- Katılım
- 2 Eylül 2011
- Mesajlar
- 3,869
- Tepkime puanı
- 37
Psikokinezi veya Nazar
İnsanımızın uzun asırlar önce keşfedip ortaya koyduğu meseleleri, batı ikliminde dolaşıp yeniden ülkemize girince kabul ediyoruz..
Asrın başında parapsikoloji çalışmaları hızlandı. Dr. Richet'le başlayan çalışmalar 1921 de Kopenhang'da ilk devletlerarası psişik araştırma konferansı, arkasından da 1923 de Varşova'da ikinci devletlerarası konferansla devam etti. Daha sonraları A.B.D.'nin ilk nükleer denizaltısında bir teğmenin telepatiyle 3000 mil öteye bilgileri sızdırması hadisesi dünya gazetelerinde sansasyonel bir haber olarak yer aldı. Bunun üzerine Sovyetler Birliği Viladivostok'ta ilk ruh araştırma merkezini açtı. Daha sonra bunun sayısını 20 ye çıkardı. 1966 da bu iş için 12 milyon ruble harcadı. Apollo 14 ile Yeryüzü - Ay telepati bağlantısına çalışılınca iş biraz daha kızıştı. Şu an dünya üniversitelerinin çoğunda parapsikoloji kürsüleri vardır. Bizde de Prof. Dr. Rasim Adasal bu yönde çalışma yapılmasına taraftardır. Ne garibtir ki bu tip çalışmaların çoğunu ecdâd yapmış, batı ise ancak şimdi onlara alâka duymaktadır.
Halk bazı kişilerin bir cisme veya canlıya baktığında, o kişi veya maddede menfi durumların meydana geldiğini farketmiş, buna nazar ismini vermiştir. Batıda bu ifadeye takriben tekabül eden psikokinezidir. Psikokinezi çalışmalarında Profesör Put-hoff "Süper iletken diferansiyel manyeto-metre (grodiyometre)" kullanıyor. Psikokinezi ile cisimlere tesir etmek mümkündür. Çek bilim adamı Dr. Rejdok 1968 de Moskova'da parapsikoloji konferansında Mikhailova'ya sigara dumanını ikiye böldürüyor. Terazinin iki kefesine 30 gr. ağırlık konduktan sonra Mikhailova terazinin kefesini indiriyor. Yine Moskova tıp enstitüsünde 6 doktorun gözü önünde bir doktorun kalp atışını o kadar hızlandırıyor ki, doktor bayılarak düşüyor.
Atina üniversitesinde Prof. Tanalgras'un bildirdiğine göre bir Yunanlı (Georgiu) uzaktan bakarak pusula iğnesini saptırıyor. Dr. Schmidler, Swann ile yaptığı çalışmada termistorlarla irtibatlandırılmış bir seri grafit ve bakalit objelere uzaktan tesirle cisimlerin dış yüzündeki ısıları değiştirmişti.
Dr. Sergeyev'in Mikhailova üzerinde yaptığı tetkiklerde dinlenme sırasında bile beynin arka lobunun ön loba nazaran 50 kat daha fazla elektrik potansiyeli bulmuştur. Psikokinezi esnasında kalp atışları 240'a çıkıyordu. Sergeyev dedektörleri ile çalışmada Mikhailova'nın bedeni çevresinde elektrostatik alan nabız gibi atmaya başlıyordu. Sanki etrafında görünmeyen enerji zarfı vasıtasıyla bir enerji dalgasının titreşime geçmesine sebep oluyordu. Bu alan 4 c. p.s.'lik muntazam bir dalgalanma gösteriyordu. Aynı anda, beyinde kesif beta beyin dalgaları faaliyeti gözlenmişti. Mikhailova'nın beyni-kalbi-bedeninin güç alanı, hepsi birden aynı ritimle titreşiyorlardı. Dr. Adamenko 1972 de Tokyo'da toplanan 26. milletlerarası psikoloji kongresine sunduğu "Kontrollü bir biyoelektrik'alan vasıtasıyla hareket ettirilen objeler' isimli tezinde psikokinezinin mekanizması ve bunu yapan kişide olan biyolojik ve ruhî değişiklikler anlatılıyor. Yani nazar, psikokineziyle benzer mekanizmayla tesirini icra edebilir.
Karşıdaki varlığa" telepati yoluyla da kötülük yapmak mümkün oluyor. Çekoslovak fizyoloğu Figar kanın yoğunluğunu ölçen pletismograf aletiyle telepati yaptı. Farklı yerlere konulan iki telepata pletismograf bağlantı. Telepati esnasında tansiyon ve kanın yoğunluğunun değiştiği görüldü.
Sovyetler telehipnozla uzaktan birçok kişiyi uyutabilmektedirler. Sovyet psikolog Platonov, uzaktan telepati ile, birçok kişiyi uyutabiliyordu. Sovyet parapsikoloğu Naumov telepatik hipnozla birçok kişiyi tökezletip düşürebiliyor. Telepati ile rüyalara tesir etmek ve şahsa kabus göstermek mümkün olmaktadır.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz. Artık "nazar" ilmî yönden izah edilebilecek bir seviyeye gelmiştir. Bu ilmî izahları biz çok önceleri yapabilirdik. Ama batıya karşı aşağılık kompleksi taşımak ve her yeniliği onlardan beklemek gibi bir yanlışlığa battığımız için pek çok yeniliği ortaya çıkarma imkânını kaybediyoruz. Geçmişimizi araştırmakla birçok yeniliği ortaya çıkarabileceğimize inanıyorum.
