Şeytan

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81

Şeytan ateşten yaratılmıştır. Cinlerin babası durumundadır. Hz. Adem'den daha evvel yaratılmış ve uzun müddet Allahu Teala'ya ibadet ve itaat ettiği için melekler arasınde yer almış fakat Allahu Teala'nın Adem'e secde etmeleri için meleklere verdiği emre karşı çıkmış, bunun üzerine Rahmel-i İlahiyye'den ebediyyen kovulmuştur. Hz Adem'i ve hanımı Havva'yı kandırıp Cennet'ten çıkarmış ve bütün insanları kandırabilmek için her türlü çareye başvuracağına yemin etmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de geçen isimlerden biri de Iblis'lir. Allahu Teala onu insanlara düşman olarak tanıtmış ve insanların da onu düşman olarak kabul etmelerini emretmiştir. O'ndan korunmanın ve O'na karşı durmanın en makul yolu Kur'an-ı Kerim'de ve Peygamberimiz (s.a.v.)'in Hadis-i şeriflerinde gösterilen yoldan yürümektir.

Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır:

'Ey insanlar! Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayan sizi aldatmasın ve o aldatıcı (Şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın. akikaten şeytan sizin düşmanızdır: Siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.'( Fatır: 35/5-6) [1]

[1] Kadı Ebu Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 45.
 

Snmz

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
8 Temmuz 2015
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Şeytan...

Selamün aleyküm; Bana çoğu zaman şeytan bazen laftan anlayacak ve yaptığı kötülükler için üzülebilecekmiş gibi geliyor. :bilmemm:.hy..:bilmemm:.
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
VE ALEYKÜM ES SELAM KARDEŞİM;O zaten üzgün başında ki derdin büyüklüğünden nereye sataşacağını şaşırmış durumda biz ins,cins kullara sarıyor,kendi yaptığı inat uğruna bizleri de sürüklemek istiyor yanında cehenneme, o yüzden Allah cc açıkça ayetlerde o sizin düşmanınızdır diyor.Yani seni de kendini sevimli yumuşak göstererek kandırmasın kardeşim dikkat et onda ki şeytani oyunlara biz insanların aklı ermez hele ki ilim ehli, değil isek hiç anlayamayız tuzaklarını Allah muhafaza ziyan olur gideriz. Size tavsiyem insanları nasıl kandırır tuzakları nelerdir?bir araştırın en azından bir ön bilginiz olur ve aynı zamanda sürekli ''LA İLAHE İLLALLAH ''zikrini dilinizden aklınızdan çıkarmayın ki aklınızı ,gönlünüzü bulandırmak için size yaklaşamasın,bu zikirle Allah cc yakın olursunuz ,şeytan ve hilelerinden de uzak kalırsınız inşallah...
O ASLA YUMUŞAMAZ Kİ ARTIK ONUN İÇİN ÇOK GEÇ ALLAH CC VERDİĞİ SÖZ ÜZERE AHİRETİ VE HESABI BEKLİYOR ,SÖZÜNDEN DÖNMESİ GEREKEN ZAMAN İNAT ETTİĞİ VE İSYAN ETTİĞİ ZAMAN İDİ GEÇMİŞ OLSUN.
 

Snmz

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
8 Temmuz 2015
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Çok teşekkür ederim sizlere Allah razı olsun.Bana yardımcı oldunuz. Olabildiğince LA İLAHE İLLALLAH zikrini ve tabi diğer şeytanı kovucu zikirleride çekiyorum Allah'ın izniyle. Bunuda yine sizlerin sayesinde yapmaya başladım. Hepinizin Sayesinde ben bir sürü şey öğreniyorum ve uyguluyorum Allah sizleri başımızdan eksik etmesin...

Peki Namaz kılarken şeytanın sürekli aklıma başka şeyler getirmesini nasıl önleyebilirim.Bu şekilde namazım hiç kabul olmuyormuş gibi geliyor. İçim hiç rahat olmuyor tam huşu ile kılamadığım için.
 

Ab-ı Hayat

Moderatör
Moderatör
Katılım
3 Haziran 2014
Mesajlar
1,608
Tepkime puanı
47
Selamun aleyküm Snmz kardeşim,

Namaz esnasında çok iyi ibadet yapan insanların aklına bile geliyordur vesvese....Peki bu vesveseyi en aza nasıl indirebiliriz?

Namazın farzlarında sana yardımcı olacaklar yazıyor;

1. Hadesten Taharet: Gözle görülmeyen pisliklerden temizlenmektir. Bu abdest almak, gusletmek, bunların mümkün olmadığı zamanlarda teyemmüm etmekle olur.

2. Necâsetten Taharet: Gözle görülen pisliklerden temizlenmektir. Bu pislikler namaz kılan kimsenin vücudunda, elbisesinde, namaz kılacağı yerde olur.

3. Setrü'l Avret: Örtülmesi gereken yerlerin kapatılması demektir. Erkeklerde diz kapağı ile göbek arası, kadınlarda ise el, yüz ve ayak dışındaki her yerin örtülmesi gerekir. namazın bir rüknünü eda edecek kadar bir zaman içinde örtülmesi gereken bir organın dörtte biri açılırsa namaz bozulur.

Namazın farzları bu kadar değil devamı var ama vesvesenin genelde temizlikle ilgisi çoktur o yüzden namazın farzının bu kısımlarını yazdım bunları göz önünde bulundurmakta fayda vardır....

Bunun haricinde; günlük hayatında boş işlerle uğraşmak veya kafaya gereksiz şeyleri takmakta vesveseye zemin hazırlar kardeşim...

