- Katılım
- 28 Şubat 2011
- Mesajlar
- 318
- Tepkime puanı
- 13
İSLAMDA CAN VE MAL EMNİYETİ
Muhterem Müminler
Adem (a.s)dan Peygamberimize kadar bütün peygamberlerin tebliğ ettiği İslamın hedeflerinden biri de canı ve malı emniyet altına almaktır.
Yaşama hakkı, insan olma şerefine eren herkes için mukaddes bir haktır. Her türlü tecavüzden korunmuş ilahi bir emanettir. Bu emaneti bize veren Allah onun korunması için de hükümler indirmiştir. Can ve mal güvenliğinin ortadan kalkması sadece fertleri değil toplumun tamamını tedirgin eder. Yüce dinimiz bir cana kıymayı bütün insanları öldürmek gibi kabul etmiş ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur. İsrailoğullarına şunu yazdık. Kim bir insanı bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma karşılığı olmaksızın öldürürse o sanki bütün insanları öldürmüştür.[1]
Sevgili peygamberimiz de Veda Hutbesinde Bugününüz nasıl mukaddes bir gün ise, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur. Müslümanın diğer Müslümana canı, malı ve ırzı haramdır[2]buyurarak dinimizin bu konudaki hassasiyetine işaret buyurmuştur.
Muhterem Müminler
Yüce dinimiz, canımızı ve malımızı korumak için hem dünyevi hem uhrevi tedbirler koymuştur. Dünyevi tedbir olarak haksız yere cana kıyana ve başkasının malına el uzatana en ağır cezaları ön görmüştür. Uhrevi ceza olarak da Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir.[3]
İslam Dini can güvenliğinin sağlanması ve toplum huzurunun temini için kan davalarını, töre cinayetlerini yasaklamış, intiharı da en büyük günahlardan saymıştır. Çocukların geçim endişesiyle öldürülmesini menetmiştir.
Peygamber Efendimiz, "Büyük günahların en büyüğü Allah'a ortak koşmak, insan öldürmek, anne-babaya itaatsizlik ve saygısızlık etmektir."[4]buyurur. O,savaş ortamında dahi savaşa katılmayan, savaş unsuru olmayan kadınların, çocukların, yaşlıların, ibadetleriyle meşgul olan din adamlarının öldürülmesini yasaklamıştır.
Muhterem Müminler!
Hepimiz can ve mal güvenliği içinde yaşamak isteriz. Bu dileğimizin gerçekleşmesi başkalarının can ve mal güvenliğine saygı göstermemize ve değer vermemize bağlıdır. Ben rahat edeyim de başkasından bana ne anlayışıyla toplumsal huzur sağlanamaz. Can ve mal güvenliğinin sağlanmasında en etkili unsur Allaha ve ahrete imandır. Ona hesap verme inancının gönüllere yerleştirilmesidir. Yaptığı hiçbir amelin yok olmadığına, yaptığı her iyilik ve kötülüğün karşılığını ahirette mutlaka göreceğine iman eden insan başkalarının canına ve malına zara verebilir mi? O halde nesillerin bu şuura ermesi için imanlı yetiştirilmesine önem verilmeli ve insanlara hizmet etmenin de Allaha kulluk etmek olduğu öğretilmelidir.
Ömer DURGUN
Raifağa Camii İmam-Hatibi/ BEŞİKTAŞ
[1]Maide 5/32
[2]İbn Mace Menasik 76, Buhari Edeb 43
[3]Nisa, 4/93
[4]Ahmed, II, 201.
Muhterem Müminler
Adem (a.s)dan Peygamberimize kadar bütün peygamberlerin tebliğ ettiği İslamın hedeflerinden biri de canı ve malı emniyet altına almaktır.
Yaşama hakkı, insan olma şerefine eren herkes için mukaddes bir haktır. Her türlü tecavüzden korunmuş ilahi bir emanettir. Bu emaneti bize veren Allah onun korunması için de hükümler indirmiştir. Can ve mal güvenliğinin ortadan kalkması sadece fertleri değil toplumun tamamını tedirgin eder. Yüce dinimiz bir cana kıymayı bütün insanları öldürmek gibi kabul etmiş ve Yüce Allah şöyle buyurmuştur. İsrailoğullarına şunu yazdık. Kim bir insanı bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma karşılığı olmaksızın öldürürse o sanki bütün insanları öldürmüştür.[1]
Sevgili peygamberimiz de Veda Hutbesinde Bugününüz nasıl mukaddes bir gün ise, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur. Müslümanın diğer Müslümana canı, malı ve ırzı haramdır[2]buyurarak dinimizin bu konudaki hassasiyetine işaret buyurmuştur.
Muhterem Müminler
Yüce dinimiz, canımızı ve malımızı korumak için hem dünyevi hem uhrevi tedbirler koymuştur. Dünyevi tedbir olarak haksız yere cana kıyana ve başkasının malına el uzatana en ağır cezaları ön görmüştür. Uhrevi ceza olarak da Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir.[3]
İslam Dini can güvenliğinin sağlanması ve toplum huzurunun temini için kan davalarını, töre cinayetlerini yasaklamış, intiharı da en büyük günahlardan saymıştır. Çocukların geçim endişesiyle öldürülmesini menetmiştir.
Peygamber Efendimiz, "Büyük günahların en büyüğü Allah'a ortak koşmak, insan öldürmek, anne-babaya itaatsizlik ve saygısızlık etmektir."[4]buyurur. O,savaş ortamında dahi savaşa katılmayan, savaş unsuru olmayan kadınların, çocukların, yaşlıların, ibadetleriyle meşgul olan din adamlarının öldürülmesini yasaklamıştır.
Muhterem Müminler!
Hepimiz can ve mal güvenliği içinde yaşamak isteriz. Bu dileğimizin gerçekleşmesi başkalarının can ve mal güvenliğine saygı göstermemize ve değer vermemize bağlıdır. Ben rahat edeyim de başkasından bana ne anlayışıyla toplumsal huzur sağlanamaz. Can ve mal güvenliğinin sağlanmasında en etkili unsur Allaha ve ahrete imandır. Ona hesap verme inancının gönüllere yerleştirilmesidir. Yaptığı hiçbir amelin yok olmadığına, yaptığı her iyilik ve kötülüğün karşılığını ahirette mutlaka göreceğine iman eden insan başkalarının canına ve malına zara verebilir mi? O halde nesillerin bu şuura ermesi için imanlı yetiştirilmesine önem verilmeli ve insanlara hizmet etmenin de Allaha kulluk etmek olduğu öğretilmelidir.
Ömer DURGUN
Raifağa Camii İmam-Hatibi/ BEŞİKTAŞ
[1]Maide 5/32
[2]İbn Mace Menasik 76, Buhari Edeb 43
[3]Nisa, 4/93
[4]Ahmed, II, 201.