Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Peygamberimiz (s.a.v) 'in Örnek Hayatı
Peygamberimizin Şükrü
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 11465" data-attributes="member: 3"><p style="text-align: center"><em><span style="font-size: 12px"><strong>PEYGAMBERİMİZİN ŞÜKRÜ</strong></span></em></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.sevde.de/gul1.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p></p><p><span style="font-size: 12px">Peygamberimiz, felâket ve musibetlere karşı sabrederken, bir lütuf ve nimete kavuştuğu zaman da şükrederdi. Zaten onun her hali şükür üzerineydi. Hiçbir meseleden dolayı şikâyet ettiği, insanlara dert yandığı görülmemişti. Çok ağır hastalıklara yakalandığında bile devamlı şükür içinde bulunurdu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hz. Âişe anlatıyor:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Resulullah bir gün hastalandı. Yatağının içinde dönmeye başladı. Ben kendisine, 'Eğer bu hastalık içimizden birisine gelseydi, çok şikâyet ederdik' dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Şunu unutma ki, mü'minler birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelirler. Ayağına bir diken batan veya bedenine bir ağrı giren mü'minin başına gelen bu sıkıntı dolayısıyla Allah bir günahını affeder ve âhiretteki makamını bir derece yükseltir."</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Peygamberimiz en dayanılmaz musibetlere uğradığı gibi, en büyük ve ulvi nimetlere de kavuşmuştu. Cenab-ı Hak kendisini âlemlere rahmet olarak göndermiş, kâinatın efendisi yapmış, bütün peygamberlere sultan, evliyalara rehber, mü'minlere eşsiz bir örnek kılmıştır. Kendisine muhatap seçerek yüce kelâmını ona vahyetmiş, kısa zamanda dâvasında başarılı kılarak düşmanlarına galip getirmiş, yaymaya çalıştığı hak dini dünyaya yayılmış, kıyamete kadar hükmünü geçerli kılmıştır. Bunun gibi daha sayamayacağımız pekçok nimete kavuşturmuştur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Cenab-ı Hak, Peygamberimizi bütün günah ve kusurlardan temiz ve uzak olarak yaratmıştır. Geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır. Böyle olduğu halde, Peygamberimiz devamlı şükür içinde bulunurdu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bir gece sabaha kadar namaz kılmış, gözyaşı dökmüştü. Peygamberimizi bu halde gören aziz hanımı Hz. Âişe:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ya Resulallah, niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz? Geçmiş ve gelecek günahlarınız—yok ya—affedilmedi mi?" deyince, Peygamberimiz şu karşılığı verdi: "Yâ Âişe, Allah'a şükredici bir kul olmayayım mı?" Evet, o Allah'a gerçek manada şükreden yüce bir insandı. Sevinçli bir haber duyduğu zaman hemen şükür secdesine varır, Rabbine olan minnetini bildirirdi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Dünyada iken Cennetle müjdelenen Hz. Abdurrahman bin Avf anlatıyor:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Bir seferinde Resulullah odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Kimsin?" dedi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Abdurrahman" dedim.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ne var?"</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Resul-i Ekrem şöyle konuştu:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum."</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Peygamberimiz hasta veya sakat birisini görünce Allah'ın kendisine ihsan etmiş olduğu sağlık için şükrünü dile getirmek üzere yine secdeye varırdı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Abdullah bin Ömer'in anlattığına göre, Peygamberimiz bir gün yatalak bir hastaya uğradı. Onun hâlini görünce hemen bineğinden indi, Allah için secde etti. Hz. Ebû Bekir uğradı, o da inip secde etti; Hz. Ömer de aynı şekilde secdeye vardı.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Peygamberimizin mübarek dilinden "Elhamdülillah" zikri düşmezdi. Bu kelime tam manâsıyla Allah'ın ihsan ettiği nimetlere şükrün bir ifadesiydi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Hz. Ali anlatıyor: Resulullah yakınlarından birisini orduya katarak savaşa gönderdi. Şöyle dua etti:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">"Allah'ım eğer onları sağ salim döndürürsen Sana lâyıkıyla şükretmek bana borç olsun" buyurdu.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Çok geçmeden savaş bitti, onlar da sağ olarak döndüler. Resulullah, onları görünce, "Allah'ım, nimetlerini bollaştırdığın için Sana hamd olsun" dedi.