Sen bol bol kelime-i tevhid ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim...Söylemeye devam et! Allah'ın izniyle vesveselerinden kurtulursun...

Selametle, Allah yardımcın olsun...
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Sizlerde iyi ki varsınız beraberce öğrenip amel etmeye gayret ediyoruz inşallah...
Ab_ı hayat kardeşim sorduğunuz sorunun bir kısmına cevap vermiş Allah cc ondan razı olsun, namaz da gelen bu vesveseye etrafımızda bir sürü sebep var, çoğumuza oluyor ve en çok sorulan sorulardan biri, herkesinde farklı farklı sebepleri var aslında genel bir sebep sorarsanız ahir zaman alametlerinin çoğunu yaşıyor olmamız, yine kendimizden,b ozulan gevşek irademizden kaynaklanan iman zayıflığımız en baş sebeptir. Dilimizle müslümanız derken amelde yani uygulamada çok ama çok zayıfız kendimizi bu konularda teraziye koysak zerre ağırlığımız olmaz, amel olmayınca imanda zayıflıyor malesef, Allah cc Kur'an'ı azimüşanda bizleri çok konuda uyarır ,uyardığı çokça tekrar yaptığı konulardan biri de dikkatinizi çektimi bilmiyorum ama ''düşünmüyorsunuz, düşünmezmisiniz, düşünmeyecekmisiniz '',ikazlarını kullandığı ayeti kerimelerde bizi yitirdiğimiz bir vasfımıza yeniden kavuşmamız için uyarıyor, ezberciyiz, hazırcıyız, önümüze getirileni düşünmeden alıp kullanmaya çalışıyoruz, bu bizim tembelliğimizi artırıyor, düşünme yetimizi hayli zayıflatıyor. Düşünme yetisi zayıflamış insanı her yere çevirebilirsiniz kandırmanız kolay olur, şeytanda buradan düşen nasibini asla kaçıracak aptallıkta değil her fırsatı kendi lehine çevirmek için fırsat arayan düşmana böylelikle bol bol malzeme vermiş oluyoruz.

Bu yazdıklarımı şahsınıza algılamayınız genel olarak etrafımda ve kendimde gördüğüm ve sebebini araştırdığım ,tefekkür ettiğim, konulardan biri vesvese nerede, ne zaman, nasıl geliyor diye doğal olarak Allah cc yakın olmak istediğimizde yani en baş ibadetimiz namaz da geliyor en çok... Konular hep birbiri içinde çözümü ilmek ilmek işlemek gerekiyor'' mümin uyanık olması gerekiyor ''diyor efendimiz sav düsturumuz buradan başlamalı, ilim kadın, erkek her müslümana farzdır öğrenmek yolunda bulunmak gerekiyor, düşmanı bilmek ona göre yollarını kesmek gerekiyor... Sonra müslümanlığımızın tüm inceliklerini zaten ister istemez kendiliğinden canı gönülden amel ederek, farkında olarak yerine getirip dikkat ederiz, dikkat demek hataya, karmaşaya, kandırılmaya fırsat yok demektir.

Size tavsiyem namaz öncesinde abdest almak için kalktığınızda niyetinizi ve aklınızı Allah cc huzuruna çıkacağınıza hazırlamakla başlamanız, aklınız ne ile meşgul ise onunla devam etmeniz kolay olur, eğer aklınızı dünyalıktan yada başka malayani şeylerden kurtaramıyorsanız biraz bekleyip tövbe istiğfar ile aklınızı boşaltmaya ve Allah cc ile meşgul olmasına gayret ediniz bir kaç kez bunu tekrarladığınızda beyin bu komutu alıp sonraları namaz aklınıza gelince Allah cc yöneldiğinizi farkedeceksiniz inşallah ... Bu tavsiyeler aynı zaman da kendime de oldu selametle yerlerin ve göklerin sahibine emanet olun.
 

Snmz

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
8 Temmuz 2015
Mesajlar
53
Tepkime puanı
0
Allah çokça razı olsun sizlerden. Söylediklerinizi tüm dikkatimle okuyup düşündüm. Yanlışlarımı ve eksik yanlarımı farkettim. İnşallah uygulayabilirim. Açıkcası içimde bir heyecan oluştu bile. Allah'a emanet olun. Hayırlı geceler.
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Ne mutlu bana inşallah amel edip hayır dualarınızda da kavuşmak duası ile kardeşim selametle Allah cc emanet olun.
 

sofi1

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Haziran 2015
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Selamün aleyküm yazdıklarım reklam olmaması açısından videolarla anlatılan bir sitenin vesvese kurtuluş çarelerini konu aldığı Said Bediüzzaman Hazretlerinin külliyatından sadeleşmiş bir biçilmiş kaftandır.
Evet vesvese musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner.

Ona büyük nazarıyla baksan büyür, küçük görsen küçülür.
Korksan ağırlaşır, hasta eder. Korkmazsan hafif olur, gizli kalır.
Mahiyetini bilmezsen devam eder,yerleşir. Mahiyetini bilsen, onu tanısan gider.
Zira şu vesvese öyle bir şeydir ki; cehalet onu davet eder, ilim onu yok eder.
Tanımazsan gelir, tanırsan gider
.
Şeytanın insana vesvese vermesinin sebebi İnsanoğluna olan düşmanlığıdır. Bu düşmanlık Kur'an'da birçok ayetlerde anlatılır. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:
Andolsun ki, sizi biz yarattık, sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, "Adem'e secde edin." diye emrettik.

İblis'ten başka hepsi secde ettiler. Fakat o secde edenlerden olmadı.

