Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Şanlıurfa
Şanlıurfa Evlenme Adetleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 27495" data-attributes="member: 1208"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Şanlıurfa Evlenme Adetleri</strong></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa</strong></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Halk Kültürü Şanlıurfa Evlenme Adetleri Urfa’da eski bir adet olan eşlerin birbirlerini görmeden, görücü usulü ile evlenmeleri eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte, bugün karşılaşılması muhtemel bir evlenme şeklidir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu evlenme şeklini incelediğimizde, Urfalılar’ın örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görürüz. Geleneklerine bu derece bağlı olmalarının ise başlıca üç nedeni vardır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">1. Urfalılar’ın çevre illeri ile derin bir ilgisi yoktur. Köklü ve kalabalık ailelerin bulunduğu bir yerleşim birimidir. Daha düne kadar Urfalı, kızını başka illere gelin vermez ve Urfa delikanlısı dışardan evlenmezdi. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Urfa’da yabancılara “Kerıp”, dışarıdan evlenenlere ise “Kerıpten evlenmiş, kim bilir kimin nesini almış” denilirdi. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">2. Urfa, büyük ticaret ve sanayi merkezlerine uzak, bir tarım ve hayvancılık kenti olduğundan büyük yol güzergâhlarının birleştiği noktada bulunmamaktadır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">3. Bir kıyı şehri olmaması nedeniyle yerli ve yabancı turistlerin hemen hemen yok denecek kadar az olması değişmeleri kolay kolay kabul etmemesine neden olmaktadır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evlenme yaşına gelen delikanlının doğrudan “Ben evelenecağam” diye anne ve babasına söylemesi ayıp sayıldığından bu durumu uygun bir şekilde yakın arkadaşlarına veya başka bir kimse vasıtasıyla anne ve babasına iletir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Haberi iletecek olan kimse erkek ise oğlanın babasına “Allah ömürlü etsin, yeğenimiz artık böyüdü, gözü damlarda duvarlarda” diyerek delikanlının evlenecek yaşa geldiğini ve bir kızın aranmasını söylemek ister. Oğlanın babası ise durumu hanımına açar. Oğlanın annesi ise “Benim de kulağıma degdi, ben de işin farkındayam” diye cevap verir. Zaten anne bu hayırlı işten daima babadan daha fazla çaba harcar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evlenecek yaşa gelen delikanlı ise annesinin yaptığı yemekleri, yıkadığı çamaşırları, beğenmemeye başlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Çeşitli huzursuzluklar çıkarır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Annesi ise “Elimden bı kadar geli, yarın avradi siye bişirir begenırsen” der. Oğlan ise konunun iyice anlaşıldığını ve verilen mesajın yerine iletildiğinin huzuru içerisinde tebessüm eder. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Anne o günden sonra gizliden gizliye kız aramaya başlar. Tanıdıklarının tavsiyelerine uyarak gelinlik çağındaki kızların evine bir bahâne ile giderek, kızın ailesinin yaşantısını kendi görüşüne göre inceler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız İsteme </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evlenme çağına gelen erkeğin anne ve babası veya yakınları oğullarına kız aramaya başlarlar. Anne özellikle yaşlı kadın akrabalarına “Oğlumu everecağam, acaba münasip bir kız bulabilir miyem?” diye sorar. Hamamda, düğünlerde, kır gezintilerinde kızları araştırmaya, soruşturmaya başlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gözüne kestirdiği bir kız olursa, ilk önce kızın yakın komşularından sormaya başlar. “Acaba bı kız nasıldır, derdimizi çekermi, gişi kızı mıdır?” Komşular ise kendilerinden sorulan genç kız tavsiye edilebilir nitelikte biri ise “Mabalı günahı boynuna” diyerek teminat verir. Şayet kızı tavsiye etmiyor ise, açık açık söylemenin de çevreye göre ayıp, dini kurallara göre günah sayıldığından “komşumuzdur ama, pek ilgimiz yoktur” diyerek istenmemesi gerektiğini ima ederler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlanın annesi daha önceden tesbit edilmiş olan kızın evine ansızın veya haberli olarak yanına yakınlarını da alarak gider. Havadan sudan konuşulduktan sonra oğlanın annesi genç kızdan bir bardak su ister. Su isteme aslında kızın yürüyüşünü, konuşma tarzını, becerikliliğini kontrol etmek, hareketlerini toptan değerlendirmektir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan tarafı şayet kızı beğendiyse, kız orada yokken bunu fırsat bilerek kızın annesine “Allah bağışlasın, sözlüsü, nişanlısı yok mu?” diye sorarlar. Kızın annesi sorulan sorulara cevap vermezse nişanlısı, sözlüsü yok demektir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Daha sonra oğlanın annesi ve yakınları oğullarının özelliklerinden, huyundan tahsilinden, mesleğinden bahsederler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kızın annesi ise oğlan tarafının bu konuşmasını dinledikten sonra “Kimlerdensiniz , nerede oturisiz, oğliz neçi?” gibi birkaç soru, oğlan evine sorar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlanın annesi ise sorulan bu sorulara cevap verdikten sonra, birkaç gün sonra tekrar bu hususta konuşmak üzere geleceklerini söyleyerek kız evinden ayrılırlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan tarafı birkaç gün sonra, isteme olayını gerçekleştirmek için gelindiğinde, oğlan tarafının araştırması yapıldığından, ya “Kızımız daha küçük, gelin olacak yaşta değil, daha böyügü duri, daha mektebe gidi” gibi bahanelerle kızı vermeyeceklerini söyler, veya “hele babasına sorah, ne deyi ne demi” diye cevap verirler. Bazı kız istemelerde müsbet cevap alamayan taraflar, kızın alınmasında ısrar ettikleri takdirde hoş olmayan olaylar meydana gelir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evlenme; çevre köylerde başlık denilen büyük bir maddi güce dayandığı için, köy gençleri bu parayı temin edemediklerinden dolayı büyük sıkıntılara düşerler. Çünkü başlık parası, kız tarafının insiyatifine kalmıştır. Tamamen kız tarafının erkekleri tarafından takdir edilir ve bu miktar karşı tarafa bildirildikten sonra kolay kolay değiştirilmez. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Başlık; bazen nakit olarak, bazen de canlı hayvan, binek vasıtası veya bir tarla olarak alınabilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Çevre köylerde başlık parasına az da olsa bir çözüm getirmek ve kolaylaştırmak amacıyla “Berdel” tabir edilen bir evlenme usulü vardır. Evlenme çağına gelen iki erkeğin yine evlenme çağına gelmiş olan kızkardeşlerini birbirlerine vermek suretiyle evlenmelerine yol açar. (1995 yılında dönemin Şanlıurfa Valisi Sayın T.Ziyaeddin Akbulut, bir genelgeyle başlık parasını kaldırmıştır.) </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu usul evlenme, aile büyüklerinin rızası ile olabileceği gibi, yalnız damat adaylarının kendi aralarında karar vermesiyle de olur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Taraflar çocuklarını birbirleriyle evlendireceklerine tamamen karar verdikten sonra, kız tarafından erkek tarafına bir mektup gönderilir. Buna “Kesim Kâğıdı” denir. Bu mektupta kız evinin oğlan evinden istedikleri yazılıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kesim kağıdında yazılı olanlar, kız evi tarafından kararlaştırılan değerlerdir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bir kesim kağıdı örneği: </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">“Bismillahirrahmanirrahim. ..?.. başlık, altı çift bilezik, kelepinci, elmas kolye, altı adet elbise, altı çift ayakkabı ..?.. lira hal’et, misafir odası takımı, v.s.” </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Hazırlanan kesim kağıdı kız evi tarafından bir işçi kadınla oğlan evine gönderilir. Bu mektubu getiren kadına “İndekçi” denir. Oğlan evi ise bu mektubu getiren indekçiye bahşiş verir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan evi gelen kesim kağıdındaki şartları aynen kabul ediyorsa, kağıdın alt tarafına “hepsi kabul” diye yazar ve aynı anda mektubu aynı indekçiyle geriye gönderir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Tamamı kabul edilmiyorsa verebileceklerini yine aynı kağıdın altına yazar ve bir gün sonra başka bir indekçiyle kız evine gönderirler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Sakal Öpümü </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Taraflar tan sonra nişan yapılmadan önce oğlan evi, kız evine “Kızınızı bize verdiğiniz için teşekkür ederiz” anlamına gelen bir ziyaret yaparlar. Buna sakal öpümü veya teşekkür denir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan evinin yaşlıları sakal öpümüne giderler. Sakal öpümüne gidecek olan oğlan evi kesimde anlaşılan başlığın tamamını veya bir kısmını beraberlerinde kızın babasına veya velisine vermek üzere götürürler. Kesimde anlaşılan başlığı ve ziynet eşyalarından bir kısmını götürmeden de gidilebilir. Bu yine tarafların anlaşmalarına bağlıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan ve kız evinin kadın ve erkekleri ayrı ayrı odalarda otururlar. Birbirleriyle tanışırlar. Kız evi gelen misafirlere çeşitli meyvalar, çaylar, kahveler, çerezler genellikle de yöreye ait çiğköfte ve peynirli kadayıf ikram eder. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişan gününün tarihi belirlenir, nişan günü yapılması kararlaştırılan hazırlıklar konuşulur ve gece ziyaret sona erer. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişan </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Urfa’da yapılan nişan törenleri başka illerimizde yapılan nişan törenlerine benzemez. Kız ve erkek birbirlerini görmeden (çok yakın akrabalıklar istisna) ve konuşmadan nişanlanırlar. Kızın istenmesinden sonra nikâh yapılıncaya kadar, damat adayının kız evine gidip gelmesi hoş karşılanmaz, dini nikâh yapılmadığı için birbirlerine görünmeleri, konuşmaları, yörenin örf ve adetlerine göre ayıp, dini kurallara göre haram ve günah sayılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişan merasiminin çevrenin adetlerine göre kız evinde yapılması gerekir. Oğlan evi tarafından birkaç kadın nişandan bir veya iki gün önce nişan şerbetinin hazırlanması için kız evine giderler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız evi nişan için gerekli hazırlıkları tamamlar. Nişan günü hazırlanan şerbetleri genç kızlar misafirlere servis yaparlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Hazırlanan bu şerbetten damat adayının da içmesi arzulanır. Bir sürahi içerisine şerbet konur, üzerine beyaz ipek bir mendil örtülür, mendilin üzerine ise kırmızı bir kurdela ile oğlanın nişan yüzüğü bağlanır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız evinin tanıdığı yaşlı bir hanım şerbeti alarak oğlan evine götürür, oğlan da yüzüğü parmağına takar ve şerbetten içerek nişanlanmış olur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişan yapılan kız evinde gelin adayı giyinip hanım misafirlere “Hoş geldiyiz” diyerek misafirlerin yanında oturur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kirve kızı tebrik ederek oğlan evinin yaptırdığı yüzüğü onun parmağına takar. Müzik dinlenir, sohbet edilir. Mevsimine göre yiyecekler, içecekler ikram edilir, nişan merasimi bittikten sonra zılgıtlar çalınır, nikâh ve düğün günü kararlaştırıldıktan sonra misafirler dağılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişandan sonra Pazar ve Perşembe olmak üzere haftada iki gün oğlan evi tarafından kiralanan otomobillerle gelin adayı ve hanım akrabaları şehirde gezdirilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>İki tahta çakarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Arasından bakarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Daha yaşım küçükken </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Biye nişan takarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heeey... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong></strong> Bu gezmeler nişan gününden nikâh yapılacak güne kadar fasılalarla devam eder. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nişanlanan erkek, kurban bayramında nişanlısına koç gönderir. Boynuzuna kırmızı eşarp ve buna bağlı bir çeyrek altınla süslenmiş olan koç hediye edilir. Buna “Gelin Kurbanı” denir. Nişanlılık devresi yaz aylarına tesadüf ederse ki, genellikle tesadüf eder, oğlan nişanlısına bahçelerde özel olarak hazırlanmış bir merkep yükü has (marul) gönderir. Gönderilen hasın üzerine gözü ve ruhu okşayıcı renklerde kumaşlar atılır. Buna da “Gelin Hası” denir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nikâh </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Nikâhı iki kısımda incelemek mümkündür. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Resmi nikâha yörede “Saray Nikâhı” denir. Belediye Sarayı’nda yapıldığından bu şekilde isimlendirilir. Dini nikâha ise “Hoca Nikâhı” denir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">1. Resmi Nikâh: Türk Medeni Kanunu’na göre nasıl yapılacağı tarif edilmiştir. Uygulama yurdumuzun bütün illerinde aynıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">2. Dini Nikâh: Dini nikâh yapılmadan birkaç gün önce bütün akraba ve yakınları çağırmak için haber veya davetiye gönderilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Yörenin adetlerine göre nikâhın kız evinde yapılması gerekir. Kız evinde yapılmayan nikâhlar ayıp, başkasının evinde oğlanın nikâhının yapılması ise oğlan evine hakaret sayılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Dini nikâh genellikle Pazar günü erken saatlerde yapılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız evinde, oğlan evinin göndermiş olduğu malzemeler şerbet yapılarak hazırlanır. Nikâh yapılacak günün sabahı hoca gelir ve kendisine ayrılan yere oturur. Kız tarafının tanıdığı bir erkek kızın kendisine vermiş olduğu sözlü akit vekâletnamesine dayanarak söz sahibidir. Oğlan tarafından da bir erkek yine nikâh için damat adına nikâhlanma yetkisine sahiptir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Hoca, vekillerden hangisinin kızın, hangisinin erkeğin vekili olduğunu sorar. Daha sonra vekiller hocanın dua ve sorularından sonra “Vekâletim hesabiyle aldım hellallığa kabul ettim” diyerek dini esaslara göre nikâhı kıymış olur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Son zamanlarda Belediye Sarayı’nda her iki nikâhın da yapıldığı görülmektedir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğün </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünün tarafların tesbit ettiği gün ve yerde yapılmasına karar verilir. Urfa’da evlenme düğünü denince akla iki düğün gelir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">1. Avrat Düğünü, </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">2. Erkek Düğünü. