En kıymetli varlığımız zaman

hüzün

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
27 Şubat 2011
Mesajlar
413
Tepkime puanı
6
zamanzpz.jpg


“Sahip olduğumuz en değerli varlığımız nedir?” Diye sorsalar ne cevap verirsiniz?

Bu soruya herhalde çok az sayıda insan “zaman” diye cevap verir. Belki de hiç kimse…

Hâlbuki zaman bizim biricik sermayemizdir. Büyük İslam âlimi Fahreddin Razi zamanın kıymeti hakkında şöyle bir kıssa anlatır:

“Ben tefsirimi yazarken sıra Asr Sûre’sine geldi. Düşünmeye başladım; ‘Acaba Allah u Teâlâ neden zamana yemin etmiştir? Bunun hikmeti nedir?’

Bunu düşünerek dolaşırken kulağıma şöyle bir ses geldi;
-Sermayesi erimekte olan Allah’ın bu zavallı kuluna merhamet ediniz!

O yöne doğru bakınca gördüm ki bir seyyar satıcı Hindikuş dağlarından getirilen kardan satın almış, satmaya çalışıyor. Bütün sermayesini bağladığı kar topağı da bir yandan eriyor. Eğer kimse satın almazsa sermayesi tükenecek.

İşte o zaman Cenabı Hakk’ ın zamana neden yemin ettiğini anladım. Ömür de Allah u Teâlâ tarafından insanoğluna verilen bir sermayedir. İnsanoğlunun bu sermayesi de eriyip gitmektedir. Onunla ya ameli salih işleyerek bu dünyadan kazançlı çıkacak ya da nefsanî arzuların peşinden koşarak zarar edecek. Bu dünyadan iflas etmiş olarak ayrılacak.”

Öyleyse biz zamanı nasıl değerlendirelim ki; iflas edenlerden olmayalım?

İşte Peygamberimizden Altın Öğütler:

1- Sabah saatlerini değerlendirmek hususunda çok gayretli olalım. Asla sabah uykusunu alışkanlık haline getirmeyelim. Peygamberimizin “Sabah uykusu, rızka manidir" (Beyhaki) buyurduğu rivayet edilir. Efendimizin kızı Hz. Fatıma’ yı sabah uykusundan men ettiği de bildirilmiştir. Bilim dünyası da sabah saatlerinin daha verimli olduğunu kabul eder. Çünkü insan beyni uyku sırasında bir gün öncesinin gereksiz kayıtlarını siler, dinlenir ve tazelenir. Sabah saatleri kişinin en zinde ve dikkatli olduğu saatlerdir. Bu saatleri en önemli ve en fazla dikkat isteyen işlere ayırmak en doğrusu olur. Bu değerli saati lüzumsuz konuşmalarla ve rütin işlerle heba etmemelidir.

2- Sabah erken kalkabilmek için düzenli bir hayat şarttır. Akşam yemeklerini erken ve hafif yemelidir. En azından sabah namazına kalkabilecek bir vakitte yatmalıdır. Peygamber efendimiz yatsı namazından sonra oturup uzun zaman sohbet etmezdi. Gece saatlerinde herkesin evine çekilmesini uygun görürdü. Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur: “Meneel islamu esseheratu velheferatu vez ziyaratu leylen.” Yani: “İslam gece uyanıklığını, gece toplantılarını ve gece ziyaretlerini men etmiştir.”
Televizyonlar bu konuda hayatımızı alt üst etmiştir. Haber programları, tartışma programları gibi insanların dikkatini çekecek programlar hep gece yayınlandığı için mütedeyyin aileler bile gece yarılarına kadar yatmamaktadırlar. Gece geç yatan bir insanın sabah namazına kalkması çok zordur. İnsan uykuda iken kaçırdığı namazdan sorumlu değildir. Ama geç yatmaktan dolayı uyuyakalmayı adet haline getirirse kasten terk etmiş gibi günaha girmektedir. Hem gece geç yatanlar sabah zinde kalkamaz, zamanı verimli kullanamaz.

3- Günümüzde zamanı daha verimli kullanmamızı sağlayacak birçok imkân var. Bize büyük bir hız sağlayan ulaşım, iletişim ve haberleşme imkanlarımız bulunuyor. Ancak bunlar bizi aynı zamanda lüzumsuz yere meşgul edebiliyor. Bu sebeple iradeli ve programlı olmak daha büyük önem kazanmış durumda… Bilgisayar başına belli bir maksatla oturalım. Maksadımız dışında şeylerle zaman harcadığımızı fark ettiğimizde hemen kalkalım. Zihin gücümüzü ve zamanımızı gereksiz şeylere, hele hele günaha asla sarf etmeyelim. Gaflete ve çirkin görülen şeylere harcadığımız zaman fazla olmasa bile ömrümüzün bereketini giderir.

4- Düzenli yaşayan kişi, az çalışsa bile çok kazanır. Düzensiz yaşayan kişi ise önce para kazanmak için sağlığını ve mutluluğunu kaybeder. Sonra onları geri kazanmak için parasını harcamak zorunda kalır. Bu sebeple fazla hırsa kapılmalım. Yeterince çalışıp yeterince dinlenelim. Mesela sabah erken kalkan bir insan öğle saatlerinde yorulur. Biraz mola verip dinlenmek insanın gücünü ve dikkatini toplamasına yardım eder. Hele Peygamberimizin sünnetine riayet edip öğle saatinde hafifçe kestirmek zihnin toplanmasını sağlar.

5-Yoğun dikkat gerektirmeyen günlük-rütin işlerimizi öğleden sonra yapabiliriz. Güneş ufukta kaybolana dek çalışıp işlerimizi bitirmeye bakalım. İşlerimizi geceye bırakmayalım. Kur'an ı Kerim’de Rabbimizin “Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı.” (Kasas: 73) Buyurduğunu okuyoruz. Ayetten anlıyoruz Mevlamız gündüzleri çalışmak için, geceleri dinlenmek için uygun görmüştür. Biz de bu tavsiyeye kulak verelim.
Günümüzde Müslümanlar arasında da yaygınlaşmaya başlayan kötü bir adet vardır: geceleri geç saate kadar çalışıp, sabahları öğleye kadar uyumak… Oysa bu hem peygamberimizin sünnetine aykırıdır, hem de bilim adamları bu hayat tarzının sağlığa uygun olmadığını ortaya koymuştur. Günümüzde gece uykusu sırasında vücutta yaşlanmayı geciktiren ve kanseri önleyen maddelerin salgılandığı anlaşılmıştır. Gündüz uykusu ise gece uykusunun yerini tutmamaktadır.

6- Gündüz saatleri hafif bir kestirme dışında fazla uyumak iyi değildir. Hem gece uykusuna mani olur hem de uyuşukluk verir. Alimler tecrübelere dayanarak; “Sabah uykusu, acizlik, tembellik, gevşeklik ve unutkanlığa sebep olur.” Demişlerdir (i.Maverdi) Bilim adamları da güneş ışığının insan psikolojisi üzerinde canlandırıcı bir etkiye sahip olduğunu söylüyorlar. Gündüzleri uyanık ve faal, gecelenin ilk saatlerini uykuda geçirmek, hem tabiata hem sünnete daha uygundur.

Muhammed Faruki
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt