Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslam Dini 'nde bilmemiz gerekenler..!
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="omer_ömer" data-source="post: 111185" data-attributes="member: 15295"><p>Toz zerresinin yaratılışında dahi hikmetler vardır..</p><p> </p><p>İşte bu yüzdendir ki, tesadüf diye bir şey yok, isabet vardır. Ortaya çıkan, zahir olan her bir hadise, Hz. Allah 'ın taktir ettiği gibi, taktir ettiği zamanda, taktir ettiği kadar, yine taktir ettiği şekilde zuhur eder. O 'nun taktiri ve dilemesi dışında hiç bir hadise vuku bulmaz.</p><p></p><p>İmanın şartlarındandır, hayır ve şerrin ancak Allah 'tan olduğuna inanmak, yine imanın şartlarındandır, kaderin ve kazanın ancak Allah 'tan olduğuna inanmak..</p><p></p><p>Hz. Allah şerri yaratandır ancak, şer ile hükmetmez. Kulun kendi tercihleridir, kendisine şer olan. Şöyle ki, ısrarla Hz. Allah 'tan bir şeyler dilemek, karşılığında bir şeylerimizin elimizden kaybolması anlamına gelir. Allah, verdiğinin karşılığını alandır..</p><p></p><p>Gönlümüzden geçeni bilen olduğuna göre, Ya Rabbi bana şundan, bu kadar ver diye, açıklama gereği yoktur. Gönlümüzde olanı hakkımızda, hakkımızdakini gönlümüze hayır eyle demek yeterlidir. </p><p></p><p>Yani, Ya Rabbi, hakkımızda her şeyin hayırlısını ver diye dua edip, verilmesi aşamasına sabredemediğimiz, yine Hak 'tan hayırlısını dileyip ama, kendimizce şekil ve suretlerde istediklerimiz bizim hakkımızda şer oluyor.</p><p></p><p>Her bir zerre gibi, insanlığın tercihleri de var edilmiş, ortaya konulmuş, herkes kendi ihtiyacı olanı, nefsinin isteklerini, gönlünün arzularını, neye talip, neyi talep ediyorsa, ortaya konulmuş olan ve daha önce var edilmiş hasletlerden, istek ve arzuları doğrultusunda kendisi seçiyor. İşte tevekkül olup, yalnızca hayrı dilemek bu sebepten dolayı elzemdir.</p><p></p><p>Belki ifade uzun ve karışık gibi gelebilir. Bunu çarşı, pazar alış verişindeki tercihlerimiz gibi düşünebiliriz.</p><p></p><p>Mutlak var olan, Hz. Allah 'tır. Varlık, Zatına mahsustur, gayrısı yok mesabesindedir. Her bir zerrenin varlığı, Hz. Allah 'ın fiili ve subuti sıfatlarının tenezzülen zuhuru olup, bi'zatihi değil, izafidir, mecazidir. Bir ışığın aynaya aksetmesi gibi..</p><p></p><p>Bütün bunları idrak edebilmenin mektebi, Tasavvuf 'tur.</p><p></p><p>Tasavvuf 'suz Din yaşansa da, tadı ve tuzu olmaz. Kişi, zanda kalan bir Allah inancını, Allah 'ı bilmek olarak addeder. Böyle bir zan ile, Hz. Allah ve O 'nun yüceliği, nasıl tefekkür edilebilir.? Denilir ki, ''sen çık aradan, kalsın Yaradan''..</p><p></p><p>Ancak böyle olduğunda işler değişir. Kul kendisindeki, acziyeti ve hiçliği fark edebilirse, Hz. Allah 'ın yüceliği o zaman ortaya çıkmış olur. Aksi halde zanda kalır. Böyle olunca da, şahidi olduğumuz değil, varlığını kabul ettiğimiz bir Yaratıcı inancından öteye gitmez..</p><p></p><p>Mevlana Hazretleri buyuruyor ki; ''Evlat bütün putları kırmışsın amma, kendin put olmuşsun''..! Allah cümlemizi bu gibi yanlıştan korusun, amin..