Allah şeytana dedi ki: "Sana emrettiğim vakit seni secde etmekten ne alıkoydu?"

İblis, "Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan." dedi.

Allah; "Öyle ise oradan, cennetten ve meleklerin içinden in. Orada büyüklenmek senin haddin değildir, çünkü sen aşağılıklardansın." dedi.

İblis, "Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver." dedi.

Allah, "Haydi sen mühlet verilenlerdensin." buyurdu.

İblis, "Öyle ise beni azdırmana karşılık ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstünde tuzak kuracağım. Sonra elbette onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onlardan çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın." dedi. (A'raf suresi 11-17. ayetler)

Allah şeytanı lanetledi. O da "Yemin ederim ki, kullarından bir pay edineceğim, onları mutlaka saptıracağım. Muhakkak onları boş kuruntularda boğacağım.

Andolsun onlara emredeceğim de hayvanlarının kulaklarını yaracaklar ve yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." dedi. (Nisa suresi 118-119)

İblis şöyle dedi: "İzzet ve kudretine yemin olsun ki, onlardan ihlaslı kullar müstesna onların tamamını azdıracağım." (Sad suresi 82-83)

İblis dedi ki: "Ey Rabb'im! Andolsun ki, beni azdırmandan dolayı ben de yeryüzünü onlara süsleyeceğim ve onların hepsini muhakkak azdıracağım. Ancak onlardan ihlasa erdirilmiş kulların müstesna..." (Hicr suresi 39-40)

İşte bu ve bunlar gibi ayetler beyan etmektedir ki, şeytanın insanoğluna olan düşmanlığı Hz. Adem'in yaratılmasına dayanmaktadır. İblis secde etmediği ve huzurdan kovulduğu o gün Allah'a yemin etmiş ve bütün ademoğullarını aldatmaya ve vesveseyle onları kuruntularda boğmaya dair söz vermiştir. Şimdi ise ettiği yemini ve verdiği sözü yerine getirmeye çalışmaktadır.

Bilmemiz gerekir ki, kalp bir kale, şeytan o kaleye girmek isteyen bir düşman gibidir. O kaleyi fethedip ona sahip olmak ister. Kaleyi düşmandan korumak, kapıları ve gedikleri kapatmak ve sağlamlaştırmak ile mümkündür. Kapı ve gedik yerleri bilmeyen kimse elbette kaleyi muhafaza edemez. Şeytanın kalbe giriş yol ve kapıları ise o kişinin vasıflarıdır ve zaaflarıdır. Onlar ne kadar çok ise şeytanın kapıları da o kadar çoktur.
Amacımız; şeytanın kalp kalesine giriş kapılarını kapatmak, vesvese ve hilelerini beyan etmek, bunlardan kurtulma yollarını göstermek ve bu hilelerle yaralanan ve daralan gönüllere bir ab-ı hayat sunmaktır.
Haram ve çirkin manzaraları hayal ettirme suretinde gelen vesvese

Manalar kalpten çıktıkları zaman, suretlerden ve şekillerden çıplak olarak hayale girer ve oradan suretleri giyerler. Demek insana gelen manaların suret giydiği yer kalp değil, hayaldir. Hayal ise, her vakit bir sebep altında suretleri dokur. Ve manalara bir elbise diker. Bununla birlikte önem ve ehemmiyet verdiği şeylerin suretlerini yol üzerinde bırakır. Hangi mana kalpten çıplak olarak çıkıp, hayale gidecek olsa, yol üzerinde bırakılan o suretleri giyer yada hayal ona ya giydirir, ya takar, ya bulaştırır, yada perde eder.

Eğer manalar temiz ve münezzeh, yol üzerindeki suretler pis ve rezil ise, giymek yoktur, sadece temas vardır. Ancak vesveseli adam bu teması, giymek ile karıştırır. “Eyvah kalbim ne kadar bozulmuş, bu sefillik, bu alçaklık beni Allahın huzurundan kovdurur” der….Şeytan onun bu damarından çok istifade eder.

Bu vesveseden kurtulma çaresi

Bu yaranın merhemi şudur: Nasıl ki senin namazının bir şartı olan zahiri temizliğine, karnındaki necaset zarar vermez. Öylede mukaddes manaların, çirkin suretlere yakınlığı da zarar etmez. Mesela siz, Kur’an’ın ayetlerini tefekkür ediyorsunuz, birden bir hastalık, yada bir iştah, yada şehvet gibi heyecan veren bir şey şiddetle sizin hissine dokunuyor.

Elbette sizin hayaliniz, hastalığın devasını, iştah duyduğu şeyi yada şehvet ile ilgili görüntüleri dokuyacak ve onları görecek. O hallere uygun basit ve çirkin suretleri dokuyacaktır. Kalpten gelen, temiz ve ulvi manalar ise onların ortalarından geçecek. Geçeceklere ne zarar vardır, ne pis suretlerle temas vardır, ne de tehlike vardır. Ancak tehlike; zarar olduğunu zan etmek ve bu çirkin görüntülerden kurtulmaya çalışmaktır.

Evet insan kalben ve fikren ilahi hakikatlere bakıp düşündüğü zaman, bilhassa namaz ve ibadet esnasında gerek şeytan tarafından, gerek nefsi tarafından pek fena, pis ve çirkin vesveseler, hatıralar sinekler gibi kalbe ve akla hücum ederler. Bu gibi çirkin şeylerin defiyle uğraşan adam, o vesveselere mağlup olur. Ancak onları mağlup edip, kaçırmak çaresi; müdafayı terk edip onlar ile uğraşmamaktır.

Evet arılar ile uğraşıldıkça, onlar hücumlarını artırırlar. Onlara karışılmadığı taktirde, insanı terk eder, giderler. Yada pis bir odanın deliklerinden, semanın güneş ve yıldızlarına, cennetin gül ve çiçeklerine bakılırsa, o deliklerdeki pislik, ne bakana, ve nede bakılana bulaşmaz. Aynen bunun gibi, ilahi hakikatlere, hayal odasının deliklerinden bakıldığında, hayal deliklerinde ki kirlilik ve pislik, ne bakana, nede bakılana bulaşmaz ve zarar vermez.
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Selamün aleyküm sofi1 kardeşim yazın için çok teşekkür ederim. Bediüzzaman hazretlerinin eserlerini okumak nasip olmadı ama listemin başında yer alıyor inşallah...
Aklımdaki bilgilerimi ve öğrendiklerimin sonucunu daha düzgün şekilde izah etmişsin Allah cc senden sonsuz razı olsun.Selametle yerlerin ve göklerin sahibi Rabbül alemine emanet ol.
 

sofi1

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Haziran 2015
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Aleyküm selam ben konu altına Allah'ın izniyle şeytanın diğer vesvelerinden de buraya yansıtıcaz.Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
 

Hümeyra

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
9 Mayıs 2014
Mesajlar
1,176
Tepkime puanı
4
Bekliyoruz bizlerde feyiz almak adına kardeşim paylaşımlarınızı emeğinize sağlık...Vesvese kanserden daha hızlı yayılan ve daha şiddetli insana sadece vücudunda değil topyekün zarar veren bir hastalık en acısı da insanlar bu hastalıktan habersiz ve bilgisiz...Sizlerinde paylaşımı ile inşallah kendi payımıza düşeni buradan ve etrafımızdaki yakınlarımızı haberdar ederek savaşımızı bir yerden başlatıp bu illetten kurtulmanın çarelerini aramamız gerekiyor.Rabbim cümlemizin yar ve yardımcısı olsun inşallah....
 

sofi1

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Haziran 2015
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Selamün aleyküm Allah'ın hidayeti nuru ve bereketi yağmur gibi üzerinize yağsın.
Öncelikle belirtmek isterim ki yazdıklarım bana ait değildir.Video şirketinin düzenlemiş olduğu
ve paylaşmak istediğim şifahanedeki şişe içindeki hastasını bekleyen Ya KUDDUS ismi tecellisiyle
kalpleri dolu ve kar ile temizleyen sırlarla doludur.Hidayet Allah'tan dır


İmâni meselelerde şüphe suretinde gelen vesvese
Vesvesenin en çok gözüktüğü yerlerden biri; Allah’ın varlığı, meleklerin varlığı, ahiretin varlığı, Kur’anın hak kitap, Hz. Muhammed (S.a.v)in de hak peygamber olması gibi iman ile ilgili meselelerde gelen vesvesedir.

Bu vesveseye yakalanmış kimselerden şu sözleri işitmişsinizdir: “Namaz kılarken aklıma hep, ya Allah yoksa, o zaman kıldığın namaz boşuna gidiyor, sözü geliyor. Bu sesi susturmak için uğraşıyorum ama ben susturmaya çalıştıkça ses büyüyor, bu sesle uğraşmaktan namazın hangi rekatında olduğumu bile unutuyorum…

Bu gibi vesveseye kapılan kişi hayal etme ile akıl etmeyi birbirine karıştırmaktadır.
Yani Hayale gelen bir vesveseyi akıl ile tastik etmişçesine zannederek kendini üzüntüye sevkeder
.
İtikadıma zarar geldi eyvah kalbim bozuldu,dinden çıktım gibi üzütüntü tüneline giriş kapılarını şeytan aralar ve gel hadi gel buraya der.Vesvesenin amacı kişiyi üzüntüye sevkederek Allah'tan ümidi kesmeyi,namazdayken seni telaşa sokup huşunu altüst etmeyi amaçlamaktadır.Halbuki hayale gelen bu vesvesvese ne akıl ile tastik etmiştir ne de imanına zarar gelmiştir.

Yazının başındada belirtdiğimiz gibi küfrü gerektiren birtakım teffekürlere dalar.Bu teffekürü dinden çıkmak ve küfre düşmek zanneder.İnkarın sebebini ve imandan başka hiçbir yolun doğru olmadığını anlamak için teffekür eder.

Bu vesveseden kurtulma çaresi

Bu yaranın merhemi şu hakikatleri bilmektir ki: küfrü gerektiren şeyleri hayal etmek insanı dinden çıkarmaz. Küfür tevehhüm etme yani inkarı farzetme ve vehmetme kişinin imanına zarar vermez. Küfrü zihnen düşünme ve olasılığını ölçmek için tefekkür etme kişiyi kafir yapmaz.

Çünkü hem hayal etme, hem vehmetme, hem tasvir etme, hem de tefekkür etme, aklın tasdikinden ve kalbin kabulünden ayrı ve farklı şeylerdir. Hayal, vehim, tasvir ve tefekkür kabiliyetleri bir derece serbesttir, insanın cüz-i iradesine pek boyun eğmezler ve söz dinlemezler. Ve bunların insan iradesi dışındaki hareketlerinden dolayı insan mesul değildir, ve onların yaptıklarından dolayı hesaba çekilmeyecektir. Bunun delili şu ayettir:

"Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez" (Bakara suresi, 286. ayet). Demek günahların kalpten geçmesi affedilmiştir. Hatta yapılmasına karar verilip, yapılmadan pişman olunarak tövbe edilen günahlar bile affedilmiştir.