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gerçekte bu iki düğünü ayrı ayrı incelememizin sebebi, avrat düğünü; kız evinin hanımları ile oğlan evinin hanımları arasında yapılır. Erkek düğünü ise sadece oğlan tarafının akraba ve tanıdıklarının katılmasıyla yapılır. Kız tarafından bir erkeğin yapılacak düğüne katılması ayıp sayılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">1. Avrat Düğünü: Düğün gününden bir hafta önce taraflar akraba ve komşulara indekçi aracılığı ile haberler gönderip düğüne davet ederler. Düğün sonbahar veya kışa rastlıyorsa patpat, kavurga, ağzıyumuk, çekçek, bastık, kesme, sucuk, v.s. yiyecekler götürülür. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gönderilen indekçiler ev ev dolaşarak düğün sahiplerinin yani kız ve oğlan tarafının davetini sözle iletirler. Haberi getiren indekçiye hanımlar bahşiş verirler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünün yapılacağı evin avlusunun büyük olması gerekir. Amaç misafir çokluğu karşısında düğün sahiplerinin mahcup olmamasıdır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünün yapıldığı gün, düğün evinde hiçbir erkek bulunmaz, daha doğrusu bulundurulmaz. Sadece evin dış kapısında bir erkek oturtulur. Bu da dışarıdan gelecek bir haberi içeri kimseyi sokmadan yüksek sesle bağırmak veya bir çocukla haberi hanımlara iletmek görevini üstlenir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünde enstrüman çalanların hiçbirinin gözü görmez. Şayet kör çalgıcı bulunamaz, gözlü müzisyen getirme zorunda kalınırsa, hanımları görmemeleri için araya perde çekilip arkasında oturtulur. Yaşlı bir kadın veya çocuk aracılığı ile müzisyenlere isteklerini iletirler. Günümüzde azda olsa bu kural geçerliliğini yitirmek üzeredir. Düğünlerin çoğu artık salonlarda yapılmaktadır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünde genellikle “dörtlü mendil”, lorke gibi mahalli oyunlar oynanır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğün esnasında gelin oynatılır, gelin oynarken başına para çevrilir. Çevrilen bu paraları düğünde hizmet eden hanımlar nişanlı veya sözlü kızların başına çevirip “Ağbatı siye ola” der ve yakınında bulunanlar da “Amin” diyerek tasdik ederler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğüne yemek için getirilen yiyecekler, düğüne bir süre dinlenmek için ara verildiğinde yenir. Gelenler birbirlerine yiyeceklerinden ikram ederler. Düğün öğlenden sonra başlar, gecenin geç saatlerine kadar yaklaşık 7-8 saat sürer. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">2. Erkek Düğünü: Düğün gününden birkaç gün önceden bütün misafirlere bir erkek işçi tarafından haber gönderilir. Düğün genellikle geniş hayadı (avlusu) olan evlerde yapılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünde; iki ayak, abravi, girani, derik, dörtlü degenek gibi mahalli oyunlar oynanır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu oyunlardan dörtlü degenek oyunu oldukça maharet isteyen oyunlar olduğundan düğünün en görkemli bölümünü oluşturur. Erkek düğününün yapıldığı evin çevresinden, damlardan ve duvarlardan yüzleri bürüklü düğünü izleyen hanımlar ise zılgıt çalarak oyuna ve oyunculara heyecan ve hareket vermek için onları coştururlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu iki oyun sırasında düğünün daha da coşkulu devam etmesini isteyen düğün sahipleri ise başını yukarıya kaldırarak kadınlara hitaben “Zılgıt çalmıyanın gişisi öle” der. Bunun üzerine bütün kadınlar coşkulu bir şekilde zılgıt çalarlar veya misafirleri biraz kahkaya boğmak için “Zılgıt çalmayanın kaynanası öle” dendiğinde “İnşallah” diyerek zılgıt çalmayanlar olduğu gibi, kaynanasıyla birlikte düğüne gelenler ise ister ismez zılgıtla katılırlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bir tarafta düğün ve eğlenceler devam ederken diğer tarafta davetliler için yemekler hazırlanır. Yörenin yemeklerini çok sayıda misafire hazırlamak için usta aşçılar ve hizmetçiler tutulur. Düğünün bir anında damadın yakın akraba ve arkadaşlarından birkaç büyük ve çocuklar daha önceden kız evinde hazırlanmış olan damadın çamaşırları, damatlık elbisesi, terlik ve pijaması, çorap ve ayakkabısını almak üzere çalgıcılarla birlikte çala söyleye kız evine giderler. Asbap getirmek için yola çıkan bu grup mahalle aralarında sokaklardan türkü, mani söyleyerek geçerler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yoğurt koydum dolaba </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Bögın başım kalaba </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Küçücükken böyüttün </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Seni vermem Araba </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kalaylı tas ayranı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Sürmeli göz heyranı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Seni doğuran ana </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Eder çifte bayramı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Ellere vay... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız evi önünde söylenen türkülerden sonra, damadın elbiselerinin bulunduğu siniyi bir erkek işçi başına alarak mani, türkü söyleyerek yine aynı şekilde dönüp düğün yapılan eve gelirler. Düğün evinde daha önceden hazırlanmış olan üstünde zeytin dalları ve dallara bağlanmış mumlarla bezenmiş “Güvegi Tahtı”ndaki mumlar yakılır. Uzaktan düğünü seyreden hanımlar ise zılgıt çalarak olayı şenlendirirler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Damat ise düğün evinde boş bir odaya arkadaşları ile birlikte girer ve getirilen çamaşırları ve elbiseyi giyer. Odadan ceketsiz olarak çıkar ve kendisine ayrılan taht’ın yanına gelir. Küvre ise damadın giymediği ceketini çalgıcıların refaketinde müzik eşliğinde giydirir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu sırada: </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Çağırın Hakko’yı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Geydirin sakkoyı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Mibarek olsın ağa küvre </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yengi de güvegi </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Getirin Melegi </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Geydirin yelegi </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Mibarek olsın ağa küvre </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yengi de güvegi, </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">diye Urfa’ya özgü (damatların elbise giyerken söylenilmek için besetelenmiş olan) bu türküyü söylerler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu sırada damadın elbisesinin getirildiği sini içerisinde bulunan şeker ve metal paralar havaya serpilir, havai fişekler yakılır, kadınlar zılgıt çalarak bunu kutlarlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Düğünde hizmet eden işçiler, çalgıcılar sıra ile gelerek önce, tahtın bir yanında damadın yanında oturan küvre’den sonra da damattan bahşişlerini alırlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Diğer tarafta hazırlanan yemekler servis yapılmak üzere düzenlenir. Misafirler yemeğe davet edilir. “Mırra” denilen acı kahve, sigara ikram edilir. Bu yemeğe “Asbap Yimeği” denir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kına Gecesi-Asbap Gecesi </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">“Gelin” Perşembe günü gidecekse, Çarşamba akşamı; Pazar günü gidecekse, cumartesi akşamı (yani damadın elbise giydiği günün akşamı) yapılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kız evinde hanımlar, oğlan evinde erkekler toplanır. Damadın arkadaşları ve akrabalarının toplantığı yerdeki eğlenceye “Asbab Gecesi” kadınların toplandığı yerdeki eğlenceye ise “Kına Gecesi” denir. İkisi de aynı gece ve aynı saatlerde başlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gece saat onbire doğru oğlan evi tarafından kadın, erkek ve çocuklardan bir grup kına gecesi yapılan eve toplu halde yine türkü mani söyleyerek çalgıcılarla birlikte giderler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Evleri sekilidir </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Toprehen ekilidir </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Eger babası yoksa </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Dayısı vekilidir </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Leblebi koydum tasa </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>El vurdım basa basa </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Bizim gelin çok gözzel </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Azıcık boyı kıssa </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gecenin karanlığında dar sokaklardan, kadınlar önde, çocuklar ortada, erkekler arkada olmak üzere toplu olarak yürürler. Ellerindeki fanıs denilen gaz lambaları yollarını aydınlatır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu topluluktan ara sıra geriye kalmış bir hanım olursa, koruma görevini üstlenen erkeklerden biri “Ayallar öge” diyerek kadının hızlı yürümesini ikaz eder. Gelin ve damadın isimlerine göre; </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Portakalı oyarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>İçine kına koyarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Evvel adi Fatma’dı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Şimdi gelin koyarlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Bahçalarda pırpırım </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yaprağı dilim dilim </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Biz Ahmedi everdıh </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hasan’a Allah Kerim </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kına evine iyice yaklaşıldığında ise genellikle, </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Çakmak çakmağa geldıh </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kına yahmağa geldıh </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Ayşe Dayze ağlama </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kıziy almağa geldıh </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Birkaç gün önceden kız evine gönderilen kına küvrenin hanımı tarafından bir kab içerisinde dua okunmuş süt ile yoğrulur. Gelin ise damadın akrabalarından iki hanım tarafından koluna geçilmek suretiyle getirilerek küvrenin önüne oturtulur. Gelin ağlamaya başlar. Gelin kınaya çıkarken mutlaka ağlaması gerekir, aksi halde ayıplanır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bu sırada kapı önünde bekleyen erkekler arasında bulunan çalgıcılardan biri kaval veya keman ile hüzünlü bir taksim yapar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Erkeklerden biri hoyrat okur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kah gidelim </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kınayı yak gidelim </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Gözele doymak olmaz </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Üzüne bak gidelim </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Merdivana </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Sarıl çık merdivana </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yar sevmah yigit kârı </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Ne bilir her divana </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bunun peşinden hanımların hepsi gelinin ağlamasına katılır, hep birlikte ağlarlar. Oğlan evi tarafı hanımlar ise gelin götürecekleri için sevinçlidirler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Bir yandan ağlama, bir yandan sevinç gösterisi, bazen iki aile arasında sözlü atışmaya, kavgaya dönüşür. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Küvre, gelinin avucunun içine bir altın koyarak kınayı yakar. Daha önce gelinin yüzüne örtülen pembe duvak açılarak gelinin kına yakılan eline bağlanır. Çocukların ellerinde tepsilere dikilmiş olan mumlar yakılarak gelinin başına çevrilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kapı önünde bekleyen erkekler hep birlikte </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Urfalıyam ezelden </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Göynüm geçmez gözelden </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Göynümün gözü çıksın </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Sevmiyeydim ezelden </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Ağam olasan Ömer </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Paşam olasan Ömer </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Benim olasan Ömer </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Yetim kalasan Ömer,</strong> türküsünü söylerler... </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kınası yakılan gelin baba evinden ayrılmadan önce büyüklerinin ellerini, arkadaşlarının yüzlerini öperek gözyaşları arasında veda ederek ayrılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>O yanı keçe bı yanı keçe </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Kız anasının emegi heçe </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hala hala heey.... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan tarafı gelini alarak kız evinden ayrılırlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>“Masa üstünde bekmez </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Bı bekmez biye yetmez </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Şu Urfa’nın kızları </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Taksisiz gelin getmez.” </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>“Ay doğar ayazlanır </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Gün doğar beyazlanır </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Gelin olacah kızlar </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Hem gider hem nazlanır” Hala hala heey... </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gelin, önceden hazırlanmış olan özel bir odada karşılanır. Kadınlar ise zılgıt çalarak gelini kutlamaya devam ederler. Gelin kapıdan girerken kendisine verilen bir “narı” oda kapısının üst tarafına atarak narı kırar. Kırılarak dağılan nar tanelerinin toplanarak evlenecek yaşa gelmiş, genç kızlara yedirilmesi uğurludur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>“Su koydum su tasına </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Gül koydım ortasına </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Biz gelini getirdıh </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"><strong>Ağamın odasına” </strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Sâbahleyin, gelin ve beraberinde gelenlere özel olarak hazırlanmış kahvaltı sofrası hazırlanır. Öğlenden sonra ise süpha yemeği ikram edilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Süpha Yemeği </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gelin, damat evine getirildiği günün sabahı, gelin evinden başka bir yerde süpha yemeği merasimi düzenlenir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Süpha; pirinç, şeker, et, çekirdeksiz üzüm, nohut, yağ gibi malzemelerle hazırlanır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Yemekte; kuzu içi, Üzlemeli pilav, Etli pilav, tatlı olarak da zerde ikram edilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Süpha yemeğine istisnasız herkes davet edilir. Oturan gruplar yine gruplar halinde çağrılır. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Yemek verme işi devam ederken damadı traş edecek olan berber gelip boş bir odada damadı traş eder. Küvre ve damat berbere ve çırağına bahşiş verirler. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Akşam vakti yaklaştığında damada da bu yemeklerden verilir. Daha sonra “damat” ve arkadaşları ”süpha” verilen evden ayrılırlar. Yürüyerek dar sokaklardan geçip “gelinin” bulunduğu kendi evine gelirler. Damat gerdeğe girmeden önce hoca dualar okur ve damat evin kapısından içeri girer. Evin avlusunda baba ve annesinin ellerini öperek zifaf odasına girer. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Güvegi Hamamı </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Damat, evliliğin sabahı erken saatlerde akraba ve arkadaşları tarafından hamama götürülür. Damat, daha önceden hamamcı haberdar edildiğinden oturması için zeytin dalları ile süslenmiş olan tahta oturtulur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Hamama davet edilen misafirler yıkanıp çıktıktan sonra damat da yıkanarak yine bu tahtta oturur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Kutlamaları kabul eder. Damadın arkadaşlarından biri “Hamam yimegini ben yapıyam” diyerek hamama gelen misafirleri yemeğe davet eder. Yemeği yapan kimsenin evinde toplanılır ve yörenin yemeklerinden olan mevsimine göre patlıcanlı, domatesli, elmalı, yoğurtlu kebaplardan yapılır. Üstüne de tatlı olarak yine kadayıf ikram edilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Yemekten sonra arkadaşları, yakınları, damadı evine götürürler. Kendileri de işlerinin başına dönerler. Yanı gün, “gelin” ise kocası başta olmak üzere kayınbabasına, kaynanasına, kaynına, görümüne çeşitli hediyeler verir. Buna çeyiz günü denir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Duvak Günü </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evliliğin ikinci günü duvak günüdür. O gün gelinin yakınları, tanıdıkları gelin evine gelirler. Damat ise duvak yemeğinin hazırlanması için bir koç aldırır. Yemekler hazırlanır, gelin ise gelinliğini giyinip yüzünü gelin duvağı ile kapatıp gelip misafirlerin yanına oturur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Oğlan evinden 8-10 yaşlarında bir erkek çocuk gelinin duvağını kaçırır ve duvağı damada götürerek damattan bahşiş alır. Kadınlar bu duvak kaçırma anında yine zılgıt çalarak bunu kutlarlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Duvak kaçırma sabahleyin yapılır. Duvak gününe gelenler çeşitli hediyeler verirler. Bu hediye verenler genelde çok yakın akraba olanlardır. Duvak akşama kadar devam eder. Yemekler yenir. Duvak gününe gelinin annesinden başka bütün akrabalar katılırlar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Duvak gününün akşamı ise gelinin annesi, kızını ve damadını “akşam yemeği”ne çağırır. Damat kaynanasının elini öptüğünde ona çeşitli hediyeler verir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed"></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gelin Hamamı </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Evliliğin onbeşinci günü (Cumartesi veya Perşembe) bütün dost ve akrabalar hamama davet edilir. Gelin, baba evinden çeyiz olarak getirdiği hamam takımlarını bir bohça içerisinde getirir. Bu bohçayı getiren natır ve gelini yıkayan, bohçasını açan kaymelere hamamdan sonra bol bahşiş verilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Genellikle Yıldız Hamamı’na gidilir (bu hamam şimdi yoktur). İnanışa göre Yıldız Hamamı’na giden gelin kocasına parlak, alımlı, yıldız gibi görünür veya Cincıklı Hamam’a gidilir ki gelin kocasına cincık gibi görünsün. Hamam o gün ücretli müşteri almaz, bütün masrafları oğlan evi karşılar. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Hamamda bulunan bir tahtın üstüne halılar, minderler serilir. Onların üstüne el işlemeli beyaz örtüler yayılır. Hamama davet edilen bütün misafirlere damat tarafından yaptırılan kebaplar ve tatlılar ikram edilir. Ayrıca “damat evi” tarafından evde hedik hazırlanarak hamama getirilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Gelin ise güvegi hamamında olduğu gibi misafirlerden sonra yıkanıp kendisi için hazırlanan yerde oturur. </span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: DarkRed">Zeytin dalları ile süslenmiş olan tahttaki mumlar yakılır. Gelini kutlayan misafirler hamamdan ayrılırlar. </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 27495, member: 1208"] [SIZE=3][COLOR=DarkRed][B]Şanlıurfa Evlenme Adetleri Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa[/B] Halk Kültürü Şanlıurfa Evlenme Adetleri Urfa’da eski bir adet olan eşlerin birbirlerini görmeden, görücü usulü ile evlenmeleri eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte, bugün karşılaşılması muhtemel bir evlenme şeklidir. Bu evlenme şeklini incelediğimizde, Urfalılar’ın örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görürüz. Geleneklerine bu derece bağlı olmalarının ise başlıca üç nedeni vardır. 1. Urfalılar’ın çevre illeri ile derin bir ilgisi yoktur. Köklü ve kalabalık ailelerin bulunduğu bir yerleşim birimidir. Daha düne kadar Urfalı, kızını başka illere gelin vermez ve Urfa delikanlısı dışardan evlenmezdi. Urfa’da yabancılara “Kerıp”, dışarıdan evlenenlere ise “Kerıpten evlenmiş, kim bilir kimin nesini almış” denilirdi. 2. Urfa, büyük ticaret ve sanayi merkezlerine uzak, bir tarım ve hayvancılık kenti olduğundan büyük yol güzergâhlarının birleştiği noktada bulunmamaktadır. 3. Bir kıyı şehri olmaması nedeniyle yerli ve yabancı turistlerin hemen hemen yok denecek kadar az olması değişmeleri kolay kolay kabul etmemesine neden olmaktadır. Evlenme yaşına gelen delikanlının doğrudan “Ben evelenecağam” diye anne ve babasına söylemesi ayıp sayıldığından bu durumu uygun bir şekilde yakın arkadaşlarına veya başka bir kimse vasıtasıyla anne ve babasına iletir. Haberi iletecek olan kimse erkek ise oğlanın babasına “Allah ömürlü etsin, yeğenimiz artık böyüdü, gözü damlarda duvarlarda” diyerek delikanlının evlenecek yaşa geldiğini ve bir kızın aranmasını söylemek ister. Oğlanın babası ise durumu hanımına açar. Oğlanın annesi ise “Benim de kulağıma degdi, ben de işin farkındayam” diye cevap verir. Zaten anne bu hayırlı işten daima babadan daha fazla çaba harcar. Evlenecek yaşa gelen delikanlı ise annesinin yaptığı yemekleri, yıkadığı çamaşırları, beğenmemeye başlar. Çeşitli huzursuzluklar çıkarır. Annesi ise “Elimden bı kadar geli, yarın avradi siye bişirir begenırsen” der. Oğlan ise konunun iyice anlaşıldığını ve verilen mesajın yerine iletildiğinin huzuru içerisinde tebessüm eder. Anne o