Gelin, kayinvalide ve kayinpedere bakmaya mecbur mu?

Yağmur@Yürek

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Mart 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Telefondaki hanım sızlanarak soruyordu sorusunu:
-Ne olur bir iki satır da bizim derdimizden söz etseniz...

-Sizin derdiniz ne ki?..

-Ne olsun malum tarihi mesele. Kaynana-gelin geçimi... Ben onlara senelerdir hürmet ve hizmet ediyorum. Ama aynı evde oturmayı, aynı hayatı paylaşmayı artık istemiyorum. Beni sıkıyor senelerce aynı yerde kalma mecburiyeti. Ne olur bir çare gösterseniz bizlere... Aynı yerde oturmaya, aynı hayatı paylaşmaya mecbur muyum? Bir de çocuğum olmasına rağmen beni kendi hayatımla baş başa bırakmak istemiyorlar. Bu da beni sıkıyor, bir daireye taşınarak kendi hayatımı yaşamak istiyorum. Bunu istemeye hakkım yok mu?..

-Hanımefendi, diyorum, bizim örfümüzde gelinler geldikleri evin kızları sayılırlar. Evin babası anası da kendi anası babası yerine geçerler. Öyle muhatap olmaya çalışırlar birbirlerine. Keşke siz de evin kızı gibi olsanız, onlar da sizi kendi öz kızları gibi sıkmadan korumaya çalışsalar...

-Hocam anlıyorum dediklerinizi de. Ben nihayet başka bir ananın babanın çocuğuyum. İnsanın hürmeti, saygısı, bir yere kadar varabiliyor, daha ilerisinde ise insan tükeniyor... Gittikçe hürmeti de, hizmeti de yara alıyor, hürmetsizlik ve saygısızlığa dönüşüyor. Bir çaresi yok mu bunun?.. Başka bir dairede otursam da gerektiğinde gelip hizmetlerini yine görsem, hürmette kusur etmesem, daha makul olmaz mı? Mecbur muyum aynı dairede oturmaya, aynı hayatı ömür boyu paylaşmaya? Benim hiç özel hayatım olmayacak mı? Hep başkalarının kontrolü altında mı yaşayacağım?

-Gelinlerin ayrı dairede oturmayı isteme hakları vardır. Beyin ekonomik durumu müsaitse tabii. Değilse aynı dairenin odalarını bölerek ayrı daire haline getirip rahatını sağlama hakkı bile söz konusu...

-İşte bunu soruyorum ben!.. Bir de öz anam babamla ilgimi kesmeye mecbur muyum?.. Ben beyimin ana babasına hürmetle mükellef olduğum gibi, kendi ana babama da hürmetle, arada bir ziyaretle mükellef değil miyim? Bir de bu konuya işarette bulunsanız...

- Ana baba ile irtibatı kesmek mümkün olmadığı gibi caiz de değildir. Yakında iseler haftada bir gün ya siz gidersiniz, ya da onlar gelip ziyaret hakkınızı kullanırsınız. Uzakta iseler bu ziyaret ayda bir olur, daha da uzakta iseler senede bire düşer. Ama görüşme hakkı hiçbir suretle yok olamaz. Bey de bu ziyaretlere mani olamaz...

Bunları dinleyen hanımefendi teşekkür ederek telefonu kapatıyor, az sonra ikinci telefon geliyor:

-Hocam kusurumuza bakmayın bugün sizi çok meşgul ettik. Biraz önce telefon eden hanımın beyiyim. Hanım anlattıklarınızı bana aynen nakletti. Tümüyle kabul ediyor, hiçbirine itiraz etmiyorum. Ancak ben iki arada bir derede kalıyorum. Hanım artık çocuğumuz oldu, bir daireye geçelim, yeter, diyor. Anam ise, ben seni böyle günler için doğurdum, beni bırakıp da nereye gideceksin, bu nasıl evlatlık? diye sitem yağdırıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Bir yanda anam, bir yanda yuvam!..

-Ana baba hakkı gerçekten de mühimdir. Hiçbir şekilde yok olmaz. Ancak haklı isteklerine uyma mecburiyeti vardır. Haklı olmayan isteklerine uyma mükellefiyeti yoktur. Hanımın da ayrı dairede oturma hakkı söz konusudur. Buna göre senin imtihanın oldukça sabır ve anlayış gerektiren bir imtihandır. Hem hanımın hakkını verecek, yuvanın huzurunu sağlayacaksın hem de ana babanın gönlünü kırmayacak, yumuşak bir mukabele ile bizzat kendi hizmetinle memnun etmeye çalışacaksın...

- Anlıyorum dediklerinizi. Büyükler boşuna dememişler: Cennet ucuz değil, cehennem de lüzumsuz değil, diye...