Yine peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Allah-u Teala, ümmetimden her birinin gönüllerinin vesvese ettiği hatıraları, kul onları işlemediği veya söylemediği müddetçe affeylemiştir." Bu hadisten de anlaşılmaktadır ki; insanın iradesi dışında kalbinden geçen kötülükler ve içinden geçen vesveseler affedilmiştir.

Yine şu ayet:

"Dünya hayatının geçici menfaatlerini aramak için namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları buna zorlarsa, şüphesiz Allah zorlanmalarından sonra onlar için bağışlayıcı ve ziyade acıyıcıdır" (Nur suresi, 33. ayet).

Bu ayetle ifade ediliyor ki; cariyeler fuhşa zorlandıkları ve bu işten kurtulmaya güçleri yetmediği taktirde, Allah-u Teala hiç kimseye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemediğinden dolayı onları bu işten mesul tutmayacağı gibi, üstelik mağfiret buyuracaktır. Demek teklif, gücün yettiği iledir. Ve madem insanların iman hakikatleri ile ilgili içlerine gelen vesveseleri kovmaya güçleri yoktur, o halde onlar bu tür şüphe ve vesveselerin varlığından dolayı mesul değildir.

İ. Abbas ile İ. Amr bir kere karşılaştıklarında, İbn-i Abbas, İbn-i Amra; "Sana göre Kur'an'da en ümit verici ayet hangisidir?" dedi. İbn-i Amr:

"Ey kendi nefisleri aleyhinde israf edip, haddi aşan kullarım, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz! Çünkü, şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar, muhakkak ki O, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir" (Zümer süresi 53. ayet) mealindeki ayettir deyince, İ. Abbas buyurdu ki; bana göre şu ayettir:

"Bir zaman İbrahim (AS) "Ey rabbim! Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" dedi. Allah inanmadın mı? Buyurdu. O da "evet inandım fakat kalbimin mutmain olması ve yatışması için bunu istiyorum" dedi" (bakara suresi 260. ayet).

İşte benim en çok sevdiğim ayet budur. Zira İbrahim (As) "Ya Rabbi ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster" dediğinde, Allah kendisine "yoksa inanmadın mı" buyurunca, "tabi inandım ama kalbimin mutmain olması için" dedi. Allah-u Teala İbrahim'in bu sözünden razı oldu. Bundan da, insanın içine gelen düşünce ve vesveselerin, imana zarar vermeyeceği anlaşılmış olur.

Demek ki; tasdik ve kabul iradeye bakar ve bir ölçüye bağlıdır. Hayal etme, vehmetme, tasvir etme ve tefekkür etme ise tasdik ve kabul gibi değildirler. Bir ölçüye ve iradeye tabi olmazlar. O halde şüphe ve tereddüt sayılmazlar. Ancak bu vesveseler, kişinin iradesi işin içine girerek lüzumsuz tekrar ederse ve her vakit cüzi iradesini bu meselelerde kullanır, Allah olmayabilir mi? Ahiret olmayabilir mi? Gibi düşünce ve şüphelerle isteyerek uğraşırsa, o vakit hakiki bir nevi şüphe meydana gelir. Ve sahibi zarar görür. İman hakikatlerine tarafsızca baka baka sonunda muhalif tarafı kabullenir, kendisine vacip olan hakkı kabullenmesi kırılır.

Mesela, acaba Allah olmazsa bu alem olabilir miydi? der, ve bu sorunun cevabını tarafsızca muhakemeye başlar. Bu kısa muhakeme, "Allah olmasaydı, bu alem asla var olamazdı, ve madem var olmuş, o halde Allah var" diyerek sonuçlanırsa sahibi bundan zarar görmez. Yok her vakit mesaisini bu tür meselelerde gereksizce harcar ve ilmi meselelere vukufiyeti de yoksa, öyle bir hale gelir ki, imansızlık cihetini kabullenir. O halde bu tür muhakemelere ihtiyarıyla girmek isteyen ve bu tip meseleleri tefekkür eden adam, ilk önce iman tarafının o meseledeki delillerini öğrenmeli ve tefekküre öyle başlamalıdır.

Doğruyu öğrenmeden, kıt anlayışı ile doğru ve yanlışı bulmaya çalışanlar, yanlışın kucağına düşebilirler.

Bir zamanlar imam iken sonraları azılı bir din düşmanı olan bir bedbaht, işte böyle bir muhakemenin neticesinde ebedi saadetini kaybetmiştir. Şöyle ki, bir gün yerleri süpürürken, toz çıkmasın diye, yere su serper. Yerden sıçrayan sular, duvarda şehir şeklini alır, yada şeytan ona öyle gösterir. Bu bedbaht kendi kendine o anda der ki; "Acaba şu duvardaki şehir gibi, şu kainatta tesadüfi olabilir mi?" Ve bu muhakeme, onun dinden çıkmasına hatta daha da ileri giderek azılı bir din düşmanı olmasına sebep olur. O bu muhakemeyi yapmadan önce, iman hakikatlerinin ve Allahın varlığının delillerini öğrenseydi, elbette, tarafsızca muhakeme ona zarar veremezdi. O halde tarafsızca muhakeme edenleri, yani "ne var, ne yok diyelim öylece araştıralım, sonra neticeye varalım" diyenleri mağlup eden şey; araştırdıkları meselenin delillerini bilmemektir.

