Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Tevbe Hakkında Ashabın ve Alimlerin Sözleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Turab" data-source="post: 51235" data-attributes="member: 2"><p><strong>Tevbe ve önemi</strong></p><p>Yüce Allah, insanı mükemmel bir varlık olarak yaratmış, onu yeryüzüne, Allah’ın hükümlerini ve emirlerini uygulama hususunda vekil tayin etmiştir. İnsan her ne kadar Allah tarafından mükemmel bir şekilde yaratılmış olsa da zaman zaman bilerek yada bilmeyerek hata, kusur ve günah olarak nitelendirilebilecek türden davranış ve tutumlar sergileyebilmektedir. Zaten günah işlemek ve hata etmek, insanı meleklerden ayıran özelliklerin başında gelmektedir. Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz:“Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir topluluk getirir ve onları affederdi.”[1] Bu hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz, günah işlemenin insanın tabiatında bulunduğunu ifade etmekte, hiç günah işlemeden yaşamanın bir insan için mümkün olamayacağını bildirmektedir.</p><p></p><p>Dinimiz İslam da insanın bu özelliğini dikkate alarak günahlardan korunma ve işlenen günahlardan kurtulma yollarını insana göstermiştir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise (işlediği günaha pişman olup) hatasından dönendir.” [2] sözüyle bu hususa dikkat çekmiştir. Bu itibarla dinimizde, hata, kusur, kötülük ve günah gibi manevi kirlerden temizlenmenin başlıca yolu tevbedir.</p><p></p><p>Tevbe; bir kimsenin yaptığı bir kötülükten veya günahtan pişmanlık duyarak bunu bir daha yapmayacağına dair kesin karar vermesi ve bundan dolayı Allah’tan af ve bağışlanma dilemesidir.</p><p></p><p>İşlediğimiz günahlar, yaptığımız kusur ve hatalar Rabbimizle aramızdaki sevgi bağını zayıflatır; O’nun bize olan ihsanına ve rahmetine engel olur. Manevi kişiliğimizi zedeleyerek gönül dünyamızın kararmasına sebep olur. Bu bakımdan tevbe, Allah ile sevgi bağlarımızı yeniden tesis eder, günah ile kararan gönül dünyamızı aydınlatır. Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulur ve o günahı hiç işlememiş gibi tertemiz olur. Nitekim bu hususta Peygamber Efendimiz, “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir.”[3] buyurur. Peygamber Efendimiz “Ey insanlar! Allah’a tevbe edip O’ndan af dileyin. Zira ben O’na günde yüz defa tevbe ederim.”[4] buyurmak suretiyle her insanın tövbeye ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.</p><p></p><p>Tevbenin belli bir zamanı yoktur. İnsan her zaman tevbe edebilir. Fakat Allah Taâlanın, tevbe için uygun gördüğü vakit, işlenen günahın hemen akabindeki vakittir.[5] Ancak ölüm halinde hayattan ümit kesilinceye kadar yapılacak tevbenin de kabul edilebileceği ayetlerden anlaşılmaktadır.[6] Bu konuda Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur: “Kul can çekişmeye başlamadığı sürece, Allah onun tevbesini kabul eder.”[7]</p><p></p><p>İnsanı tevbe etmekten alıkoyan sebeplerin başında uzun yaşama arzusu gelmektedir. İnsan, yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin daha uzun yıllar yaşayacağını düşünür. Ölümle yüzleşeceğini hiç aklına getirmez veya getirmek istemez. Bu nedenle de günahlarından tevbe edip dini hayatına çekidüzen vermek için devamlı mazeretler uydurur. Zihninde “kırk yaşına veya elli yaşına gelince yada Hacca gidip gelince tevbe ederim, dini yaşamaya başlarım” gibi bahaneler sıralar durur. Halbuki bir saat sonra ani bir ölümle aşırı sevdiği dünyaya veda edebileceğini hiç düşünmek istemez.