- Katılım
- 18 Aralık 2023
- Mesajlar
- 35
- Tepkime puanı
- 19
Maide 15, Neml 1, ayetlerinde yer alan كِتَابٌ مُب۪ينٌۙ ifadesinin veya Hicr 1, Yasin 69 ayetlerinde yer alan قُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ ifade-i celilelerini Kur’an’ın apaçık olduğu ve tebyine muhtaç olmadığına delil getiriyorlar. Bu konu üzerinde dururken halledilmesi gereken noktalardan birisi de bu. Bunun üzerinde de konuşalım biraz?
Cevap: Bu ayet-i kerimeler ve benzerlerinde yer alan “ مُب۪ينٌۙ “ ifadesini iki türlü anlamamız mümkündür. Birincisi müteaddi manasıyla “açıklayıcı.” Buna göre ilgili ayetlerde Kur’an’ın “açıklayıcı” olduğu ifade edilmiş olur ki bu herkes tarafından müsellem bir şeydir. Yani, Kur’an insanlara birtakım hakikatleri açıklamak için gelmiştir, amenna. Kelimenin diğer anlamı “lazım” manasıdır ki buna göre de ayetin manası “apaçık Kur’an” olmuş olur. Tartışmaya mahal kılınan mana da budur zaten. Öyleyse biz, Kur’an’ın “apaçık” olmasının ne anlama geldiği üzerinde durmalıyız.
Hemen belirtelim ki bu ifadenin yer aldığı tüm ayet-i kerimeler Mekke’de nazil olmuştur. Henüz daha ahkama dair ayetlerin nüzulünden öncedir bu ayet-i kerimeler. Ve bu ayetler Mekke’de müşriklerin Kur’an’la ilgili şüphelerine cevap sadedinde inmiştir. Kur’an bize Mekke müşriklerinin, onun bir şair olduğunu” dillendirdiklerini haber veriyor. Mekke döneminde oluyor bunlar. Bu ayet-i kerimelerde bu olaylar üzerine nazil oluyor. Bu birinci husus.
Diğer bir husus da şu: Bu ifadelerin, sebeb-i nuzülleri açısından Kur’an’ın Allah’tan (celle celaluhu) olmadığına, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in kendi uydurması olduğuna bir cevap olması bir yana bağlamlarına bakıldığında da ifade ettiğimiz husus rahatlıkla görülecektir. Mesela bir kaç-i kerimeye bakalım bağlam olarak neden bahsediyor.
Buyrun, Maide 15:
يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَث۪يراً مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُب۪ينٌۙ ﴿١٥﴾
“Ey Ehl-i Kitap! Resülümüz size Kitap’tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.”
Ayetin bağlamı açık. Ehl-i Kitap’a sesleniyor ve onlara diyor ki: ”Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.” Bu ayet-i kerimedeki “apaçık” ifadesinin “manasında apaçık” olmaya ihtimali olabilir mi? Olamaz. Çünkü Ehl-i Kitap’ın bunda önce Kur’an’a bakışında arıza var. Nedir o arıza? Ehl-i Kitap Kur’an’ın Allah katından gönderilmiş bir kitap olduğuna inanmıyor. Ayet de onların bu yanlış itikadını tashih ediyor. Ayetin bağlamı bu. Buna göre apaçık kitap “Allah katından geldiği apaçık olan, bu konuda hiçbir şüphe barındırmayan” anlamı taşıyor. Ayetin bağlamı tamamen bundan bahsederken kelimeyi cımbızla çekip alıyorsunuz ve Sünnet’in tebyin yönünü inkar sadedinde delil olarak kullanıyorsunuz. Bu dürüstçe bir tavır değil. Bu ifadenin yer aldığı ayet-i kerimelerin sebeb-i nüzulleri ve bağlamları hep bu manayı göstermektedir.
Yasin Suresi 69. ayet-i kerimeye bakalım bir de:
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ
“Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah’tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.”
Ayet açık ve net bir şekilde Kur’an’ı getiren Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi vesellem) şair diyenlere ret yapıyor ve “Hayır, o Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şiir bilmez, biz ona böyle bir şey öğretmedik. Onun getirdiği Allah katından olduğuna şek ve şüphe bulunmayan, ind-i ialhiden olduğu apaçık olan Kur’an’dır” diyor.