Yine mesela şu güneş, zatında mümkündür ki, bugün batmasın veya yarın doğmasın. Bunlar imkan-i zati ile mümkündür. Halbuki bu ihtimal, güneşin bugün doğup, yarın batacağı inancımıza zarar vermez, şüphe getirmez. İşte bunun gibi, mesela, iman hakikatlerinden olan, dünya hayatının batması ve ahiret hayatının doğmasına imkan-ı zati cihetinden gelen vehimler, vesveseler ve içimizde şeytanın seslendirdiği "ya ahiret yoksa" sözleri, inancımıza, imanımıza zarar vermez.

Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, "bir delilden meydana gelmeyen ihtimalin hiçbir ehemmiyeti yoktur" kaidesi, fıkıh usulü ve din usulü ilminin sabit ve değişmez bir kuralıdır. Madem iman hakikatleri noktasında gelen vesvese ve şüpheler, irademiz dışında ve bir delile dayanmadan gelmektedir, o halde bunların hiçbir ehemmiyeti yoktur.

Buraya kadar şunları öğrendik:

1- İman hakikatleri hakkındaki vesvese ve şüpheler imanımıza ve itikadımıza asla zarar veremez.

2- küfrü gerektiren şeyleri hayal etmek insanı dinden çıkarmaz. Küfür tevehhüm etme yani inkarı farzetme ve vehmetme kişinin imanına zarar vermez. Küfrü zihnen düşünme ve olasılığını ölçmek için tefekkür etme kişiyi kafir yapmaz. Çünkü hem hayal etme, hem vehmetme, hem tasvir etme, hem de tefekkür etme, aklın tasdikinden ve kalbin kabulünden ayrı ve farklı şeylerdir.

3- Bu vesveseler kalbin tasdiki ve aklın kabulü değil, bir derece serbest ve söz dinlemeyen hayalin, vehmin, tasvirin ve tefekkürün meyvesidir.

4- İmkan-ı akli ve imkan-ı zihni kesin bilgiye zarar veremez.

5- Bir delilden meydana gelmeyen ihtimalin hiçbir ehemmiyeti yoktur"

6- Kur'an'ı kerim zikrettiğimiz ayetleriyle, imani meselelerde vesvesenin bir günah olmadığını bildirmiştir.

7- Unutmamak gerekir ki; aynadaki yılanın sureti ısırmaz, ateşin misali yakmaz ve pis bir şeyin aksi aynayı kirletmez. Öylede, hayal ve fikir aynasında, küfrün ve şirkin akisleri, dalaletin gölgeleri ve küfre benzer çirkin sözlerin hayalleri itikadı bozmaz, imanı zarar vermez ve hürmetli edebi kırmaz.
 

sofi1

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
5 Haziran 2015
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Şeytanın kendi çirkin sözlerini, kalbin sözleri zannettirmesi
Şeytan evvela şüpheyi kalbe atar. Eğer kalb şüpheyi kabul etmezse, şüpheden sövme ve küfretmeye döner. Hayale karşı, sövmeye benzeyen pis hatıraları ve edebe zıt çirkin halleri tasvir eder. Kalbe “eyvah” dedirtir, kişiyi ümitsizliğe düşürür.
Vesveseli adam zanneder ki; kalbi, Allaha karşı edepsizlikte bulunuyor. Bu durumdan müthiş bir heyecan ve sıkıntı hisseder, ve bundan kurtulmak için; Allahı düşünmemek, O’nun huzurundan kaçmak ve gaflete dalmak ister. Şeytanın bu vesvesesine mağlup olan kişilerden şu gibi sözleri işitmişsinizdir: “Kalbim, Allaha ve diğer iman hakikatlerine küfrediyor, onun bu sövmesini susturmaya çalışıyorum ama susturamıyorum. Susturmaya çalıştıkça, kalbim daha yüksek bir seda ile bağırmaya başlıyor…”
Bu vesvesenin ve yaranın merhemi şudur; Bilmeliyiz ki kalbimizden geldiğini zannettiğimiz o çirkin sözler, kalbimize ait değildir. Kalbimizin sözleri olmadığına delil ise; kalbimizin, o sözlerden müteessir olması ve üzüntü duymasıdır. Eğer o çirkin sözler, kalbimizin sözleri olsaydı, kalb asla üzülmeyecek ve titremeyecekti. Zira kişi, kendi iradesiyle söylediği sözlerden dolayı üzüntü duymaz.

Hem o sözlerin, kalbimizin sözleri olmadığına başka bir delil de; susturmaya çalıştığımız halde, susturamayışımızdır. Eğer o sözler bize ait olsaydı, susturmak istediğimizde susardı. Zira konuşan kişi, ne zaman susmak isterse, o zaman susabilir.
Öyleyse, acaba bu sözler kime aittir?

Bu sözler şeytandan gelir ve lümme-i şeytaniyeye aittir.

Lümme-i şeytaniye; kalbin üzerindeki şeytanın noktası ve karargahıdır. Kalpte iki nokta vardır. Bu noktalardan bir tanesi meleğe ait olup, o noktadan insana iyi işlerin ilhamı gelir. Diğer nokta ise; şeytana ait olup, o noktadan da vesveseler, sövmeler ve günahların teşviki gelir. İşte şeytan bu nokta da konuşmaktadır. Bu nokta, kalbe yakın olduğu için, lümme-i şeytaniyenin varlığını bilmeyenler, şeytanın bu çirkin sözlerini kendi kalplerine mal eder, şeytanın sözlerini, kendi kalplerinin sözü zannederler.
Şeytanın bu vesvesede ki amacı; Bu çirkin sözleri zararlı zannettirmekle, kalben üzülmesini sağlamak ve kişiyi ümitsizliğe düşürmektir. Zaten vesvesenin zararı; kişinin zarar gördüğünü zannetmesidir. Zira bu durumda şeytanın işini, kendi kalbine mal eder, şeytanın sözünü, kalpten zanneder ve zarara düşer. Zaten şeytanın istediği de odur; Zira kişi ümitsizliğe düşünce, bocalayacak, sıkıntılar içinde kalacak, netice de ibadet ve tefekkür vazifesini hakkıyla yapamayacaktır. Hatta bırakın hakkıyla yapmayı, Allahın huzurundan kaçarak, Allahı düşünmemekle rahatlamaya çalışacaktır.

