- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
EVLİLİK FITRATIN GEREĞİDİR
Medeniyetin temeli; Aile
İnsanoğlunun dünya üzerinde ilk görülmesinden beri, evlilik mevcuttur ve tarihin kaydettiği bütün topluluklarda aile kurumu baş tacı edilmiştir. Bu durum, kadın ve erkeğin aileler kurarak bir arada yaşamalarının fıtrat gereği olduğunu göstermektedir.
Evlilikle iki cins birbirlerini tamamlarlar. İki vücut, iki kalp, iki ruh ve daha doğrusu iki şahsiyet “bir”leşir. Evlilik, günlük zevklerin ötesinde, erkek ve kadını bir birlik olarak kaynaştıran, onlara müşterek mukadderat çizen, ızdırap ve mutluluklarında aynı duyguları oluşturan ve gelecek kuşakları bir kan yakınlığı ile bağlayan bedenî, ruhî ve sosyal bir birlikteliktir.
Özellikle asrımızda bazı kişi ve ideolojiler, evlilikle meydana gelen aile kurumuna cephe almışlar, İsrail’deki butzlar ve komünist ülkelerdeki komün yaşama gibi denemelere girişerek, ailesiz yaşanabileceğini göstermeye çalışmışlardır. Fakat netice hüsran olmuştur. Hem kişiler mutsuz olmuş hem de çocuklarda yetişme ve gelişme problemleri ortaya çıkmıştır. Böylece, sağlıklı gelişimin ancak ana ve babanın meydana getirdiği bir aile birimi ve atmosferi içinde gerçekleşebileceği anlaşılmıştır.
Son dört bin yıldaki seksen uygarlıkla ilgili kapsamlı bir araştırma yapmış olan İngiliz antropolog John D. Urwin, her uygarlıkta aile bozuldukça uygarlığın da parçalanmaya başladığı ve milletin çöküşünün ailenin çöküşüyle ilgili olduğu sonucuna varmıştır. Çoğu örnekte, aile biriminin çöktüğü zaman diliminde, uygarlık da yıkılmıştır.
Urwin’in araştırmasına göre erkek, enerjisi ve gücünü şehvet ve arzuları yönünde kullanırken, evlendiğinde ev kurmak için ter dökmekte, geleceğe yatırım yaparak, en iyi faaliyeti göstermeye çalışmaktadır. Bencil dürtülerine ket vurulmuş, cinsel tutkuları dizginlenmiştir. Karısı ve çocuklarının ona ihtiyacı olması sebebiyle, gurur duygusunu keşfetmiştir.
Bir toplum, ahlâki açıdan güçlü değerler üzerine kurulmuş ailelerden oluşuyorsa o millet sağlam ve güçlüdür; istikrar içindedir. Güç ve dayanışma, evliliğin uygarlığa katkısıdır. Fakat aile bağlılığı olmazsa yıkım, kaçınılmaz hale gelir.
Eşler sahip oldukları enerjilerini, yuvalarını desteklemeye harcamazlarsa uyuşturucu alışkanlığı, alkolizm, zina ve fuhuş, iş problemleri ve aşırı saldırgan davranışların, kültürü yozlaştırması beklenir.
Evliliğin faydaları çoktur
Evlilik birçok ihtiyacımızın tatminini sağladığı gibi birçok avantajı da beraberinde getirir. Onları kısaca sıralarsak,
• Kişinin hayatı düzene girer. Beslenmesi, ısınması, giyinmesi ve barınması tertipli olur.
• Ruh sağlığını tehdit eden yalnızlık ve sıkıntı hissi, ailenin sıcak ortamında kaybolur. Evlilik, tek başına yaşamaktan daima daha güven vericidir.
• Annelik ve babalık gibi zevklerin en güzeli yaşanılır.
• Hanımlar için ekonomik emniyet duygusuna ve ihtiyaçların teminine vesiledir.
• İntihar, bunalım, ruhî hastalıklar evlilerde, bekârlara oranla daha az görülür. Çünkü evlilik kişiyei bir taraftan sosyal bağımlılıklar ve sorumluluklar getirirken, aynı zamanda sosyal itibar ve korunma sağlar.