</p><p></p><p>Bütünü ile bunlar ancak ve ancak terbiyesinde yetişilen Evliyaullah sayesinde, Tasavvuf kanalı ile elde edilebilir. Bunlara fıkhi kitaplarda rastlamak mümkün değildir. Çünkü zan üzere inanıp, şahidi olmadıkları bir Allah inancını anlatıyorlar. </p><p></p><p>Hz. Allah 'ın şahidi olabilmek için, Tasavvuf ve Tarikat olmazsa olmazdır. İlla ki bir Evliya 'ya tabii olmak, biat etmek gerekir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="omer_ömer, post: 111185, member: 15295"] Toz zerresinin yaratılışında dahi hikmetler vardır.. İşte bu yüzdendir ki, tesadüf diye bir şey yok, isabet vardır. Ortaya çıkan, zahir olan her bir hadise, Hz. Allah 'ın taktir ettiği gibi, taktir ettiği zamanda, taktir ettiği kadar, yine taktir ettiği şekilde zuhur eder. O 'nun taktiri ve dilemesi dışında hiç bir hadise vuku bulmaz. İmanın şartlarındandır, hayır ve şerrin ancak Allah 'tan olduğuna inanmak, yine imanın şartlarındandır, kaderin ve kazanın ancak Allah 'tan olduğuna inanmak.. Hz. Allah şerri yaratandır ancak, şer ile hükmetmez. Kulun kendi tercihleridir, kendisine şer olan. Şöyle ki, ısrarla Hz. Allah 'tan bir şeyler dilemek, karşılığında bir şeylerimizin elimizden kaybolması anlamına gelir. Allah, verdiğinin karşılığını alandır.. Gönlümüzden geçeni bilen olduğuna göre, Ya Rabbi bana şundan, bu kadar ver diye, açıklama gereği yoktur. Gönlümüzde olanı hakkımızda, hakkımızdakini gönlümüze hayır eyle demek yeterlidir. Yani, Ya Rabbi, hakkımızda her şeyin hayırlısını ver diye dua edip, verilmesi aşamasına sabredemediğimiz, yine Hak 'tan hayırlısını dileyip ama, kendimizce şekil ve suretlerde istediklerimiz bizim hakkımızda şer oluyor. Her bir zerre gibi, insanlığın tercihleri de var edilmiş, ortaya konulmuş, herkes kendi ihtiyacı olanı, nefsinin isteklerini, gönlünün arzularını, neye talip, neyi talep ediyorsa, ortaya konulmuş olan ve daha önce var edilmiş hasletlerden, istek ve arzuları doğrultusunda kendisi seçiyor. İşte tevekkül olup, yalnızca hayrı dilemek bu sebepten dolayı elzemdir. Belki ifade uzun ve karışık gibi gelebilir. Bunu çarşı, pazar alış verişindeki tercihlerimiz gibi düşünebiliriz. Mutlak var olan, Hz. Allah 'tır. Varlık, Zatına mahsustur, gayrısı yok mesabesindedir. Her bir zerrenin varlığı, Hz. Allah 'ın fiili ve subuti sıfatlarının tenezzülen zuhuru olup, bi'zatihi değil, izafidir, mecazidir. Bir ışığın aynaya aksetmesi gibi.. Bütün bunları idrak edebilmenin mektebi, Tasavvuf 'tur. Tasavvuf 'suz Din yaşansa da, tadı ve tuzu olmaz. Kişi, zanda kalan bir Allah inancını, Allah 'ı bilmek olarak addeder. Böyle bir zan ile, Hz. Allah ve O 'nun yüceliği, nasıl tefekkür edilebilir.? Denilir ki, ''sen çık aradan, kalsın Yaradan''.. Ancak böyle olduğunda işler değişir. Kul kendisindeki, acziyeti ve hiçliği fark edebilirse, Hz. Allah 'ın yüceliği o zaman ortaya çıkmış olur. Aksi halde zanda kalır. Böyle olunca da, şahidi olduğumuz değil, varlığını kabul ettiğimiz bir Yaratıcı inancından öteye gitmez.. Mevlana Hazretleri buyuruyor ki; ''Evlat bütün putları kırmışsın amma, kendin put olmuşsun''..! Allah cümlemizi bu gibi yanlıştan korusun, amin.. Bütünü ile bunlar ancak ve ancak terbiyesinde yetişilen Evliyaullah sayesinde, Tasavvuf kanalı ile elde edilebilir. Bunlara fıkhi kitaplarda rastlamak mümkün değildir. Çünkü zan üzere inanıp, şahidi olmadıkları bir Allah inancını anlatıyorlar. Hz. Allah 'ın şahidi olabilmek için, Tasavvuf ve Tarikat olmazsa olmazdır. İlla ki bir Evliya 'ya tabii olmak, biat etmek gerekir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün 3 rekat olan son namazı nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Genel islami paylaşımlar
İslam Dini 'nde bilmemiz gerekenler..!
Üst
Alt