- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 7,018
- Tepkime puanı
- 424
Allah'a tevekkül etmek nasıl olur? Allah'a tevekkül etmek ne demektir. Tevekkül etmek ne Demek. Tevekkül ne Demek. Neden tevekkül etmeliyiz.
Allah Teâlâ’ya tevekkül etmek: Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Îmân edip güzel davranışta bulunan kimseleri,içinde ebedî kalacakları, (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetteki odalara yerleştireceğiz. (Güzel) davranışta bulunanların mükâfatı, ne güzeldir. İşte onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Ankebût Sûresi: 58-59)
Allah-u Teâlâ herhangi bir işe karar vereceğimiz zaman Allah’a tevekkül etmemiz gerektiği hakkında şöyle buyurmaktadır: “Bir işe karar verdiğin vakit Allah’a tevekkül et. Zira Allah, kendisine tevekkül edenleri sever” (Al-i İmran, 159).
Tevekkül, vekâlet kelimesinden türetilmiştir. “Bir kişi işini bir kişiye tevkil etti” denildiği zaman o kişiye güvendiği için onu vekil ettiği anlaşılır. İşi tevdi edilene “vekil”, işi tevdi edene de “mütevekkil” denilir.
Mü’min kimse her işini Allah-u Teâlâ’ya tevdi eder/bırakır. Zira işlerini tevdi edeceği en güvenilir, en büyük, kendisini kendisinden bile daha çok düşünecek olan Allah-u Teâlâ’dır. Hem güvenilir, hem işi en iyi gerçekleştirebilecek güçte, hem kendisi için en hayırlısını takdir edebilen büyük bir ilaha tevdi etmek insan için en akıllı harekettir.
Hazret-i Musa, hastalanınca, “İlaçsız da Allahü teâlâ şifa verir” diyerek ilaç kullanmadı. Allahü teâlâ (İlaç kullanmazsan şifa ihsan etmem) buyurdu. İlacı kullanınca iyi oldu. Fakat sebebini merak etti. Allahü teâlâ, (Tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek mi istiyorsun? İlaçlara tesir veren kimdir? Elbette tesirleri yaratan benim) buyurdu. (K. Saadet)
Bu sebeple, mü’minin görevi, her işinde sebebe sarıldıktan sonra sonucu nasıl olursa olsun gerçekleşmesini Allah-u Teâlâ’ya bırakması ve kendisi için en hayırlısını gerçekleştirecek olan iradenin Rabbi olduğuna inanması farzdır. Bu sebeple İslâm âlimleri, tevekkül, iman kapılarındandır demektedir.
M. Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Sebeplere yapışmak tevekküle zıt değildir. Sebeplerin tesir etmesinin Allahü teâlâdan olduğunu bilen, tesiri Allahü teâlâdan bekleyen ve tecrübe edilmiş sebepleri kullanan kimse, Allahü teâlâya tevekkül etmiş, yalnız Ona güvenmiş olur. Tesir etmeyen, hayâli sebepleri kullanmak, tevekkül olmaz. Tesiri çok görülmüş olan sebepleri kullanmak gerekir. Ateş yakar, fakat, ateşe yakma kuvvetini veren, Allahü teâlâdır. Aç olan, bir şey yer; bu şeye doyurma kuvveti veren Odur. Gerektiği zaman, böyle sebepleri kullanmadığı için zarar gören kimse, Allahü teâlâya asi olur. Tecrübe edilmiş sebepleri kullanmak gerekir. Allahü teâlâ, meşveret etmeyi, bilenlere danışmayı emretti. Meşveret de, sebebe yapışmaktır.
Meşveretten sonra tevekkülü emretti. Ahiret işlerinde tevekkül olamaz, çalışmak emrolundu. Burada, azabından korkmak ve merhametinden ümitli olmak gerekir. Allahü teâlânın keremine, ihsanına güvenmeli ve emrolunan ibadetleri yapmalı, yasak edilenlerden sakınmalıdır! Tevekkül budur ve kulluk böyle olur. (1/182)
Tevekküle örnekler:
Sınava çalışan öğrencinin yüksek not almak için dua etmesi,
Hasta bir kişinin ilaçlarını aldıktan sonra şifa istemesi,
Yolcuk sırasında emniyet kemeri takıldıktan sonra Allah'a sığınması.
Binaları sağlam yapmak, depremde yıkılıp yıkılmamasını Allah'a bırakmak.
