Sevdayı Muhammedî (2)

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Sevdayı Muhammedî
(sallallahü aleyhi ve sellem)


O sonsuz rahmet sahibi olan ALLAH C.C sonsuz cömertliğiyle bana merhamet etti.
Nasılki, Hz. Adem aleyhisselam cennetten dünyaya hicret ettiyse.. nasılki, Hz.Nuh aleyhisselam tuğyan olan yerden tufanla hicret ettiyse.. nasılki, Hz. İbrahim aleyhisselam: ''Ben Rabbime hicret ediyorum'' diyerek hicret ettiyse..
ben de buna benzer bir duygularla gidiyordum...

Tüm hazırlıklarımı yapmıştım, artık öz vatana dönebilirdim.
Geçen onca yıllarımı, acısıyla tatlısıyla her şeye ve verdiğim onca emeğe sırtımı dönüp gidiyordum, ne acıydı bu!..
Öyleya, yaşanması gereken yaşanacaktı, ilahi tecelli ne ise o gerçekleşecekti, bundan kaçış yoktu.
Cereyan eden olaylara karşı bütün gücümle, yılmadan mücadele ettim ama insanın kadere karşı koymaya gücü yetebilirmiydi, bazı şeyleri değiştirebilirmiydim? Elbette hayır. Bir çok şey benim iradem dışında cereyan ediyordu. Gardım düşmüş, teslim olmuştum...
Halbuki ''Bu gün ALLAH için ne yaptın'' ikazının gereği, azami gayret göstererek müslümanların sorunlarıyle hemdert olup islama ve müslümanlara sırf ALLAH rızası için adeta gecemi gündüzüme katarak hizmete devam ediyordum. Ama yinede bir boşluk vardı tarif edemediğim!..
Nihayet vatana dönmüştüm, dönmüştüm ama bu dönüş o kadar buruk o kadar emri vaki idiki, sevincini dahi yaşayamıyor, nereden başlayacağımı, nasıl hareket edeceğimi dahi bilemiyordum.
Burada yeni bir hayata başlayabilecekmiydim, her şey normale dönecekmiydi, bunun gibi onlarca yüzlerce sorular sorular, kendi kendime sorduğum yığınlarca cevabını alamadığım sorular...
Aman ALLAHım bu nasıl bir imtihan, bu nasıl bir süreç...
Babamlara geldikten bir müddet sonra oradan ayrılmak zorundaydım, hayat insana bazen ne kadar acı da gelse, o acıları istenmeden de olsa yudumlamak gerekiyordu, o acılar boğazımda düğümlense, yüreğime çakılsa bile...

Ben ülkeme döndükten bir müddet sonra, problemlerin mislince artacağını biliyordum.
Zaman fazla geçmediki, her yerde aranıyordum. Artık ne babamlarda nede başka akrabalarımda kalamazdım.
Oradan hemen ayrıldım, artık kaçak hayat başlamıştı benim için. O şehirden o şehire gidiyor, izimi kaybettirmeye çalışıyordum.
Her seferinde yakalanmaktan kıl payı kurtuluyordum.
Zaman akıp gidiyordu. Bazen babamlar ziyaretime geliyorlar, çok nadir de olsa ben de onları geceleri ziyaretlerine gidiyordum.
Benim için böyle bir yaşam, piskolojik olarak dayanılmaz hal alıyordu.
Gıyabımda yurt dışında ve yurt içinde iki ayrı dava açılmış ve baskılar artmıştı.
Benim maruz kaldığım durumlar kadar, yakınlarımda maruz kalmışlar, onlarında huzurları kaçmıştı.
Yurtdışındaki mahkeme aleyhime sonuçlandığını öğrendim.
Bütün sınırlara hakkımda yazı gönderilmiş ve artık yutdışına da çıkmam imkansızlaşmıştı.
Hiç olmazsa türkiyedeki mahkemede suçsuzluğumu kanıtlamam gerekiyordu.
Bunun için bir avukat tutmuştum. Kendisi türkiye çapında tanınmış birisi olmasına karşın benim davamda ihmalkar davranıyordu.
Çaresiz değiştirmek zorunda kaldım.
O kadar tedbirli davranıyordumki, adresimi avukatıma dahi söylemiyor, annem ve babamın dışında kimse bilmiyordu.
Ne acıdırki, artık insanlara güvenim kalmamıştı. Tek sığındığım sığınak, tek güvendiğim varlık ALLAH azze ve celle idi.
Ben hep dua dua dua ediyordum. Öyle bir süreç başlamıştıki, sanki hiç bir şeyden fayda olmuyordu.
ALLAH'ın yardımı gelmeden, ben içinde bulunduğum bu durumdan kurtulamıyacaktım.
Aslında ALLAH'ın yardımı olmadan hangi başarı elde edilebilirdiki!?
Bir yandan vesileler arıyor, her an da dualarımda Rabbimden yardım diliyordum.
Büyük bir çabayla, var gücümle mücadele edip insanlardan da yardım talep etmeme karşın, onların hiç bir faydası dokunamıyordu.
Sanki Rabbim kaza ve kaderin ne olduğunu benim idrakimi açarak bana gösteriyordu. Evet şu kesinki, Rabbimin yardımıyle benim idrakim açılmaya başlamıştı.

Hayat bana o kadar anlamsız gelirdiki, sağlam bir inanç ve imanım olmasaydı...
 
Üst Alt