Muhatabım iki tarafı da kırmadan bu gemiyi yürütme duası isteyerek telefonu kapatıyor, beni de vicdan muhasebemle baş başa bırakıyor. İçimden söyleniyorum:

-Gönül istiyor ki ne ana baba kırılsın, ne de müstakil yaşamak isteyen hanım kızımız darılsın. Ama bunun için tarafların hak sınırlarını bilmeleri gerekiyor. Bu sınırlar açıkça anlaşılamadığından haddi aşan arzular çarpışıyor. Bu arada olan ise iki tarafın da haklarını tanımak zorunda olan evlada oluyor... Keşke taraflar haklarını bilseler, sınırları içinde kalmaya razı olsalar da, ne biri incinse ne de öteki darılsa... Ne de aradaki insaflı evlat ezilse.

Ahmet Şahin
 

Yağmur@Yürek

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Mart 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Gelin kocasının ana babasıyla aynı yerde kalmaya, onlara bakmaya (hukuken) mecbur değildir. Ama (diyaneten) hizmet etmesi tavsiye edilir. Beyinin imkanı elverdiği nispette ayrı ev, yoksa ayrı oda dahi isteyip ayrı yerde kalabilir, hizmet etmeye zorlanamaz..

Ancak beyinin mutluluk ve huzuru hanımın da mutluluk ve huzuru olacağından bir hanımefendi mümkün olduğu kadarıyla beyinin ana babasına hizmette kusur etmemeye gayret gösterir, böylece ailenin mutluluğunu, huzurunu sağlamaya katkıda bulunmuş olur.

Çünkü hiçbir evlad ana babasını ihmal etmez, muhtaç oldukları zaman onların hizmetine koşmaktan geri durmaz.

Mutlaka ana babasına hizmet edecek, onların mutluluğuyla mutlu, mutsuzluğuyla da mutsuz olacaktır.

Hanım hukuki hakkını kullanıp ta kayınvalide ve kayınpederine hizmetten uzak kalması beyinin mutsuzluğuna sebep olup sevgi azalmasına vesile teşkil edecektir. Bir hanım da, bunu istemez elbette.

Kaldı ki bugünün gelinleri yarınların da kayınvalideleridirler. Onlar bugün kayın validelerini ihmal edince yarın kendilerinin de ihmal edilmeye müstehak olacakları aşikardır. Öyle ise hukuken olmasa da diyaneten istenen bu hizmet işlerini, gelinler ihmal etmemeli, bir gün kendilerinin de aynı şekilde hizmete, hürmete muhtaç hale geleceklerini unutmamalılar.

Ayrıca bu gibi iyilikler karşılıklıdır. Bugün kendisi beyinin ana babasına hizmet eder, yarın da beyi kendisinin ana babasına hizmet eder. Hiç belli olmaz; kim kime ne zaman ne şekilde muhtaç hale gelecektir. Asıl vefa ve sadakat ta böyle günlerde belli olur zaten.

Kaldı ki bu hizmetler de yabancıya değil; ana baba makamına kaim olan kayınvalide ile kayınbabaya yapılmaktadır. Öz ana baba olmasa da ana baba yerine geçenlerdir bunlar..

Gelin kayınvalidesinin hangi işlerini yapmakla yükümlüdür?



Müslüman bir hanımın eşine iyi davranmasının bir diğer yönü de eşinin anne ve babasına karşı iyi davranması, onlara hürmeti ve takdiri elden bırakmamasıdır. Kadın, kayınvalidesine yardımcı olarak kocasına ikram ve iyilikte bulunur. Dolayısı ile koca da bu durumu göz önünde bulundurarak hanımına ve onun annesine karşı iyi davranır. Kadın bunu yapmakla aslında kendine iyilik yapmış olur. Zira Allah Teâlâ, "İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?” (Rahman 60)

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, "İnsanların hayırlısı, insanlar için hayırlı olandır." buyuruyor.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin ümmetine öğrettiği merhamet, sadece yakınlarını değil bütün insanlığı kucaklamaktadır. Bir hadis-i şerifte şöyle ifade edilmiştir:

"İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.” (Müslim)

"Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin". ( Tirmizî )

Merhamet bazı kimselerin sandığı gibi, sadece bir acıma duygusu değildir. Sevgiyle gelişen yardım ve fedakârlıkla büyüyen şümullü bir histir. Eğer bir kalpte merhamet duygusu yoksa o kalp hastadır.

