- Katılım
- 26 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 19,432
- Tepkime puanı
- 185
Yetişkin bir evladın aldığı kararlara anne-babanın müdahale etme hakkı var mıdır?
Dinimizde ana-baba hakkı, Allah’a kulluktan sona yerine getirilmesi gereken en önemli vazifedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Rabb’in sadece kendisine kulluk etmenizi ve ana-babanıza en güzel şekilde davranmanızı emretti.
Onlardan biri veya ikisi yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.
Onlara merhametle kol kanat ger.
‘Rabb’im! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle yetiştirdilerse, şimdi sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.”
(İsra, 17/23-24) buyurulmuştur.
Böylelikle hiçbir sebep, evladın anne-babasının maddi ve manevi ihtiyaçlarını ihmal etmesine veya onlara karşı gönül kırıcı davranmasına mazeret olarak kabul edilmemiştir.
Öte yandan ana-baba hakkı bir kul hakkıdır ve kulların birbirleri üzerindeki hakları sınırsız değildir. Ana-baba, evladından dinimizce yasaklanan bir işi yapmasını istiyorsa evlat o talebi yerine getirmemelidir;
çünkü Allah’ın rızası anne-babanın rızasından öncedir.
Ayrıca dünyaya gelen her fert, Allah huzurunda kendi hesabını kendisi verecektir. Dolayısıyla kişi doğruyu yanlıştan ayırt edecek bir yaşa, yani büluğ çağına geldikten sonra hayatını ilgilendiren kararların sorumluluğu da kendine aittir.
Anne-babası da olsa bir başkası onu eş, iş veya meslek seçimi gibi konularda kendi taleplerini yerine getirmeye zorlayamaz.
Bu gibi durumlarda evlat anne-babasının istediğinin aksi istikamette davransa, onlara isyan etmiş sayılmaz.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki, bu gibi sıkıntılı durumlarda evlat anne-babasını incitecek söz ve hareketlerden kaçınmalı, mümkün olduğunca uzlaşmacı bir tavır benimsemelidir.
Alinti
Dinimizde ana-baba hakkı, Allah’a kulluktan sona yerine getirilmesi gereken en önemli vazifedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Rabb’in sadece kendisine kulluk etmenizi ve ana-babanıza en güzel şekilde davranmanızı emretti.
Onlardan biri veya ikisi yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.
Onlara merhametle kol kanat ger.
‘Rabb’im! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle yetiştirdilerse, şimdi sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.”
(İsra, 17/23-24) buyurulmuştur.
Böylelikle hiçbir sebep, evladın anne-babasının maddi ve manevi ihtiyaçlarını ihmal etmesine veya onlara karşı gönül kırıcı davranmasına mazeret olarak kabul edilmemiştir.
Öte yandan ana-baba hakkı bir kul hakkıdır ve kulların birbirleri üzerindeki hakları sınırsız değildir. Ana-baba, evladından dinimizce yasaklanan bir işi yapmasını istiyorsa evlat o talebi yerine getirmemelidir;
çünkü Allah’ın rızası anne-babanın rızasından öncedir.
Ayrıca dünyaya gelen her fert, Allah huzurunda kendi hesabını kendisi verecektir. Dolayısıyla kişi doğruyu yanlıştan ayırt edecek bir yaşa, yani büluğ çağına geldikten sonra hayatını ilgilendiren kararların sorumluluğu da kendine aittir.
Anne-babası da olsa bir başkası onu eş, iş veya meslek seçimi gibi konularda kendi taleplerini yerine getirmeye zorlayamaz.
Bu gibi durumlarda evlat anne-babasının istediğinin aksi istikamette davransa, onlara isyan etmiş sayılmaz.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki, bu gibi sıkıntılı durumlarda evlat anne-babasını incitecek söz ve hareketlerden kaçınmalı, mümkün olduğunca uzlaşmacı bir tavır benimsemelidir.
Alinti