Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
İç Anadaolu Bölgesi
Sivas
Sivas Divriği İlçesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ekrem" data-source="post: 47115" data-attributes="member: 3"><p><strong>Divriği Ulu Camii’nde 3 namaz kılan insan figürü</strong></p><p></p><p><strong>Dünya Miras Listesine Alınmış </strong></p><p>Tarihi : 6.12.1985</p><p>Liste Sıra No : 358</p><p>Niteliği : Kültürel</p><p> Divriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi’ne kadar inmektedir. Yöre, Mengücekoğullarının yönetimi altında olduğu dönemde Turan Melek Şah tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli bir türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO dünya mirası listesinde yer almaktadır. </p><p></p><p><strong> DÜNYA MİRASI DİVRİĞİ ULU CAMİ</strong></p><p></p><p> Mengücekoğullarından Ahmet Şah ile eşi Melike Turan tarafından 1228 tarihinde tamamlanan Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi, çevresindeki taş ocaklarından çıkarılmış bir cins tüften inşa edilmiştir. Ulu Cami Iğımbat Dağı’nın eteğinde olduğundan geniş bir görüntüye sahiptir. Caminin en güzel tarafı kapılarda ve sütunlarda işlenmiş olan motiflerdir. Birçok araştırmacının dikkatini çekmiş ve görenler hayran kalmıştır. İçe bakışı hitap eden bu motifler caminin yapımında çalışan mimarların kendi geleneklerine, sanatsal anlayışına göre, karışık motiflerle özgün ve harika bir şaheser ve ibadethane ortaya çıkarmışlardır. Sanat tarihçisi Doğan, Divriği Mucizesi adlı eserinde, mimari bakımdan bir mucize olduğunu yazmaktadır. Eseri yapan mimarın başka bir eserine rastlanmaması ilginçtir. Son yıllarda UNESCO tarafından Dünya Mirasını Koruma kapsamına alınmıştır.</p><p></p><p>Divriği Ulu Camii’nde bilinen namaz kılan insan figürü gölgesinin aslında 3 tane olması gerçekten herkesi şaşırttı.</p><p> Camii’nin inşaatını yapan ustaların 2 yıl boyunca güneşin batışından doğuşuna kadar her türlü olayı gözlemleyip öyle bir çalışma yaptıkları, anlaşıldı.</p><p> Bu konuyu Ruhan Özaygün şu şekilde açıklıyor; “Mengücekoğulları’nın Divriği’ye kazandırdığı bu şaheserde ortaya çıkan ‘Namaz kılan insan’ ve diğer siluetler ile gölgeler için, tarihi yapıyı inşa eden mimar ve ustaların çok ince hesaplar yaptığını, bu siluetlerin ve gölgelerin tesadüf olmadığını belirterek, ‘Eseri inşa eden mimar ve ustalar, binayı yapmadan önce 2 yıl boyunca güneşin doğuşundan batışına, yıldızların çıkışından kayboluşlarına kadar hepsini hesaplamış. Bu hesaplar yapıldıktan sonra, elde edilen sonuç, bu eser üzerinde gösterilmeye çalışılmıştır. Kapılarda ilk etapta siluet bakıyor, temaşa ediyor. İkincisinde siluetteki o kişi kitap okuyor, üçüncü durumda namaz kılıyor, dördüncü olayda ise kadına çevriliyor. Onun için burada tesadüf bir şey yoktur, eseri ilme hizmet, hakka hizmet, fisebilillah (Allah rızası için) düsturuyla yapmışlardır’ diye konuştu.</p><p></p><p> <strong>DEVRİN TEKNOLOJİSİNE UYUM SAĞLAYAN GÖLGELER</strong></p><p> Bu eseri yapan mimarın ve ustaların, kapılardaki motiflerin her birini ince ince hesapladığını, söz konusu motifleri yaparken ilime, bilime ve Kur’an-ı Kerim’e başvurduğunu vurgulayan Özaygün, mimarın ve ustaların devrin teknolojisine uyum sağlayarak bazı gölgeler oluşturduklarını ifade ederek, ‘Kur’an-ı Kerim’de Furkan Suresi’nin 45 ve 46. ayetlerini okuduğumuz zaman bu gölge meselesinin iç yüzünü anlayabiliriz. ‘Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık. Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik’ ayetlerinden de göreceğiz ki burada asıl gölge değil, gölgeyi uzatan güneş ile gölgenin hareket ve tavırlarını bilmek mecburiyetindeyiz’ dedi.</p><p></p><p><img src="https://www.sivas.im/wp-content/uploads/divri%C4%9Fi-ulu-camii31.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p> <strong>Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın batı kapısında (taç kapı) ikindi vakti görülen namaz kılan erkek silueti, cennet kapısında saat 07.00 sıralarında çıkan namaz kılan kadın silueti ve şah kapısında saat 09.00 sıralarında oluşan ve eseri yaptıran Ahmet Şah’ın başını temsil ettiğine inanılan erkek kafası silueti, görenleri adeta büyülüyor.</strong></p><p></p><p><strong>KURAN OKUYAN ADAM GÖLGESİ</strong></p><p></p><p> Caminin çok enteresan bir özelliği daha bulunmaktadır. Caminin giriş kapısına ikindi güneşi düştüğü zaman gölgelerden ayakta duran yandan bir erkek silüeti belirir. Bu silüetin önünde dikdörtgene benzer bir gölge daha vardır ve bu gölgelerin Kuran okuyan ve namaz kılan bir adam olduğuna inanılır</p><p></p><p><img src="https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi1.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </p><p>Özellikle tarihi eserin batı yamacında camiye girişi sağlayan taç kapıda, ikindi namazı vaktinde güneşin etkisiyle ortaya çıkan, yaklaşık 4 metre uzunluğundaki ‘namaz kılan insan’ silueti ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.</p><p> Tarihi eseri görmeye gelenler, ziyaret saatlerini namaz kılan insan siluetinin çıktığı ikindi namazı vaktine denk getirmeye çalışıyor. </p><p><img src="https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi5.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p></p><p> Yıllarca fark edilemeyen siluetin, 2005 yılında fotoğraf çeken bir turist tarafından görüntülenmesinin ardından ünü yurt dışına kadar ulaşmış. Kente gelen yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistler de güneş giriş kapısına vurduğunda ortaya çıkan gölgenin önünde fotoğraf çektiriyor.</p><p><img src="https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi4.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p><p> <strong></strong></p><p><strong>‘ANADOLU’NUN EL-HAMRASI’</strong></p><p> Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde hükümdar Süleyman Şah’ın oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camii 1280, caminin bitişiğinde Behram Şah’ın kızı Melike Turan Melek’in de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa ise 768 metrekarelik alana sahip.</p><p></p><p> İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkati çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından, ‘Anadolu’nun El-Hamrası’ olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor.</p><p> Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda, ışık ve gölge oyunları güçlü şekilde hissediliyor.</p><p></p><p> Evliya Çelebi’nin, ‘Üstad-ı mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır’ ifadesini kullandığı, ‘Görmeden Ölmeyin’ sloganıyla tanıtılan ve 1985 yılında UNESCO’nun ‘Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan eseri, her yıl çok sayıda turist ziyaret ediyor.</p><p></p><p> Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kur’an dinletisiyle tedavi edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri de yer alıyor. İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve bezemelerinin Anadolu’da başka bir örneği bulunmuyor.