</p><p></p><p>Tevbe konusunda insanı ihmalkarlığa iten sebeplerden biri de, kişinin tevbesini yeni bir günah işlemekle bozacağı endişesidir. Bir kısım insanlar, tevbe ettikten sonra bir daha günah işlemenin çok daha sakıncalı olduğunu zanneder; bu sebeple de tevbe etmeyi ileri bir tarihe erteler. Bu düşünce Ayet-i Kerimelere ve Peygamberimizin hadis-i şeriflerine ters düşmektedir.[8]</p><p></p><p>Tevbe etmenin bir takım şartları bulunmaktadır. Bunlar: Günahın bir an evvel terk edilmesi, işlenen günaha pişmanlık duyulması, bir daha günah işlenmeyeceğine kesin olarak karar verilmesi ve işlenen günah eğer kul hakkı ile ilgili ise mutlaka hak sahibinden helallik alınmasıdır.</p><p></p><p>Sonuç olarak insan; geçmişte ne kadar büyük günahlar işlemiş olursa olsun bir an önce onlara samimiyetle tevbe ederek Allah’a yönelmeli, Allah’tan başka sığınılacak bir makamın bulunmadığını asla unutmamalıdır.</p><p></p><p>Hutbemi bu konudaki bir Ayeti Kerime ile bitiriyorum: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[9]</p><p></p><p>Murat OSMANOĞLU (Karlsruhe DİTİB Merkez Camii Din Görevlisi)</p><p></p><p>[1] Müslim, Tevbe 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 238</p><p></p><p>[2] İbn Mace,Zühd 30.</p><p></p><p>[3] İbn Mace,Zühd 30.</p><p></p><p>[4] Müslim, Zikir 42; Ebu Davud, Vitir 26; İbn Mace, Edeb 57.</p><p></p><p>[5] Nisa, 4/17-18.</p><p></p><p>[6] Nisa, 4/17-18.</p><p></p><p>[7]Tirmzi, Daavat 98; İbn Mace,Zühd 30.</p><p></p><p>[8]Zümer, 39/53, Müslim, Tevbe 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 238</p><p></p><p>[9] Zümer, 39/53.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Turab, post: 51235, member: 2"] [B]Tevbe ve önemi[/B] Yüce Allah, insanı mükemmel bir varlık olarak yaratmış, onu yeryüzüne, Allah’ın hükümlerini ve emirlerini uygulama hususunda vekil tayin etmiştir. İnsan her ne kadar Allah tarafından mükemmel bir şekilde yaratılmış olsa da zaman zaman bilerek yada bilmeyerek hata, kusur ve günah olarak nitelendirilebilecek türden davranış ve tutumlar sergileyebilmektedir. Zaten günah işlemek ve hata etmek, insanı meleklerden ayıran özelliklerin başında gelmektedir. Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz:“Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir topluluk getirir ve onları affederdi.”[1] Bu hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz, günah işlemenin insanın tabiatında bulunduğunu ifade etmekte, hiç günah işlemeden yaşamanın bir insan için mümkün olamayacağını bildirmektedir. Dinimiz İslam da insanın bu özelliğini dikkate alarak günahlardan korunma ve işlenen günahlardan kurtulma yollarını insana göstermiştir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise (işlediği günaha pişman olup) hatasından dönendir.” [2] sözüyle bu hususa dikkat çekmiştir. Bu itibarla dinimizde, hata, kusur, kötülük ve günah gibi manevi kirlerden temizlenmenin başlıca yolu tevbedir. Tevbe; bir kimsenin yaptığı bir kötülükten veya günahtan pişmanlık duyarak bunu bir daha yapmayacağına dair kesin karar vermesi ve bundan dolayı Allah’tan af ve bağışlanma