Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Tasavvuf Farz Mıdır?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="VOYAGER" data-source="post: 110964" data-attributes="member: 15285"><p><span style="font-family: 'georgia'">(1) Yanlış zanda bulunmaktasınız, hiç öyle bir şey aklıma gelmiş bile değildir. Ayrıca zaten Türkçe kökenli olmayan o kelimenin aslının, sizin belirttiğiniz gibi olduğuna dair bir bilgiye henüz rastlamış değilim. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">(2) Yanlış olduğunu söylediğiniz açıklama zaten bana ait değildi ki, onun için "... sonucunu vermekteymiş." ifadesini kullanmıştım. Sizin açıklamanız, o kelimenin sizce olması gerektiğini düşündüğünüz açıklamasıdır ama değişik yerli ve yabancı kaynaklarda naklettiğim şekilde belirtildiği için ben de oyle aktarmış bulundum. Fakat sizin açıklamanızı ben de daha doğru buldum, çünkü Allah, kesinlikle yarattıklarından ayrıdır, ayrıktır, dolayısıyla Allah ve yarattıkları arasında bir mekân alâkası ve irtibatı bulunamaz.</span></p><p></p><p></p><p></p><p><span style="font-family: 'georgia'">(1) Zannettiğiniz gibi bu ayetler açık ve net değildir, o yüzden tevil edilmek zorunda kalınmıştır. İlk ayetteki nur kelimesi, aydınlatan ve görünür kılan anlamında düşünülürse yaratılmış mevcudatın varlığını ve görünür olmasını sağlayanın, o nuru bunun için yaratmış olan Allah olduğu anlaşılmaktadır. Fakat elbette Allah, o nurun kendisi olamaz, çünkü o nur, yaratılmış mevcudatı aydınlatan ve gösteren unsur olduğu için kendisi de zaten yaratılmış bir varlık olmalıdır. Allah, her durumda yaratılmış mevcudattan münezzehtir. Halbuki görünüşte ayette, sanki Allah ile yerlerin ve göklerin nurunun aynı varlık olduğu zannedilir ki, Allah, mevcudatın olduğu mekândan münezzeh olacağı için bu bir çelişkidir. O halde Allah'ın kendisi için kullandığı <strong>nur</strong> kelimesi ile Kâinattaki mevcut aydınlanma yâni ışık anlamında olan yaratılmış nur, aynı varlık olmamalıdır. Birinci nur kelimesi ile anlatılan varlık, Allah'ın Zâti sıfatlarından olmalıdır ve esma-i hüsnadandır. İkinci nur kelimesi ile anlatılan varlık ise yaratılmış olandır, çünkü onun sayesinde mevcudat, görünür olmaktadır. Kısacası, yerlerin ve göklerin varlığınının görülebilmesi Allah'ın bu âlemdeki ışığı yaratmasıyla gerçekleşmektedir şeklinde anlamak mümkündür. </span></p><p><span style="font-family: 'georgia'"></span></p><p><span style="font-family: 'georgia'">(2) İkinci ayetin anlamını tam olarak yâni yakından bilerek; görüp yaşayarak anlamak imkânsızdır. Çünkü hiç bir insan kendi bireysel kimliği olan ruhunun yaratıldığı anı bilemez ve bilmesi de zaten imkânsızdır. Çünkü yaratma işi Allah'a ait olup O'nunla birlikte o yaratma anında -hâşâ- O'ndan başka bir şâhit olabilir mi? O halde siz, ayetteki ifadesiyle <strong>O'ndan geldiğinizi</strong> bilebilir misiniz ve bunu bize anlatabilir misiniz? Bu mümkün müdür? Elbette hayır! Ne kadar çabalarsanız çabalayın bunu asla başaramazsınız. <strong>O'na döndürüleceğiz</strong> ifadesi için kişilerin ölümü ve sonrasında hesaba çekileceğinin anlatıldığını kabul etmek mümkündür. Kısacası insanların ruhlarını yâni muhatap alınacak olan asıl bireysel kimliklerini, kişiliklerini, Allah'ın bizim asla bilemeyeceğimiz bir şekilde yarattığını ve bu âlemde yeni dünyaya gelen insan vücutları ile ki, insanların suretleri işte bu maddî veya cismanî varlıkları olan biyolojik vücutlarıdır, irtibatlandırdığını ve ölüm ile insan ruhları ve insan vücutları arasındaki irtibatı sonlandıracağını anlamak mümkündür. Siz belki tefsirleri okuma ile araştırma ile bu sonuçlara ulaştığınız için "Halbuki ayetler açık ve nettir." diyebilirsiniz ama herkes bunu ilk başta anlayamayabilir. </span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="VOYAGER, post: 110964, member: 15285"] [FONT=georgia](1) Yanlış zanda bulunmaktasınız, hiç öyle bir şey aklıma gelmiş bile değildir. Ayrıca zaten Türkçe kökenli olmayan o kelimenin aslının, sizin belirttiğiniz gibi olduğuna dair bir bilgiye henüz rastlamış değilim. (2) Yanlış olduğunu söylediğiniz açıklama zaten bana ait değildi ki, onun için "... sonucunu vermekteymiş." ifadesini kullanmıştım. Sizin açıklamanız, o kelimenin sizce olması gerektiğini düşündüğünüz açıklamasıdır ama değişik yerli ve yabancı kaynaklarda naklettiğim şekilde belirtildiği için ben de oyle aktarmış bulundum. Fakat sizin açıklamanızı ben de daha doğru buldum, çünkü Allah, kesinlikle yarattıklarından ayrıdır, ayrıktır, dolayısıyla Allah ve yarattıkları arasında bir mekân alâkası ve irtibatı bulunamaz.[/FONT] [FONT=georgia](1) Zannettiğiniz gibi bu ayetler açık ve net değildir, o yüzden tevil edilmek zorunda kalınmıştır. İlk ayetteki nur kelimesi, aydınlatan ve görünür kılan anlamında düşünülürse yaratılmış mevcudatın varlığını ve görünür olmasını sağlayanın, o nuru bunun için yaratmış olan Allah olduğu anlaşılmaktadır. Fakat elbette Allah, o nurun kendisi olamaz, çünkü o nur, yaratılmış mevcudatı aydınlatan ve gösteren unsur olduğu için kendisi de zaten yaratılmış bir varlık olmalıdır. Allah, her durumda yaratılmış mevcudattan münezzehtir. Halbuki görünüşte ayette, sanki Allah ile yerlerin ve göklerin nurunun aynı varlık olduğu zannedilir ki, Allah, mevcudatın olduğu mekândan münezzeh olacağı için bu bir çelişkidir. O halde Allah'ın kendisi için kullandığı [B]nur[/B] kelimesi ile Kâinattaki mevcut aydınlanma yâni ışık anlamında olan yaratılmış nur, aynı varlık olmamalıdır. Birinci nur kelimesi ile anlatılan varlık, Allah'ın Zâti sıfatlarından olmalıdır ve esma-i hüsnadandır. İkinci nur kelimesi ile anlatılan varlık ise yaratılmış olandır, çünkü onun sayesinde mevcudat, görünür olmaktadır. Kısacası, yerlerin ve göklerin varlığınının görülebilmesi Allah'ın bu âlemdeki ışığı yaratmasıyla gerçekleşmektedir şeklinde anlamak mümkündür. (2) İkinci ayetin anlamını tam olarak yâni yakından bilerek; görüp yaşayarak anlamak imkânsızdır. Çünkü hiç bir insan kendi bireysel kimliği olan ruhunun yaratıldığı anı bilemez ve bilmesi de zaten imkânsızdır. Çünkü yaratma işi Allah'a ait olup O'nunla birlikte o yaratma anında -hâşâ- O'ndan başka bir şâhit olabilir mi? O halde siz, ayetteki ifadesiyle [B]O'ndan geldiğinizi[/B] bilebilir misiniz ve bunu bize anlatabilir misiniz? Bu mümkün müdür? Elbette hayır! Ne kadar çabalarsanız çabalayın bunu asla başaramazsınız. [B]O'na döndürüleceğiz[/B] ifadesi için kişilerin ölümü ve sonrasında hesaba çekileceğinin anlatıldığını kabul etmek mümkündür. Kısacası insanların ruhlarını yâni muhatap alınacak olan asıl bireysel kimliklerini, kişiliklerini, Allah'ın bizim asla bilemeyeceğimiz bir şekilde yarattığını ve bu âlemde yeni dünyaya gelen insan vücutları ile ki, insanların suretleri işte bu maddî veya cismanî varlıkları olan biyolojik vücutlarıdır, irtibatlandırdığını ve ölüm ile insan ruhları ve insan vücutları arasındaki irtibatı sonlandıracağını anlamak mümkündür. Siz belki tefsirleri okuma ile araştırma ile bu sonuçlara ulaştığınız için "Halbuki ayetler açık ve nettir." diyebilirsiniz ama herkes bunu ilk başta anlayamayabilir. [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Tasavvuf
Tasavvuf Farz Mıdır?
Üst
Alt