Zamanımızda bazı kişiler ‘kadın, erkeğinin çamaşırını yıkamak zorunda değildir, çocuğunu emzirmek mecburiyeti yoktur’ diyerek aile hayatının yaşanmaz hale gelmesine vesile oluyorlar. Her ne kadar kazaen mecbur değilse de işin bir de dinî yönü, insanî yönü, merhamet boyutu vardır. Memure kadın, alacağı para karşılığında tanıdığı, tanımadığı insanlara günlük en az sekiz saat hizmet ederken kocasına, çocuğuna, kocasının anne, babasına neden itaat etmesin. Bu garip düşünceler ve benzeri yanlışlar nice ailelerin çözülmesine ve huzursuzluğa vesile oluyor. Aileler her şeyden fazla muhabbete muhtaçtırlar.

Ailelerin dünya ve ahiret saadeti için önce Allah ve Rasulü’ne itaat etmesi birbirlerine meşrû zeminlerde itaatleri gerekir. Günahlarda hiç kimseye itaat gerekmez.

Saniyen herkesin birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri ailenin mutluluğunu sağlar. Aksi halde aile hayatı yaşanmaz hale gelir. Bir diğer yönü ise hayat sadece bu dünya ile sınırlı değil, bir de asıl hayat olan ahiret hayatı vardır. Biz öyle bir aile ortamı oluşturalım ki haramlardan uzak, Kur’an ve sünnet ikliminde, cennetî bir hayat yaşanan akl-ı selim sahibi insanların hayatı olsun. Zira Allahu Teala güzel davranışta bulunanları sever.
Ahmet Şahin
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Allah RAZI olsun gelir gelmez guzel muhabet..dostluk koprusu kurdugunuz gibi faydali ve hepimizin bilmesi olan guncel bir olayi konuya da deginmissiniz..
aslinda Benim de Bu Forumda ve bir cok Forumda gordugum bana gore yetersiz..eksik veya bakis acisi nasil desem
yorumum..nederler..istegim farkli bir gorusum ,onerim var onu yazmak isterdim de cekiniyorum..neyse ins. bir gun zamani ve vakti geldiginde
yazar Gonul Dostlarim ile paylasirim..
Size Hayirli bereketli geceler efendim..
 

Yağmur@Yürek

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Mart 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
Çok tşk ediyorum...sagolun..Rabbim sizdende razı olsun...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
peki konu guzel ama birde sunu dusunelim
o zaman damat kayinvalide ve kayinpedere bakmaya mecbur mu?degil degil mi?
Ancak esinin mutluluk ve huzuru hanımın da mutluluk ve huzuru olacağından mümkün olduğu kadarıyla haniminin ana babasına hizmette kusur etmemeye gayret gösterir..
böylece ailenin mutluluğunu, huzurunu sağlamaya katkıda bulunmuş olur.
Çünkü hiçbir evlad ana babasını ihmal etmez, muhtaç oldukları zaman onların hizmetine koşmaktan geri durmaz. evli olsa bile evladliginin hukmu bitmez degil mi?
demekki her sey karsilikli imis.. islam ne kadar guzel insanlik dinidir..
Allah cc. Esimden RAZI olsun Anne babama her daim maddi manevi destek olmus ve sahip cikmistir ki..
kendi ogullari oldugu halde esim rah. Annemin hep 5. oglu olmustur Elhamdullilah..
hersey insanin iman..vicdan Sahibi olmasina baglidir.. Kardesim ilk once Rabbim cumlemize insan olmayi nasip etsin..
Evladligim var.. dogustan almisim..
bir insani dogdugu gunden alip buyutmek.. okutmak.. dunya ve ahirettini dusunmek..
kendi canindan fedakarlik yaparak bir insan yetistirmek kolay mi?
Ha yarin cekip gider KAPIMI acmaz bu Onun bilecegi bir sey..
Ama Rabbim kimsenin hakkini hic kimsede birakmaz!
Anne babasina sahiplenmeyen.. bakmiyan evladlar aynisi KENDI EVLADLARINDAN BULACAKLARDIR..
o yuzden son sozum derim ki.. HAYIRLI EVLADLARA SAHIP OLMAK ISTIYORSANIZ ILK ONCE SIZ HAYIRLI EVLAD OLUN..
 

Yağmur@Yürek

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Mart 2012
Mesajlar
43
Tepkime puanı
0
HAYIRLI EVLADLARA SAHIP OLMAK ISTIYORSANIZ ILK ONCE SIZ HAYIRLI EVLAD OLUN..

Evet çok doğru söylediniz.. hayırlı evlat olmak lazım...tşkler
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
427776_328117557247967_124301607629564_877145_339701399_n.jpg


hersey insanin iman..vicdan Sahibi olmasina baglidir.. Kardesim ilk once Rabbim cumlemize insan olmayi nasip etsin..
HAYIRLI EVLADLARA SAHIP OLMAK ISTIYORSANIZ ILK ONCE SIZ HAYIRLI EVLAD OLUN..
 
Üst Alt