• İsraf, kumar, alkol ve benzeri kötü alışkanlıklara düşkünlük, sıkıntı, boşluk hissi, amaçsızlık, zaman israfı, kavgacılığa meyil, çabuk öfkelenme gibi problemler, bekârlarda evlilere oranla daha sıktır.
• Evliliğin sağladığı faydalardan en önemlisi ise cinsel ihtiyaçların doyumu için bedenî, ahlâkî ve hissi yönden geçerli, en iyi çözüm olmasıdır.
• Evlilikle psikolojik ve emosyonel birliktelik sağlanır. Aile içinde bütün bireyler ve öncelikle de karı ve koca arasındaki karşılıklı ilişkiler menfaate dayalı değildir. Ruhsal bir ilişki de söz konusudur ve bu ilişki sevgiyi, şefkati, merhameti, sevecenliği, karşılıklı güveni, fedakârlığı, teselli ve yardımı doğurur ve devam ettirir.
İnsan tabiatının, kendini en iyi şekilde ifadesi bu ilişki ile filizlenir. Erkek ve kadının ruhsal potansiyeli, sadece aile kurumu çerçevesi içinde realize olur ve aile çevresinde ve dış dünyada bu sayede iyilik ve fazilet duygularını yeşertir.
Evlilik arkadaşlığında her eş sürekli artan bazı sorumlulukları yerine getirme duygusu yaşar. Aileye çocuklar da katılınca sevgi, şefkat ve fedakârlık değerleri gerçekliğe dönüşür ve sabit kişilik özellikleri haline gelir.
• Eşlerin sevdiği, güvendiği, cesaret verdiği, birlikte gülüp beraber geliştiği ve kendisine -yalnızca kendisine- ait olduğunu bildiği birinin olmasının getirdiği güven duygusu, evliliğin bir diğer faydasıdır. Evliliğin amacı, eşleri kısıtlamak değil, ikisini bir bütün yapmaktır. Karşılıklı destek, sevgi ve teşvikle mümkün olan en üst seviyeye kadar geliştirmektir.
Kur’an-ı Kerim’de evlilik ve aile hakkında: “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen milletler için dersler vardır.” (Rûm; 21) buyrulmuştur.
Gerçekten, aile toplumun temelidir ve hep var olmaya devam edecektir.
Medeniyetin temeli; Aile
İnsanoğlunun dünya üzerinde ilk görülmesinden beri, evlilik mevcuttur ve tarihin kaydettiği bütün topluluklarda aile kurumu baş tacı edilmiştir. Bu durum, kadın ve erkeğin aileler kurarak bir arada yaşamalarının fıtrat gereği olduğunu göstermektedir.

Özellikle asrımızda bazı kişi ve ideolojiler, evlilikle meydana gelen aile kurumuna cephe almışlar, İsrail’deki butzlar ve komünist ülkelerdeki komün yaşama gibi denemelere girişerek, ailesiz yaşanabileceğini göstermeye çalışmışlardır. Fakat netice hüsran olmuştur. Hem kişiler mutsuz olmuş hem de çocuklarda yetişme ve gelişme problemleri ortaya çıkmıştır. Böylece, sağlıklı gelişimin ancak ana ve babanın meydana getirdiği bir aile birimi ve atmosferi içinde gerçekleşebileceği anlaşılmıştır.
Son dört bin yıldaki seksen uygarlıkla ilgili kapsamlı bir araştırma yapmış olan İngiliz antropolog John D. Urwin, her uygarlıkta aile bozuldukça uygarlığın da parçalanmaya başladığı ve milletin çöküşünün ailenin çöküşüyle ilgili olduğu sonucuna varmıştır. Çoğu örnekte, aile biriminin çöktüğü zaman diliminde, uygarlık da yıkılmıştır.
Urwin’in araştırmasına göre erkek, enerjisi ve gücünü şehvet ve arzuları yönünde kullanırken, evlendiğinde ev kurmak için ter dökmekte, geleceğe yatırım yaparak, en iyi faaliyeti göstermeye çalışmaktadır. Bencil dürtülerine ket vurulmuş, cinsel tutkuları dizginlenmiştir. Karısı ve çocuklarının ona ihtiyacı olması sebebiyle, gurur duygusunu keşfetmiştir.