Ayet-i Kerimeler Işığında Sünnetin Hücciyeti - Ömer Faruk Korkmaz
Cevap: Bu ayet-i kerimeler ve benzerlerinde yer alan “ مُب۪ينٌۙ “ ifadesini iki türlü anlamamız mümkündür. Birincisi müteaddi manasıyla “açıklayıcı.” Buna göre ilgili ayetlerde Kur’an’ın “açıklayıcı” olduğu ifade edilmiş olur ki bu herkes tarafından müsellem bir şeydir. Yani, Kur’an insanlara birtakım hakikatleri açıklamak için gelmiştir, amenna. Kelimenin diğer anlamı “lazım” manasıdır ki buna göre de ayetin manası “apaçık Kur’an” olmuş olur. Tartışmaya mahal kılınan mana da budur zaten. Öyleyse biz, Kur’an’ın “apaçık” olmasının ne anlama geldiği üzerinde durmalıyız.
Hemen belirtelim ki bu ifadenin yer aldığı tüm ayet-i kerimeler Mekke’de nazil olmuştur. Henüz daha ahkama dair ayetlerin nüzulünden öncedir bu ayet-i kerimeler. Ve bu ayetler Mekke’de müşriklerin Kur’an’la ilgili şüphelerine cevap sadedinde inmiştir. Kur’an bize Mekke müşriklerinin, onun bir şair olduğunu” dillendirdiklerini haber veriyor. Mekke döneminde oluyor bunlar. Bu ayet-i kerimelerde bu olaylar üzerine nazil oluyor. Bu birinci husus.
Diğer bir husus da şu: Bu ifadelerin, sebeb-i nuzülleri açısından Kur’an’ın Allah’tan (celle celaluhu) olmadığına, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in kendi uydurması olduğuna bir cevap olması bir yana bağlamlarına bakıldığında da ifade ettiğimiz husus rahatlıkla görülecektir. Mesela bir kaç-i kerimeye bakalım bağlam olarak neden bahsediyor.
Buyrun, Maide 15:
يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَث۪يراً مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُب۪ينٌۙ ﴿١٥﴾
“Ey Ehl-i Kitap! Resülümüz size Kitap’tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.”
Ayetin bağlamı açık. Ehl-i Kitap’a sesleniyor ve onlara diyor ki: ”Gerçekten size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap geldi.” Bu ayet-i kerimedeki “apaçık” ifadesinin “manasında apaçık” olmaya ihtimali olabilir mi? Olamaz. Çünkü Ehl-i Kitap’ın bunda önce Kur’an’a bakışında arıza var. Nedir o arıza? Ehl-i Kitap Kur’an’ın Allah katından gönderilmiş bir kitap olduğuna inanmıyor. Ayet de onların bu yanlış itikadını tashih ediyor. Ayetin bağlamı bu. Buna göre apaçık kitap “Allah katından geldiği apaçık olan, bu konuda hiçbir şüphe barındırmayan” anlamı taşıyor. Ayetin bağlamı tamamen bundan bahsederken kelimeyi cımbızla çekip alıyorsunuz ve Sünnet’in tebyin yönünü inkar sadedinde delil olarak kullanıyorsunuz. Bu dürüstçe bir tavır değil. Bu ifadenin yer aldığı ayet-i kerimelerin sebeb-i nüzulleri ve bağlamları hep bu manayı göstermektedir.
Yasin Suresi 69. ayet-i kerimeye bakalım bir de:
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ
“Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah’tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.”
Ayet açık ve net bir şekilde Kur’an’ı getiren Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi vesellem) şair diyenlere ret yapıyor ve “Hayır, o Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şiir bilmez, biz ona böyle bir şey öğretmedik. Onun getirdiği Allah katından olduğuna şek ve şüphe bulunmayan, ind-i ialhiden olduğu apaçık olan Kur’an’dır” diyor.
Ayet-i Kerimeler Işığında Sünnetin Hücciyeti - Ömer Faruk Korkmaz