Hayat bir sahne

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
hayatbirsahne.jpg


Ali Şeriati,Hayat bir sahne diyordu .. Eğer hayat bir sahneyse demek ki bu sahnede pek çok oyuncu var, pek çok da oyun. İnsanlar oyundaki rolüne göre bazen esas adamı oynar bazen ikinci adamı bazen de misafir oyuncu.
Ama öyle bir sahne ve öyle bir oyun vardır ki kişi o sahnede hep esas adamı oynar. Çünkü sergilediği oyun kendi hayatının oyunudur.
Hayatımı oynadığım sahneye çeviriyorum gözlerimi.. Güya oynuyorum hayatımın rolünü! Aslında en önde seyrediyorum kendimi en önden, hiç müdahale etmeden. Ve birileri emrediyor ben oynuyorum...
Perde arkasından söyleyeceğim cümleler fısıldanıyor; şimdi çocuksun iste isteyebildiğin her şeyi anne babandan, şımar şımarabildiğin kadar deniliyor... Donup kalıyorum… Kime şımarayım ki? kime sığınayım ki? Diyorum içimden, benim bir anne babam yok ki.... Ben bu rolü oynayamam çünkü hiç çocuk olamadım ki! Bilmiyorum bir çocuk nasıl oynanır...

Yine sahne arkasından fısıldanıyor; sen bir gençsin. Şimdi en çılgın duygularını dile getir. Zaman zaman olgun ol çoğu zamanda çılgın, çünkü sen gençsin. Sev sevil doyasıya aşk ol aşık ol... Deniyor. Panikliyorum bu rol karşısında. Ben hem olgun hem çılgın olamam ki, Hem ben sevmeyi bilmiyorum KİMİ.. NASIL..NE KADAR seveceğimi?
Aşk,yakmak degil yanmak demekmiş, ben zaten yangın tarlasıyım. Öyleyse ben aşk mıyım? Âşık mıyım? Âşık sam maşukum nerde? Ben aşkı tek başıma oynayamam....

Fısıldıyorlar sen şimdi evlisin. Evliliğin vakarıyla, sorumluluğuyla, kutsallığıyla oyna diyorlar. Kanım donuyor. Ben evlimi yim? Evli isem neden bu kadar yalnızım?
Evli isem eşim nerde? Ben kimim kimle evliyim? Hani daha önce genç ol denmişti işte o zamanlar pembe hayallerim vardı. Şimdi ise sahne çok karanlık. Ürküyorum…Üşüyorum beni sevgiyle güvenle sarmalayacak eşim nerede?

Şimdi ebeveynsin diyorlar. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemiyorum. “Ben ne zaman büyüdüm anne” diyorum. Öyle ise nerde benim çocuklarım.
Neden başım yastığa düştüğünde bir bardak su verenim yok. Sadece anne-baba yetiş diyen sesler duyuyorum.
Düşünüyorum! Anne-baba olmak sadece birilerinin ihtiyaçlarına koşmak mı acaba? Gözünü gönlünü okşayan cıvıltıları yokmudur bu sahnenin diyorum?
Ben bu rolü beceremem bu çok ağır oynayamam diyorum…
Artık sona geldin şimdi yaşlısın.
Sahneyi kapatmak için son rolünü oyna, çek elini eteğini hayattan ve sessizce vedalaş seyirciyle diyorlar…Olmazzzzz olamazzzzz diye feryat ediyorum. Neden diyorlar?
Bu sahne ve bu oyun benimse neden ben hiç istediğim rolü oynayamadım? Neden esas adam BEN iken ben bu sahnede bir figüran bile olamadım?
Neden dayatıldı nasıl oynamam gerektiği? Neden kendi hayatımın oyununa zerre müdahale etme şansım olmadı?

Oysaki ben her dara düştüğümde kucağında ağlayacağım varlığıyla güvende olacağım, yeri geldiğinde şımaracağım bir anne-baba, her istediğine ulaşan bir çocuk olmak istemiştim…

Oysaki ben gölgesi ağır, hayalleri çığlın, yüreği sevgiye sevgiliye kanmış bir genç olmak istemiştim. Seven sevilen, pembe hayallerine asla gölge düşürmeyen. Verimli topraklara tohum ekip hasadı bollukla devşiren. Tuttuğunu koparan, yüreğinin götürdüğü yerde aşkı huzuru bulan bir genç olmak istemiştim…

Oysaki ben; Kaf dağlarında düğün yapıp, yüreğindeki sevgiliyle vuslata ermek, Öyle bir eş istemiştim ki, bakışı içimi titretsin, sözleri yolumu çizsin, yüreğine dokunduğumda dünya cennetim olsun. Ona ne zaman ihtiyacım olsa eli ellerimde olsun…

Oysaki ben; anne-baba olmayı her şeyin üstünde görüp dünya nimeti Rabbin hediyesi evlatlar istemiştim.
Sevgimi emeğimi sunacağım. Karşılığında sadakat, itaat ve sevgi bulacağım yaşlılığımda gölgesinde olacağım evlatlar istemiştim. Şimdi siz bana artık son sahne ve veda vakti diyorsunuz....

Neden mi? Neden sizsiniz!... Kaderi kim yazıyor biliyor musunuz? Evet, Allah mı diyorsunuz. Allah kullarına zulmeder mi? Hâşâ.
Kaderi Allah yazdı bizse karaladık..
Allah vermek istedi bizse alamadık. Kader kader diyor birçoğumuz. Çoğu zaman kendi hayallerimize bir çizgi atanda biz olmuyor muyuz?..
Pasifliğin adına çaresizlik diyoruz.. Kaderimizi ellerimizle yazmıyor muyuz? Allah bize akıl verdi güç ,idrak verdi…Tutun koparın isteyin alın dedi…
Aşılacak yokuş varsa aşmaya güç verdi sabır verdi. Öyle ise akan gözyaşlarına sebep, sızlanmalarına, yaşayamadıklarına sebep, …kendi PASİFLİKLERİNDİ…

Not: Amacım kaderin doğru anlaşılmasıydı. Yaşadığımız tüm olumsuzlukların faturasını ALLAH ALNIMA BÖYLE YAZMIŞ deyip kendi seçimlerimizden dolayı başımıza gelen acıların faturasını Allaha kesmememiz gerektiğiydi.
Kul kendi üzerine düşeri kulluğunu düzgün yaparsa Allah'da kuluna Rahmandır, Rahimdir, Selamdır.
ALINTI...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
bu yaziyi koymamdaki amacim.. bugunku gencligin..hayatta ve iman, Kader meselesine bakis acilarini sizlere gostermek istememdi..
bize dusen forumda genclige ve ozellikle iman, tevhid ,kader,Teslimiyet meselesi..aciklanip..anlatilmali..

Dervişin biri, yine bir dervişler topluluğu içerisine gelip, selam vererek oturduktan sonra, topluluk gelen dervişe “Merhaba!!” yerine “Aşk olsun!!” dermiş… Derviş de “Aşkınız cemal olsun efendim!!” diye mukabele edermiş…
Bu sefer topluluk “Cemaliniz nur olsun!!” dediğinde, derviş “Nurunuz ayn olsun!!” dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş….
Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş, o derece özümsenmiş ki….
Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş… Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler içerisinde cereyan etmesi ne kadar hoş değil mi?….
Bir de günümüzdeki selamlaşma diyaloglarını düşünün….
– Nabers lan !!
– Selam moruk !!
_nerdesin babalik?
nasil iciniz karardi mi?
Tasavvuftaki aşk anlayışı, elbette Nefsin aşkı...türünde bir aşk anlayışı değildir…
Günümüzde, bir çok temel kavramda olduğu gibi aşk..kavramı da akvram ,kelime,kargaşası...içerisine sokularak, gerçek anlamından kopartılmış ve çok daha farklı anlamlarda kullanılır olmuştur….
Artık yaşanan bazı edepsizliklerin bile aşk olarak adlandirilarak gercek aşkin degerini dusurmus olur bazi cahil cuheylanlar..
Tasavvufta “Aşk nedir” diye sorulsa, “Aşk, Maşukun rızasıdır” Maşuk ise, hakiki aşkta elbette ALLAH’tır…
Düşünceler davranışları, davranışlar da düşünceleri etkiliyorsa; ve insan… ki onun ruhi, fikri ve hatta bedeni yapısı böyle bir etkileşim sonucu şekilleniyorsa;
O ZAMAN ILK ONCE BUGUNKU GENCLIGININ Düşüncelerini dikkat etmeliyiz..zaman zaman.. yabani otlardan ayiklayip, temizleyip,aritmaliyiz..misali..haydi saglicakla, hayra ,dostca kalin


hayatı bazen sebep sonuç içerisinde aramdan neden niye demeden Allah`a Teslim olup yaşamak lazım.
bulunduğun anın ,saniyenin değerini bilmek lazım.
bizlerin hayatlarındaki sorunlar hep bu yüzden başlar ve hayatın tadına varamadan göççüp gideriz.
başımıza bir iş geldiğinde daha arkasına düşüp neden oldu, ben daha hazır değilim gibi fikirlere geçer ve etrafımızdaki olaylara da yön vermeye kalkışırsak hayat çekilmez olur. çocuksan çocukluğunu yaşıyacaksın, anneysen evladınla her anı dolu dolu yaşaytacaksın.
anneysen hizmet edilmesi için beklenen değil her zaman hizmete hazır konumda bekleyeceksin.
başımıza gelen her derttede etrafı suçlamayıp şöyle bir kendi nefsimize bakarsak! yaptığımız hatalardan olduğunu çok rahat göreceksiniz..
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
hzmevlana.jpg


Hz. Mevlâna son demlerinde iken, dostu Siraceddin Tatari yi yanına çagırarak, kendisine su duayı ögretmis ve sıkıntılı zamanlarında okumasını tavsiye etmistir ..
Ya Rabbi!Bana ne senin zikrini unutturacak,
sana şevkimi söndürecek, seni tesbih ederken duyduğum lezzeti kesecek bir hastalık; ne de beni azdıracak, şer ve kötülüğümü artıracak bir sıhhat ver.
Ey Merhamet edenlerin merhametlisi!
Merhametinle bu duamı kabul et.
Amin Amin Amin

İnsanlar aynı mahallede aynı apartmanda birbirlerinden habersiz yaşıyorlar, birbirleri hakkında yanlış kanılara sahip... Birbirlerini anlamıyor ve tanımıyorlar.
Kendi küçük dünyalarına gömülmüşler, kapıları kapatmışlar. Âlimle cahil, işçi ile patron, amirle memur, zenginle fakir sanki ayrı dünyaların insanları..herkes birbirine dusman!Din iman kardesligi unutulmus..unutturulmus sanki!
Kalın surlar çekmişiz etrafımıza. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Gurur ,Nefis ve kibir insanları esir almış.
Allah cc. Yar ve Yardimcimiz olsun..Bu Dunya Sahnesinde her birimiz rolumuzu en iyi sekilde oynamayi
Rabbim nasip etsin ins.
duaa..
 
Üst Alt