- Katılım
- 30 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 1,199
- Tepkime puanı
- 16
SALÂT Ü SELÂMI ÇOK EYLEMEK
İlk okuyacağım hadis-i şerif Hazret-i Aişe-i Sıddîka vâlidemizden rivâyet olunmuş:
424/3 (Men serrahû en yelkallàhe azze ve celle ğaden râdıyen felyüksirüs-salâte aleyye) "Her kimse ki yarın aziz ve celil olan Allah'a, râzı olduğu halde mülâki olmak isterse, severse, mülâki olmak onu sevindiriyorsa; (felyüksirüs-salâte aleyye) bana salât ü selâmı çok eylesin!" diye, bir salât ü selâm hadis-i şerifiyle başlıyorum. Biliyorsunuz, sizlere cuma sohbetlerinde hatırlatıyoruz, zaten cuma günü salât ü selâmı çok eylemek üzerine Efendimiz'in özel tavsiyeleri var.
Peygamber SAS Efendimiz'e salâvat getirilince, melekler o salât ü selâmları Efendimiz'in ruh-u pâkine tebliğ ediyorlar, götürüyorlar, sunuyorlar, "Yâ Rasûlallah falanca sana salat-ü selâm eyledi" diye... Böylece Rasûlüllah Efendimiz'in rızâsına, selâmımıza mukabele etmesine nâil ve mazhar olmuş oluyoruz. Tabii, "Cuma gününde bana salât ü selâmı arttırın!" diye de özel ricâsı, tavsiyesi var. Onun için cuma günleri salat-ü selâmları çok yapacağız.
Sair zamanlarda da çok yapmamız lâzım! Hattâ bir toplantı içinde mutlaka Efendimiz'in mübârek ismi anılmalı ve ismi anıldığı zaman da salât ü selâm getirmeli! Peygamber Efendimiz SAS'e salât ü selâm getirilmeden başlayıp biten bir toplantı, çok kötü bir toplantı oluyor. Çok hayırsız, bereketsiz bir toplantı oluyor. Toplantılarda da Efendimiz'i utnutmayalım, Efendimiz'e salât ü selâmı çok eyleyelim!..
Demek ki, yarın aziz ve celil olan Allah'a o râzı olduğu bir halde kavuşmaktan kim hoşlanırsa, böyle bir kavuşma kimi memnun ederse, --ki hepimizi memnun eder-- Efendimiz'e salât ü selâmı çok edecek.
Burda râzıyen kelimesi var, Arapça'da buna hal derler. (Men serrehu) "Her kimseyi ki sevindirir; (en yelkàllahe azze ve celle) aziz ve celil olan Allah'a kavuşmak (ğaden) yâni yarın, ahiret hayatında, (râdıyen) razı halde, hoşnut halde..."
Tabi burda iki ihtimal var: Râdıyen kelimesi, kişiyle ilgili olabilir. Yâni, "Her kim ki, Allah'la karşılaştığı zaman, mazhar olacağı lutf-u ilâhilerden hoşnut ve râzı bir şekilde kavuşmak isterse, yâni karşılaştığı güzel olaylardan hoşnut ve râzı olacak bir şekide Allah'a kavuşmak istiyorsa, salât ü selâmı çok etsin!" mânâsına; bu bir...
İkincisi, bu râdıyen sıfatı Aziz ve celil olan Allah'a âit olabilir. O zaman: "Allah kendisinden, hoşnut ve râzı bir şekildeyken, Allah'ın huzuruna çıkmak istiyorsa, kim böyle bir duruma kavuşmak istiyorsa, böyle bir durum kimi memnun ederse; Efendimiz'e salât ü selâmı çok etsin!" demek olur. Her iki mânâ da uygun, dilbilgisi kâideleri yönünden ikisi de mümkün.