Çiftçinin tarlayı sürüp ekmesi ve sonucunu Allah'a bırakması.
Allah Teâlâ’ya tevekkül etmek: Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
“Îmân edip güzel davranışta bulunan kimseleri,içinde ebedî kalacakları, (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetteki odalara yerleştireceğiz. (Güzel) davranışta bulunanların mükâfatı, ne güzeldir. İşte onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Ankebût Sûresi: 58-59)
Allah-u Teâlâ herhangi bir işe karar vereceğimiz zaman Allah’a tevekkül etmemiz gerektiği hakkında şöyle buyurmaktadır: “Bir işe karar verdiğin vakit Allah’a tevekkül et. Zira Allah, kendisine tevekkül edenleri sever” (Al-i İmran, 159).
Tevekkül, vekâlet kelimesinden türetilmiştir. “Bir kişi işini bir kişiye tevkil etti” denildiği zaman o kişiye güvendiği için onu vekil ettiği anlaşılır. İşi tevdi edilene “vekil”, işi tevdi edene de “mütevekkil” denilir.
Mü’min kimse her işini Allah-u Teâlâ’ya tevdi eder/bırakır. Zira işlerini tevdi edeceği en güvenilir, en büyük, kendisini kendisinden bile daha çok düşünecek olan Allah-u Teâlâ’dır. Hem güvenilir, hem işi en iyi gerçekleştirebilecek güçte, hem kendisi için en hayırlısını takdir edebilen büyük bir ilaha tevdi etmek insan için en akıllı harekettir.
Hazret-i Musa, hastalanınca, “İlaçsız da Allahü teâlâ şifa verir” diyerek ilaç kullanmadı. Allahü teâlâ (İlaç kullanmazsan şifa ihsan etmem) buyurdu. İlacı kullanınca iyi oldu. Fakat sebebini merak etti. Allahü teâlâ, (Tevekkül etmek için, benim âdetimi, hikmetimi değiştirmek mi istiyorsun? İlaçlara tesir veren kimdir? Elbette tesirleri yaratan benim) buyurdu. (K. Saadet)
Bu sebeple, mü’minin görevi, her işinde sebebe sarıldıktan sonra sonucu nasıl olursa olsun gerçekleşmesini Allah-u Teâlâ’ya bırakması ve kendisi için en hayırlısını gerçekleştirecek olan iradenin Rabbi olduğuna inanması farzdır. Bu sebeple İslâm âlimleri, tevekkül, iman kapılarındandır demektedir.
M. Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
Sebeplere yapışmak tevekküle zıt değildir. Sebeplerin tesir etmesinin Allahü teâlâdan olduğunu bilen, tesiri Allahü teâlâdan bekleyen ve tecrübe edilmiş sebepleri kullanan kimse, Allahü teâlâya tevekkül etmiş, yalnız Ona güvenmiş olur. Tesir etmeyen, hayâli sebepleri kullanmak, tevekkül olmaz. Tesiri çok görülmüş olan sebepleri kullanmak gerekir. Ateş yakar, fakat, ateşe yakma kuvvetini veren, Allahü teâlâdır. Aç olan, bir şey yer; bu şeye doyurma kuvveti veren Odur. Gerektiği zaman, böyle sebepleri kullanmadığı için zarar gören kimse, Allahü teâlâya asi olur. Tecrübe edilmiş sebepleri kullanmak gerekir. Allahü teâlâ, meşveret etmeyi, bilenlere danışmayı emretti. Meşveret de, sebebe yapışmaktır.
Meşveretten sonra tevekkülü emretti. Ahiret işlerinde tevekkül olamaz, çalışmak emrolundu. Burada, azabından korkmak ve merhametinden ümitli olmak gerekir. Allahü teâlânın keremine, ihsanına güvenmeli ve emrolunan ibadetleri yapmalı, yasak edilenlerden sakınmalıdır! Tevekkül budur ve kulluk böyle olur. (1/182)
Tevekküle örnekler:
Sınava çalışan öğrencinin yüksek not almak için dua etmesi,
Hasta bir kişinin ilaçlarını aldıktan sonra şifa istemesi,
Yolcuk sırasında emniyet kemeri takıldıktan sonra Allah'a sığınması.
Binaları sağlam yapmak, depremde yıkılıp yıkılmamasını Allah'a bırakmak.
Çiftçinin tarlayı sürüp ekmesi ve sonucunu Allah'a bırakması.