Ahir zamandayız ve ahir zamanda her müslümanın mutlaka bilmesi gereken iki hadis vardır..
Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak. [Asakir]
Bu zamanda yaşayan insanlar, tüm zamanda yaşayan insanların en cahilidir. Şu an ikinci cahiliyye dönemidir ve bu dönemdeki insanlar birinci cahiliyye döneminden çok daha fazla cahildir.
Ayakların baş, başların ayak olduğu, alimlerin cahil, cahillerin alim görüldüğü, doğru söyleyenin yalanlandığı, yalan söyleyenlerin doğrulandığı, işlerin ehil olandan alınıp ehil olmayana verildiği bir dönemdir bu ahir zaman..
Bu dönem insanlarının tüm zamanlardaki insanlardan daha cahil olması, her bilgiye erişimin eskisinden çok daha kolay olması, yani bu kadar bilginin içerisinde yine de cahil kalabilmelerinden dolayıdır.
Yukarıdaki hadis bize bildiriyor ki, bu zamanda insanlar eski alimlerin bildirdiği şeyleri, hurafe, bidat, şirk vb. şeylerle isimlendirecek ve onları cahillikle suçlayacaktır. Aslında onlar dini doğru anlayamamış, biz bu zamanda o şeyi çok daha doğru anlıyoruz demek istiyorlar.
Eğer bir şeyi eski bir (Ehli Sünnet) alimin kitabında görmüşseniz, bu zamandaki herkes o şeye karşı çıksa bile o şeyi yapmakta en ufak bir tereddüdünüz olmasın.
İkinci hadis ise şudur..
Ahir zamanda, kocakarı gibi inanın! [Deylemî]
Yani binlerce kişi sizi inancınızdan döndermek için çalışsa, siz kocakarının inancı gibi inandığınız şeyden asla vazgeçmeyin.. Hadis burada bir şeyi doğru olarak inandıktan sonra o inancınızda tereddüte düşmeyin demektedir.
Ehli sünnet dışı düşüncelere kapılanlara bakın.. Bir zamanlar onlar da sizin gibi inanmaktaydılar. Ama bu hadise göre hareket etmediklerinden dolayı, doğru şıkkı işaretleyip sonra onda şüpheye düşerek yanlış şıkkı işaretleyen kimsenin durumuna döndüler..
Şimdi gelelim sorunuzun cevabına..
Bir soruya cevap vermeden önce ilk o şeyin Kuran'da yasaklanıp yasaklanmadığına bakırız.. Kuran'da açık bir şey bulamazsanız o zaman hadisi şeriflere ve Peygamberimizin s.a.v sünnetine bakarız.. Orada da bir şey bulamazsak, Müctehid Alimlerin sözlerine bakarız. Eğer orada da bir şey bulamazsak o zaman alimlerin kıyasına bakarız. (Kuran, Sünnet, İcma', Kıyas)
Alimler mühtelif eserlerinde duaları veya ayetleri suya okunmasını tavsiye etmişlerdir. Eğer ki suya okumanın yasak olduğunu size kimse açık delillerle ispatlayamıyorsa, o şeyi yapmada hiç bir sakınca yoktur velev ki hiç bir alimin kitabını okumamış olun..
Su, tüm canlıların hayat kaynağıdır.. Vücudumuzun %70'ı sudur.. Dünyamızın da aynı şekilde %70'i sudur.. Bir duayı veya ayeti suya okuyup içtiğinizde onun bize etkisi çok daha fazla olur.. Bunu örneklendirmek gerekirse;
Siz hastasınız ve bir ilaç almak istiyorsunuz.. Bu ilacı ağız yoluyla alırsanız, bu ilaç midenizde sindirilip sonra gerekli yerlere ulaşır ve sizdeki hastalığı iyileştirir.. Peki ilacı ağızdan almayıp damardan alırsanız ne olur ? O etkiyi anında görürsünüz. Çünkü ağızdan aldığınız ilacın kana karışması için belli bir süre geçmesi gerekiyor. Ama damardan aldığınızda ise anında kana karışır.. İşte normal okumakla, suya okumakla arasındaki fark da böyledir.. Suya okuyan kişi, ilacı damardan alan kişi gibi olur.
Normal okumakla, suya okuyup içmek arasında çok büyük bir fark vardır.. Normal okuyan kişi onu okuduğu müddetçe ondan faydalanırken, suya okuyan kişi ise o su vücudunda bulunduğu sürece o şeyden faydalanmaya devam eder.