Dr. Polat HAS
İnsanımızın uzun asırlar önce keşfedip ortaya koyduğu meseleleri, batı ikliminde dolaşıp yeniden ülkemize girince kabul ediyoruz..
Asrın başında parapsikoloji çalışmaları hızlandı. Dr. Richet'le başlayan çalışmalar 1921 de Kopenhang'da ilk devletlerarası psişik araştırma konferansı, arkasından da 1923 de Varşova'da ikinci devletlerarası konferansla devam etti. Daha sonraları A.B.D.'nin ilk nükleer denizaltısında bir teğmenin telepatiyle 3000 mil öteye bilgileri sızdırması hadisesi dünya gazetelerinde sansasyonel bir haber olarak yer aldı. Bunun üzerine Sovyetler Birliği Viladivostok'ta ilk ruh araştırma merkezini açtı. Daha sonra bunun sayısını 20 ye çıkardı. 1966 da bu iş için 12 milyon ruble harcadı. Apollo 14 ile Yeryüzü - Ay telepati bağlantısına çalışılınca iş biraz daha kızıştı. Şu an dünya üniversitelerinin çoğunda parapsikoloji kürsüleri vardır. Bizde de Prof. Dr. Rasim Adasal bu yönde çalışma yapılmasına taraftardır. Ne garibtir ki bu tip çalışmaların çoğunu ecdâd yapmış, batı ise ancak şimdi onlara alâka duymaktadır.
Halk bazı kişilerin bir cisme veya canlıya baktığında, o kişi veya maddede menfi durumların meydana geldiğini farketmiş, buna nazar ismini vermiştir. Batıda bu ifadeye takriben tekabül eden psikokinezidir. Psikokinezi çalışmalarında Profesör Put-hoff "Süper iletken diferansiyel manyeto-metre (grodiyometre)" kullanıyor. Psikokinezi ile cisimlere tesir etmek mümkündür. Çek bilim adamı Dr. Rejdok 1968 de Moskova'da parapsikoloji konferansında Mikhailova'ya sigara dumanını ikiye böldürüyor. Terazinin iki kefesine 30 gr. ağırlık konduktan sonra Mikhailova terazinin kefesini indiriyor. Yine Moskova tıp enstitüsünde 6 doktorun gözü önünde bir doktorun kalp atışını o kadar hızlandırıyor ki, doktor bayılarak düşüyor.
Atina üniversitesinde Prof. Tanalgras'un bildirdiğine göre bir Yunanlı (Georgiu) uzaktan bakarak pusula iğnesini saptırıyor. Dr. Schmidler, Swann ile yaptığı çalışmada termistorlarla irtibatlandırılmış bir seri grafit ve bakalit objelere uzaktan tesirle cisimlerin dış yüzündeki ısıları değiştirmişti.
Dr. Sergeyev'in Mikhailova üzerinde yaptığı tetkiklerde dinlenme sırasında bile beynin arka lobunun ön loba nazaran 50 kat daha fazla elektrik potansiyeli bulmuştur. Psikokinezi esnasında kalp atışları 240'a çıkıyordu. Sergeyev dedektörleri ile çalışmada Mikhailova'nın bedeni çevresinde elektrostatik alan nabız gibi atmaya başlıyordu. Sanki etrafında görünmeyen enerji zarfı vasıtasıyla bir enerji dalgasının titreşime geçmesine sebep oluyordu. Bu alan 4 c. p.s.'lik muntazam bir dalgalanma gösteriyordu. Aynı anda, beyinde kesif beta beyin dalgaları faaliyeti gözlenmişti. Mikhailova'nın beyni-kalbi-bedeninin güç alanı, hepsi birden aynı ritimle titreşiyorlardı. Dr. Adamenko 1972 de Tokyo'da toplanan 26. milletlerarası psikoloji kongresine sunduğu "Kontrollü bir biyoelektrik'alan vasıtasıyla hareket ettirilen objeler' isimli tezinde psikokinezinin mekanizması ve bunu yapan kişide olan biyolojik ve ruhî değişiklikler anlatılıyor. Yani nazar, psikokineziyle benzer mekanizmayla tesirini icra edebilir.
Karşıdaki varlığa" telepati yoluyla da kötülük yapmak mümkün oluyor. Çekoslovak fizyoloğu Figar kanın yoğunluğunu ölçen pletismograf aletiyle telepati yaptı. Farklı yerlere konulan iki telepata pletismograf bağlantı. Telepati esnasında tansiyon ve kanın yoğunluğunun değiştiği görüldü.
Sovyetler telehipnozla uzaktan birçok kişiyi uyutabilmektedirler. Sovyet psikolog Platonov, uzaktan telepati ile, birçok kişiyi uyutabiliyordu. Sovyet parapsikoloğu Naumov telepatik hipnozla birçok kişiyi tökezletip düşürebiliyor. Telepati ile rüyalara tesir etmek ve şahsa kabus göstermek mümkün olmaktadır.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz. Artık "nazar" ilmî yönden izah edilebilecek bir seviyeye gelmiştir. Bu ilmî izahları biz çok önceleri yapabilirdik. Ama batıya karşı aşağılık kompleksi taşımak ve her yeniliği onlardan beklemek gibi bir yanlışlığa battığımız için pek çok yeniliği ortaya çıkarma imkânını kaybediyoruz. Geçmişimizi araştırmakla birçok yeniliği ortaya çıkarabileceğimize inanıyorum.
Dr. Polat HAS