ancak Avrupa ülkelerine göçler nedeniyle günümüzde Süryani nüfusu oldukça azalmış bulunuyor.

El Sanatları
Eski çağlardan beri testi, çanak-çömlek, demircilik, bakırcılık, kalaycılık, kuyumculuk, gümüşçülük (telkari), iğne oyası, Midyat el nakışı, tohum iğnesi, yorgancılık, oyacılık, boyacılık (sibbeğ), dericilik (dabbağ), sabunculuk, dokumacılık, şal ü şapik (özel bir kumaş dokumasıdır) kilimcilik, halıcılık (yün ve ipek), semercilik, keçecilik, tahta oymacılığı, geçmişten günümüze kadar yapılan el sanatlarıdır. Bunların bir kısmı ne yazık ki kaybolmak üzeredir.

Telkari diye adlandırılan altın ve gümüş işleme sanatı Mardin'in el en önemli el sanatlarından biridir. Telkari, tel haline getirilmiş gümüşü veya altını tahta üzerinde açılmış oyuklara kakarak ve gömerek yapılan süslemedir. Bir el çekici ve ayak körüncen ibaret basit bir düzenle, tel halindeki gümüş ve altından güzel motiflerle süslü tabak, kaşık, vazo, tespih, bilezik, yüzük, kolye, kemer, küpe, gondol, şekerlik, sigaralık, kibritlik, tepsi, mücevharat kutusu, takunya, ve daha pek çok malzemeler üretilmekteidr. Bu alandaki ustalıklarından ötürü Süryaniler için "kumaşın ve altının sihirbazı" derler. Bakırcılık ve kalaycılık ise hala yaşayan el sanatlarındandır.
Hamur ve yumurta olan Zingil, isfire, ıpsise gibi tatlı çeşitleri vardır.


 

ceylannur

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
2 Eylül 2011
Mesajlar
3,872
Tepkime puanı
37
merdin6dh.jpg


merdin16le.jpg


merdin43ah.jpg


merdin81nb.jpg


merdin96bn.jpg


merdin105oy.jpg


merdin115ps.jpg


merdin127xz.jpg


merdin162td.jpg


merdin226mm.jpg


merdin235fr.jpg


merdin279wi.jpg


merdin357bt.jpg


merdin379jw.jpg


newro2415ho.jpg



Mardin Minyat
 
Üst Alt