O halde buraya kadar anlattıklarımızdan şunları öğrendik:

1- İnsanın kalbinden geldiğini zannettiği küfür ve çirkin sözler kalbe ait değildir.

2- Bu sözler, lümme-i şeytaniyeden gelen, şeytana ait sözlerdir. Onun fısıldaması ve vesveseleridir.

3- Bu sözlerin kalbe ait olmadığının ve şeytana ait olduğunun delili: kalbin bu sözlerden dolayı üzülmesi ve sesi susturmaya çalıştığı halde susturamamasıdır. Zira sözler onun kalbine ait olsaydı, bundan müteessir olmayacak ve susturabilecekti.

4- Şeytanın bu vesvesedeki amacı; kişiyi, telaş, sıkıntı ve ümitsizlik içinde boğarak Allahtan uzaklaştırmaktır.

5- Bu vesvesedeki zarar: kişinin zarar gördüğünü ve kalbinin bozulduğunu zan etmesidir. Bu zannı kim hissederse, şeytan onu kandırmış demektir.


Demek bu vesvesede şeytana mağlup olmamak için yapılacak tek iş; Bu sözlerin şeytanın sözü olduğunu bilmek, bu konuşmalara karşı gülüp geçmek ve onlardan kurtulmaya çalışmamaktır. Asla şeytanın sözlerini, kalbimize mal etmeyeceğiz. Asla kalbimizin bozulduğunu düşünmeyeceğiz. Ve asla o çirkin sözleri sahiplenmeyeceğiz. Zaten bunu yaptığınızda artık şeytanın bu sözlerini işitmemeye başlayacaksınız.
 

hiclik

Kurallara Uymadı
Üyemiz
Katılım
4 Eylül 2015
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
euzubillahimineşşeytanirracim

şeytanın içkiyi güzel göstermesi

“Biz ahirete iman etmeyenlere yaptıkları işleri süsledik, o yüzden onlar körelmiş bir vaziyette bocalayıp dururlar.”(Neml, 27/4).

“Hani şeytan onlara yaptıkları işi güzel gösterip şöyle demişti: ‘Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur. Ben de yanınızdayım.”(Enfal, 8/48).

“… Ve böylece Allah’ın haram kıldığını helal kabul ederler. Kötü işleri onlara süslü, güzel gösterildi. Allah kâfir topluluğu hidayete erdirmez.”(Tevbe, 9/37).

“Şeytan onlara amellerini güzel gösterdi…” (Neml Suresi, 24)


ayetlerden de anlaşılıyor ki, şeytan insanlara boş amelleri altın tepside sunuyor, Allah'ın süslemesi ise bunu yaratmaktır

şeytanın en büyük oyunlarından biri insanları boş amellere sürükleyip, gerçekten bir şey yaptığını sanmasını sağlamaktır bu durumda hemen Rahman'a sığınmalıyız

Ve eğer şeytandan güç alan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O herşeyi işiten ve herşeyi tam bilendir. (7/A'RÂF-200)


sigara ve içkiyi diğer zararlı maddeleri beraber söyleyebiliriz dünyada her dört milyon kişi sigaradan ölüyor testosteronu azaltıp hormonal dengeyi bozan içki ise, ABD'de yapılan araştırmalara göre az bir miktarda alınsa bile beyinde küçülmeye neden olması gibi daha pek çok zararları var şeytan zararlı olan bu maddeleri öyle güzel gösterir ki ve en basitinden içkiyi de öyle güzel gösterir ki; tadının berbat olduğu hissini aklından çıkartmanı söyler ve:"bir taneden bir şey olmaz der" vücudun içkiyi kabul etmez kusarsan: "sen daha alışamadın, arkadaşlarınla yarışman için kendini alıştırman lazım" der eğer içkiye alışırsan bir takım bahanelerle içmeni sağlar:"bugün çok yoruldun içkiye ne dersin?" "bugün çok güzel geçti, içmelisin" "bugün dertlisin, içmelisin" "bugün maç var içmelisin" "yılbaşı geldi içmelisin" "mangalın yanında içmelisin" "denizin yanında içmelisin" "bugün bayram içmelisin" "meyhanede içmeye ne dersin?" "düğünde içmeyeceksin de nerede içeceksin?" "aç bir tane hayatını yaşa" gibi vesveselerle şişede durduğu gibi durmayan içkiye, iradeye göre bağımlılık derecesini oluşturma isteğinde başarılı olmak ister şu durumda tefekkür et kardeşim 'ben içkiyi neden içiyorum?, neden onu içmek için sürekli bahanem var?' gibi sorularla içinde olduğun durumu sorgulamaya devam et Allah en hayırlısını verir inşallah eğer az az da olsa faydası olduğunu düşünüyorsan, o sen değilsin o yine şeytan hala seni bırakmadı Rahman şöyle buyuruyor:

"Sana içki ve kumarı sorarlar, de ki: "İkisinde hem büyük günah ve hem insanlara bazı faydalar vardır. Günahları faydasından daha büyüktür." (Bakara 2/219)