</p><p></p><p> Ahlatlı mimar Hürremşah tarafından yapılan eşsiz eserde, Ahlatlı ve Tiflisli taş ustalarının çalıştığı belirtiliyor. Başmimar Hürremşah Bin Muğis El-Hilati ile birlikte eserde Ahmet Nakaş Hilati (Ahlatlı Mimar), Ahmet Bin İbrahim El Tiflisi (Ağaç İşleri Sanatçısı, Nakkaş ve Ahmet Bin Muhammed’in (Hattat ve Nakkaş) çalıştığı kaynaklarda yer alıyor.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ekrem, post: 47115, member: 3"] [b]Divriği Ulu Camii’nde 3 namaz kılan insan figürü[/b] [B]Dünya Miras Listesine Alınmış [/B] Tarihi : 6.12.1985 Liste Sıra No : 358 Niteliği : Kültürel Divriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi’ne kadar inmektedir. Yöre, Mengücekoğullarının yönetimi altında olduğu dönemde Turan Melek Şah tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli bir türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO dünya mirası listesinde yer almaktadır. [B] DÜNYA MİRASI DİVRİĞİ ULU CAMİ[/B] Mengücekoğullarından Ahmet Şah ile eşi Melike Turan tarafından 1228 tarihinde tamamlanan Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi, çevresindeki taş ocaklarından çıkarılmış bir cins tüften inşa edilmiştir. Ulu Cami Iğımbat Dağı’nın eteğinde olduğundan geniş bir görüntüye sahiptir. Caminin en güzel tarafı kapılarda ve sütunlarda işlenmiş olan motiflerdir. Birçok araştırmacının dikkatini çekmiş ve görenler hayran kalmıştır. İçe bakışı hitap eden bu motifler caminin yapımında çalışan mimarların kendi geleneklerine, sanatsal anlayışına göre, karışık motiflerle özgün ve harika bir şaheser ve ibadethane ortaya çıkarmışlardır. Sanat tarihçisi Doğan, Divriği Mucizesi adlı eserinde, mimari bakımdan bir mucize olduğunu yazmaktadır. Eseri yapan mimarın başka bir eserine rastlanmaması ilginçtir. Son yıllarda UNESCO tarafından Dünya Mirasını Koruma kapsamına alınmıştır. Divriği Ulu Camii’nde bilinen namaz kılan insan figürü gölgesinin aslında 3 tane olması gerçekten herkesi şaşırttı. Camii’nin inşaatını yapan ustaların 2 yıl boyunca güneşin batışından doğuşuna kadar her türlü olayı gözlemleyip öyle bir çalışma yaptıkları, anlaşıldı. Bu konuyu Ruhan Özaygün şu şekilde açıklıyor; “Mengücekoğulları’nın Divriği’ye kazandırdığı bu şaheserde ortaya çıkan ‘Namaz kılan insan’ ve diğer siluetler ile gölgeler için, tarihi yapıyı inşa eden mimar ve ustaların çok ince hesaplar yaptığını, bu siluetlerin ve gölgelerin tesadüf olmadığını belirterek, ‘Eseri inşa eden mimar ve ustalar, binayı yapmadan önce 2 yıl boyunca güneşin doğuşundan batışına, yıldızların çıkışından kayboluşlarına kadar hepsini hesaplamış. Bu hesaplar yapıldıktan sonra, elde edilen sonuç, bu eser üzerinde gösterilmeye çalışılmıştır. Kapılarda ilk etapta siluet bakıyor, temaşa ediyor. İkincisinde siluetteki o kişi kitap okuyor, üçüncü durumda namaz kılıyor, dördüncü olayda ise kadına çevriliyor. Onun için burada tesadüf bir şey yoktur, eseri ilme hizmet, hakka hizmet, fisebilillah (Allah rızası için) düsturuyla yapmışlardır’ diye konuştu. [B]DEVRİN TEKNOLOJİSİNE UYUM SAĞLAYAN GÖLGELER[/B] Bu eseri yapan mimarın ve ustaların, kapılardaki motiflerin her birini ince ince hesapladığını, söz konusu motifleri yaparken ilime, bilime ve Kur’an-ı Kerim’e başvurduğunu vurgulayan Özaygün, mimarın ve ustaların devrin teknolojisine uyum sağlayarak bazı gölgeler oluşturduklarını ifade ederek, ‘Kur’an-ı Kerim’de Furkan Suresi’nin 45 ve 46. ayetlerini okuduğumuz zaman bu gölge meselesinin iç yüzünü anlayabiliriz. ‘Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık. Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik’ ayetlerinden de göreceğiz ki burada asıl gölge değil, gölgeyi uzatan güneş ile gölgenin hareket ve tavırlarını bilmek mecburiyetindeyiz’ dedi. [IMG]https://www.sivas.im/wp-content/uploads/divri%C4%9Fi-ulu-camii31.jpg[/IMG] [B]Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın batı kapısında (taç kapı) ikindi vakti görülen namaz kılan erkek silueti, cennet kapısında saat 07.00 sıralarında çıkan namaz kılan kadın silueti ve şah kapısında saat 09.00 sıralarında oluşan ve eseri yaptıran Ahmet Şah’ın başını temsil ettiğine inanılan erkek kafası silueti, görenleri adeta büyülüyor.[/B] [B]KURAN OKUYAN ADAM GÖLGESİ[/B] Caminin çok enteresan bir özelliği daha bulunmaktadır. Caminin giriş kapısına ikindi güneşi düştüğü zaman gölgelerden ayakta duran yandan bir erkek silüeti belirir. Bu silüetin önünde dikdörtgene benzer bir gölge daha vardır ve bu gölgelerin Kuran okuyan ve namaz kılan bir adam olduğuna inanılır [IMG]https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi1.jpg[/IMG] Özellikle tarihi eserin batı yamacında camiye girişi sağlayan taç kapıda, ikindi namazı vaktinde güneşin etkisiyle ortaya çıkan, yaklaşık 4 metre uzunluğundaki ‘namaz kılan insan’ silueti ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Tarihi eseri görmeye gelenler, ziyaret saatlerini namaz kılan insan siluetinin çıktığı ikindi namazı vaktine denk getirmeye çalışıyor. [IMG]https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi5.jpg[/IMG] Yıllarca fark edilemeyen siluetin, 2005 yılında fotoğraf çeken bir turist tarafından görüntülenmesinin ardından ünü yurt dışına kadar ulaşmış. Kente gelen yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistler de güneş giriş kapısına vurduğunda ortaya çıkan gölgenin önünde fotoğraf çektiriyor. [IMG]https://www.sivashaber.net/haber/upload/resimler/galeri/divrigi4.jpg[/IMG] [B] ‘ANADOLU’NUN EL-HAMRASI’[/B] Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde hükümdar Süleyman Şah’ın oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camii 1280, caminin bitişiğinde Behram Şah’ın kızı Melike Turan Melek’in de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa ise 768 metrekarelik alana sahip. İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkati çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından, ‘Anadolu’nun El-Hamrası’ olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor. Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda, ışık ve gölge oyunları güçlü şekilde hissediliyor. Evliya Çelebi’nin, ‘Üstad-ı mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır’ ifadesini kullandığı, ‘Görmeden Ölmeyin’ sloganıyla tanıtılan ve 1985 yılında UNESCO’nun ‘Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan eseri, her yıl çok sayıda turist ziyaret ediyor. Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kur’an dinletisiyle tedavi edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri de yer alıyor. İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve bezemelerinin Anadolu’da başka bir örneği bulunmuyor. Ahlatlı mimar Hürremşah tarafından yapılan eşsiz eserde, Ahlatlı ve Tiflisli taş ustalarının çalıştığı belirtiliyor. Başmimar Hürremşah Bin Muğis El-Hilati ile birlikte eserde Ahmet Nakaş Hilati (Ahlatlı Mimar), Ahmet Bin İbrahim El Tiflisi (Ağaç İşleri Sanatçısı, Nakkaş ve Ahmet Bin Muhammed’in (Hattat ve Nakkaş) çalıştığı kaynaklarda yer alıyor. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
BÖLGELERİMİZ VE ŞEHİRLERİMİZ
Bölgeler ve Şehirler
İç Anadaolu Bölgesi
Sivas
Sivas Divriği İlçesi
Üst
Alt