Tabii Allah bir kulundan râzı oldu mu, onu da râzı eder. Onun için âyetlerde:
(İrciî ilâ rabbike râdıyeten merdıyyeh.) "Ey ruh rabbının huzuruna gel cennetine gir!" diye tavsiye edilmiş. Kul râzı olsa, demek ki Allah ona râzı olduğu imkânları vermiş de ondan râzı; veyahut Allah kulundan râzı olsa, demek ki o râzı olduğuna göre kulun durumu iyi olacak. Bütün bu iki durum da aynı kapıya çıkıyor.
Demek ki Peygamber SAS Efendimiz'i sevmeliyiz, sevgimizi salât ü selâmı çok söylemekle fiilî duruma geçirmeliyiz. Efendimiz'in hayatını okumalıyız. Efendimiz'in sîretini, sünnetini bilmeliyiz, hadis-i şeriflerini öğrenmeliyiz. Sünnetine uygun yaşamalıyız, rızâsını kazanmağa çalışmalıyız. Ümmetine güzel hizmet etmeliyiz. Kendisine de salât ü selâmı çokça etmeliyiz.
Bazan böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Her gün yüz defa, Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirmek benden size bir tavsiye... Zaten Peygamber Efendimiz hadis-i şerifinde buyurmuş, benden de size bir yâdigâr olsun. "Esad Hoca bir vaazında söylemişti, ben de o günden itibaren kabul ettim, çok sevaplıymış. Ondan sonra her gün yüz defa Efendimiz'e salât ü selâm getirmeyi kendime âdet edindim, vazife edindim, vird edindim." diye kendi kendinize söz vermenizi ricâ ediyorum. Çünkü çok sevaplı... Dünya ve ahirette çok faydasını göreceksiniz.
Böylece sevinçle ilgili bir hadis-i şerifi şimdi size söylemiş olduk. Sevindirici bir haber vermiş olduk. İçinize neşe katacak, ruhunuzu ferahlatacak bir hadis-i şerif bu...
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN RhA. (30. 05. 1997 - ALMANYA)
İlk okuyacağım hadis-i şerif Hazret-i Aişe-i Sıddîka vâlidemizden rivâyet olunmuş:
424/3 (Men serrahû en yelkallàhe azze ve celle ğaden râdıyen felyüksirüs-salâte aleyye) "Her kimse ki yarın aziz ve celil olan Allah'a, râzı olduğu halde mülâki olmak isterse, severse, mülâki olmak onu sevindiriyorsa; (felyüksirüs-salâte aleyye) bana salât ü selâmı çok eylesin!" diye, bir salât ü selâm hadis-i şerifiyle başlıyorum. Biliyorsunuz, sizlere cuma sohbetlerinde hatırlatıyoruz, zaten cuma günü salât ü selâmı çok eylemek üzerine Efendimiz'in özel tavsiyeleri var.
Peygamber SAS Efendimiz'e salâvat getirilince, melekler o salât ü selâmları Efendimiz'in ruh-u pâkine tebliğ ediyorlar, götürüyorlar, sunuyorlar, "Yâ Rasûlallah falanca sana salat-ü selâm eyledi" diye... Böylece Rasûlüllah Efendimiz'in rızâsına, selâmımıza mukabele etmesine nâil ve mazhar olmuş oluyoruz. Tabii, "Cuma gününde bana salât ü selâmı arttırın!" diye de özel ricâsı, tavsiyesi var. Onun için cuma günleri salat-ü selâmları çok yapacağız.
Sair zamanlarda da çok yapmamız lâzım! Hattâ bir toplantı içinde mutlaka Efendimiz'in mübârek ismi anılmalı ve ismi anıldığı zaman da salât ü selâm getirmeli! Peygamber Efendimiz SAS'e salât ü selâm getirilmeden başlayıp biten bir toplantı, çok kötü bir toplantı oluyor. Çok hayırsız, bereketsiz bir toplantı oluyor. Toplantılarda da Efendimiz'i utnutmayalım, Efendimiz'e salât ü selâmı çok eyleyelim!..
