Aşere-i mübeşşere_aşir_aşk_aşr_aşure günü

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
AŞERE-İ MÜBEŞŞERE:
Peygamber efendimiz tarafından Cennet'e girecekleri dünyâda iken müjdelenen on sahâbî.
Ebû Bekr Cennet'tedir. Ömer Cennet'tedir. Osman Cennet'tedir. Ali Cennet'tedir. Talhâ Cennet'tedir. Zübeyr Cennet'tedir. Abdurrahmân ibni Avf Cennet'tedir. Sa'd ibni Ebî Vakkâs Cennet'tedir. Saîd ibni Zeyd Cennet'tedir. Ebû Ubeyde ibni Cerrah Cennet'tedir. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Muhammed aleyhisselâmın ümmetinin en üstünleri, O'na îmân ederek, mübârek yüzünü görmekle şereflenen Eshâb-ı kirâmdır. Bu Eshâbın da en üstünü Hudeybiye'de Resûlullah efendimize bî'at edip söz verenlerdir. Bunların da en üstünü Bedr muhârebesinde bul unanlardır. Bunların da en üstünü ilk müslüman olan kırk kişidir. Bunların da üstünü Aşere-i mübeşşeredir. (Teftâzânî)

ÂŞİR:
İslâm devletlerinde, şehir dışında durarak; müslüman tüccârdan o anda yanında bulunan ticâret malının zekâtını, müslüman olmayanlardan ise, gümrük denilen vergiyi toplayan me'mur.
Hükûmetin âşirlerle müslüman tüccardan zekâtları toplaması, onların bu ibâdeti yerine getirmelerine yardımcı olmak içindir. ( İbn-i Hümâm)
İslâm devletlerinde yaşayan zımmî (gayr-i müslim vatandaş) ve harbî (İslâm hükûmetinden izin alarak, müslüman memleketine giden pasaportlu gayr-i müslim) tüccârın, mal ve can güvenliklerinin korunmasına karşılık her çeşit ticâret mallarından alınan v ergiler de âşirler tarafından toplanırdı. (İbn-i Âbidîn)
Amr bin Şuayb şöyle rivâyet etti: Müslüman olmayan Menbic halkı, hazret-i Ömer'e mektûb yazarak; "Bize memleketine girmemize izin ver, ticâret yapalım. Biz kazanır size de vergi veririz" dediler. Hazret-i Ömer, Eshâb-ı kirâmı (Peygamber efendimizin a rkadaşlarını) toplayıp, mes'eleyi istişâre etti, görüştü. Uygun görülünce, âşirler vâsıtasıyla uşr (gümrük vergisi) denilen bir vergi almaya karar verdiler. Harbîlerden ilk gümrük vergisi, hazret-i Ömer zamânında alındı. (İmâm-ı Ebû Yûsuf)

AŞK:
Şiddetli sevgi. Allahü teâlâyı ve O'nun sevdiklerini çok sevmek. Buna hakîkî aşk denir.
Hakîkî aşk, nefsi terbiye eder, ahlâkı güzelleştirir; insanın kalbinde bir ateş olup, Allah sevgisinden başka her şeyi yakar, yok eder. Hak âşığı olanın sözü, işi ve düşüncesi doğru ve saftır. (İbrâhim Hakkı Erzurûmî)

Aşk-ı İlâhî:
Allahü teâlâyı çok sevme hâli.
Aşk-ı ilâhînin alâmeti, Allahü teâlânın emirlerine çok uymaktır. (İmâm-ı Rabbânî)

AŞR (Aşır):
On. Bir cemâat içerisinde ve daha çok cemâatle kılınan namazlardan sonra Kur'ân-ı kerîmden sesli olarak okunan on âyet veya bu mikdara yakın bir bölüm.

ÂŞÛRE GÜNÜ:
Hicrî senenin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günü.
Bir kimse Âşûre günü oruç tutsa, Allahü teâlâ ona bir şehîd sevâbı verir. Âşûre günü oruçlu olan için, yedi gök ehlinin sevâbını yazar. Âşûre günü, bir mü'mine iftâr verene, ümmet-i Muhammed'in hepsine iftâr ettirmiş gibi sevâb yazılır. Âşûre günü bir yetimin başını okşıyana, Allahü teâlâ o yetimin başındaki kıllar kadar Cennet'te derece verir. (Hadîs-i şerîf-Gunyet-üt-Tâlibîn)
Muharrem ayı, İslâm dîninde kıymetli olduğu bildirilen dört aydan biridir. Aşûre gecesi bu ayın en kıymetli gecesidir. Nûh aleyhisselâm tûfânda gemisinde aşûre tatlısı pişirdiği için müslümanların, Muharrem'in onuncu günü aşûre pişirmesi ibâdet olmaz . Bugün aşûre pişirmeyi ibâdet sanmak günâhtır. (Muhammed Sıddîk bin Saîd)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt