Kur’an’ın savaşı cehalet ve zulümledir

imanilmihali

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
6 Nisan 2014
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Kur’an’ın savaşı cehalet ve zulümledir

Kur’an, Yüce Allah’ın sınırlarını bizlere tebliğ eden, gayba ve imana ait delilleri en detaylı şekilde aksettiren, dürüst ve samimi olunduğu sürece okunması ve anlaşılması kolay, nur üstüne nur Allah kelamıdır.

Kur’an insanları inanan ve inanmayan, dinleri hak ve batıl, imanları tevhid ve şirk diye ayırt eden muazzam bir ibret ve öğütler manzumesidir.

Ve Kur’an sadece zulüm ve cehalete savaş açar.

Kur’an, ehli kitap ile, inançsızlar ile, namaz kılmayanlar ile, zekat vermeyen ve hacca gitmeyenlerle değil, imanı olmayanlara, imanı sahte olanlara, zulmeden ve öğrenmeye direnenlere karşıdır.

Kur’an, günah işleyenleri lanetlemez aksine günah işlemeyi Peygamberlerine bile yakıştırır ki tevbe kapısını açık tutarak daima Yüce Rabbin kendisinden af niyaz edilsin ister.

Kur’an, okunmamayı, anlaşılmamayı, öğrenmemeyi ve derin derin düşünmemeyi reddeder.

Kur’an, hayata, fıtrata, hak’ka, Hakk’a ters davranışları, riya, gösteriş ve kibiri lanetler ki bunların hepsi birer zulümdür. Kur’an, ŞİRK dinini lanetler ki zulmün en büyüğü budur.

Kur’an, kendisini okumayan, anladığı dilde okumayan, anladığını benimseyip hayatına yansıtamayanları sevmez.

Kur’an, cehalet ile kulların, şirke ve küfüre, şeytan ve dostlarına kanıvermesine razı olmaz.

Kur’an, bir tek şeye karşı savaş izni verir ki o da “Zulme karşı savaştır.”

Kur’an’a göre cihad; zulme, batıla, haksıza, namerde karşı yapılacak her türlü mücadele ve gayrettir.

Kur’an, kullarının Müslümanlıkla yetinmesine razı olur belki ama dileği kulların mü’min olmasıdır.

Kur’an, mü’min ile Müslümanı iman bahsinde ayırır ve seslenişi hep ayrı ayrıdır.

Kur’an, imanı sahte, geçici, zayıf, garip, taklidi, icmali, gösterişe has, samimiyetsiz olanları dille söyleseler bile Müslüman olarak tanımlar. Yine Kur’an, mü’minleri imanında samimi ve amelinde sadık olan doğru sözlüler olarak tasvir eder.

Kur’an’ın maksadı dünyanın Müslüman olması değil, Müslümanların mü’min olmasıdır!

Mesele zaten budur! Allah dileseydi tüm millet ve ümmetler iman ederdi. Lakin dünya sınavının bir gereği olarak iman ve Müslümanlık bir NİMET olarak Müslüman ana-babadan ve Müslüman ülkede, Müslüman olarak doğanlara nasip olmuştur ki tüm Müslümanlar bu nimetten muhakkak hesaba çekilecek ve gereği hakkında sorgulanacaktır.

Kafirler, müşrikler güruhunun hem de Kur’an ve İslam’ı kullanarak ettiği zulüm, elbette mahşerde alınlarına kara leke olarak sürülecek ve aslında ömür boyu ettikleri şeytana kulluk nedeniyle cehenneme sürüleceklerdir.

Cehalet tutsağı Müslüman topluluk ise en büyük şefaatçi Kur’an’ı hem de baş ucunda durup dururken okumadığı, anladığı dille okumadığı ve üzerinde düşünmediği için sorgulanacak ve azaba mahkum edilecektir.

Kur’an, Kur’an’ı uzaktan seven, Kur’an’a rağmen zulmedenleri lanetler.

Kur’an, ey Arap halkı değil, Ey iman edenler diye seslenir.

Kur’an, cenneti tesettürlü kızlarla değil, ipek giysili hurilerle, namazı riya ve gösteriş ile değil, huşu ile tanımlar.

Kur’an, ayetleri ile dini tamamladığını bildiren Rabbimizin kıyamete kadar sürecek dininin teminat, ispat, delil ve ifadesidir.

Kur’an’ı eksik, açıklanmaya muhtaç gören, kasten ayetlere başka manalar yükleyenler, hatta değişik çarpık ifadelere mahkûm edenler bunun vebalini elbet ödeyecektir.

Bunları yapanlar zaten cahil ve zalimlerdir ki Kur’an işte bu yüzden onlara savaş açar!

Çünkü cehalet zulme, zulüm şirke götürür.

Bilerek ve menfaat uğruna kişileri, hatta aşırı yüceltmeden ötürü Peygamberi ilah mertebesine yüceltenler de, kişileri Rab edinenler de, para-kadın-şehvet-makam ve güç gibi dünya malına put zihniyeti ile tapanlar da cahil ve zalimlerdir ki sonları inşallah ve daima karanlık olacaktır.

Kur’an, tevhidi, teslimiyeti, sadece Allah’a kulluk etmeyi öğütler.

Ve Kur’an, şirki, zulmü, cehalet, sabırsızlık ve nankörlüğü, haddi aşmayı ve sapmayı, günah ve isyanlarda aşırı gitmeyi yasaklar.

Kur’an, yardımlaşmayı, eşitliği, sevgi ve muhabbeti, güzel sözü, akrabaya iyi davranmayı, iyiliği emreder.

Kur’an çirkin işleri, kötülüğü ve adaletsizliği de yasaklar.

Mü’min, Kur’an ve Allah’ın sınırlarına riayet eden, Müslüman bunları bilen ama hayata yansıtmada yeterince kararlı olamayandır. Ve cennete sadece iman edenler girecektir.

Şefaat sadece Rabbimize aittir ve Kur’an en büyük şefaatçidir. Hz. Peygamberimiz bile, Allah’ın razı olmadığı kullarına şefaat edemez.

O halde, mesele Allah’ın razı olduğu kullardan olabilmektir ki bu da sadece İMAN etmekle ve imanı hayata yansıtmakla mümkündür.

Kur’an’ın savaş ilan ettiği cehalet ve zulme bulaşanlar için tevbe kapısı her zaman ve her yerde açıktır.

Hala nefes alıyorken, yaşıyorken, salih amel etmeye zaman varken yapılacak doğru iş, iman etmek ve tevbe ile Rabbimizden bağışlanmayı dilemektir.

Rabbim bizleri cahil, nankör, sabırsız, zalimlerden eylemesin.
Rabbim bizleri Kur’an istikametinden ayırmasın.
Rabbim bizleri ve tüm mü’minleri bağışlasın.
Amin!
 
Üst Alt