- Katılım
- 21 Haziran 2014
- Mesajlar
- 587
- Tepkime puanı
- 3
İran’da yaşamış Velilerden Ebu İshak Şirazi hazretleri (Rahmetullahi Aleyh), bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;
Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki nimet verir, buyurdu.
Onlar nedir efendim diye sordular?
Buyurdu ki; birincisi, sevdiği bir kulunu tanıtır ona. Yani hakiki bir İslam alimini, Allah dostu bir Veliyi, tanıtır ve sevdirir onları. İkinci nimet, hayırlı bir iştir. Yani insanların dünyasına veya ahiretine faydası olan bir işte çalıştırır o sevdiği kulunu.
Daha çok severse efendim diye sordular?
O zaman dert ve bela verir ona ömrü nihayet buluncaya kadar sürekli dertlerden kederlerden geçer buyurdu.
Şaşırdılar; sevdiği kula mı dert bela verir efendim?
Evet; ama bu dertleri nimet bilir o kimseler. Dünya yüzünden nefret ederler Allahü Teala (c.c) dünyayı sevdirmez onlara bu yüzdendir ki ahiret için çalışırlar. Derd-ü belayı, “Kemend”e benzetmiştir büyükler. Cenâb-ı Hak, bu kementle tutup kendine çeker sevdiklerini.
Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki nimet verir, buyurdu.
Onlar nedir efendim diye sordular?
Buyurdu ki; birincisi, sevdiği bir kulunu tanıtır ona. Yani hakiki bir İslam alimini, Allah dostu bir Veliyi, tanıtır ve sevdirir onları. İkinci nimet, hayırlı bir iştir. Yani insanların dünyasına veya ahiretine faydası olan bir işte çalıştırır o sevdiği kulunu.
Daha çok severse efendim diye sordular?
O zaman dert ve bela verir ona ömrü nihayet buluncaya kadar sürekli dertlerden kederlerden geçer buyurdu.
Şaşırdılar; sevdiği kula mı dert bela verir efendim?
Evet; ama bu dertleri nimet bilir o kimseler. Dünya yüzünden nefret ederler Allahü Teala (c.c) dünyayı sevdirmez onlara bu yüzdendir ki ahiret için çalışırlar. Derd-ü belayı, “Kemend”e benzetmiştir büyükler. Cenâb-ı Hak, bu kementle tutup kendine çeker sevdiklerini.