Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Forum Kuralları
Misafirler için soru ve paylaşım bölümü
Bitmek Bilmeyen Platonik Aşk
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="VOYAGER" data-source="post: 111126" data-attributes="member: 15285"><p><span style="font-family: 'georgia'">Elbette sıradan herkes gibi, insanların evlenmeleri gerektiğini düşünmektesiniz. Bu görüş çok büyük oranda akla uygundur ve insan medeniyetinin devamı için gereklidir de. Fakat eğer erkek ve kadın cinsiyet rollerinin Allah tarafından kurgulandığı ve bu rollere göre erkek ve kadın anatomik bedenlerinin tasarlanıp yaratıldığı görüşünü anlamış olsaydınız, erkek ve kadın aşkının tamamen gerçek gibi görünen bir tür oyun olduğunu anlardınız. Fakat anlayabilen neredeyse pek olmadığı için oyun devam ediyor ve ne erkekler ne de kadınlar zaten bir oyunda olduklarını bilmedikleri için öğrenilmiş cinsiyet rollerinin gereğini yerine getiriyorlar ve aşkın gerçek olduğunu zannediyorlar. İnsan medeniyetinin devam etmesi için aslında böyle de olması gerekiyor fakat bunu herkesin anlaması ve kabul etmesi hem imkânsızdır hem de gereksizdir. Aksi halde evlilik kurumu meydana gelemeyecekti ve insan medeniyeti devam edemeyecekti. Allah (C.C.) insan türünün mevcut toplum yapısını ve medeniyetini kurabilmesi için hayatı, iki biyolojik cinsiyete dayalı olarak akla en uygun olacak şekilde böyle kurgulayıp tasarlamıştır. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">"İnsanlar, erkek ve kadın denilen iki cinse ayrılırlar." cümlesi hemen herkesin doğru kabûl ettiği bir cümledir fakat aslında "İnsan <em>vücutları</em>, erkek ve kadın denilen iki cinse ayrılırlar." cümlesi asıl doğru olan cümledir. İnsan bireyler kişiliklerini, vücutlarına verilmiş olan cinsiyet rollerini çocukluk çağından itibaren öğrenerek onun üzerine inşa ederler ve o cinsiyet rolüne göre hayat sürerler. Fakat erkek veya kadın bireylerin Allah indinde muhatap alınan ayırt edici özellikleri onların biyolojik cinsiyetlerinin ne olduğu değil, onların niyetleri ve amelleridir, yâni ruh da denilen bireysel kişilikleridir. İnsanın vücudunun onun sureti olduğunu ve insanın aslının onun ruhu olduğunu #9 numaralı mesajda belirtmiştim. Siz işte burayı anlarsanız insanlara artık erkek veya kadın olarak değil sadece insan olarak bakmayı öğrenmişsiniz demektir. O vakit insanın ruhunun ve vücudunun aynı varlık olmadığını ve erkek ile kadın aşkının aslında bir tür oyun olduğunu anlardınız. Dolayısıyla cinsî ihtiyaç diye bir kavramın olamayacağını, sadece öğrenilmiş cinsiyet rolleri gereği cinsî isteğin ortaya çıktığını ve bunun evliliğin temel gerekçesi olduğunu anlayacağınız için zaten zinâ çeşidi günahları anlamsız ve gereksiz bulacaktınız. Cinsî isteği karşılama arayışının kesinlikle biyolojik bir zorunluluk olmadığını onun <em>nefsin bir heva ve hevesi olduğunu </em>ve o olmasa da veya olmazsa da insanın yaşayabileceğini, ondan vazgeçilirse hiç de birşey kaybedilmiş olmayacağını önemle vurgulamak isterim. Açıkladıklarımı hazmetmek ve kabul etmek çabuk ve kolay olmasa da meselenin çözümü budur düşüncesindeyim. </span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="VOYAGER, post: 111126, member: 15285"] [FONT=georgia]Elbette sıradan herkes gibi, insanların evlenmeleri gerektiğini düşünmektesiniz. Bu görüş çok büyük oranda akla uygundur ve insan medeniyetinin devamı için gereklidir de. Fakat eğer erkek ve kadın cinsiyet rollerinin Allah tarafından kurgulandığı ve bu rollere göre erkek ve kadın anatomik bedenlerinin tasarlanıp yaratıldığı görüşünü anlamış olsaydınız, erkek ve kadın aşkının tamamen gerçek gibi görünen bir tür oyun olduğunu anlardınız. Fakat anlayabilen neredeyse pek olmadığı için oyun devam ediyor ve ne erkekler ne de kadınlar zaten bir oyunda olduklarını bilmedikleri için öğrenilmiş cinsiyet rollerinin gereğini yerine getiriyorlar ve aşkın gerçek olduğunu zannediyorlar. İnsan medeniyetinin devam etmesi için aslında böyle de olması gerekiyor fakat bunu herkesin anlaması ve kabul etmesi hem imkânsızdır hem de gereksizdir. Aksi halde evlilik kurumu meydana gelemeyecekti ve insan medeniyeti devam edemeyecekti. Allah (C.C.) insan türünün mevcut toplum yapısını ve medeniyetini kurabilmesi için hayatı, iki biyolojik cinsiyete dayalı olarak akla en uygun olacak şekilde böyle kurgulayıp tasarlamıştır. "İnsanlar, erkek ve kadın denilen iki cinse ayrılırlar." cümlesi hemen herkesin doğru kabûl ettiği bir cümledir fakat aslında "İnsan [I]vücutları[/I], erkek ve kadın denilen iki cinse ayrılırlar." cümlesi asıl doğru olan cümledir. İnsan bireyler kişiliklerini, vücutlarına verilmiş olan cinsiyet rollerini çocukluk çağından itibaren öğrenerek onun üzerine inşa ederler ve o cinsiyet rolüne göre hayat sürerler. Fakat erkek veya kadın bireylerin Allah indinde muhatap alınan ayırt edici özellikleri onların biyolojik cinsiyetlerinin ne olduğu değil, onların niyetleri ve amelleridir, yâni ruh da denilen bireysel kişilikleridir. İnsanın vücudunun onun sureti olduğunu ve insanın aslının onun ruhu olduğunu #9 numaralı mesajda belirtmiştim. Siz işte burayı anlarsanız insanlara artık erkek veya kadın olarak değil sadece insan olarak bakmayı öğrenmişsiniz demektir. O vakit insanın ruhunun ve vücudunun aynı varlık olmadığını ve erkek ile kadın aşkının aslında bir tür oyun olduğunu anlardınız. Dolayısıyla cinsî ihtiyaç diye bir kavramın olamayacağını, sadece öğrenilmiş cinsiyet rolleri gereği cinsî isteğin ortaya çıktığını ve bunun evliliğin temel gerekçesi olduğunu anlayacağınız için zaten zinâ çeşidi günahları anlamsız ve gereksiz bulacaktınız. Cinsî isteği karşılama arayışının kesinlikle biyolojik bir zorunluluk olmadığını onun [I]nefsin bir heva ve hevesi olduğunu [/I]ve o olmasa da veya olmazsa da insanın yaşayabileceğini, ondan vazgeçilirse hiç de birşey kaybedilmiş olmayacağını önemle vurgulamak isterim. Açıkladıklarımı hazmetmek ve kabul etmek çabuk ve kolay olmasa da meselenin çözümü budur düşüncesindeyim. [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün 3 rekat olan son namazı nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İslami Forumlar Genel
Forum Kuralları
Misafirler için soru ve paylaşım bölümü
Bitmek Bilmeyen Platonik Aşk
Üst
Alt