günden sonra gizliden gizliye kız aramaya başlar. Tanıdıklarının tavsiyelerine uyarak gelinlik çağındaki kızların evine bir bahâne ile giderek, kızın ailesinin yaşantısını kendi görüşüne göre inceler. Kız İsteme Evlenme çağına gelen erkeğin anne ve babası veya yakınları oğullarına kız aramaya başlarlar. Anne özellikle yaşlı kadın akrabalarına “Oğlumu everecağam, acaba münasip bir kız bulabilir miyem?” diye sorar. Hamamda, düğünlerde, kır gezintilerinde kızları araştırmaya, soruşturmaya başlar. Gözüne kestirdiği bir kız olursa, ilk önce kızın yakın komşularından sormaya başlar. “Acaba bı kız nasıldır, derdimizi çekermi, gişi kızı mıdır?” Komşular ise kendilerinden sorulan genç kız tavsiye edilebilir nitelikte biri ise “Mabalı günahı boynuna” diyerek teminat verir. Şayet kızı tavsiye etmiyor ise, açık açık söylemenin de çevreye göre ayıp, dini kurallara göre günah sayıldığından “komşumuzdur ama, pek ilgimiz yoktur” diyerek istenmemesi gerektiğini ima ederler. Oğlanın annesi daha önceden tesbit edilmiş olan kızın evine ansızın veya haberli olarak yanına yakınlarını da alarak gider. Havadan sudan konuşulduktan sonra oğlanın annesi genç kızdan bir bardak su ister. Su isteme aslında kızın yürüyüşünü, konuşma tarzını, becerikliliğini kontrol etmek, hareketlerini toptan değerlendirmektir. Oğlan tarafı şayet kızı beğendiyse, kız orada yokken bunu fırsat bilerek kızın annesine “Allah bağışlasın, sözlüsü, nişanlısı yok mu?” diye sorarlar. Kızın annesi sorulan sorulara cevap vermezse nişanlısı, sözlüsü yok demektir. Daha sonra oğlanın annesi ve yakınları oğullarının özelliklerinden, huyundan tahsilinden, mesleğinden bahsederler. Kızın annesi ise oğlan tarafının bu konuşmasını dinledikten sonra “Kimlerdensiniz , nerede oturisiz, oğliz neçi?” gibi birkaç soru, oğlan evine sorar. Oğlanın annesi ise sorulan bu sorulara cevap verdikten sonra, birkaç gün sonra tekrar bu hususta konuşmak üzere geleceklerini söyleyerek kız evinden ayrılırlar. Oğlan tarafı birkaç gün sonra, isteme olayını gerçekleştirmek için gelindiğinde, oğlan tarafının araştırması yapıldığından, ya “Kızımız daha küçük, gelin olacak yaşta değil, daha böyügü duri, daha mektebe gidi” gibi bahanelerle kızı vermeyeceklerini söyler, veya “hele babasına sorah, ne deyi ne demi” diye cevap verirler. Bazı kız istemelerde müsbet cevap alamayan taraflar, kızın alınmasında ısrar ettikleri takdirde hoş olmayan olaylar meydana gelir. Evlenme; çevre köylerde başlık denilen büyük bir maddi güce dayandığı için, köy gençleri bu parayı temin edemediklerinden dolayı büyük sıkıntılara düşerler. Çünkü başlık parası, kız tarafının insiyatifine kalmıştır. Tamamen kız tarafının erkekleri tarafından takdir edilir ve bu miktar karşı tarafa bildirildikten sonra kolay kolay değiştirilmez. Başlık; bazen nakit olarak, bazen de canlı hayvan, binek vasıtası veya bir tarla olarak alınabilir. Çevre köylerde başlık parasına az da olsa bir çözüm getirmek ve kolaylaştırmak amacıyla “Berdel” tabir edilen bir evlenme usulü vardır. Evlenme çağına gelen iki erkeğin yine evlenme çağına gelmiş olan kızkardeşlerini birbirlerine vermek suretiyle evlenmelerine yol açar. (1995 yılında dönemin Şanlıurfa Valisi Sayın T.Ziyaeddin Akbulut, bir genelgeyle başlık parasını kaldırmıştır.) Bu usul evlenme, aile büyüklerinin rızası ile olabileceği gibi, yalnız damat adaylarının kendi aralarında karar vermesiyle de olur. Taraflar çocuklarını birbirleriyle evlendireceklerine tamamen karar verdikten sonra, kız tarafından erkek tarafına bir mektup gönderilir. Buna “Kesim Kâğıdı” denir. Bu mektupta kız evinin oğlan evinden istedikleri yazılıdır. Kesim kağıdında yazılı olanlar, kız evi tarafından kararlaştırılan değerlerdir. Bir kesim kağıdı örneği: “Bismillahirrahmanirrahim. ..?.. başlık, altı çift bilezik, kelepinci, elmas kolye, altı adet elbise, altı çift ayakkabı ..?.. lira hal’et, misafir odası takımı, v.s.” Hazırlanan kesim kağıdı kız evi tarafından bir işçi kadınla oğlan evine gönderilir. Bu mektubu getiren kadına “İndekçi” denir. Oğlan evi ise bu mektubu getiren indekçiye bahşiş verir. Oğlan evi gelen kesim kağıdındaki şartları aynen kabul ediyorsa, kağıdın alt tarafına “hepsi kabul” diye yazar ve aynı anda mektubu aynı indekçiyle geriye gönderir. Tamamı kabul edilmiyorsa verebileceklerini yine aynı kağıdın altına yazar ve bir gün sonra başka bir indekçiyle kız evine gönderirler. Sakal Öpümü Taraflar tan sonra nişan yapılmadan önce oğlan evi, kız evine “Kızınızı bize verdiğiniz için teşekkür ederiz” anlamına gelen bir ziyaret yaparlar. Buna sakal öpümü veya teşekkür denir. Oğlan evinin yaşlıları sakal öpümüne giderler. Sakal öpümüne gidecek olan oğlan evi kesimde anlaşılan başlığın tamamını veya bir kısmını beraberlerinde kızın babasına veya velisine vermek üzere götürürler. Kesimde anlaşılan başlığı ve ziynet eşyalarından bir kısmını götürmeden de gidilebilir. Bu yine tarafların anlaşmalarına bağlıdır. Oğlan ve kız evinin kadın ve erkekleri ayrı ayrı odalarda otururlar. Birbirleriyle tanışırlar. Kız evi gelen misafirlere çeşitli meyvalar, çaylar, kahveler, çerezler genellikle de yöreye ait çiğköfte ve peynirli kadayıf ikram eder. Nişan gününün tarihi belirlenir, nişan günü yapılması kararlaştırılan hazırlıklar konuşulur ve gece ziyaret sona erer. Nişan Urfa’da yapılan nişan törenleri başka illerimizde yapılan nişan törenlerine benzemez. Kız ve erkek birbirlerini görmeden (çok yakın akrabalıklar istisna) ve konuşmadan nişanlanırlar. Kızın istenmesinden sonra nikâh yapılıncaya kadar, damat adayının kız evine gidip gelmesi hoş karşılanmaz, dini nikâh yapılmadığı için birbirlerine görünmeleri, konuşmaları, yörenin örf ve adetlerine göre ayıp, dini kurallara göre haram ve günah sayılır. Nişan merasiminin çevrenin adetlerine göre kız evinde yapılması gerekir. Oğlan evi tarafından birkaç kadın nişandan bir veya iki gün önce nişan şerbetinin hazırlanması için kız evine giderler. Kız evi nişan için gerekli hazırlıkları tamamlar. Nişan günü hazırlanan şerbetleri genç kızlar misafirlere servis yaparlar. Hazırlanan bu şerbetten damat adayının da içmesi arzulanır. Bir sürahi içerisine şerbet konur, üzerine beyaz ipek bir mendil örtülür, mendilin üzerine ise kırmızı bir kurdela ile oğlanın nişan yüzüğü bağlanır. Kız evinin tanıdığı yaşlı bir hanım şerbeti alarak oğlan evine götürür, oğlan da yüzüğü parmağına takar ve şerbetten içerek nişanlanmış olur. Nişan yapılan kız evinde gelin adayı giyinip hanım misafirlere “Hoş geldiyiz” diyerek misafirlerin yanında oturur. Kirve kızı tebrik ederek oğlan evinin yaptırdığı yüzüğü onun parmağına takar. Müzik dinlenir, sohbet edilir. Mevsimine göre yiyecekler, içecekler ikram edilir, nişan merasimi bittikten sonra zılgıtlar çalınır, nikâh ve düğün günü kararlaştırıldıktan sonra misafirler dağılır. Nişandan sonra Pazar ve Perşembe olmak üzere haftada iki gün oğlan evi tarafından kiralanan otomobillerle gelin adayı ve hanım akrabaları şehirde gezdirilir. [B]İki tahta çakarlar Arasından bakarlar Daha yaşım küçükken Biye nişan takarlar Hala hala heeey... [/B] Bu gezmeler nişan gününden nikâh yapılacak güne kadar fasılalarla devam eder. Nişanlanan erkek, kurban bayramında nişanlısına koç gönderir. Boynuzuna kırmızı eşarp ve buna bağlı bir çeyrek altınla süslenmiş olan koç hediye edilir. Buna “Gelin Kurbanı” denir. Nişanlılık devresi yaz aylarına tesadüf ederse ki, genellikle tesadüf eder, oğlan nişanlısına bahçelerde özel olarak hazırlanmış bir merkep yükü has (marul) gönderir. Gönderilen hasın üzerine gözü ve ruhu okşayıcı renklerde kumaşlar atılır. Buna da “Gelin Hası” denir. Nikâh Nikâhı iki kısımda incelemek mümkündür. Resmi nikâha yörede “Saray Nikâhı” denir. Belediye Sarayı’nda yapıldığından bu şekilde isimlendirilir. Dini nikâha ise “Hoca Nikâhı” denir. 