Serçeler ağlayınca ölür

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Kaza mıdır, kundaklama mıdır bilinmez; doğanın çiçek açtığı, insanın, hayvanın soluk aldığı, börtü böceğin yurdu ormanda yangın çıkar. Çevredeki göletten ormana gidip gelmekte olan serçe:
- Ne yapsam?
- Umarsızlığına tutsak insanoğlunun
- Nereye kaçsak?
- Yüreksizliğinde yitip giden hayvan oğlunun gözünden kaçmaz; bir ağız olup sorarlar:
- Sen ne yaptığını sanıyorsun? Söylesene...
Serçe sakin, ağırbaşlı, yaptığının bilincinde olmanın onuruyla yanıtlar:
- Gagamla su taşıyıp, alevlerin üstüne boşaltıyorum...
- Gagadan taşınan suyla şu koca yangın söner mi hiç? Şaşkın kuş! kıkırdamalarına serçenin yanıtı tokat gibi iner:
- Ben elimden geleni yapıyorum ya!
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Bizi öyle bir duruma getirdiler ki, çevremizi görecek halimiz kalmadı. Günden güne bencil olmaya itiliyoruz...
Bazı değerlerimiz yok olmak üzere. Eski dostluklar, arkadaşlıklar, yardımlaşmalar artık yok...
Dini bayramlarda büyükleri, hasta insanları ziyaret etmekten çekinir olduk...
Mutlu günlerinde yanlarında olmamız gereken insanları yalnız bırakıyoruz...
O sıcak sarılmaların, o tatlı sohbetlerin, özlem gidermelerin yerini ahizede uğuldayan duygusuz, renksiz, korkusuz bir ses aldı... Bir telefonla gönül alacağımızı zannedip büyük bir iş yapmış gibi böbürleniyoruz...
Ama kaybetmeye başladığımız değerler aklımıza bile gelmiyor.
"Ben insanım insan... Telefondaki yapmacık kahkahana, yarım yamalak öğrendiğin, çoğu yabancı kelimelere ihtiyacım yok. Ben sarılmak, koklamak, tenine dokunmak istiyorum. Gözlerine bakmak, yüzünün şeklini beynime kazımak istiyorum. Ne kadar yaşayacağım belli değil...
Belki sizleri bir daha hiç göremeyeceğim. Ey sevdiklerim, ey dostlarım, dost bildiklerim beni hatırlayın ve kapımı çalın...
Biz büyüklerimizden gördüklerimizi, yaşadıklarımızı unuttuk mu?
Bize enjekte edilmeye çalışılan batının soğuk, samimiyetsiz, yapmacık ve yüzeysel davranışları hak etmiyoruz..."
Dememek için yaşlıları, dostları kucaklamanın, yardımlarına koşmanın zamanıdır. İnsanlığımızı, yüreğimizdeki sevgiyi, gözlerimizdeki pırıltıyı, sesimizdeki okşayıcı yumuşaklığı kaybetmeden bunu yapalım...
Yürek gözümüzün, gönül kapımızın kapanmasına seyirci kalmayalım. Yanınızda yörenizde sizin her türlü yardımınıza muhtaç insanlar mutlaka vardır...
Hem de çok yakınınızda... Bir düşünün... Yaşlılarımızın buruşuk yüzlerinden gözyaşı yuvarlanmadan, gün görmemiş körpecik çocuklar açlıktan ağlamadan yanlarında olalım. Onlara yalnız olmadıklarını hissettirelim. Paylaşalım, çoğalalım...
Dünyadaki hiçbir şey için bir çocuğu ağlatmaya değmez, hiçbir şey onlardan değerli değildir...
Elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince birbirimize destek olalım, arka çıkalım. İçimizdeki bu duyguyu öldürmeye kimselerin, hiçbir teknolojinin gücü yetmez.
Gelin hepimiz birer serçe olalım ve elimizden geleni yapılım. Henüz geç kalmış sayılmayız. Söndüreceğimiz bir yangın, birçok can kurtaracaktır.
Serçenin ağlayınca öldüğünü biliyor muydunuz?
O zaman ağlamamak için övünülecek, gurur duyulacak şeyler yapalım ki yaşam anlamlı olsun.
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Bizi öyle bir duruma getirdiler ki, çevremizi görecek halimiz kalmadı. Günden güne bencil olmaya itiliyoruz...
Bazı değerlerimiz yok olmak üzere. Eski dostluklar, arkadaşlıklar, yardımlaşmalar artık yok...
Dini bayramlarda büyükleri, hasta insanları ziyaret etmekten çekinir olduk...
Mutlu günlerinde yanlarında olmamız gereken insanları yalnız bırakıyoruz...
O sıcak sarılmaların, o tatlı sohbetlerin, özlem gidermelerin yerini ahizede uğuldayan duygusuz, renksiz, korkusuz bir ses aldı... Bir telefonla gönül alacağımızı zannedip büyük bir iş yapmış gibi böbürleniyoruz...
Hay ağzınıza yüreğinize sağlık gönül sızım kardeşim negüzelbir konuya değinmişsiniz, ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN,
öylebir devirde yaşıyoruzki sanki hiç akrabamız eşimiz dostumuz yok,muş gibiyizdfrt..
yahu biz çocukluğumuzda annemizin peşine takılır yaya olarak kilometrelerce yol katlederek akrabalarımızı ziyarete giderdik, hele o dinii bayramlarda çevremizde gitmediğimiz köy kalmazdı,
ama şimdi her evin altında bir taksi olduğu halde bir büyüğünü, bir yakınını ziyaret etmek gönlünü almak için evinden çıkan yok, ama gezmek eğlence deyince iş değişiyor tabi, tlefonla gönül almaya gelince onuda uzaktaki yeğenlerimden örnek göstereyim; mevlüt, kandil geceleri gibi dini günlerde sms yoluyla kutlama yapıyorlar telefon açıp sesli olarak hal hatır sorsalar amenna iki satır sms yaz gönder tamam iş bitti ya-hu belki ben senin sesini duymak istiyorum sms niye atıyorsun aç telefonu konuş konuşki sesini duyayımdfrt..
işte Köroğlunun söyledigi anlamli sozlerinden biri "DELIKLI BORU ICAT OLDU MERTLIK BOZULDU"ğu gibi televizyonlar, cep telefonları icat oldu eş dost akraba ziyaretleri tarihe karıştıgghhn..
 
Üst Alt