Sen sin Baki

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
elbakiislamcokguzelst5.jpg

Gurbet, insanın bütün dostlarından ayrı, yalnız kaldığı uzak bir diyardır. Bütün sevdikleri gözünde tüter, gurbette insanın.

Otururken, kalkarken, lokmayı ağzına koyarken boğazına düğüm düğüm tıkanır hıçkırıklar insanın.


Sinesine çeker bütün acılan, ızdırabları. Derdini dökecek bir dost arar. Ve bu yolda gözleri ufukları tarar.

Durmadan yürür durur hayâli sılaya doğru. Ve sonra herşeyin serâb olduğunu anlar. Ve ağlar, ağlar..


Gurbetin uzun süreni de olur, kısa süreni ve hemen biteni de. Bâzen de “ebed- müddet” devam edeni olur.
Bu cehennemî bir gurbettir.

Ya vatan-ı aslîsine hasret içinde yanan rûhun gurbeti… Dünya onun hakikî menzili değildir. O Yakub misâli ağlar, sular gibi çağlar da Mevlâsını çağırır bu gurbette…

Zirâ derin bir acıdır onunki.. Bu fâni dünyada bâki âleme hasret içinde yanan, kavrulan bir varlıktır ruh.

Eğer insan dinlese, ruhundan yükselen “Ebed! Ebed!” feryadını işitecektir.

Şâirin:


Kalbim koynumda benim.
Sakladığım hasrettir.
Dilini bilmez miyim
İstediği ebeddir.
dediği gibi inleyecektir.


O; vatan-ı aslîsi için bir ışık, bir nur bekler. Elinden tutacak bir yâr bekler. Saçını okşayacak ve rahmetin sînesine basacak ebedî bir dost..

Fakat fâniler içinde yoktur böyle bir hemdert.

O; ağaçtan, kuştan, güneşten, aydan O’nu sorar. En sonunda bir nağme duyar. Bu onun derdini terennüm eden bir nağmedir.

Acılarına, ızdırablarına çâre ve ebedî yaralarına merhem sürecek bir nağme “Ey Bâki-i Hakîkî! Sensin Bâkî!”


Alıntı....
 
Üst Alt