1. Resmi Nikâh: Türk Medeni Kanunu’na göre nasıl yapılacağı tarif edilmiştir. Uygulama yurdumuzun bütün illerinde aynıdır. 2. Dini Nikâh: Dini nikâh yapılmadan birkaç gün önce bütün akraba ve yakınları çağırmak için haber veya davetiye gönderilir. Yörenin adetlerine göre nikâhın kız evinde yapılması gerekir. Kız evinde yapılmayan nikâhlar ayıp, başkasının evinde oğlanın nikâhının yapılması ise oğlan evine hakaret sayılır. Dini nikâh genellikle Pazar günü erken saatlerde yapılır. Kız evinde, oğlan evinin göndermiş olduğu malzemeler şerbet yapılarak hazırlanır. Nikâh yapılacak günün sabahı hoca gelir ve kendisine ayrılan yere oturur. Kız tarafının tanıdığı bir erkek kızın kendisine vermiş olduğu sözlü akit vekâletnamesine dayanarak söz sahibidir. Oğlan tarafından da bir erkek yine nikâh için damat adına nikâhlanma yetkisine sahiptir. Hoca, vekillerden hangisinin kızın, hangisinin erkeğin vekili olduğunu sorar. Daha sonra vekiller hocanın dua ve sorularından sonra “Vekâletim hesabiyle aldım hellallığa kabul ettim” diyerek dini esaslara göre nikâhı kıymış olur. Son zamanlarda Belediye Sarayı’nda her iki nikâhın da yapıldığı görülmektedir. Düğün Düğünün tarafların tesbit ettiği gün ve yerde yapılmasına karar verilir. Urfa’da evlenme düğünü denince akla iki düğün gelir. 1. Avrat Düğünü, 2. Erkek Düğünü. Gerçekte bu iki düğünü ayrı ayrı incelememizin sebebi, avrat düğünü; kız evinin hanımları ile oğlan evinin hanımları arasında yapılır. Erkek düğünü ise sadece oğlan tarafının akraba ve tanıdıklarının katılmasıyla yapılır. Kız tarafından bir erkeğin yapılacak düğüne katılması ayıp sayılır. 1. Avrat Düğünü: Düğün gününden bir hafta önce taraflar akraba ve komşulara indekçi aracılığı ile haberler gönderip düğüne davet ederler. Düğün sonbahar veya kışa rastlıyorsa patpat, kavurga, ağzıyumuk, çekçek, bastık, kesme, sucuk, v.s. yiyecekler götürülür. Gönderilen indekçiler ev ev dolaşarak düğün sahiplerinin yani kız ve oğlan tarafının davetini sözle iletirler. Haberi getiren indekçiye hanımlar bahşiş verirler. Düğünün yapılacağı evin avlusunun büyük olması gerekir. Amaç misafir çokluğu karşısında düğün sahiplerinin mahcup olmamasıdır. Düğünün yapıldığı gün, düğün evinde hiçbir erkek bulunmaz, daha doğrusu bulundurulmaz. Sadece evin dış kapısında bir erkek oturtulur. Bu da dışarıdan gelecek bir haberi içeri kimseyi sokmadan yüksek sesle bağırmak veya bir çocukla haberi hanımlara iletmek görevini üstlenir. Düğünde enstrüman çalanların hiçbirinin gözü görmez. Şayet kör çalgıcı bulunamaz, gözlü müzisyen getirme zorunda kalınırsa, hanımları görmemeleri için araya perde çekilip arkasında oturtulur. Yaşlı bir kadın veya çocuk aracılığı ile müzisyenlere isteklerini iletirler. Günümüzde azda olsa bu kural geçerliliğini yitirmek üzeredir. Düğünlerin çoğu artık salonlarda yapılmaktadır. Düğünde genellikle “dörtlü mendil”, lorke gibi mahalli oyunlar oynanır. Düğün esnasında gelin oynatılır, gelin oynarken başına para çevrilir. Çevrilen bu paraları düğünde hizmet eden hanımlar nişanlı veya sözlü kızların başına çevirip “Ağbatı siye ola” der ve yakınında bulunanlar da “Amin” diyerek tasdik ederler. Düğüne yemek için getirilen yiyecekler, düğüne bir süre dinlenmek için ara verildiğinde yenir. Gelenler birbirlerine yiyeceklerinden ikram ederler. Düğün öğlenden sonra başlar, gecenin geç saatlerine kadar yaklaşık 7-8 saat sürer. 2. Erkek Düğünü: Düğün gününden birkaç gün önceden bütün misafirlere bir erkek işçi tarafından haber gönderilir. Düğün genellikle geniş hayadı (avlusu) olan evlerde yapılır. Düğünde; iki ayak, abravi, girani, derik, dörtlü degenek gibi mahalli oyunlar oynanır. Bu oyunlardan dörtlü degenek oyunu oldukça maharet isteyen oyunlar olduğundan düğünün en görkemli bölümünü oluşturur. Erkek düğününün yapıldığı evin çevresinden, damlardan ve duvarlardan yüzleri bürüklü düğünü izleyen hanımlar ise zılgıt çalarak oyuna ve oyunculara heyecan ve hareket vermek için onları coştururlar. Bu iki oyun sırasında düğünün daha da coşkulu devam etmesini isteyen düğün sahipleri ise başını yukarıya kaldırarak kadınlara hitaben “Zılgıt çalmıyanın gişisi öle” der. Bunun üzerine bütün kadınlar coşkulu bir şekilde zılgıt çalarlar veya misafirleri biraz kahkaya boğmak için “Zılgıt çalmayanın kaynanası öle” dendiğinde “İnşallah” diyerek zılgıt çalmayanlar olduğu gibi, kaynanasıyla birlikte düğüne gelenler ise ister ismez zılgıtla katılırlar. Bir tarafta düğün ve eğlenceler devam ederken diğer tarafta davetliler için yemekler hazırlanır. Yörenin yemeklerini çok sayıda misafire hazırlamak için usta aşçılar ve hizmetçiler tutulur. Düğünün bir anında damadın yakın akraba ve arkadaşlarından birkaç büyük ve çocuklar daha önceden kız evinde hazırlanmış olan damadın çamaşırları, damatlık elbisesi, terlik ve pijaması, çorap ve ayakkabısını almak üzere çalgıcılarla birlikte çala söyleye kız evine giderler. Asbap getirmek için yola çıkan bu grup mahalle aralarında sokaklardan türkü, mani söyleyerek geçerler. [B]Yoğurt koydum dolaba Bögın başım kalaba Küçücükken böyüttün Seni vermem Araba Kalaylı tas ayranı Sürmeli göz heyranı Seni doğuran ana Eder çifte bayramı Ellere vay... [/B] Kız evi önünde söylenen türkülerden sonra, damadın elbiselerinin bulunduğu siniyi bir erkek işçi başına alarak mani, türkü söyleyerek yine aynı şekilde dönüp düğün yapılan eve gelirler. Düğün evinde daha önceden hazırlanmış olan üstünde zeytin dalları ve dallara bağlanmış mumlarla bezenmiş “Güvegi Tahtı”ndaki mumlar yakılır. Uzaktan düğünü seyreden hanımlar ise zılgıt çalarak olayı şenlendirirler. Damat ise düğün evinde boş bir odaya arkadaşları ile birlikte girer ve getirilen çamaşırları ve elbiseyi giyer. Odadan ceketsiz olarak çıkar ve kendisine ayrılan taht’ın yanına gelir. Küvre ise damadın giymediği ceketini çalgıcıların refaketinde müzik eşliğinde giydirir. Bu sırada: [B]Çağırın Hakko’yı Geydirin sakkoyı Mibarek olsın ağa küvre Yengi de güvegi Getirin Melegi Geydirin yelegi Mibarek olsın ağa küvre Yengi de güvegi, [/B] diye Urfa’ya özgü (damatların elbise giyerken söylenilmek için besetelenmiş olan) bu türküyü söylerler. Bu sırada damadın elbisesinin getirildiği sini içerisinde bulunan şeker ve metal paralar havaya serpilir, havai fişekler yakılır, kadınlar zılgıt çalarak bunu kutlarlar. Düğünde hizmet eden işçiler, çalgıcılar sıra ile gelerek önce, tahtın bir yanında damadın yanında oturan küvre’den sonra da damattan bahşişlerini alırlar. Diğer tarafta hazırlanan yemekler servis yapılmak üzere düzenlenir. Misafirler yemeğe davet edilir. “Mırra” denilen acı kahve, sigara ikram edilir. Bu yemeğe “Asbap Yimeği” denir. Kına Gecesi-Asbap Gecesi “Gelin” Perşembe günü gidecekse, Çarşamba akşamı; Pazar günü gidecekse, cumartesi akşamı (yani damadın elbise giydiği günün akşamı) yapılır. Kız evinde hanımlar, oğlan evinde erkekler toplanır. Damadın arkadaşları ve akrabalarının toplantığı yerdeki eğlenceye “Asbab Gecesi” kadınların toplandığı yerdeki eğlenceye ise “Kına Gecesi” denir. İkisi de aynı gece ve aynı saatlerde