Bir toplum, ahlâki açıdan güçlü değerler üzerine kurulmuş ailelerden oluşuyorsa o millet sağlam ve güçlüdür; istikrar içindedir. Güç ve dayanışma, evliliğin uygarlığa katkısıdır. Fakat aile bağlılığı olmazsa yıkım, kaçınılmaz hale gelir.
Eşler sahip oldukları enerjilerini, yuvalarını desteklemeye harcamazlarsa uyuşturucu alışkanlığı, alkolizm, zina ve fuhuş, iş problemleri ve aşırı saldırgan davranışların, kültürü yozlaştırması beklenir.
Evliliğin faydaları çoktur
Evlilik birçok ihtiyacımızın tatminini sağladığı gibi birçok avantajı da beraberinde getirir. Onları kısaca sıralarsak,
• Kişinin hayatı düzene girer. Beslenmesi, ısınması, giyinmesi ve barınması tertipli olur.
• Ruh sağlığını tehdit eden yalnızlık ve sıkıntı hissi, ailenin sıcak ortamında kaybolur. Evlilik, tek başına yaşamaktan daima daha güven vericidir.
• Annelik ve babalık gibi zevklerin en güzeli yaşanılır.
• Hanımlar için ekonomik emniyet duygusuna ve ihtiyaçların teminine vesiledir.
• İntihar, bunalım, ruhî hastalıklar evlilerde, bekârlara oranla daha az görülür. Çünkü evlilik kişiyei bir taraftan sosyal bağımlılıklar ve sorumluluklar getirirken, aynı zamanda sosyal itibar ve korunma sağlar.
• İsraf, kumar, alkol ve benzeri kötü alışkanlıklara düşkünlük, sıkıntı, boşluk hissi, amaçsızlık, zaman israfı, kavgacılığa meyil, çabuk öfkelenme gibi problemler, bekârlarda evlilere oranla daha sıktır.
• Evliliğin sağladığı faydalardan en önemlisi ise cinsel ihtiyaçların doyumu için bedenî, ahlâkî ve hissi yönden geçerli, en iyi çözüm olmasıdır.
• Evlilikle psikolojik ve emosyonel birliktelik sağlanır. Aile içinde bütün bireyler ve öncelikle de karı ve koca arasındaki karşılıklı ilişkiler menfaate dayalı değildir. Ruhsal bir ilişki de söz konusudur ve bu ilişki sevgiyi, şefkati, merhameti, sevecenliği, karşılıklı güveni, fedakârlığı, teselli ve yardımı doğurur ve devam ettirir.

İnsan tabiatının, kendini en iyi şekilde ifadesi bu ilişki ile filizlenir. Erkek ve kadının ruhsal potansiyeli, sadece aile kurumu çerçevesi içinde realize olur ve aile çevresinde ve dış dünyada bu sayede iyilik ve fazilet duygularını yeşertir.
Evlilik arkadaşlığında her eş sürekli artan bazı sorumlulukları yerine getirme duygusu yaşar. Aileye çocuklar da katılınca sevgi, şefkat ve fedakârlık değerleri gerçekliğe dönüşür ve sabit kişilik özellikleri haline gelir.
• Eşlerin sevdiği, güvendiği, cesaret verdiği, birlikte gülüp beraber geliştiği ve kendisine -yalnızca kendisine- ait olduğunu bildiği birinin olmasının getirdiği güven duygusu, evliliğin bir diğer faydasıdır. Evliliğin amacı, eşleri kısıtlamak değil, ikisini bir bütün yapmaktır. Karşılıklı destek, sevgi ve teşvikle mümkün olan en üst seviyeye kadar geliştirmektir.
Kur’an-ı Kerim’de evlilik ve aile hakkında: “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda düşünen milletler için dersler vardır.” (Rûm; 21) buyrulmuştur.
Gerçekten, aile toplumun temelidir ve hep var olmaya devam edecektir.
PROF. DR. SEFA SAYGILI