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Bunun üzerine ben, "Ya Resulallah, siz, eğer onları sağ salim döndürürse Allah'a layıkı üzere şükretmek bana borç olsun, dememiş miydiniz?" dedim. Peygamberimiz "Yapmadım mı?" buyurdu. "Allah'a hamdolsun" anlamına gelen "Elhamdülillah" kelimesi Allah'a şükrün tam bir ifadesi sayılıyordu.</span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 11465, member: 3"] [CENTER][I][SIZE=3][B]PEYGAMBERİMİZİN ŞÜKRÜ[/B][/SIZE][/I] [IMG]https://www.sevde.de/gul1.gif[/IMG][/CENTER] [SIZE=3]Peygamberimiz, felâket ve musibetlere karşı sabrederken, bir lütuf ve nimete kavuştuğu zaman da şükrederdi. Zaten onun her hali şükür üzerineydi. Hiçbir meseleden dolayı şikâyet ettiği, insanlara dert yandığı görülmemişti. Çok ağır hastalıklara yakalandığında bile devamlı şükür içinde bulunurdu. Hz. Âişe anlatıyor: "Resulullah bir gün hastalandı. Yatağının içinde dönmeye başladı. Ben kendisine, 'Eğer bu hastalık içimizden birisine gelseydi, çok şikâyet ederdik' dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Şunu unutma ki, mü'minler birtakım sıkıntılarla karşı karşıya gelirler. Ayağına bir diken batan veya bedenine bir ağrı giren mü'minin başına gelen bu sıkıntı dolayısıyla Allah bir günahını affeder ve âhiretteki makamını bir derece yükseltir." Peygamberimiz en dayanılmaz musibetlere uğradığı gibi, en büyük ve ulvi nimetlere de kavuşmuştu. Cenab-ı Hak kendisini âlemlere rahmet olarak göndermiş, kâinatın efendisi yapmış, bütün peygamberlere sultan, evliyalara rehber, mü'minlere eşsiz bir örnek kılmıştır. Kendisine muhatap seçerek yüce kelâmını ona vahyetmiş, kısa zamanda dâvasında başarılı kılarak düşmanlarına galip getirmiş, yaymaya çalıştığı hak dini dünyaya yayılmış, kıyamete kadar hükmünü geçerli kılmıştır. Bunun gibi daha sayamayacağımız pekçok nimete kavuşturmuştur. Cenab-ı Hak, Peygamberimizi bütün günah ve kusurlardan temiz ve uzak olarak yaratmıştır. Geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır. Böyle olduğu halde, Peygamberimiz devamlı şükür içinde bulunurdu. Bir gece sabaha kadar namaz kılmış, gözyaşı dökmüştü. Peygamberimizi bu halde gören aziz hanımı Hz. Âişe: "Ya Resulallah, niçin kendinizi bu kadar yoruyorsunuz? Geçmiş ve gelecek günahlarınız—yok ya—affedilmedi mi?" deyince, Peygamberimiz şu karşılığı verdi: "Yâ Âişe, Allah'a şükredici bir kul olmayayım mı?" Evet, o Allah'a gerçek manada şükreden yüce bir insandı. Sevinçli bir haber duyduğu zaman hemen şükür secdesine varır, Rabbine olan minnetini bildirirdi. Dünyada iken Cennetle müjdelenen Hz. Abdurrahman bin Avf anlatıyor: "Bir seferinde Resulullah odasına doğru gitti ve içeri girer girmez kıbleye karşı dönüp secdeye vardı. Secdeyi o kadar uzattı ki, Allah secdede ruhunu aldı sandım. Hemen yanına yaklaşıp oturdum. Başını kaldırdı. "Kimsin?" dedi. "Abdurrahman" dedim. "Ne var?" "Ey Allah'ın Resulü, öyle bir secde yaptınız ki, Allah'ın secdede ruhunuzu almış olmasından korktum" dedim. "Resul-i Ekrem şöyle konuştu: "Cebrail bana gelerek Allah'ın şöyle buyurduğunu müjdeledi: 'Kim sana salât ve selâm getirirse, Ben ona rahmet ederim.' Bunun üzerine ben de Allah'a şükür secdesinde bulundum." Peygamberimiz hasta veya sakat birisini görünce Allah'ın kendisine ihsan etmiş olduğu sağlık için şükrünü dile getirmek üzere yine secdeye varırdı. Abdullah bin Ömer'in anlattığına göre, Peygamberimiz bir gün yatalak bir hastaya uğradı. Onun hâlini görünce hemen bineğinden indi, Allah için secde etti. Hz. Ebû Bekir uğradı, o da inip secde etti; Hz. Ömer de aynı şekilde secdeye vardı. Peygamberimizin mübarek dilinden "Elhamdülillah" zikri düşmezdi. Bu kelime tam manâsıyla Allah'ın ihsan ettiği nimetlere şükrün bir ifadesiydi. Hz. Ali anlatıyor: Resulullah yakınlarından birisini orduya katarak savaşa gönderdi. Şöyle dua etti: "Allah'ım eğer onları sağ salim döndürürsen Sana lâyıkıyla şükretmek bana borç olsun" buyurdu. Çok geçmeden savaş bitti, onlar da sağ olarak döndüler. Resulullah, onları görünce, "Allah'ım, nimetlerini bollaştırdığın için Sana hamd olsun" dedi. Bunun üzerine ben, "Ya Resulallah, siz, eğer onları sağ salim döndürürse Allah'a layıkı üzere şükretmek bana borç olsun, dememiş miydiniz?" dedim. Peygamberimiz "Yapmadım mı?" buyurdu. "Allah'a hamdolsun" anlamına gelen "Elhamdülillah" kelimesi Allah'a şükrün tam bir ifadesi sayılıyordu.[/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Hz. Muhammed (s.a.v)
Peygamberimiz (s.a.v) 'in Örnek Hayatı
Peygamberimizin Şükrü
Üst
Alt