dilemesidir. İşlediğimiz günahlar, yaptığımız kusur ve hatalar Rabbimizle aramızdaki sevgi bağını zayıflatır; O’nun bize olan ihsanına ve rahmetine engel olur. Manevi kişiliğimizi zedeleyerek gönül dünyamızın kararmasına sebep olur. Bu bakımdan tevbe, Allah ile sevgi bağlarımızı yeniden tesis eder, günah ile kararan gönül dünyamızı aydınlatır. Tövbe ile insan, yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulur ve o günahı hiç işlememiş gibi tertemiz olur. Nitekim bu hususta Peygamber Efendimiz, “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir.”[3] buyurur. Peygamber Efendimiz “Ey insanlar! Allah’a tevbe edip O’ndan af dileyin. Zira ben O’na günde yüz defa tevbe ederim.”[4] buyurmak suretiyle her insanın tövbeye ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Tevbenin belli bir zamanı yoktur. İnsan her zaman tevbe edebilir. Fakat Allah Taâlanın, tevbe için uygun gördüğü vakit, işlenen günahın hemen akabindeki vakittir.[5] Ancak ölüm halinde hayattan ümit kesilinceye kadar yapılacak tevbenin de kabul edilebileceği ayetlerden anlaşılmaktadır.[6] Bu konuda Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur: “Kul can çekişmeye başlamadığı sürece, Allah onun tevbesini kabul eder.”[7] İnsanı tevbe etmekten alıkoyan sebeplerin başında uzun yaşama arzusu gelmektedir. İnsan, yaşı ne kadar ilerlerse ilerlesin daha uzun yıllar yaşayacağını düşünür. Ölümle yüzleşeceğini hiç aklına getirmez veya getirmek istemez. Bu nedenle de günahlarından tevbe edip dini hayatına çekidüzen vermek için devamlı mazeretler uydurur. Zihninde “kırk yaşına veya elli yaşına gelince yada Hacca gidip gelince tevbe ederim, dini yaşamaya başlarım” gibi bahaneler sıralar durur. Halbuki bir saat sonra ani bir ölümle aşırı sevdiği dünyaya veda edebileceğini hiç düşünmek istemez. Tevbe konusunda insanı ihmalkarlığa iten sebeplerden biri de, kişinin tevbesini yeni bir günah işlemekle bozacağı endişesidir. Bir kısım insanlar, tevbe ettikten sonra bir daha günah işlemenin çok daha sakıncalı olduğunu zanneder; bu sebeple de tevbe etmeyi ileri bir tarihe erteler. Bu düşünce Ayet-i Kerimelere ve Peygamberimizin hadis-i şeriflerine ters düşmektedir.[8] Tevbe etmenin bir takım şartları bulunmaktadır. Bunlar: Günahın bir an evvel terk edilmesi, işlenen günaha pişmanlık duyulması, bir daha günah işlenmeyeceğine kesin olarak karar verilmesi ve işlenen günah eğer kul hakkı ile ilgili ise mutlaka hak sahibinden helallik alınmasıdır. Sonuç olarak insan; geçmişte ne kadar büyük günahlar işlemiş olursa olsun bir an önce onlara samimiyetle tevbe ederek Allah’a yönelmeli, Allah’tan başka sığınılacak bir makamın bulunmadığını asla unutmamalıdır. Hutbemi bu konudaki bir Ayeti Kerime ile bitiriyorum: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[9] Murat OSMANOĞLU (Karlsruhe DİTİB Merkez Camii Din Görevlisi) [1] Müslim, Tevbe 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 238 [2] İbn Mace,Zühd 30. [3] İbn Mace,Zühd 30. [4] Müslim, Zikir 42; Ebu Davud, Vitir 26; İbn Mace, Edeb 57. [5] Nisa, 4/17-18. [6] Nisa, 4/17-18. [7]Tirmzi, Daavat 98; İbn Mace,Zühd 30. [8]Zümer, 39/53, Müslim, Tevbe 11; Ahmed b. Hanbel, Müsned III, 238 [9] Zümer, 39/53. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
Tevbe Hakkında Ashabın ve Alimlerin Sözleri
Üst
Alt