Demek ki, yarın aziz ve celil olan Allah'a o râzı olduğu bir halde kavuşmaktan kim hoşlanırsa, böyle bir kavuşma kimi memnun ederse, --ki hepimizi memnun eder-- Efendimiz'e salât ü selâmı çok edecek.
Burda râzıyen kelimesi var, Arapça'da buna hal derler. (Men serrehu) "Her kimseyi ki sevindirir; (en yelkàllahe azze ve celle) aziz ve celil olan Allah'a kavuşmak (ğaden) yâni yarın, ahiret hayatında, (râdıyen) razı halde, hoşnut halde..."
Tabi burda iki ihtimal var: Râdıyen kelimesi, kişiyle ilgili olabilir. Yâni, "Her kim ki, Allah'la karşılaştığı zaman, mazhar olacağı lutf-u ilâhilerden hoşnut ve râzı bir şekilde kavuşmak isterse, yâni karşılaştığı güzel olaylardan hoşnut ve râzı olacak bir şekide Allah'a kavuşmak istiyorsa, salât ü selâmı çok etsin!" mânâsına; bu bir...
İkincisi, bu râdıyen sıfatı Aziz ve celil olan Allah'a âit olabilir. O zaman: "Allah kendisinden, hoşnut ve râzı bir şekildeyken, Allah'ın huzuruna çıkmak istiyorsa, kim böyle bir duruma kavuşmak istiyorsa, böyle bir durum kimi memnun ederse; Efendimiz'e salât ü selâmı çok etsin!" demek olur. Her iki mânâ da uygun, dilbilgisi kâideleri yönünden ikisi de mümkün.
Tabii Allah bir kulundan râzı oldu mu, onu da râzı eder. Onun için âyetlerde:
(İrciî ilâ rabbike râdıyeten merdıyyeh.) "Ey ruh rabbının huzuruna gel cennetine gir!" diye tavsiye edilmiş. Kul râzı olsa, demek ki Allah ona râzı olduğu imkânları vermiş de ondan râzı; veyahut Allah kulundan râzı olsa, demek ki o râzı olduğuna göre kulun durumu iyi olacak. Bütün bu iki durum da aynı kapıya çıkıyor.
Demek ki Peygamber SAS Efendimiz'i sevmeliyiz, sevgimizi salât ü selâmı çok söylemekle fiilî duruma geçirmeliyiz. Efendimiz'in hayatını okumalıyız. Efendimiz'in sîretini, sünnetini bilmeliyiz, hadis-i şeriflerini öğrenmeliyiz. Sünnetine uygun yaşamalıyız, rızâsını kazanmağa çalışmalıyız. Ümmetine güzel hizmet etmeliyiz. Kendisine de salât ü selâmı çokça etmeliyiz.
Bazan böyle vaaz ettiğimde kardeşlerimizden söz alırım, siz de söz verin aziz ve sevgili Akra dinleyicileri! Her gün yüz defa, Peygamber Efendimiz'e salât ü selâm getirmek benden size bir tavsiye... Zaten Peygamber Efendimiz hadis-i şerifinde buyurmuş, benden de size bir yâdigâr olsun. "Esad Hoca bir vaazında söylemişti, ben de o günden itibaren kabul ettim, çok sevaplıymış. Ondan sonra her gün yüz defa Efendimiz'e salât ü selâm getirmeyi kendime âdet edindim, vazife edindim, vird edindim." diye kendi kendinize söz vermenizi ricâ ediyorum. Çünkü çok sevaplı... Dünya ve ahirette çok faydasını göreceksiniz.
Böylece sevinçle ilgili bir hadis-i şerifi şimdi size söylemiş olduk. Sevindirici bir haber vermiş olduk. İçinize neşe katacak, ruhunuzu ferahlatacak bir hadis-i şerif bu...
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN RhA. (30. 05. 1997 - ALMANYA)