başlar. Gece saat onbire doğru oğlan evi tarafından kadın, erkek ve çocuklardan bir grup kına gecesi yapılan eve toplu halde yine türkü mani söyleyerek çalgıcılarla birlikte giderler. [B]Evleri sekilidir Toprehen ekilidir Eger babası yoksa Dayısı vekilidir Hala hala heey.... Leblebi koydum tasa El vurdım basa basa Bizim gelin çok gözzel Azıcık boyı kıssa Hala hala heey.... [/B] Gecenin karanlığında dar sokaklardan, kadınlar önde, çocuklar ortada, erkekler arkada olmak üzere toplu olarak yürürler. Ellerindeki fanıs denilen gaz lambaları yollarını aydınlatır. Bu topluluktan ara sıra geriye kalmış bir hanım olursa, koruma görevini üstlenen erkeklerden biri “Ayallar öge” diyerek kadının hızlı yürümesini ikaz eder. Gelin ve damadın isimlerine göre; [B]Portakalı oyarlar İçine kına koyarlar Evvel adi Fatma’dı Şimdi gelin koyarlar Hala hala heey.... Bahçalarda pırpırım Yaprağı dilim dilim Biz Ahmedi everdıh Hasan’a Allah Kerim Hala hala heey.... [/B] Kına evine iyice yaklaşıldığında ise genellikle, [B]Çakmak çakmağa geldıh Kına yahmağa geldıh Ayşe Dayze ağlama Kıziy almağa geldıh Hala hala heey.... [/B] Birkaç gün önceden kız evine gönderilen kına küvrenin hanımı tarafından bir kab içerisinde dua okunmuş süt ile yoğrulur. Gelin ise damadın akrabalarından iki hanım tarafından koluna geçilmek suretiyle getirilerek küvrenin önüne oturtulur. Gelin ağlamaya başlar. Gelin kınaya çıkarken mutlaka ağlaması gerekir, aksi halde ayıplanır. Bu sırada kapı önünde bekleyen erkekler arasında bulunan çalgıcılardan biri kaval veya keman ile hüzünlü bir taksim yapar. Erkeklerden biri hoyrat okur. [B]Kah gidelim Kınayı yak gidelim Gözele doymak olmaz Üzüne bak gidelim Merdivana Sarıl çık merdivana Yar sevmah yigit kârı Ne bilir her divana [/B] Bunun peşinden hanımların hepsi gelinin ağlamasına katılır, hep birlikte ağlarlar. Oğlan evi tarafı hanımlar ise gelin götürecekleri için sevinçlidirler. Bir yandan ağlama, bir yandan sevinç gösterisi, bazen iki aile arasında sözlü atışmaya, kavgaya dönüşür. Küvre, gelinin avucunun içine bir altın koyarak kınayı yakar. Daha önce gelinin yüzüne örtülen pembe duvak açılarak gelinin kına yakılan eline bağlanır. Çocukların ellerinde tepsilere dikilmiş olan mumlar yakılarak gelinin başına çevrilir. Kapı önünde bekleyen erkekler hep birlikte [B]Urfalıyam ezelden Göynüm geçmez gözelden Göynümün gözü çıksın Sevmiyeydim ezelden Ağam olasan Ömer Paşam olasan Ömer Benim olasan Ömer Yetim kalasan Ömer,[/B] türküsünü söylerler... Kınası yakılan gelin baba evinden ayrılmadan önce büyüklerinin ellerini, arkadaşlarının yüzlerini öperek gözyaşları arasında veda ederek ayrılır. [B]O yanı keçe bı yanı keçe Kız anasının emegi heçe Hala hala heey.... [/B] Oğlan tarafı gelini alarak kız evinden ayrılırlar. [B]“Masa üstünde bekmez Bı bekmez biye yetmez Şu Urfa’nın kızları Taksisiz gelin getmez.” “Ay doğar ayazlanır Gün doğar beyazlanır Gelin olacah kızlar Hem gider hem nazlanır” Hala hala heey... [/B] Gelin, önceden hazırlanmış olan özel bir odada karşılanır. Kadınlar ise zılgıt çalarak gelini kutlamaya devam ederler. Gelin kapıdan girerken kendisine verilen bir “narı” oda kapısının üst tarafına atarak narı kırar. Kırılarak dağılan nar tanelerinin toplanarak evlenecek yaşa gelmiş, genç kızlara yedirilmesi uğurludur. [B]“Su koydum su tasına Gül koydım ortasına Biz gelini getirdıh Ağamın odasına” [/B] Sâbahleyin, gelin ve beraberinde gelenlere özel olarak hazırlanmış kahvaltı sofrası hazırlanır. Öğlenden sonra ise süpha yemeği ikram edilir. Süpha Yemeği Gelin, damat evine getirildiği günün sabahı, gelin evinden başka bir yerde süpha yemeği merasimi düzenlenir. Süpha; pirinç, şeker, et, çekirdeksiz üzüm, nohut, yağ gibi malzemelerle hazırlanır. Yemekte; kuzu içi, Üzlemeli pilav, Etli pilav, tatlı olarak da zerde ikram edilir. Süpha yemeğine istisnasız herkes davet edilir. Oturan gruplar yine gruplar halinde çağrılır. Yemek verme işi devam ederken damadı traş edecek olan berber gelip boş bir odada damadı traş eder. Küvre ve damat berbere ve çırağına bahşiş verirler. Akşam vakti yaklaştığında damada da bu yemeklerden verilir. Daha sonra “damat” ve arkadaşları ”süpha” verilen evden ayrılırlar. Yürüyerek dar sokaklardan geçip “gelinin” bulunduğu kendi evine gelirler. Damat gerdeğe girmeden önce hoca dualar okur ve damat evin kapısından içeri girer. Evin avlusunda baba ve annesinin ellerini öperek zifaf odasına girer. Güvegi Hamamı Damat, evliliğin sabahı erken saatlerde akraba ve arkadaşları tarafından hamama götürülür. Damat, daha önceden hamamcı haberdar edildiğinden oturması için zeytin dalları ile süslenmiş olan tahta oturtulur. Hamama davet edilen misafirler yıkanıp çıktıktan sonra damat da yıkanarak yine bu tahtta oturur. Kutlamaları kabul eder. Damadın arkadaşlarından biri “Hamam yimegini ben yapıyam” diyerek hamama gelen misafirleri yemeğe davet eder. Yemeği yapan kimsenin evinde toplanılır ve yörenin yemeklerinden olan mevsimine göre patlıcanlı, domatesli, elmalı, yoğurtlu kebaplardan yapılır. Üstüne de tatlı olarak yine kadayıf ikram edilir. Yemekten sonra arkadaşları, yakınları, damadı evine götürürler. Kendileri de işlerinin başına dönerler. Yanı gün, “gelin” ise kocası başta olmak üzere kayınbabasına, kaynanasına, kaynına, görümüne çeşitli hediyeler verir. Buna çeyiz günü denir. Duvak Günü Evliliğin ikinci günü duvak günüdür. O gün gelinin yakınları, tanıdıkları gelin evine gelirler. Damat ise duvak yemeğinin hazırlanması için bir koç aldırır. Yemekler hazırlanır, gelin ise gelinliğini giyinip yüzünü gelin duvağı ile kapatıp gelip misafirlerin yanına oturur. Oğlan evinden 8-10 yaşlarında bir erkek çocuk gelinin duvağını kaçırır ve duvağı damada götürerek damattan bahşiş alır. Kadınlar bu duvak kaçırma anında yine zılgıt çalarak bunu kutlarlar. Duvak kaçırma sabahleyin yapılır. Duvak gününe gelenler çeşitli hediyeler verirler. Bu hediye verenler genelde çok yakın akraba olanlardır. Duvak akşama kadar devam eder. Yemekler yenir. Duvak gününe gelinin annesinden başka bütün akrabalar katılırlar. Duvak gününün akşamı ise gelinin annesi, kızını ve damadını “akşam yemeği”ne çağırır. Damat kaynanasının elini öptüğünde ona çeşitli hediyeler verir. Gelin Hamamı Evliliğin onbeşinci günü (Cumartesi veya Perşembe) bütün dost ve akrabalar hamama davet edilir. Gelin, baba evinden çeyiz olarak getirdiği hamam takımlarını bir bohça içerisinde getirir. Bu bohçayı getiren natır ve gelini yıkayan, bohçasını açan kaymelere hamamdan sonra bol bahşiş verilir. Genellikle Yıldız Hamamı’na gidilir (bu hamam şimdi yoktur). İnanışa göre Yıldız Hamamı’na giden gelin kocasına parlak, alımlı, yıldız gibi görünür veya Cincıklı Hamam’a gidilir ki gelin kocasına cincık gibi görünsün. Hamam o gün ücretli müşteri almaz, bütün masrafları oğlan evi karşılar. Hamamda bulunan bir tahtın üstüne halılar, minderler serilir. Onların üstüne el işlemeli beyaz örtüler yayılır. Hamama davet edilen bütün misafirlere damat tarafından yaptırılan kebaplar ve tatlılar ikram edilir. Ayrıca “damat evi” tarafından evde hedik hazırlanarak hamama getirilir. Gelin ise güvegi hamamında olduğu gibi misafirlerden sonra yıkanıp kendisi için hazırlanan yerde oturur. Zeytin dalları ile süslenmiş olan tahttaki mumlar yakılır. Gelini kutlayan misafirler hamamdan ayrılırlar. [/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Şanlıurfa
Şanlıurfa Evlenme Adetleri
Üst
Alt