şeytanın kavgayı güzel göstermesi

kavga olasılığı, kendini beğenmişlik hissi ile artar dışarıda yürürken biri ile çarpıştığında, kişinin omzu değdiğinde, trafikte geçmekte olan yaya olduğunda, en basit olaydan en karmaşık olaya kadar niyetinde kavga etmek varsa bulursun kardeşim bugün gelişmiş ülkelerde yaya ve sürücü karşılıklı olarak saygı içindedir bizim ülkemizde bazı kişiler beyzbol sopası, balta, bıçak gibi aletler olmadan araca binmiyor batı'da bile öncelik her zaman yayanındır yolda kişi ile çarpışırsanız büyük ölçüde "bilader önüne bak " gibi bir cevap alırsınız eğer "kusura bakma kardeşim" derseniz şeytan size şöyle der: "ne kusura bakma mı? bu lafın ardından altta mı kalıcaksın?" ve karşısındakine de şöyle der: "bak, senden nasıl korktu" tefekkür et kardeşim kavga meziyet değil kavga ettiği için bir insana saygı gösterilemez onu uyarmak gerekir yoksa kendini beğenmişlik hissi ile şeytan onu ömür boyu avutur ve yazık olur Allah hepimize en hayırlısını verir inşallah

şeytanın zinayı güzel göstermesi

BİR GÜN Peygamber Aleyhisselam’ın huzuruna bir genç geldi. Sıkıntılı bir hâli vardı. “Ey Alllah’ın Resulü, zina etmem için bana izin ver. Artık tahammülüm kalmadı” dedi.

Orada bulunanlar, gencin bu fena isteğinden dolayı, hiddete geldiler. Bazıları onu şiddetle azarlarken, kalkıp ağzını kapatmak için üzerine hücum edenler oldu. Suratına bir tokat aşketmek arzusuyla yerinden fırlayanlar bile vardı.

Ancak, o Şefkatli Nebî, bunların hiçbirine izin vermediği gibi, susup genci dinledi. Sonra yanına çağırdı ve onu dizlerinin dibine oturtup sordu:

“Böyle bir şeyin senin annenle yapılmasını ister miydin?”

Genç:

“Anam babam sana feda olsun yâ Resulallah! Elbette istemezdim.”

Peygamber Aleyhisselam:

“Hiçbir insan, annesine böyle bir şey yapılmasını istemez” buyurdu ve:

“Peki senin bir kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin?” diye sordu.

Genç adam bu soruya da:

“Canım sana feda ey Allah’ın Resulü, istemezdim.” diye cevap verdi.

Peygamber Aleyhisselam:

“Hiçbir insan, kızına böyle birşeyin yapılmasını istemez” buyurdu. Ardından da:

“Halanla veyahut teyzenle böyle bir şey yapılmasını ister miydin?” dedi.

“Hayır yâ Resulallah!” dedi genç.

“Bir başkasının kız kardeşinle zina etmesini ister miydin?” dedi Resulallah.

“Hayır! hayır, istemezdim!” diye cevap verdi genç.

Ve Peygamber Aleyhisselam sözlerini şöyle bitirdi:

“Hiç kimse, halasıyla, teyzesiyle, kız kardeşiyle zina edilmesini istemez.” Sonra da, o gence dua buyurdu:

“Allah’ım bunun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu koru.”


işte ahir zaman öyle bir haldeyiz ki, zina yapmış kişiye sanki çok güzel bir şey yapmış gibi davranılır ve öyle hissettirilir şeytan, tövbeyi unutturur: "zaten Allah seni affetmez" der ve günah batağına girilir Kuran'da: "zinaya yaklaşmayın" diyorsa zinaya yaklaşıcak her türlü hareketten kaçınmalıyız helal işler doğrultusunda aradağımızı en hayırlı şekilde buluruz inşallah

kasti olmayan ilk bakıştan, kişi sorumlu tutulmamıştır tekrar tekrar bakmak yasaklanmıştır efendimiz, Hz. Ali’ye, “Ya Ali! (Harama karşı) bakışa bakış ekleme birincisi senin için (vebal yoktur; ama) ikincisi aleyhinedir” (Tirmizi, Edeb 28)
demiştir ama şimdi birincisinden sorumlu değiliz diye kasti olarak yapmıcaz çünkü kasti olmayan diyor


öncelikle şunu söyleyeyim vesvese asla korkulacak bir şey değildir şeytan faydasız ve boş işlerle meşgul eder “…Ve onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntularla oyalayacağım…” (Nisa Suresi, 119) şeytan aldatıcı cümle kurar dini konularda insanların zihinlerine asılsız sorular sokar: "bunca insan müslüman, acaba körü körüne mi inanıyorlar yoksa araştırdılar mı?" gibi harikaa yahu beni ilgilendirmez herkes, kendisinden sorumludur şeytan, boş eve girmez çünkü herhangi bir kişiye vesvese gelmesi o kişide imanın bulunduğuna alamettir aynı şekilde bir insana ömür boyu çalışmasını, malını mülkünü hatırlatır kişi, birşey yaptığını sanar avunur ve yazık olur şunu da bilmek lazım Rahman diyor ki:
"Muhakkak, şeytanın hilesi zayıftır." (Nisa, 4/76)
şeytan ne yaparsa yapsın hilesi zayıftır zayıf biri ancak zayıfı yenebilir işte böyle şeytanın yaptığı oyunlardan biri de boş amelleri güzel göstermesi ve vaktinizi, ömrünüzü çalmaktır bundan Allaha sığınırım...
 
Üst Alt